RSS Feed for This Post

Özür Tartışmaları

Bir grup aydın tarafından imzaya açılan, Ermenilerden özür dileyen metin son günlerin en çok konuşulan konularının başında geliyor.

Konuyu tartışan isimlerin yazılarına baktığımızda büyük çoğunluğun (isimlendirmeler farklı da olsa) 1915’te Ermeniler’in başına bir felaketin geldiği hususunda mutabık olduğunu ancak metinde geçen “özür diliyorum” kısmında fikir ayrılığına düştüklerini görüyoruz.

Dünyaya soldan (ve sürekli çözümsüz bir karamsarlıkla) bakmasından dolayı çoğunlukla katılmadığım yazılar yazan Nuray Mert bugünkü yazısında tam da benim Ermeni Meselesi yazımda bahsettiğim durumdan sözederek; “Aslında tam da bu nedenle, son zamanlarda yaygınlaşan ve özetle, Türklerin, neredeyse, dünya tarihinin en kusurlu milleti olduğu şeklinde tezahür eden abartılı özeleştiri hezeyanını anlamakta zorlanıyorum.” demiş.

Bunu anlamakta ben de zorlanıyorum. Ancak özür dilemeye karşı değilim, özürü bize has dar anlamıyla değil de Gökhan Özgün’ün çok güzel açıkladığı “felakete müdahil olmasam da acınızı paylaşıyorum” anlamında aldığım için metne de imzamı atmakta bir beis görmüyorum. (Özrümüzü diledik. Biraz da anlamakta zorlandığım kısımla alakalı içimizi dökelim.)

Mevcut tartışma düzlemindeki abartılı özeleştiri yaklaşımı yine Mert’in de ifade ettiği bir sığlığı peşinden getiriyor: “Ancak bu türden bir soğukkanlılıkla, yakın tarih değerlendirmelerinde milliyetçilerin savrulduğu güzelleme ve kusurları inkâr sığlığının tam tersi istikâmette, ama onun simetriği bir sığlığa savrulma tehlikesinden korunabiliriz.”

Meselenin tarihsel bağlamını kaçırmayalım; menfaatleri uyuştuğunda birlikte Sultan Abdülhamid’i hâl edecek, hiç de birbirlerini ardırmayacak kadar benzer iki zihniyetti İttihatçılık ve Taşnaklık. (Bugün bizdeki ulusalcılar ile diasporadaki Ermeni milliyetçilerinin de zihniyet olarak farkları yoktur.) Zamanın bir noktasında masum insanlar üzerinden iktidar mücadelesi yaptılar. Ulus devlet hülyasının azdırdığı bu zihniyetlerin özde birbirlerinden hiçbir farklılığı yoktu, güçlü olan İttihatçılardı, onlar kazandı.

Geçmişimizle hesaplaşmak, makûl bir özeleştiri kültürü yaratmak, vicdanlı davranmak için kendimizi yerin dibine sokmamız gerekmiyor. İnsanın olduğu her yerde savaş, katliam, tehcir, işkence olmuş. Sadece son yüzyıla bile bakmak başımızı döndürmeye yeter: Belçika’nın sömürgesi altındaki Ruanda ve Kongo’da milyonlarla ifade edilen insan öldü. İtalya Libya’da 1911’den 1940’lı yıllara kadar sayısız katliamlar yaptı. Fransa, 1954-1962 yılları arasında 1.5 milyon Cezayirli’yi katletti. Almanların yahudilere ve çingenelere yaptıklarını hepimiz biliyoruz. İngiltere, 18 yüzyıl ortalarından 1940’a kadar sömürgeleştirmek amacıyla gittiği Avustralya’da yerleşik yerli halk Aborjinleri sistematik olarak yok etti. Başka pekçok sömürgesinde büyük zulümlere imza attı. 2000’li yıllarda, kapı komşumuz Irak’ta 1 milyon insan öldürüldü. Ve bilgi çağı diye şişinip gezindiğimiz bir zamanda, demokrasi ve özgürlük havarisi olarak görülen dünya jandarması tarafından işlendi bu cinayetler.

Bunu 1915’te yaşanan felaketi mazur göstermek için yapmıyorum, asla. Acı da olsa insanın trajedisine vurgu yapmaya çalışıyorum. İnsansoyunun vahşetteki bu ayrıcalıklı tavrı ne İttihatçılara ne de bu topraklara has değil. Büyük resim insansoyunun bu trajik yönüdür, bunu gözönüne alıp özeleştirimizi ona göre yapmalı, sanki dünyanın en aşağılık, en vicdansız, en vahşi, en katil insanları bu topraklarda yaşamışcasına abartılı bir özeleştiri dilinden kaçınmalıyız diye düşünüyorum.

“Bunun ne önemi var ki, sonuçta vicdanen rahatsız değil miyiz?” diye düşünen olabilir. Ermeni Meselesi başlıklı yazımda da belirttim, konuyu tartıştığımız düzlem ‘çözüm’ ya da ‘iyiye doğru gidişe katkı’ odaklı bir düzlem değil. Dolayısı ile bu tür metinlerin -tamamen doğru ve gerekli şeyler söylese de- aydın laklakından öteye gitmesi zor görünüyor. Çünkü bu bakışın toplumsal bir karşılığı yok ve halkın algısı -bir dostumun da çok güzel ifade ettiği gibi- “hayatta kaldığımız için özür mü dileyeceğiz?” cümlesiyle tezahür ediyor. Osmanlı imparatorluğu genişlerken keyfe keder bir fetih sonucu değildi tehcir, yıkılan bir imparatorluktaki enkaz paylaşım savaşının acı bir neticesiydi.

