Archive for Temmuz, 2008

SÖYLENTİ dokuz; EYLEM sıfır »

     Haftalardan beri “Çok şükür bu günü de atlattık. Ya darbe olur da yine her şey eskisi gibi olursa…” diye düşünürken bir gün tiyatroya gitmek hasıl oldu. Rasyonel mantığıma itibar ederek Arnavutköy Kültür Merkezine gittim ve biletimi alıp koltuğuma oturdum, sahne yavaş yavaş hareketlenmeye başladı. Bu durum bana, sonradan görme zenginin özel şoförüyle şehirlerarası yolculuk yapmasını […]

TV’de Ben Böyle Şey Gördüm! (2) »

  Yazar: Zühre Meryem Kaya             … Vedası bile izlenen ve ardından hasret kalınacak sevgiliye bakılıyormuş gibi öylece bakılan TRT artık en az izlenen kanal olmuş, kumanda ayarlarında yapılan sıralamada sonlara atılmıştı. Ard arda yayına katılan yerel ve ulusal özel kanallar kumandada yerini alırken “Aaa bak bilmem ne kanalı çıkmış.” diye, sevindi insanlar. O özel […]

Türk faşistlerine iki çift laf »

Engin Ardıç O temel hatayı yapmasaydınız, Amerika sizin tasfiye edilmenize bu kadar çabuk göz yumar mıydı? “Kullanılıp atılmanın” ne kadar kolay olduğunu gördünüz işte… Ne yani, “NATO‘culara karşı” oynadığınız maçı kazanabileceğinizi sanacak kadar saf mısınız siz yahu? Nereye doğru gittiğinizi göremeyecek kadar kör müsünüz? Size “komünistlere bulaşın” denilmişti, “kendi kafanıza göre jeostrateji oynayın” diyen oldu […]

Kullanmadan önce lütfen çalkalayın »

Türkiye son dönemlerde öyle bir çalkalanıyor ki, henüz kapağı açılmamış olmakla birlikte, Türkiye adlı konsantre meyve suyu açıldıktan sonra ne olacağını da tam olarak kimse bilmiyor. Tek bildiğimiz, şu aralar konsantre suyumuzu çok iyi çalkalamakta olduğumuz.Konsantre suyumuzu bugünlerde en fazla çalkalayan kuşkusuz Ergenekon soruşturması; bu kapsamda yapılan tutuklamalar ve Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Oramiral Özden […]

Tartıldın ve ölçüldün. Eksik olduğun anlaşıldı. »

 A Knight’s Tale (Şövalye), Brian Helgeland‘ın yönetmeni olduğu film. William Thatcher’ın öyküsünü anlatır alışık olduğumuz tarzın çok dışında. Eskiyi anlatırken, kıyafet seçimi, makyaj, dans, dil… ironik bir dille karşımıza çıkar ve şövalye filmlerine yeni bir uyarlama ya da yorumlama havası verir. Eskiyi yeniyle harmanlayarak anlatır, bir nevi günümüze de gönderme yaparak, değişik olanın sadece zaman […]

Hayy Bin Yakzan »

“Hayy Bin Yakzan” İbn-i Tufeyl’ in felsefi romanının adı. 1106 yılında Gırnata’da doğan İbn-i Tufeyl İslam düşünce tarihinde İşraki bir filozof olarak kabul edilir. “Uyanık’ın oğlu Diri” anlamına gelen “Hayy bin Yakzan” ıssız bir adada tek başına büyüyen Hayy’ ın kendi kişisel tecrübeleriyle Hakikat’i arama çabasının kelimelere dökülmüş halidir. Hayy, tabiatla baş başa, tüm dış […]

Türkiye için bir umut »

“… Yeni kapital artik bilgi olduguna gore, gelirin adaletsiz dagitimindan bahseden “gelir ucurumu” kavrami artik yerini “dijital ucurum”a birakiyor. Bu yeni dunyada paraya sahip olanlar ve olmayanlardan degil, bilgiye sahip olanlar ve olmayanlardan bahsediyoruz. Gelismis ve gelismekte olan ulkeler arasinda hizla buyuyen bu ucurumu kapatmak icin,… Üçüncü Dalga’dan okumaya devam       Gazetecilik Neden […]

Küreselleşme: Bir ideoloji mi, bir sonuç mu? »

Millet kavramı bir olgu olarak son iki yüzyıldır dünyanın her yerinde siyasetin en belirleyici etkeni olmuş durumda. Bu belirleyici etkenlik; dünyanın ona göre şekilleniyor olması kadar başat. Devletler; eskiden olduğu gibi din ya da mezhep ya da bir dönem olduğu gibi ideoloji  üzerine değil milletler üzerine kuruluyor. Hatta ideoloji üzerine kurulan Sovyetler Birliği bile özünde […]

Ayy! Yine mi başörtüsü? »

 Sunuş: Sizi bilemeyiz ama biz bıkmadık bu konuyu konuşmaktan. Darbelere karşı dururken nasıl kendimizi tekrar etmekten sıkılmadıysak, terörle mücadelenin silahla değil akılla, hakla, hukukla yapılacağını anlatmaktan nasıl yılmadıysak,  Kürtlerin yok sayılmasının karşısında yer almaktan nasıl yorulmadıysak bu konudan da bıkmadık. Vergi verirken, oğlunu askere gönderirken eşit davranılan kadınların devletten hizmet alma sıraları geldiğinde ikinci sınıf vatandaş […]

‘Düşünmek’ üzerine.. »

“Ben bir solucanım, fakat Tanrı’nın inayetiyle bir insan olacağım.” 4 Mayıs 1916’da cephedeyken ve tam da tehlikeli bir görevi üstlenmişken, savaş günlüğüne işte aynen böyle yazmış Wittgenstein. (Ich bin ein Wurm, aber durch Gott werde ich zum Menschen.) Wittgenstein ilginç bir isim. Tuhaf bir hayat yaşamış. Asker, mühendis, öğretmen, bahçıvan, mimar, sedyeci. B.Russell hatıratında Wittgenstein […]