Author Archive

İnsancıklar / Dostoyevski »

Sevgili Makar Alekseyevich, Lütfen ümitsizliğe kapılmayın! Zaten yeterince sorun var. Size otuz gümüş kopek gönderiyorum. Daha fazlası mümkün değil. En çok ihtiyacınız olan şeyi alın. En azından yarına kadar idare edebilirsiniz. Başka bir şeyimiz kalmadı. Yarın ne olur bilemem. Durum kötü Makar Alekseyevich! Başaramasak da üzülmeyin, ne yapalım olsun. Fedora bunun büyük bir felaket olmadığını […]

İnsancıklar / Dostoyevski »

Babam öldüğünde on dört yaşındaydım. Çocukluğum hayatımın en mutlu yıllarıydı. Ama buralarda değil, çok uzaklarda taşrada geçti. Babam T. kentinde Prens P.’ye ait koskoca bir malikânenin kâhyasıydı. Prens P.’nin köylerinden birinde sakin ve mutlu bir hayat sürüyorduk… İşi gücü yaramazlık olan küçük bir çocuktum. Yaptığım tek şey çayırlarda, ormanda, meyve bahçelerinde koşmaktı. Kimse benimle ilgilenmezdi. […]

İnsancıklar / Dostoyevski »

Ah benim canım, neyiniz var? Her seferinde beni hep böyle korkutuyorsunuz. Her mektubumda kendinize bakmanızı, sıkı sıkı giyinmenizi, soğukta dışarı çıkmamanızı, her şeye dikkat göstermenizi söylüyorum ama küçük meleğim siz beni dinlemiyorsunuz! Ah güvercinim, tıpkı bir çocuk gibisiniz. Bir saman çöpü kadar narinsiniz! Hafif bir esintide bile soğuk alıyorsunuz. Bu yüzden de kendinize dikkat edip […]

Harvard Konuşması / Aleksandr Soljenitsin »

“… Batı’nın insan haklarını değil ödevlerini savunma vakti geldi. […] Batı’nın bugünkü durumuna bakarak ülkem Rusya’ya bir model olarak tavsiye etmem istense bütün dürüstlüğümle reddederim. Hayır, sizin toplumunuzu model alarak bizimkini dönüştürmek istemiyorum. On yıllar süren baskı ve şiddetten muzdarib olduktan sonra insan ruhu reklâmların işgâliyle, televizyon ve berbat müziklerle aptallaşan tüketim toplumun alışkanlıklarından daha […]

İnsancıklar / Dostoyevski »

Peki Pegasus’un üzerinde uçmamın anlamı neydi o zaman? Nedeni neydi? Güneş ışığı, mavi gökyüzü neydi? Pencerelerimizin altından kim bilir ne kokular gelirken, güzel kokulardan söz etmek neyin nesiydi? Bütün bunlar benim aptal hayal gücümün bir ürünüydü. Bazen insan duygularına kapılıp saçma şeyler yazabiliyor. Bunun nedeni de kalbin aşırı taşkınlığından başka bir şey değil. Eve dönerken […]

İnsancıklar / Dostoyevski »

Ah Makar Alekseyevich! Beni kandırmak için ne söylerseniz söyleyin, ne kadar hesap verirseniz verin; kandıramazsınız, benden hiçbir şey saklayamazsınız. Benim uğruma bazı gereksinimlerinizden mahrum kaldığınızı biliyorum. Yoksa böyle bir odaya ne diye taşınacaktınız? Diğer insanlardan rahatsız oluyorsunuz, sizi sıkıyorlar. Oysaki siz yalnızlığı seversiniz. Burada da etrafınızda kim bilir neler var! Maaşınıza göre bundan çok daha […]

İnsancıklar / Dostoyevski »

Hatta bir sürü güzel rüya bile gördüm. Hepsi de sizinle ilgiliydi Varenka. Sizi insanın zevki, doğanın süsü kuşlara benzettim. Sonra birden dert ve tasa içinde yaşayan biz insanların, havadaki kuşların kaygısız ve masum mutluluklarını kıskanmamız gerektiğini hissettim. Daha buna benzer karşılaştırmalar yaptım. Elimde aynı şeylerden söz eden bir kitabım var Varenka, her şey ayrıntısıyla anlatılmış […]

Ütopya / Thomas More »

İngiltere’de hırsızlık yapanlara karşı idam cezası var ve buna rağmen İngiltere’nin her yeri hırsız dolu. Hırsızlara uygulanan ölüm cezası hem haksız hem de yersizdir. Ama insanlar her zaman oyuna gelip budalaca davranır ve doğal olmayan birtakım sevinçlere zevk adını verir, sanki kelimeleri değiştirince bu kelimelerin içerdiği anlamlar da değişecekmiş gibi. Bakın hırsızlık yapana bu kadar […]

Akıl Tutulması / Max Horkheimer »

Gerici, demokratik ya da devrimci biçimleriyle bir bütün olarak toplumsal teori, geçmiş bütünlüklere yön verdiği varsayılan eski düşünce sistemlerinin mirasçısıydı. Bu eski sistemler çökmüştü, çünkü varsaydıkları toplumsal birlik biçimlerinin aldatıcı olduğu görülmüş, öne sürdükleri ideolojiler koflaşmış ve özürcü bir nitelik almıştı. Daha sonraki toplum eleştirisi, özürcülükten kaçındı ve öznesini yüceltmedi: Marx bile proletaryayı göklere çıkarmıyordu. […]

Akıl Tutulması / Max Horkheimer »

Bireyin yenilgisinin nedeni kendi başına teknoloji ya da sağ kalma tutkusu değildir; sorun, üretimin kendisi değil, biçimidir: sanayi toplumunun özgül çerçevesi içinde insanlar arası ilişkiler. İnsan emeği, araştırma ve buluş, zorunluluğun meydan okumasına insanın verdiği karşılıktır. Bu ilişki, ancak insanlar emeği, araştırmayı ve buluşu tanrılaştırdığında saçmalaşır. Böyle bir ideoloji, yüceltmeyi amaçladığı uygarlığın hümanist temellerini baltalama […]