Toplumsal karşılığı olmayan, kısa vadede olacak gibi de görünmeyen böylesi bir yaklaşımın, olmasını arzu ettiğimiz toplumsal zihne nasıl etki edeceğini, bu zihni olumlu/olumsuz ne yönde şekillendireceğini iyi hesaplamak gerekiyor. Tartışmalardaki bu abartılı özeleştiri tonu sadece ve sadece halk arasında konuya ilişkin görüş farklılıkları arasındaki kutuplaşmayı arttırmaya, gard aldırıp siper kazdırmaya yarıyor..

“Bu sığlıktan ne yapar da korunuruz?” sorusuna cevap olabilecek bir fikrim ya da “çözüm bu” diyebileceğim derin analizlerim yok. Sadece olan bitende kendimce duyduğum bazı çekincelerimi dile getirmeye çalışıyorum.

Not: Bu konunun Türkiye’ye yönelik siyasî bir enstruman olarak kullanılması da konunun bir diğer çetrefilli yönü. Yapılan tartışmalar bu gibi siyasî hesaplara da katkıda bulunabiliyor. Bu entelektüel tartışmayı kendi vicdanımız için, kendimiz istediğimiz için yapmalıyız. Bir örnek tavır açısından; Ermenilerin başına gelen felaketin soykırım olduğu yönünde çok açık bir tavra sahip olan Halil Berktay hoca, yabancı parlamentolarda alınan ‘Ermeni soykırımı’ kararları için şöyle söylemişti:

“Ermeni soykırımının tanınmasının Türkiye’ye herhangi bir şekilde dışarıdan uluslararası kuruluşlar tarafından, AB sürecinde veya üçüncü ülke parlamentoları tarafından dayatılmasına hatta üçüncü ülke parlamentolarının bu konuda kararlar almalarına karşıyım. Bu bana tarihin ahlak zabıtası rolüne soyunmak gibi geliyor. Parlamentolar karar alacaklarsa, kendi ülkelerinin karanlık sayfaları hakkında karar alsınlar. İngiliz veya Fransız parlamentoları Ermeni meselesi ile ilgili karar alacaklarsa, 19. yy sonu 20. yy başı emperyalizmi için bir özeleştiri yapsınlar ve Ermeni sorunu ile diğer milli meselelere müdahaleleri ve tarafları azdırmaları açısından özeleştiri yapsınlar. Bu mantığı sürdürürsek eğer, bence 1915 Ermeni sorunu konusunda karar alması anlamlı parlamento varsa, o da bir tek Türkiye parlamentosudur.”

Yani bu konuda aydınlar imzaya açılacak metinler hazırlarken meselenin farklı yönlerini de gözönüne almalı, tarihsel bağlamına ve siyasi yönlerine vurgu yapmalı, metni besleyip hakkaniyetli bir biçimde geliştirmeliler diye düşünüyorum.

Trackback URL

  1. 29 Yorum

  2. Yazan:hüseyin osman Tarih: Ara 18, 2008 | Reply

    Benim Vatanımda yazar çizer olmak işte böyle birşey

    Önce imza koymak sonra acaba yanlışmı yaptım diyerek yorumlamaya çalışmak aslında kıvırtmak !!
    detayını bilmeden, okumadan ve araştırmadan sadece sözüm ona duydukları ile yorum yapan aydınlanamamış aydınlarımıza selam olsun…

    bu da bir çeşit yobazlık işte sadece duyduğunu satmaya çalışmak içine bakıp karanlığı görmemek…

  3. Yazan:H.N.A Tarih: Ara 18, 2008 | Reply

    “kemalist” düşüncelerinizle kesinlikle hemfikirim. Ben şahsen böyle bir belgenin imzalanmasına karşıyım çünkü:

    1) Bu suçu ben işlemedim. Başkasının yaptığı pisliği(ki yapıp yapmadığı hala daha tam kanıtlanamadı) ben temizlemek zorunda değilğim.

    2) Bugün; Filistin, İran, ırak, Afganistan, Çeçenya gibi ülkelerde gözle görülür, inkar etmenin imkansız olduğu soykırımlar gerçekleşiyor. Bunu durdurmak için kim imza topluyor? Geçmişte olmuş bitmiş bir olayla uğraşmaktan maalesef burnumuzun ucunu bile göremez olmuşuz.

    saygılar

  4. Yazan:Enver Gülşen Tarih: Ara 18, 2008 | Reply

    beni ve birçok başka imza atan insanı rahatsız eden şudur: bu ülkede insanlar başkalarının özgürlüğünü tanımamakta direniyorlar. bu metne imza atan insanlar bir vicdani görev olarak bunu değerlenidirp imza atmışlardır. benim için de bu bir vicdani görevdir ve hiç tereddüt etmeden imza attım. ancak başkasının imza atıp atmaması beni ilgilendirmez. imza atmayanı kınamam. ama kınadığım şey şudur. böyle bir vicdani duruş gösterme niyetinde olan herkes (aynı şeyleri taraf’a yapılan linçlerde, dağlıca baskını sonrası yazdıklarımda, darbe girişimleri sırasında da yaşadım) vatan hainliği ile itham ediliyor. ben de tek bildiği birilerini vatan hainliği ile itham etmek olan kişilere, onların çerçevesinde gördüğüm vatanperverliğin, sahtekarlığın son kalesi olduğunu düşündüğümü söylemekle yetineyim.
    bir de şunu ekleyeyim. bu ülkede hiçbir şeyde anlaşamayan milliyetçi, islamcı, muhafazakar ve kemalistlerin sadece bu konuda gösterdiklkeri uyuma da şaşırdığımı ve bir müslüman olarak müslümanların bu tür davranış göstermesine hayret ettiğimi söylemeliyim.

