Beynini tam kapasite kullanmak isteyenler için… »
By my on Eyl 22, 2020 in Aforizmalar, Akıl, Göz, Pozitivizm, Varlık | 0 Comments
- Beynini tam kapasite kullanmak isteyenler için acayip bilgiler: Parçalayıcı zekâ. Arkasından da bir kaç kitap tavsiyemiz olacak…
- Pozitivist ideoloji yüzünden zamanı, Kâinat’ı, kendimizi bir bütün olarak göremiyoruz. Okulda, iş yerinde aşırı uzmanlaşma ve nefsimizin faydacı dürtüsü ile herşeyi parça parça öğreniyoruz ve bu bizi kör ediyor; bütünü okuyamıyoruz.
- Kleopatra’nın iPhone’a Keops piramidinden daha yakın olduğunun farkında mıydınız? Oysa gizli bir bilgi değil bu ama parçalayıcı zekâ, tarihi bir bütün olarak tasavvur etmemize engel oluyor.
- Tarihi olayların mekân olarak uzaklaşması yüzünden zamanı birleştiremiyoruz. Meselâ Aztek Krallığı ile Osmanlı Beyliğinin aynı tarih diliminde kurulmuş olması bize şaka gibi geliyor.
- Bütün parçaların toplamından daha farklı bir şeydir. Pozitivizm ile kısırlaştırılan akıllarımız analitik zekâya hapsedildiği için her bütünü parçalarından ibaret zannederiz. Bu zan ise parçalara anlam veren Bütün’ü görmemizi engeller. Film yönetmeni Andrey Tarkovsky’nin tabiriyle:
- “Sinema umum itibariyle parçaları bir araya getirerek bir bütün oluşturma imkânını sağlar. Bir film tıpkı bir mozaik gibi değişik sahnelerden, değişik doku ve renklerden oluşur. Her parça kendi başına bir önemi haiz olmayabilir. Ama bunlar bütünlük içindedir. Mutlaka gereklidirler ve yalnızca bu bütünlük içinde var olurlar. Göz için filmin sonuna hizmet etmeyecek hiçbir bölüm yoktur ve olamaz. Sinema bu bakımdan önemlidir. Her parça bütünün ortak anlamından nasibini alır. Bir bölüm tek başına bağımsız bir simge olarak işlev görmez. Parçalar sadece özgün bir dünyanın bir parçası olarak varolurlar.”
- Mehmet Âkif İstiklâl Marşı’nı nasıl yazdı? Şair önce bir “K” koymuş, ardından bir “O”… Eee? İstiklâl Marşı = K+O+R+K+M+A+S+Ö+N+M+E+Z… demek gibi bir şey bu. Gerçek şu ki kelimeler hatta duygular harften önce gelmiş. Savaşlar olmuş, insanlar ölmüş, şairin yüreği yanmış, kavrulmuş.
- Neden Hakikat’i hemen göremiyoruz? Bölünmez biçimde düşünemiyoruz? Çünkü eğitim, kültür ve alışkanlıklar bir yandan, hayatta kalma çabamız ve hazcı bakışımız diğer yandan bizi engelliyor. Bu iki “motor” Hakikat ile bizim aramızdaki perdeyi kalınlaştırıyor. Biraz açalım şimdi…