RSS Feed for Ben kimdir?Category: Ben kimdir?

Maske / Persona / πρόσωπον/ دور »

Ne değildir? Yüzü saklamak için rol icabı takılan cisim değil. Nedir? Ben’liğin bir vehim olduğunu unutmak için seçtiğimiz rol. Neden? Roma tiyatrolarında, sahnedeki aktörün arkasından konuştuğu maskeye ve/veya role “persona” denmesi, insana cesedinin yani cism-i natıkın gerçek Ben’lik olmadığını öğretir.  (Latince “per-sonare” kelimesi) Ingmar Bergman, “Persona” adlı filmde, birden sesi kesilen ve artık rol yapamayan […]

Faust / Johann Wolfgang Von Goethe »

Bazen öyle hasretler vardır ki kavuşmaktan zevklidir. Eğer, ağzınızdan çıkan sözler ruhunuzun derinliklerinden fışkırmıyor ise; dinleyicilerin kalplerine tesir edemezsiniz. Başkalarından duyduklarını veya kitaplardan okuduklarını tekrarlayan adam maymuna benzer ve ancak çocukları güldürebilir… İnsan araştırdığı müddetçe yanılabilir. Ne acayip bir dünyada yaşıyoruz ? İnsanlar, cehaletin kalın perdesi arkasından, gerçeği göremiyorlar. Katillerine kucak açıp onları alkışlıyorlar. Bir […]

Başkaları Ölürken Seyretmek… »

Lâ-mekân değil teknolojik bir mekânsızlık “Nasıl böyle gölgede huzur içinde uyuklayabilirsiniz? Kaç müslüman kardeşiniz öldürüldü? Kaç namuslu kızın ırzına geçildi? Hiç bir zaman İslâm ülkesi böyle yağmalanmamıştı, bu kadar müslüman kanı dökülmemişti! Ne oluyor? Müslümanlar zulüme alışıyorlar mı? Harekete geçmek için ne bekliyorsunuz? Düşmanın Bağdat’a dayanmasını mı? ” Bugünkü zulümlere isyan eden bir gencin internetteki […]

Anima Mundi / Susanna Tamaro »

“… Evler, aileler, meslekler kurulur, bütün bir düşünceler sistemi oluşturulur, evlatlar için miras biriktirilir. Bütün bu çekiç ve greyder gürültüsü, bütün bu banknot hışırtısı insana güven verir, boşluğun algılanma hissini yok eder. Sürekli bir şeyler yapmakla meşgul olunca en tehlikeli düşünceler oluşacak ortam bulamazlar […] Bir sınırı aşmak isteyen, içinde büyük bir şeyler besler. Bu, […]

Unutmak / Forget / Oublier / ننسى »

Ne değildir? Bilinen şeyin yok olması, bilinmezler dünyasına geçmesi değil. Öyle olsaydı unuttuklarımızı bir daha hatırlayamazdık. Nedir? Yaşanıp biten gerçeklerin silikleşmesi ve umulan/korkulanların gerçekleşmeye yaklaştıkça netleşmesi sayesinde zaman adeta tecessüm eder, cisme bürünür, mekânsallaşır. Eski olaylar “geride” kalır ve biz “ileriye” doğru bakarız. Unutmak (ve hatırlamak) Zaman’ın geçiyormuş gibi görünmesini sağlar. Bazen de Zaman’ı üzerinde […]

Kayıp Zamanın Peşinde /Marcel Proust »

Nice zaman erkenden yattım. Bazı defalar, hemen mumu söndürür söndürmez, gözlerim o kadar çabuk kapanıverirdi ki kendi kendime: “İşte uyuyorum” demeğe vaktim kalmazdı. Fakat, yarım saat sonra uyku saatinin geldiği düşüncesi beni tekrar uyandırırdı. Hâlâ elimde sandığım kitabı, bir yana koymak ve ışığı söndürmek isterdim. Uyuduğum esnada okuduğum şeye dair birtakım mülâhazalarda bulunmaktan henüz kendimi […]

Gurbet Aforizmaları »

Türkiye’de yaşayan insanların bir çoğu yurtdışındakilere özenir. Gurbetçiler ise neredeyse bavullar hazır, hep dönmeyi isterler ama dönemezler. Türkiye’de pek bilinmez, Avrupalıların ütopyası da Amerika’dır. Her şeyin daha güzel olacağı, fırsatlar ülkesi, American Dream… Fakat gerçekle yüzleşince işler bozulur. Ne Fransa, ne de Almanya düşlerdeki gibi değildir. Amerika’ya da gitsen yağmur ıslatır, diş ağrısı uyutmaz. Gurbet […]

Kayıp Zamanın İzinde / Marcel Proust »

Piyanonun hatırasının bile, müziğe ilişkin konulara bakışını yanıltmaya katkıda bulunduğunu ve müzisyene sunulan alanın, yedi notalı daracık bir gam değil, neredeyse tamamı henüz bilinmeyen, sınırsız bir yelpaze olduğunu biliyordu; her biri bir başka âlem olan milyonlarca sevgi, tutku, cesaret ve sükûnet notasından oluşan bu sonsuz alanda, keşfedilmemiş yoğun karanlıkların arasında, ancak tek tük birkaç nota, […]

Kayıp Zamanın İzinde / Marcel Proust »

“Uzun yıllardır, akşamları yatışımın tiyatrosu, dramı dışında Combray’ye ait her şey benim için yok olmuşken, bir kış günü eve döndüğümde, üşümüş olduğumu gören annem, alışık olmadığım halde, biraz çay içmemi önerdi. Önce istemedim, sonra, bilmem neden fikir değiştirdim. Annem, birini gönderip, küçük madlen denilen, bir tarak midyesinin oluklu çenetleri arasında biçimlendirilmiş gibi görünen o kısa, […]

Elodie Stevenson’un Gerçek Hayatı / Frédérique Uidour »

Elodie eve geç gelip yemek hazırlayacak vakit bulamadığında pizza ısmarlıyordu. Pizzayı getiren her seferinde aynı çelimsiz delikanlıydı. Seyrek sakallı, ergen sivilceli yüzü 14 yaşlarında gösteriyordu ama üniformanın içinde kaybolan bedeni sanki 10 yaşlarında bir çocuğa aitti. Elodie her seferinde gecenin o saatinde, bazen karda kışta oğlanı kapısına getirttiği için suçluluk hissediyor, sonra uzun uzun teşekkür […]