  5. Yazan:blue Tarih: Ara 19, 2008 | Reply

    Hem “başkalarının yaptığı pislik için ben neden özür dileyeyim…” diyeceksiniz, hem de ısrarla böyle bir olayın olmadığını savunacaksınız. Bu yaman bir çelişkidir.
    Ayrıca, bütün değerlendirmeler devletler üzerinden yapılıyor. Biz Türklerde, her şeyin devlet üzerinden düşünme alışkanlığı var. Hepimiz adeta küçük bir devletiz. Yahu biz insanız. İnsanlık adına özür dilediğimiz zaman, en azından vicdanınızı bir nebze olsun rahatlatırsınız. Bugün Irak’ta ölen milyonlarca insan yüreğimizi sızlatmıyor mu, Bosna’da insanlar katledilirken neden iliklerimize kadar zulme isyan hissiyle doluyduk. Bu, insani bir tepkidir. 1915 tehcirini azıcık okuyun; orada sayılar yoktur, insanların trajedisi vardır. Türkleri öldüren taşnaklar değildir onlar; zavallı osmanlı halkıdır, onlar derin hayal kırıklığı içindeki millet-i sadıkadır hala. Ulus devlet oluşturmak için fetvaları çoktan verilmiş ve boynuna ilmik çekilmiş masumlardır. Ölenler bebekler, çocuklar, kadınlardır, marangoz Agop efendidir, çiftçi Sarkistir, papaz Aramdır. Candır, can !
    Masumun ahı Mevlaya yükselir.
    Özür dilersek gerisi gelirmiş, tazminat talepleri olurmuş… Sen, insanların evine, malına el koy; bir gün geri döneriz ümidiyle bütün birikimlerini sağa sola gömdükleri altınları kazıp zengin ol. (Hiç bir ülkede bizimki kadar hazine araması gelişmemiştir herhalde.) Sonra utanmadan, tazminat vermemek için özür dilememek gerektiğinden bahsedeceksin. Ayıp…

  6. Yazan:KEMALİST Tarih: Ara 19, 2008 | Reply

    Özür diliyoruz kampanyasının içininde Yavuz Bingöl’ün olması beni şoka uğrattı. Tabii kendi görüşüdür, saygı duyarım.

    Özür dileme meselesi dargın arkadaşların birbirinden özür dilemesi değildir ki onlardan özür dileyelim. Hatalı olduğumuzu kabul ettiğimizde-ki hatalı değiliz- Türkiye’nin başına emperyalistler tarafından bin türlü bela musallat edilecek. Ermenilerin yüz yıl önce buradaki mülkleriyle ilgili tazminatlar doğacak, toprak hakları doğacak. Şimdi bu emperyalist amaçlar varken ortada bir Ermeni katliamı olsa bile özür dilenmez. Zaten resmi özür hiçbr zaman Ermeni halkının kendisine gitmez, Ermeni hükümetine gider. Ermeni hükümeti de emperyalistlerin elindedir.

    T.C. vatandaşlarının özür dilemeye karşı olması, Ermenilerin de buna karşı olması iki halk arasındaki kardeşlik durumuna gölge düşürmez. Aksine bu iki halkın “emperyalist boyunduruğundaki hükümetlerin çıkarcı oyunlarına alet olmuyoruz” anlamına gelir. Özür dileme meselesi iki ülke hükümetlerinin çıkar hesaplarına dayalı bir siyasi oyundan ibarettir.

    Türkiye cumhuriyeti, Osmanlı sınırlarının üçte birine sahiptir. Anadolu osmanlı müstemlekileridir, sınırlarının dışındadır bu münasebetle osmanlı sınırlarının dışında kalan yerlerin tc. cumhuriyetinin sorunu değildir. Elbette o topraklar üzerinde başka bir ülke kurulduğunda ve taşlar yerine oturduğunda (göç ettirilenler de başka bir vatan bulduklarında ve orada kendi sistemlerini oturttuklarında) mülkiyet ve toprak hakları ortadan kalkacaktır.

    Ermeniler 100 yıl öncesinde buralarda yaşıyorlar diye onlara yerlerini mülklerini veriyoruz da, batıda yine aynı tarihlerde bizden ayrılmış olan Yunanistan ve Bulgaristan’dan neden o topraklarda o zamanlar yoğun olarak yaşamış Türk asıllı vatandaşların topraklarını istemiyoruz? Ya da neden emperyalist ülkeler daha 5 sene öncesinde gelip kondukları Irak mülklerini (petrol rafinerilerini) Iraklılara “bu sizin malınız, buyrun size iade ediyoruz” demiyorlar? sebep şudur; emperyalist zihniyet işine geldiği gibi davranır. Ermeni meselesi de işlerine geldiği için Ermenistan ve Türkiye hükümetini kullanıyorlar.

  7. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Ara 19, 2008 | Reply

    Suat Bey,

    Konu gelip bazı “hassasiyetlere” dayanınca nedense akan seller duruyor.Bir bakmışsınız hiç de aynı görüşte olmayanlar birden aynı saflara geçivermiş.Demekki aklın yolu birmiş(!).E,bence bu denli büyük bir mutabakat oluşabiliyorsa,bırakınız bir kaç “deli”nin de saçmalama özgürlüğü olsun.Ne dersiniz?

  8. Yazan:Suat Tarih: Ara 19, 2008 | Reply

    Valla haklısınız Aziz bey, ne diyeyim..

    (Laf aramızda Mehmet ile biz de ayrı düştük bu konuda.:)

    Benim takıldığım en önemli noktala özeleştirideki abartılı dil. Bunu da laf olsun diye değil toplumsal etkisi açısından yanlış buluyorum. Bu dil fayda vermiyor, kutuplaşmayı arttırıyor. (Nitekim de “özür dileme”, “asıl onlar özür dilesin” gibi siteler çıktı. Tartışmaların, yularıdaki yorumların düzeyini görüyorsunuz.)

