RSS Feed for This Post

İsrail bir boşluğu dolduruyor!

www.geliboluyuanlamak.com

Gazze bir asır önce Osmanlı toprağıydı. İstanbul ne kadar Osmanlı ise Gazze’de o kadar Osmanlıydı. Ne zaman Gazze adını duysam adeta mini bir Çanakkale olan 1. ve 2. Gazze Muharebelerini , Ali Muhtar tepesini, Çanakkale’deki  başarılarını Gazze Muharebelerinde de tekrar eden birliklerden 125. Alay’ı hatırlarım…

Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı sırasındaki başbakanlarından Said Halim Paşa kadar kehaneti tutan başka bir devlet adamı yoktur herhalde. Merhum bu günleri görse herhalde sürekli haklı çıkmanın üzüntüsünü yaşardı. 1920’li yıllarda Malta’da İngilizlerin elinde esir iken çeşitli devlet başkanlarına yazdığı mektupta başta Ortadoğu olmak üzere Kafkaslarda, Balkanlarda uzun sürecek karmaşayı doğru olarak öngörmemiş miydi ?

“…Siz Osmanlı İmparatorluğu’nun tarih sahnesinden çekilmesinden sonra bıraktığı boşluğu (n yerini) hiçbir devletin, kurmayı düşündüğünüz Milletler Cemiyeti’nin alamayacağını , hiç birisinin üç kıtanın en karışık ve dağdağalı mıntıkasında Osmanlı Hakanlığı kadar adaleti, hakkı, nasfeti, musavatı temin edemeyeceğini göreceksiniz. Osmanlının elinden zorla, zalimce, haksızlıklar irtikap edilerek alınmış topraklarda huzur ve sükûn tesis edilemeyecek. Ne tarihî , ne ırkî , ne de dini kıstaslar, hakim kuvvetler mücadelesine mani olamayacak, kanlar dökülecek ve Osmanlı aranacak. Bunu sizin halefleriniz arasında itiraf edenler çıkacak. Çünkü Allah’ın adaleti gün olur hükmünü icra eder!”

Arap-İsrail sorunu Birinci Dünya Savaşı’ndan günümüze kalan en önemli sorunlardan bir tanesi. Ve bugün kanser haline gelmiş bu sorunun çok acı relapslarından birini yaşıyoruz.  Şu sıralarda ölü sayısı 500’ün üzerinde.  Muhtemelen bu sayı daha da artacak…

İsrail bunu hep yapıyor. İsrail için hiçbir uluslararası kural geçerli değil, Cenevre Sözleşmesi vs. gibi anlaşmalar kağıt üzerinde sadece… Adeta toplama kampına çevirdiği bir bölgeyi hem ambargoyla abluka altına almış durumda… İstediği zaman, fütursuzca sivil hedef gözetmeden vuruyor. İşin ilginç yanı her zamanki gibi çevresindeki ülkelerden, medeniyetin beşiği Avrupa’dan ,  barışın tesisi için kurulmuş Birleşmiş Milletlerden  ufak cılız , adet yerini bulsun diyen protestolar haricinde hiç ses çıkmıyor. Gerekirse kilometrelerce ötedeki bir ülkeyi tehdit edebiliyor. İsrail kendi açıklamalarında da çelişkili. Hamas’ı terör örgütü kabul ediyor ama ateşkes antlaşmaları yapmakta , esir değişimlerini devam ettirmekte hiçbir beis görmüyor. Bu arada sağduyulu aydınlarının, sağduyulu din adamlarının sesleri de pek duyulmuyor artık. ( Sahi neredesiniz Gideon Levy, Israel Shakak ? )

Ve son kanlı katliam da gösterdi ki İsrail Ordusu ( IDF ) sadece ve sadece sivilleri hedef alıyor… Dünyanın en gelişmiş, en ileri ordularından biri kabul edilen İsrail Ordusunun gücü sadece sivillere yetiyor… Yarı düzenli birlikler karşısında bile ne hallere düştüğünü 2006 yılındaki Lübnan savaşında gördük.

Gazze’nin Auschtwitz’den ne farkı var sanki? Gazze’de ilaç yok, Gazze’de sağlık hizmeti yok… Gazze’de siviller ölüyor… Ufacık bir bebeğe karşı savunma hakkının kullanılması Firavun’un “İsrailoğullarının doğacak bütün erkek bebeklerini öldürün” emrine ne kadar da çok benziyor…

Prensibim açık. Dini, dili ırkı ne olursa olsun sivillere karşı yapılan hiçbir saldırı maruz gösterilemez. İsrail’in sivil hedeflere yönelik saldırısını nefretle kınıyorum. Açık hava hapishanesine çevrilen, temel ihtiyaçları bile gidermenin çok önemli bir sorun haline geldiği Gazze sorununa Türkiye’nin el atması, diplomatik ağırlığını mutlaka koyması gerekiyor. Türkiye tarihten gelen sorumluluğunun bilincinde olmalı.   Aksi halde 1918’in o bozgun günlerinde , üsteğmen Selahattin Bey’e “Ah siz Türkler Bizi kimlere  bırakıp böyle gidiyorsunuz ” diyerek hıçkıra hıçkıra ağlayan genç bir kez daha hayal kırıklığına uğrayacak…

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin