RSS Feed for This Post

Hüseyin Şahin’in CHP’de uğradığı saldırı ile ilgili basın açıklaması

BASINA VE KAMUOYUNA YAZILI BASIN AÇIKLAMAM

CHP’Lİ BAZI İLÇE BAŞKANLARI GAZİEMİR’DE SALDIRIYA UĞRADIĞIM OLAYI
KAPATMAK İSTİYOR BAZI KÖŞE YAZARLARI DA İÇKİ MASALARINDA OLUŞTURULAN YALAN SENORYOLARLA YALAN HABERLER YAPMAKTADIR.

Şahsımı hedef alan yalan yayınlarla ve CHP Gaziemir ilçe teşkilatında
uğradığım saldırı olayının kapatılmaya çalışılması
girişimleriyle ilgili basını ve kamuoyunu bilgilendirme gereksinimim
doğduğu için sizlerle bu yazılı basın açıklamasını paylaşıyorum.

Son günlerde yerel yayın yapan bir gazetenin bazı köşe yazarları
şahsımla ilgili köşe yazılarında ‘yalan haberlere ve bilgilere’ yer
verdiklerinden bu konuyla ilgili kapsamlı bir açıklama yaparak kamuoyunun
doğru bilgilenmesini arzuluyorum.

Geçtiğimiz günlerde yerel yayın yapan bir gazetede bir köşe yazarı
‘Baykal’la 45 dakika” başlıklı köşe yazısında sözde CHP Genel
Başkanı’nın söylediği varsayımıyla şahsımı Pravakötör olarak
nitelendirmiştir. Daha sonra aynı yazarın haberinin baştan sona yalan
olduğu ortaya çıktıktan sonra, geçtiğimiz gün yine aynı gazetenin
köşe yazarı olan Süleyman Gencel olayın ayrıntılarını köşe
yazısında anlatmış bu yazılarının sebebinin girilen iddiayı kazanmak
için ortalığı bulandırma olduğunu dile getirmiştir.

Öte yandan aynı gazetenin bir başka köşe yazarı da yalan haber olduğu
net olarak ortaya çıkan ”Baykal’la 45 dakika” isimli yazıyı
kendisine kaynak göstererek karalama çalışmasına ortak olmuştur.

İnsan hata yapar doğaldır, hatasız kul olmaz! Ancak aynı anda aynı
gazetenin köşe yazarlarından şahsıma yönelik, üst üste mesnetsiz
haberlerin ortaya atılıyor olması ve bu haberlerin aynı merkezin ürünü
olması insanın aklına her türlü soruyu getiriyor. Amaçları ne olabilir?
Bu haberleri yapanlar şahsımdan ne istiyor? Acaba sözde habercilik
yaptığını zanneden bu kişiler yaptıkları asılsız ama çamur at izi
kalsın türünden haberlerinde kendilerince başarılı olabildiler mi? Üst
üste bu kadar çok haberinin yalan olduğu bir gazetenin haberciliğinin
sorgulanması gerekmez mi? Haber sorumlularının istifa etmesi gerekmez mi?

Soru çok ama cevap yok?

Demokrasinin hakim olduğu bir hukuk devletinde yaşıyoruz. Demokrasinin bize
verdiği hakları kullanmak hepimize düşen ödevdir. Hepimiz özgür
basından yanayız. Ama özgür basın demek kimseye içki masalarında
oluşturulan hayali senaryoları ve iftiraları köşelerinde yer verme hakkı
vermemektedir. Bu tür, asılsız habercilikle iç içe olan hangi kişi, hangi
kurum olursa olsun, yalan olduğu ispatlanan haberden sonra gerekli en ağır
yaptırım uygulanmalıdır. Eğer bu durum böyle olmazsa gölgesiz, doğru ve
tarafsız haberciliği leke sürülmüş olur.

Şimdi tekrar soruyorum:

‘Aynı gazetede 1 hafta da üst üste birden çok yalan haberin çıkması ve
şahsımı hedef alması, maksatlı değilse bile, o haber merkezinin
güvenilirliğinin sorgulanmasını gerektirmez mi? Ve bu basın kuruluşunun
adı geçen yazarının bu konula ilgili bir kazanımımı var sorusu ortaya
çıkmaz mı?

Ayrıca Gazeteci olarak olaylara yaklaşırken tarafsızlık ve dürüstlük
ilkeleri üzerinde temelleştirilmiş olması ve toplumsal doğrular
gözönüne alınmasına özen gösterilmelidir. Ama bu gazeteci arkadaşımız
bu ilkelerden uzak hala kendince güddüğü iddiasını kazanmak için yalan
beyanlarına devam etmektedir.

Son olarak yine yerel bir gazetede köşe yazan bu zatın köşe yazısında
benim CHP üyesi olmadığımı yazmıştır. Bu tamamen yalandır. Eğer bu
arkadaşımız içki masalarındaki sohbetleri değilde gerçekleri kendisine
emsal almış olsaydı CHP Genel Merkezinin Yargıtay’a gönderilen
listelerdeki üyelik belgemi araştırabilirdi. O zaman kendisini hayal
âleminden kurtarıp gerçeklerle yüz yüze getirirdi. Ben 32 yıldır ve
şuan CHP’nin üyesiyim.

Bazı İlçe Başkanları Olayı Kapatmak için Baskı Yapıyor

Ayrıca Gaziemir’de maruz kaldığım saldırı olayının kapatılmasını
isteyen bazı kişilerin nafile çabaları da onların ne kadar aciz halde
olduklarını göstermektedir.

Düşünsenize; önce Gaziemir İlçe Başkanlığı’nda CHP İl
Başkanının, il yönetim kurulu üyelerinin ve br çok partilinin gözü
önünde sırf demokratik hakkımı kullandığım ve partime sahip
çıktığım için saldırıya uğruyorum. Sonra da CHP İl Başkanı Kemal
Karataş ve İl Yönetim Kurulu üyesi Turan Manduz benim mağdur olduğumu
tüm basına açıklıyor. Ama bu güne geldiğimizde suçlular hakkında hiç
bir şey yapılmıyor. Bu çok düşündürücüdür. Çünkü kanımca
birileri engellemektedir.

Hal böyle iken bir tarafta CHP’de görev yapan bazı ilçe başkanları
Ankara’ya giderek bu olayın kapatılması için baskı yapması ve bazı
yöneticilerinde buna sessiz kalması ile bazı köşe yazarlarının ağız
birliği ederek yalan beyanlarla haber yapması kamuoyu vicdanında
”Kötü Bir Kutsal İttifak Yapılıyor” düşüncesini ortaya
çıkarmıştır.

CHP İL BAŞKANI ARTIK GEREĞİNİ YAPMALIDIR

İşte bu nedenlerin oluşturduğu belirsizliklerin ortadan kalkması için
CHP İzmir İl Başkanlığını göreve davet ediyor; Adil, olaya objektif
bakacak, bağımsız ve tarafsız isimlerden oluşan bir komisyon kurularak en
kısa sürede bu olayın faillerine gerekli disiplin cezaları verilmelidir.
Aksi takdirde bu olayı kendine emsal alacak bazı zavallı insanlar bundan
sonra başta Gaziemir olmak üzere diğer ilçelerde felakete varacak olaylara
imza atabilir. Buna en güzel örnekte Gaziemir ilçesini ziyaret gelen
CHP’li bir ilçe başkanının yapmış olduğu ”Ben olsam beşinci
kattan aşağı attırırdım’ demesidir.

BU OLAYI KAPATMAK CHP’YE YARA AÇAR

Sonuç olarak bu kaos ortamı gerek İzmir kamuoyunda gerekse CHP tabanında
onarılması mümkün olmayan yaralar açarak partimizin yerel seçimlerde kan
kaybetmesine neden olacaktır.

Bu nedenlerden dolayı CHP’nin mağdur olmuş onurlu bir üyesi olarak CHP
İl Başkanlığından bu olayın gereğini en kısa zaman da yapmasını talep
ediyor,
TÜM KAMUOYUNUNDA BU KONUNUN TAKİPÇİSİ OLMASINI ARZULUYORUM.
SAYGILARIMLA

HÜSEYİN ŞAHİN
CHP İZMİR İL DELEGESİ
İletişim: 0532 232 77 41

 

Gazetecilik Neden Dibe Vurdu?

Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu?  Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Habercilik, savcılık, komiklik, amigoluk…  Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…

Buradan indirebilirsiniz.

 Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor. Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.

 Derin Düşünce nedir?

Sitemizde siyasetten tarihe, kadın haklarından felsefeye, sanattan bilime kadar bir çok konudan bahsediyoruz. Ama zaman zaman da kendimizden söz ediyoruz. Derin Düşünce nedir?  Sitenin geçmişi, geleceği, ortak projeler, yazar olmak isteyenlere öneriler, okunma istatistikleri… Derin Düşünce’nin bir kimliği, tarihi ve kendine has “yaşam” tarzı var. Eğer aramıza yeni katıldıysanız bu kitap “yöre halkına” kaynaşmanızı kolaylaştıracaktır :)

 Liberalizmin Kara Kitabı

Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan… Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur. Buradan indirebilirsiniz.

Maymunist imanla nereye kadar?

Evrim ve Big Bang gibi konular genellikle sağlıklı biçimde tartışılmaz. İdeoloji ve inançlar, felsefî tercihler bilim-SELLİK maskesiyle çıkar karşımıza. Özellikle evrim tartışmaları “filanca solucanın bölünmesi” veya falanca Amerikalı biyoloji uzmanının deneyleri etrafında döner ve bir türlü maskeler inmez. Madde ve o Madde’ye yüklenen Mânâ maskelenir… Oysa perde arkasında tartışılan başkadır. İnsan’a, Hayat’a dair temel kavramlardır. Sadece et ve kemikten mi ibaretiz? Yokluktan gelen ve ölümle yokluğa giden, çok zeki de olsa SADECE VE SADECE bir maymun türü müdür insan? BİLİM DIŞINDA bir insanlık yoksa Aşk yoksa, Sanat yoksa, Güzellik yoksa ve Adalet yoksa Hayat‘ın anlamı nedir? Aşık olmak hormonal bir abartıysa, iyilik enayilikse, neden birbirimizin gırtlağına sarılmıyoruz ekmeğini almak için? Neden bir çocuğa tecavüz edilmesi midemizi bulandırıyor ve neden fakir bir insana yardım etmek istiyoruz? Taj Mahal’in, Ayasofya’nın, Notre Dame de Paris’nin değeri bir arı kovanı veya termit yuvasına eşdeğer ise, Mesnevî boşuna yazıldı ise neden Hitler’i lanetliyoruz ve neden Filistin’de can veren bebeklere üzülüyoruz? Maymun olmanın (veya kendini öyle sanmanın) BİLİM DIŞINDA, psikolojik, siyasî, ahlâkî, hukukî öyle ağır sonuçları var ki…  Evrim senaryosunu kabul etmenin etik ve siyasî neticeleri ve evrimciliğin etimolojik değeri … Derin Düşünce’nin yorumcuları tarafından konuşuldu. Biz de bu sebeple söz konusu iki tartışmayı 116 sayfalık bu kitapta topladık. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

Sorry, comments for this entry are closed at this time.