    Ermenilerin başına gelen felaketin yaralarının gerçekten sarılması, geçmişle barışmak ve üzerini örttüğümüz toplumsal sorunlarımızla yüzleşmek için toplumsal bir zihniyet değişimi gerekiyor. Sadece bir kısım aydınların özür dilemesi/üzgün olması yeterli (ve bu açıdan da çok anlamlı) değil; toplum vicdanında bu özrün karşılığının olması gerekli. İşte eleştirdiğim mevcut dil bu vicdanî gelişimi engelliyor ve toplumsal zihniyeti daha da kötürüm hale getiriyor. Benim takıldığım şey bu.

    Selamlar.

  9. Yazan:suzannur Tarih: Ara 19, 2008 | Reply

    Suat Bey,
    Kutuplaşmayı arttırmadı tam tersi bakınız Kemalistler de, milliyetçiler de, muhafazakarlar da aynı görüşte birleştiler. Ulusalcılığın göstergesi ifadeler ne çoğumuzun bilinçaltına gizlenmiş meğer, yeri gelince de hortluyormuş.
    Nedense İttihat Terakki’nin politikası günümüz politikası gibi pompalanıyor ve doğruymuş da, doğru değilse de ispatlanmamış da, ispatlanmış da biz mi yaptık da, onlar da yaptı özürü onlar dilesin de… ne çok mantık! sıralaması; hatanın ne, nasıl olduğundan çok, iyi de olmuş, oh olsun bilinçaltı fışkırıyor da fışkırıyor. Özeleştiriyi arttırmak mı, özeleştiri göremiyorum ben yorumların çoğunda. Analoji kurmadan, vaka değerlendirmesi yapan kaç yorum var ki?!

  10. Yazan:Sevket Tarih: Ara 19, 2008 | Reply

    Özür diliyoruz kampanyasina katilanlara sormak isterim, ne icin özür diliyorsunuz?
    Kampanyayi baslatanlar bile hemfikir degil (en azindan gazetede okudugum kadar). Kimi genozid diyor özür diliyor, kimisi konusulmadigi icin özür diliyor.
    Sahsen yasananlari acikca tartismak ve ögretmek gelecek nesilere karsi borcumuz (ki böyle acilar birdaha yasanmasin), ve bunu yapmadigimiz icin özür dilerim (Hem Ermenilerden hem Türklerden)

    Bilmedigim icin bir soykirimi kabullenemem. Objektiv bilgi bulmakda birhayli zor (ne de olsa “aydin” degilim)

    Imzalayanlara katiliyorum, onlarin yada baska birinin yapmasi bizi ilgilendirmemesi lazim, AMA malesef insanlik baska, politika baska. Kimi (soykirimdan) ikna olduklari icin kimi iyiniyetle metini imzalarken, yurt disinda Türkiye soykirimi kabul etti birdahaki asama tazminat olmasi lazim anlayisinda

  11. Yazan:M.Y. Tarih: Ara 19, 2008 | Reply

    herkes seamlıyarak sözüme başlıyorum
    biz soy kırımı yapmadığımı halde ermeniler bunu dünyaya yadı sesimi çıkarmadım ama yeter bide soy kırımı yapmadığımız halde ermelirden özür mü diyeceğiz
    ben bu yorumlarımı duyduklarıma dayanarak yazıyorum
    eğer özür diliyen varsa ben o kişi türk vatandaşı bile değil bence
    çünkü yapmadığımız bi şeyden neden özür dileyeceğiz

  12. Yazan:Levent Cetin Tarih: Ara 19, 2008 | Reply

    Turk’un hata yapmasini kabul etmek zorlarina gidiyor. Herhalde muhafazakarlarin da bu halt Osmanli zamaninda yendiginden zorlarina gidiyor.

    Evlerinden, yurtlarindan edilen surulen insanlarin yollarda telef olmasi soykirim olmasa da Murat Belge’nin de dedigi gibi bir kiyimdir. Boyle bir aci insanlara yasatildigi icin aciyi yasatanlarin torunlari olarak aciyi yasayanlarin torunlarindan ozur dileyecegiz.

    Fransa Ermeni soykirimini oylarken, siz de Cezayirlilere soykirim yaptiniz diyerek, zamaninda tanimadigimiz Cezayir kiyimlarini isimize geldiginde tanima egilimi gosterdigimiz icin gidip Cezayirlilerden de ozur dileyecegiz.

    En son da aynaya bakip, bunca yildir durustluk edemedigimiz icin kendimizden ozur dileyecegiz.

  13. Yazan:Suat Tarih: Ara 19, 2008 | Reply

    Suzannur hanım,

    Özeleştiriyi arttırmak mı, özeleştiri göremiyorum ben yorumların çoğunda.

    Yok, özeleştiri dili derken kastım bu tip özür metinlerindeki dil idi. (özünde doğru ama yetersiz ve üzerinde çok düşünülmemiş bir metin. İki kelime de olsa katılırım ayrı, çekincem topluma olan yansıması. Bu çözümü ve zihniyet dönüşümünü zorlaştırıyor. Yazıda da linkini verdiğim, daha bu özür kampanyası başlamamışken yazdığım “Ermeni meselesi” başlıklı yazımda bu dile ve mahzurlarına genişçe değindim.)

    Öte yandan tartışmalara baktıkça sadece bu biçimde olayı gündeme getirmesi ve bir nev’i turnusol işlevi görmesi bile olumlu unsurlar olarak görülebilir. Ancak bu uslup ve içerikteki tartışmaların topluma dönük bir zihniyet değişiminine katkı yapacağını sanmıyorum. Aksine tam tersi etki yaptığını görmek zor değil.

