Archive for Eylül, 2013

Muadili Allah olan bir sevgiliye kavuşsan ne olur, kavuşmasan ne olur? »

Yolcu Dergisi’nde yayımlanmıştır. Hacer çölde bir başına kaldığında, zemzemden önce İsmail’in ağlaması ona “Rabbin seninle!” demişti. Elbet görmek isteyen için bunda bir mucize mevcut, gözlerimizi aç ya Rab!   Gündüz ve gece vaktini şaşmadan birbirlerine kavuşuyor biz kavuşamıyorduk, kavuşsak dahi çok kısa sürüyor ya kavuştuğumuz gibi ayrılıyor ya da hiç kimsenin bilmediği ancak ikimizin bildiği […]

قصة حب – غادة شبير؛؛ »

Sevginin ve Şiddetin Kaynağı / Eric Fromm »

“… Yaşam ihdas etmek, güçsüz insanda bulunmayan birtakım vasıflar gerektirir. Yaşamı yoketmekse yalnızca bir tek vasfı -şiddete başvurmayı- gerektirir. Güçsüz insan, tabancası, bıçağı ya da kuvvetli bir bileği olduğu sürece başkalarının ya da kendisinin içindeki yaşamı yokederek onu aşabilir. Böylece, kendisini dışlayan yaşamdan öç almış olur. Ödünleyici şiddet, güçsüzlükten doğan ve güçsüzlüğü ödünleyen bir şiddet türüdür. Yeni […]

Yazmak ve Yaşamak Eylülde… »

“… Eylül gelmedi, acı eylüle gölge etti, ümmetin ayrılışı siret etti harflere, bir araya düşemediler bir olandan bir parça değilmişçesine ırağa, ayrılığa düştüler. Onlar olası bir yazıdan ırak kaldıkça, eylül de gönüllerimizden ırak kaldı. İnsan… İnsan, insan hüznü, neşeyi ve telaşı terk eyleyip, acıyı buyur edebildi. İnsan bunca yükü yüklenebildi, eylül öyle mi, dayanamadı, gönül […]

Alper Gürkan’ın romanı Mütercim »

DUYURU: Modernleşme, sanat kuramı, edebiyat, sinema yazılarından ve çok önemli kitap tanıtım yazılarından tanıdığınız Alper Gürkan’ın romanı Mütercim okurlarıyla buluştu. Kitaba şu adresten indirimli olarak ulaşabilirisiniz. Arka kapak: Mütercim, hocasının ölümüyle yarım kalan bir tercümeyi tamamlamak için 1924’te, İstanbul’dan Ankara’ya gelen bir çevirmenin değişen dünyasının hikâyesini anlatıyor… Tercüme sorunlarıyla birlikte mütercimini, iktidarı ve Takrir-i Sükûn […]

Türklerin Kore’de savaştığı gibi savaşmak »

  Bazı notlar:  Eric Fromm: Amerika materyalizmde israr ederse kendini yok edecek… Endüstriyel üretim sebebiyle insanlar çalışma ve üretme zevklerini kaybettiler. Araç olan para artık amaç oldu… Sorumluluklarımızı devlete, bürokrasiye transfer ettik. Özel hayatımız ve keyfimiz dışında hiç bir şeyle kaygılanmıyoruz… Eşitlik başka şey aynılık başka. Eşitlik hiç bir insanın bir diğerine alet olmamasıdır. Aynı […]

Ey Mehmet Şevket Eygi! Beğenmediğin bu nesil senin eserin! »

Mehmet Şevket Eygi yine fildişi kulesinden aşağıya bakmış ve gördüklerini beğenmemiş. (Dondurma yalayan tesettürlü olur mu?) Hemen kendimize çeki düzen verelim. Ya da biri gidip bu adama gerçekleri söylesin artık. Ustacığım, gençler dinden ve gelenekten soğuduysa bunun sorumlusu sensin. Gençlere sevgiyle, muhabbetle konuşmadın. “BEN biliyorum, BEN iyi Müslümanım” diye böbürleniyorsun. Buna kibir denir. Senin davan […]

Yokluk nedir? Big Bang’ten önce ne vardı? »

  … Bu konuda okumak için…   Jean-Paul Sartre ile Kaliteli bir Ateizme Doğru (Son güncelleme: İkinci sürüm, 8 mayıs 2013) Yokluk var mıdır? Evinizin içini dolduran boşluğu gördünüz mü hiç? Bir türlü gelmeyen şu trenin verdiği sıkıntı ya da sizi habersiz bırakan dostlarınızın sessizliği gerçek değil mi yoksa? Tutulmamış sözler, ödenmemiş borçlar… Yokluk da var […]

Çapulcunun “devrimi” minareleri devirmek, kapitalizmi değil. Sen hâlâ anlamadın mı? Hadi gel! »

“… Camiler kazara ahır veya depo ya da cezaevi yapılmış değildi. Devrin zihniyeti böyleydi. Mesela bugün tekrar inşa edilmiş olan Sirkeci Garı’nın bitişiğindeki Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii yıktırılarak yerine “Sazevi” yapılmıştı. […] 1945 yılında Maraş Türkoğlu Cumhuriyet Mahallesi’ndeki Ulucami kapatılmış, caminin açık bırakılan kapısından içeri giren hayvanlar burasını ahır haline getirmişlerdir. Antalya’da Selçuklu eseri […]

Mısır’da olan darbe birgün ABD’de olursa »

… E-Kitap okumak için…  İslâmcılık, Devrim ile Demokrasi Kavşağında Müslümanca yaşamak için devletin de “Müslüman” olması mı gerekiyor? Bu o kadar net değil. Çünkü İslâm’ın gereği olan “kısıtlamaları” insan en başta kendi nefsine uygulamalı. Aksi takdirde dinî mecburiyet ve yasakların kanun gücüyle dayatılması vatandaşı çocuklaştırıyor ister istemez. İyi-kötü ayrımı yapmak, iyiden yana tercih kullanacak cesareti […]