Archive for Şubat, 2008

Humeyni Lenin’i döver mi? Ulus devlet bölüm III »

 Kemalistler “Türkiye İran olmasın” derken kimi muhafazakârlar sırf “ABD’ye kafa tutuyor” diye İran’ı takdir ediyorlar. Oysa Kemalizm’in doğuşuna ve bugün içinde bulunduğu sıkıntıların kaynağına inecek cesareti gösterebilenler çok garip bir durumla karşı karşıya kalacaklar: İran’daki “İslâm devrimi” ve hatta Rusya’daki 1917 Ekim devriminin bizdeki “çağdaşlaşma projesi” ile akıl almaz benzerlikleri var. Neden?

İstanbul mezar taşları »

Meliha Şen (Osmanlı tarihi ve İstanbul ile ilgili çalışmalarını FLICKR sayfalarından izleyebilirsiniz.)

Demokrasi, laiklik, hukuk ve başörtüsü »

Son günlerde başörtüsü tartışmaları aldı başını gidiyor. Aslında bu ve buna benzer tartışmalara girmeyi çok anlamsız buluyorum. Çünkü, yıllardır Türkiye’yi sömüren bir egemen güç var. Bu güç çoğunlukla, ülkenin belli kaynaklarını peşkeş çekmek suretiyle kendisine rantlar elde eden, nispeten daha iyi eğitimli, yurtdışında bulunmuş bir tayfadan oluşuyordu. Türkiye gibi geri kalmış bir ülkenin yönetimini ele […]

Aptallar için Başörtüsü Kılavuzu »

Benim gibi 70’lerde doğanların en büyük talihsizliği bütün ömürleri boyunca aynı konuların usanmadan tartışıldığı bir ülkede yaşamak herhalde. Komik olan şu ki, 20 yıldır, özellikle baskıcı, devletçi Kemalist kesimde kullanılan argümanlarda hiçbir yenilik yok.. Gerçi hakkını yememek lazım, Şerif Mardin’in dile getirdiği “mahalle baskısı” iyi bir sığınak sağladı. Mardin, sosyolojik açıdan Said Nursi ve Nurculuk […]

Özgürlük(*) »

Okulda defterime, sırama ağaçlara yazarım adını Okunmuş yapraklara, bembeyaz sayfalara yazarım adını Yaldızlı imgelere, toplara tüfeklere, kralların tacına En güzel gecelere, günün ak ekmeğine yazarım adını Tarlalara ve ufka, kuşların kanadına Gölgede değirmene yazarım. Uyanmış patikaya, serilip giden yola, Hınca hınç meydanlara adını Ey özgürlük! Kapımın eşiğine, kabıma kacağıma,  içimdeki aleve Camların oyununa, uyanık dudaklara […]

Takke düştü kel göründü! »

“Ulusalcı” sıfatını benimsemiş ve darbe tezgahçısı derin bir terör örgütünün maceraları gazete ve televizyonlarda çarşaf çarşaf dökülüyor. Resmi ve gayri resmi ağızları, internet siteleri, e-mail grupları, gazeteleri, köşe yazarları, kerameti cüppelerinde gören üniversite hocaları, kopyacı profesörleri, türlü çeşitli dezenformasyon mekanizmaları ve tehditleri vasıtasıyla ortalığa saldıkları söylemde kullandıkları “tehlike ve düşmanların” bizzat kendileri olduğu açığa çıkıyor.