    Bunu neden önemsiyorsun denebilir. Tartışmanın kamuoyuna açılması, kampanyadan olumlu yönde bir etki yaratmasının beklendiğini gösteriyor.Sadece vicdani bir duruşsa bu, ben de imza verenler de bu konudaki tavırlarını çoktan vicdanlarında bir noktaya yerleştirmişlerdir zaten. Kamuoyu işin içine girince ister istemez toplumsal yansımalarını hesaba katmak gerekiyor. Benim çekincem, işte bu yansımanın istenilen evrilmeyi sağlayacak yönde katkı sağlamayacağına ilişkin bir çekince. Yoksa kamuoyuna açık olmayan, entelektüel bir ortamda omurgalı ve vicdanli insanların bu trajediye siyasi ya da toplumsal hesaplarla bakmayacakları aşikar. Siyaset ile siyaset felsefesini -topluma olan yansımasını çok önemsediğimden- çok ayrı şeyler olarak görüyorum. Ben yıllardır Ermeni meselesi konusunda net bir tavra sahibim.

    Çok mu karmaşık oldu meramımı anlatmak, bilmem..

    Selamlar.

  14. Yazan:Cüneyd Tarih: Ara 20, 2008 | Reply

    Alman eski Basbakani Willi Brandt, nazi rejime karsi muhalif, hatta yeraltindan rejime karsi mücadele etmis, sonra ülkeyi terk etmek zorunda kalmis. Ama Polonya yi ziyaret ettiginde, 1944 Varsova isyaninda ölenlerin ansin önünde Alman basbakani olarak diz cöktü ve böylece polonya halkindan nazilerin yaptigindan özür diledi.
    Tabi bizim basbakan gibi ” ben o ara yurdisindaydim, nazilerlen isim yoktu, yapmadigim birsey icin niye özür dileyim” de diyebilirdi. Ama demedi, cünkü kendini sorumlu tuttu nazilerin yaptigindan.
    Evet benim büyük dedemde 1915 Yemen cephesinde savasdi, yani techirlen alakasi yok. Ama yinede ben Ittihaki Cuntasinin yaptigin insanlik disi olarak nitelendirdigim icin, özür kampanyasina imzami attim.
    Imza atanlarin ve atmayanlarin karalarina saygi duyuyorum, lütfen imza karsitlari benim kararima saygi göstersin.

  15. Yazan:dursun bayhan Tarih: Ara 20, 2008 | Reply

    turkıyedekı sozde aydınler ıcımızdekı vatan hayınlerıdır bu serefsızlerı taksım meydanında ıdam etmek lazım ama devletımızde satılmış gorsel ve yazılı medya zaten bu şerırefsılerın elınde ama bu mıllet eryada gec butun bunların hesabını soracaktır bugunku pkk neydıse ogunkı ermenılerde aynı dır ama bunlar 2 kurusa kendılerını satmış sozde seresız aydınlardır

  16. Yazan:mehmet ali Tarih: Ara 20, 2008 | Reply

    tarihten bir yaprak, güz yaprağı..kırık-dökük:
    “Alkibides köpeğinin kuyruğunu neden kestiğini soranlara:
    -Sırf Atina’lılara konuşacak mevzuu çıksın diye yaptım.demiş..

  17. Yazan:afşar Tarih: Ara 22, 2008 | Reply

    Bir dakika!

    Ya katledilen onca Türk insanı? Ermeni’ler giriştikleri katliamı Rusya’da yapmaya kalksalardı acaba tehcir mi edilirlerdi, soyları mı kurtulurdu? Kazım Karabekirn Ermeni yetimleri için yetimhane açması da mı hiç hatırlanmaz!?

    Bakınız vilayet meclisi defterlerinden bahsediliyor, tehcir edilen Ermeni’lerin mal avrlıklaırnın daha sonra iadsine yönelikolarak kaydedildiği defterler bunlar.

    Ermeni mezalimi gün gibi ortadayken, tutup da Taşnakçı ytorunlarından özür dilemek vatansızlıktır! Kaldı ki Ermeni’lerin daha 25yıl evvleine kadar diplomatlaırmızı şehit etmleri, Azerbaycan’da yaptıkları vs sanki hiç olmamış ve bunlar tarihi bir vahşetin ve kinin devamı değilmiş gibi tutup da bir de hain ve katillerden özür dilenmesi tekrar ediyorum, vatansızlıktır, cinayete ortak olmaktır. Önce Ermeni hainlerin ihanetlerinin hesabını vermesi gerekir.

    Katldilen tecavüze uğrayan binlerce Türk evladının hatıraısnı hiç anmadan hümanizm taslayanlara yaıklar olsun! Bu vicdansızlıktır, ahlaksızlıktır!

    Bu ahlaksızlğa Türk düşmanlığında buluşan sağ ve sol enternasyonalistlerin nasıl sarıldığı gerçekten çok ilginç.

  18. Yazan:Sevket Tarih: Ara 22, 2008 | Reply

    Hâlen daha ne icin özür dilendigini bilmiyorum (saniyorum özür dileyenlerde ancak kendileri ne icin özür dilediklerini biliyorlar).

  19. Yazan:Cüneyd Tarih: Ara 22, 2008 | Reply

    Afsar ve türk halkina yaptilanlaradan yakinan ve bizim gibi imza atanalara hain gözle bakan arkadaslar.
    Bu ülkede Türkün (daha dogrusu Türkiye Cumhuriyeti nin) Türke ya da Kürde yaptiklarina ne demeli? Dersim, Sehy Said Isyanin bastirilmasi, zorunlu göcler, Maras, Sivas olayi, Diyarbakir cezaevinde diski yedirilmesi, vs.
    Bunlari kim yapti. Erminiler mi, yunanlilar mi,ruslar mi? Sanki Türk milleti gökten inmis melek kavimi.
    Tabiki ermeniler 1917/1918 senlerinde müslümanlara karsi büyük kiyimlar islemisler bunu zaten kimse inkar etmiyor. Ama onlar yaptiklari icin bu bizim devletin yaptigini mesrulastirmiyor.

  20. Yazan:blue Tarih: Ara 22, 2008 | Reply

    Peki arkadaşlar, herhalde sorunu şu şekilde halletmeliyiz:

    Ben, Ermenilerden özür dilemiyorum. Yaşadıkları topraklardan sürülüp ölüme gönderilen “insan”ların torunlarından “dedelerim” adına özür diliyorum. Onları “Ermeni” olarak görmüyorum, “insan” olarak görüyorum. Onlar “Kürt” de olabilirdi- ki müslüman olmasalardı büyük ihtimalle onların da sonu aynıydı- benim tepkim değişmezdi.
    Neden kendinizi devlet yerine koyup strateji geliştiriyorsunuz? Siz devlet değilsiniz, insansınız. O insanlar, aynı Hrant Dink’i öldüren haysiyetsiz gibi haysiyetsiz ittihatçılarca ölüme sürüldü, ayrılıkçı Taşnaklarla aynı ırktan olmak dışında hiçbir günahları yoktu. Hiç üzülmüyor musunuz?
    Tabi, yayaya çarpıp kaçan, arabam kirlenmesin, ya da başıma iş açılmasın diye adamı yolda bırakan ruhsuz bir toplumun evladlarıyız, kimsen ne bekliyorum ki…

  21. Yazan:dusunceler.org Tarih: Ara 22, 2008 | Reply

    Meramımı tam olarak anlatan bir yazı:

    Talat Paşa kadar bile olamamak…
    Yıldıray Oğur

    Yıl 1915. Yer Talat Paşa’nın Yerebatan’daki evi. Osmanlı Mebusan Meclisi’nin başkanı, İttihat Terakki’nin önde gelen isimlerinden ve Talat Paşa’nın yakın arkadaşı Halil Menteşe hatıralarında anlatıyor:

    “Eve girdiğimde Talat’ı telefon başında buldum. Halinde anormal bir vaziyet gördüm. Yüzü simsiyah, gözleri kan çanağına dönmüş. ‘Aman Talatçığım ne oldu? Pek anormal bir hal içinde görüyorum seni’ dedim. ‘Sorma. Tahsin’den (Erzurum Valisi) Ermenilere dair birtakım telgraflar aldım, sinirlerim bozuldu. Sabaha kadar uyuyamadım. İnsan yüreğinin dayanacağı bir şey değil, fakat ben onlara yapmasaydım, onlar benimkine yapacaktılar. Nitekim yapmaya da başlamışlardı. Milli mevcudiyet kavgası’ dedi.”

    “1915’teki Büyük Felaket için Ermenilerden Özür Diliyorum” kampanyasına imza atanlara gösterilen tepkilere yeniden bir bakın lütfen.

    Üzerinden tam 93 yıl geçtikten sonra biraz mesafe alınıp, soğukkanlı değerlendirmeler yapılması beklenirken, 1915 Büyük Felaketi sanki dün olmuş gibi savunulmakta ya da bedeli yarın ödenecekmiş gibi inkâr edilmekte.

    Hâlbuki artık saklamaya, inkâra da gerek yok.

    2008 yılında memleketin en modern şehri İzmir’den çıkan temiz şık giyimli, sarışın, görünüşte zarif bir kadın milletvekilin Ermenilere karşı çok rahat takınabildiği bu ırkçı ruh hali, tüm dünyaya 1915’te yıllardır savaşların, kanın, barutun içinde yaşayanların Ermenilere karşı neler yapabileceği hakkında yeterli derecede bir fikir de veriyor.

    2008’de Ermenilerden özür dileyen Türklere bile bu derecede hiddetlenenlerin, 1915’te Ermenilere neler yapabileceğini tahmin etmek de çok zor değil.

    Ortadaki manzara çok acıdır ama maalesef şudur:

    Bugün Talat Paşa kadar bile, kaybettiğimiz Ermenilerin arkasından üzülemiyoruz. Kalbimiz onunkinden bile daha fazla buz tutmuş durumda.

    Şayet bugün Talat Paşa yaşasaydı, üzerinden 93 yıl geçtikten sonra, savaşın vahşi koşulları ortadan kalktıktan sonra altında imzası olan o vahşetin üzerinde yeniden düşünme fırsatı olsaydı, bugün onun adına komiteler kurup, özür dileyenleri ihanetle suçlayanlardan daha az Talat Paşacılık yapardı herhalde.

    İşte Talat Paşa’dan bile geride kalmamak için, Hz. İbrahim’in yandığı ateşe gagasıyla su taşıyıp, “bu ne işe yarayacak ki” diye soranlara da “en azından tarafım belli olur” diyen kuşa özenerek imzaladım ben özür metnini.

    Evet, özür diliyorum metnin altında imzası olan biri olarak, bu çağrının toplumsal pedagoji açısından zamanlamasının yanlış olduğunu düşünüyorum. “Hakikat neyse onu söylerim” gibi kuru bir akademizm hissiyatıyla değil, “hakikati topluma nasıl anlatırım” gibi aktivist, politik bir pedagojik bilinçle yapılması gereken bir kampanyaydı bu.

    “Ömrü hayatında bunun da olduğunu görmek isteyenlerin çok anlaşılır ama biraz erken bir çıkışıdır bu”, kabul.

    Evet, hakikat maraza bir şeydir. Büyük hakikatlerle karşılaşmak insanı çarpar. Hakikat çarpılmasından, iknadan daha çok inkâr ve öfke de çıkabilir, çok doğru.

    Yine, doğrudur, bu kampanyaya gelen tepkilerle Hrant Dink’in cenazesinde yürüyen ve “Hepimiz Ermeniyiz” diye bağıran kalabalığın yarattığı iyi havanın dağılması, o sihrin bozulması, marjinal kalacak imzaların o büyük kalabalığın gerisinde kalması ve böylece o kalabalığın yarattığı büyük toplumsal destek görüntüsünün (belki de bir mistifikasyondan başka bir şey değildi zaten) silinmesi riski vardır.

    Ergenekon ile itibarsızlaştırılmış, toplumsal desteğini kaybetmiş ulusalcılığın bu kampanyaya gelen tepkilerle yeniden ivme kazanması, üstüne çıkıp tepineceği yeni bir zemin bulmuş olması da mümkündür.

    Yine bu kampanyanın yaratacağı toplumsal polarizasyonla “Benim dedem soykırım yapmış olamaz” diyenlerin “Benim dedem vatanını savunmak için soykırım yaptı, gerekirse yine yapar”a doğru evirilmesi tehlikesi de vardır.

    Kampanyanın finalinde akıllarda 93 yıl sonra olanlar için özür dileyen Türklerden çok, 93 yıl sonra aynı şeyi yeniden yapabilecek azimdeki bazı Türklerin varlığı da kalabilir.

    Kampanyanın finalinde özrümüz kabahatimizden büyük hale de gelebilir. Bunların hepsi doğrudur. Biliyorum.

    Ama tüm bu kötü, endişe verici ve korkutucu sonuçları önceden az çok tahmin ederek ama yine de bir an bile düşünmeden imzaladım ben bu metni.

    Çünkü “Benim dedem böyle bir şey yapamaz” üzerine kurulu bir tarih, belki hakkaniyet duygularını kaybetmiş birileri için hâlâ itibarlı olabilir, ama “Bu suçu benim kızım da işlese aynı muameleyi gösterirdim” diyen bir peygamberin kurduğu gelenek içinde yetişmiş biri için böylesine kör bir dedeperestliğin hiçbir değeri yoktur.

    Hem bizim dedemiz kimdir sahiden?

    Yozgat’ta Ermenileri en vahşi yöntemlerle öldüren hatta doğru düzgün boğaz kesemedikleri için köylüleri azarlayan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal mi?

    Yoksa ona “Yukarıda Allah var ve onun gazabından korkun!” diyerek isyan eden Boğazlıyan Müftüsü Abdullahzade Mehmed mi?

    Bırakın başkalarının tutarsızlıklarını, çifte standartlarını, mesela bir Müslüman neden Sosyal Darwinist, radikal laik, modernist, jakoben Bahattin Şakir, Dr. Nazım ve Talat Paşa’nın günahlarına ortak olmak için bu kadar çabalar?

    Onlara sonsuz bir güven duyar? Onların bu katliamları yapmamış olduğuna iman edercesine inanır? Onlara itibar eder?

    Tamam, özür dilemeyin, soykırım demeyin, katliam da demeyin. Ama “Ermeni Günahı” deyin.

    “Hayır, bu günah değildi” diyerek ya da sessiz kalarak bu günaha ortak olmaktan daha iyidir.

    Sessiz kalarak, inkâr ederek, savunarak farkında olmadan ortak olduğunuz “Ermeni Günahı”nın verilmesi çok zor hesabını düşünün.

    Bir de Ermenilerin arkasından Talat Paşa kadar bile gözyaşı dökmemiş olmanın ağır vicdani yükünü.

  22. Yazan:arda Tarih: Ara 22, 2008 | Reply

    ermeniler den özur dılıyenlerden utanıyorum bizim şerefle namusla yoktan var olan ülkemizi satan zavallı ınsanlar… neyapmak istediklerini anlamayan zavallı kucuk beyınli insanlar oysaki Ermeni vatandaşlarımız ve bircok ermeni halkı da biliyolarki soykrım felan baktılarki ne savaşla ne de başkatürlü TÜRK halkının birliğini beraberliğini bozamiyolar ERMENİ ve KÜRT sorunu diye şeylerle ulkemizin huzurunu bozmak istiyolar oysaki hem ermeni hem kürt vatandaşlarımızda biliyoki öylebir sorun yok
    ermenilerin bugünlere gelmesinde türkiyenin rolu cok fazla diğil soykrım yapmak yaşamalarina yardimci olan TÜRK milleti ve devleti olmuştur yıllarca aynı şeyler kürt vatandaşlarımız ıcın de gecerlidir ırakta soykırıma uğrarken onları vatanımıza mülteci olarak kabul edip sonra vatandaşlıgımıza alıp toprak vermişiz ama bagzı nankörler bu nları göremiyo ermenilerden özur diliyenler tekrar söyluyorum utanıyorum sizden bunları göremiycek kadar kıt kafalısınız NANKÖR ADİ İNSANLAR……

  23. Yazan:xxxxxU Tarih: Ara 22, 2008 | Reply

    ÜALKEMİZDE DÖNEN UYAN HEY ÜLKEM İNSANI,
    Ülkemizin üzerinde dönen türlü türlü oyunlara kulak verin bu oyunlara gelmeyin.Vatanımızda gözü olan dış mihrakların oyunlarını kanmayın.Onur ve gurug duyduğumuz ŞANLI TARIHIMIZI iyi okuyun Leş kargaları gibi üzerimize çöken güzelÜLKEMİZİ parsellemek istiyen milletler ATATÜRK ÜN tokatınıyiyen devletler şimdi Hınçlarını almakistemekte dirler.Bunuda Başaramıyaçaklar , Saygıdeğer ÜLKEM insanı bizrelin özrünü isteyenler, önce kendileri özür dilesinler .Çünki bizler unutmadık,(34 DİPLOMATIMIZIN asala tarafından nasıl katledildiğini.)Bir asır öncesinin özrünü isteyenler ki önce takın Tarıhta yaptıklarının hesabını ve özrünü nasıldiliyecekler.özür dilemiyorum diliyenleri de kını yorum. bu VATANIN insanı orhan pamuk gibileri olamaz

  24. Yazan:Sevket Tarih: Ara 22, 2008 | Reply

    @ dusunceler.org

    Katiliyorum…
    AMA sucu tektarafli kabul ettigimiz taktir (yani soykirim) hesabini bügün (bugün degilse yarin)ödeyecegiz!

  25. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Ara 27, 2008 | Reply

    arda,

    İnan ben de senin gibi şöven insanlarla vatandaş olmaktan utanıyorum ama,n’aparsınız kader işte.

  26. Yazan:çelişki-analiz Tarih: Ara 27, 2008 | Reply

    Aşağılık kompleksi ile özeleştiri arasındaki çizgiyi fark edemeyen nice entelektüelin bir kısmı adeta kendi kimliklerinden utanarak bir kısmı ise modaya uyarak medyatik kampanyaların figüranı olmayı içlerine sindiriyorlar.

    Bu aşamada tarihi gerçekleri anlatmak ne kadar anlamlıdır bilemiyorum ama ben de bir sözde aydın olarak değil de vatandaş olarak özür dileme modasına uymak istiyorum.

    Bu yüzden de büyüklerim anadoluya geldiği için, İstanbul’u aldıkları için, Viyana’ya kadar gittikleri için değil de;
    Gümrük Birliğini imzaladıkları için,
    IMF’ye muhtaç oldukları için,
    Peşmergeye kayıtsız kaldığı için !!!

  27. Yazan:Ali Duman Tarih: Ara 29, 2008 | Reply

    Meclisi tamamen MUHAFAZAKAR milletvekileriyle dolduran Türkiye halkı;

    1. Son 50 yıldır tarihin en büyük TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ uygulamalarına,

    2. 28 Yıldır Faşist 12 Eylül harekatının hukuksal uygulamalarına ve bu hukuksal durumu içleştirerek bir yol geliştirmiş devlet politikalarına,

    3. 100 Yıldır süren İttihak Terakkinin gizli iktidarına (bunun sonucu olarak derin devlet uygulamalarına)
    maruz kalmıştır.

    IRKÇILIĞIN ve MİLLİYETÇİLİĞİN en koyu tonlarını yaşayan, 20 YY.ın çürümüş fikirlerini (moderniteyi/kutsal devlet anlayışını)21 YY.a taşıyan bir toplumdan ÖZÜR DİLEMESİNİ BEKLEMEK nafiledir.

    Benim anlayamadığım sayıları MİLYONLARIN çok üstünde olan bu GÜRUH neden sayıları 25bini ancak bulan bu kesim ile bu denli uğraşmaktadır.
    Sayıları milyonlar bulan IRKÇI/ŞOVEN/ MİLLİYETÇİLER, LİBOŞ olarak hakaret ettikleri ve sayısı 40-50 kadar olan liberal/ demokrat/ özgürlükçü aydınlar kadar fikir üretememiş olmaları, fikir fukarası olmaları, sürekli başkalarının ürettiği siyaseti ve fikirleri eleştirmek ve bunlara ENDEKSLİ YAŞAMAKTANSA biraz da dönüp kendilerine bakmayı ve 21 YY.a ilişkin kendi siyasetlerini üretmeyi denesinler, çok daha iyi ederler. Türkiye için dünya literatuvarına “TÜRK TİPİ İNKARCILIK” tabirini armağan etmiş olmaları yeterli bir zarar ve ziyana yol açmış bulunmaktadır, ülkeyi uluslar arası platformda bu ve bu gibi olumsuz sıfatlardan kurtaracak akıl dolu insanlara GÖLGE ETMESİNLER YETER.

  28. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Oca 2, 2009 | Reply

    İnan ben de senin gibi şöven insanlarla vatandaş olmaktan utanıyorum ama,n’aparsınız kader işte.

  29. Yazan:Ali Duman Tarih: Oca 2, 2009 | Reply

    Türk Irkçılığı ve Milliyetçiliğinin banisi İttihat ve Terraki bağnazlığı, Osmanlı hanedanını adeta tasfiye edercesine iktidarı ele geçirerek, padişahın, bakanlar kurulunun, sadrazamın dahi haberi olmadan devleti I.Dünya savaşına sokması, Enver Paşa’nın Padişah’tan habersiz Almanlarla özel anlaşmalar ihdas etmesi, 1915 kıyımına yol açan uygulamalara sebep olması, Osmanlı’yı Sarıkamış’ta, Balkanlarda, Basra’da yenilgilere uğratması HİÇ Mİ SORGULANMAYACAK. (Osmanlıyı yıkan İTC nin bizzatihi kendisidir) Günümüzün İ.T. artıkları, bu sorgulamaları yapmak yerine yapılan hatalara MAZERET ARAMAKLA ve ZİHİNLERİNİ ziyan etmekle meşguller. Sanki yapılmış olan başka İNSANLIK KATLİAMLARINI, SOYKIRIMLARI, DRAMLARINI örnek vererek bu işin içinden çıkabileceklermiş gibi, oysa bu ucuz yöntemlere başvurmakla bir yere varamazsınız, ancak demogoji ustalığınıza bir paye daha eklersiniz. İKİ YANLIŞ BİR DOĞRU ETMEZ. Yahudi kıyımı öncesi yapılan toplantılarda Hitler “Türkler Ermenileri katlettiler, bugün bunu hatırlayan var mı?” sözleri ile taraftarlarına cesaret aşılamıştır. Bu görmeyi becerebilenlerin bildiği bir gerçektir, ben hep Hitler’in orjinal bir katliamcı olduğunu düşünmüştüm, megerse Hitler bile bizim bağnaz İ.T. cilere özenmiş. Bu bağnazlığa sahip çıkanlar, önce İ.T. nin yediği tüm haltları öğrensin ve onlara da sahip çıkın, eksik ve sahipsiz kalmasın İ.T. niz, Enveriniz, Talatınız, Cemal’niz. Zira ne de olsa sahip olduğunuz bu ulusalcı, milliyetçi, ırkçı fikirler ile onların da ardılı sayılırısınız. Yok yok siz en iyisi Enver’den, Talat’tan, Cemal Paşalardan özür dileyin, biz hainler adına.

  30. Yazan:a Tarih: Oca 2, 2009 | Reply

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin