RSS Feed for This Post

Kendini devrimci yetiştirmek / Ali Şeriati

HÜR

“Hüsran veya kurtuluşu seçmekte olan insan” Hür, bütün durumlarda hürdür. Başına bir zorluk, sıkıntı ve bela geldiğinde, yani zamanın balyozu ona bir darbe indirdiğinde, başını sabırlı bir örs yapar. Başına musibetler isabet etse, boynuna esaret zinciri vursalar ve kolaylıkların yerini zorluklar alsa; o, yine kırılamaz, yenilemez ve yolundan döndürülemez. Bütün bu durumlar içerisinde de o hürdür.”  

 İmam Sadık 

 “… Elmaslar arasında ‘Kuhnever’, kılıçlar arasında ‘Zülfikâr’, duvarlar arasında ‘Çin Seddi’, setler arasında ‘Zülkarneyn’, evler arasında ‘Kabe’, güneşimizin etrafında dönen gezegenler arasında ‘yeryüzü’… ve kendilerini hakikat yolunda âşıkane bir şekilde feda eden insanlık tarihi ve İslam kültüründeki bütün şehitler arasında da ‘Hür’ gibi!”

“Bu seçim, aşamalı bir bilinç, düşünme ve bir ömür deneyimiyle değil, bir yarım gün içinde, bir günün sabahında, Âşûrâ günü gerçekleşmiştir. Olayın patlama öncesi acı ve ıstırap dolu dakikalarda zirve noktasına ulaştığı zaman bu zamandır…”

“Ne kadar hayret vericidir ki kahramanımızı seçmemiz için düzenledikleri iki zıt sahnede şu iki sima görülüyor: Yezid ve Hüseyin!”

“İki ordunun bulunduğu meydanın ortasında, iki önderin muhatabı, “sıfır” üzerinde bulunan bir ibre gibi olumlu ve olumsuz iki akım arasında birbirine zıt iki kutba doğru çekilmektedir. Birbirine karşıt iki ‘yön’den iki ses… ‘tereddüt’, ‘titreyiş’, ‘sorumsuzluk’ içerisinde bir ‘hiç’ olan kişiyi, sürekli ‘bir şey olmaya’ çağırıyor. Kendisi, tek başına, iki ümmet arasında durmuş. Bir taraftan, bir komutanın tâğût askerinin başında attığı şu narayı duyuyor: ‘Ey Allah’ın süvarileri, bininiz!’ Diğer taraftan ise bir imam, bütün çağlarda ve birbiri ardınca gelen tüm nesillerde, insana, tarihin sonuna kadar uzanan ve evrenin duvarına çarpan ve insanoğlunun ruhunda yankılanan bir nidayla şu soruyu[ii] yöneltiyor: ‘Bana yardım edecek biri var mı?’”

“Ve sen, insan, ‘seçim’ yapmalısın! Ortada üç yol vardır her durumda: Pislik, temizlik, saçmalık ve anlamsızlık.”

“Hür, ümitsizce barış yolları arıyor ve Ömer[iii] ile konuşmaya başlıyor. Ömer’e şunu soruyor: ‘Acaba bu işin yazgısını barışla bitiremez misin?’ Korku ve tamahkarlık dolu varlıksal hareketi içerisinde, hiçbir zaman güzel huy ve iyi kalpliliğe olan eğilimini ortaya koymaya mecali olmayan Ömer, memurlara özgü bir üslup ve aynı zamanda uşaklık ve teslimiyete yaraşır bir biçimde Hür’e şöyle cevap veriyor:

–         Eğer bu iş benim elimde olsaydı söylediğin gibi yapardım. Ama senin emirin olan Ubeydullah b. Ziyad, barıştan yüz çevirdi; savaştan başka bir şeye rıza göstermedi.

–         Peki bu yiğit adamla savaşacak mısın?

–         Evet, Allah’a yemin olsun ki savaşacağım. Yapılması gereken en basit şey kellelerin uçması, ellerin kesilmesidir.

“Böylece Ömer seçimini yaptı. Hür ise başına yıkılan göğün altında buldu kendisini.”

“Ömer, ünlü sahabi, seçkin bir şahsiyet ve büyük İslam fatihi Sa’d b.Ebi Vakkas’ın oğlu olmasına rağmen Emevi rejimiyle işbirliği yaptı. Emevilere yardım etmenin karşılığında, su ve ekmeği bol olan belirli bir siyasi makama sahip olmak koşuluyla buraya gelmiş; düzene hizmeti kabul etmiştir. Hür ise sıradan bir insandır. Siyasi bilinçten yoksun olmasına ve zamanın temel cereyanlarını bilmemesine rağmen, bireysel hayatının doğal akışı ve kişisel yetenekleri sayesinde bir makam elde etmiştir.  … Ama artık din ile oyun oynanamayacağı, dinin dünyanın yedeğine alınamayacağı, ikisinden birini mutlaka seçmeleri gerektiği bir anda, aynı idare ve aynı düzene bağlı iki şahsiyet saflarını ayırıyor.”

“Hür, sessiz ve düşünceli bir şekilde dönüyor. Yezid’in yaklaşık 100.000 kişilik ordusunu; gölgeler, hayaletler, mukavvadan yapılmış adamcıklar, oyuncak kuklalar, mahiyetsiz, anlamsız, boş ve saçma yaratıklardan; sadece sayıları hesaplanan ve hepsi birbirinin tekrarı olan kişi, baş ve tane ile belirlenip ortaya çıkan değersiz, monoton ve içeriksiz yığınlardan ibaret bir topluluk olarak değerlendiriyor.”

“Hür, ebediyete kadar uzanan ve şeytandan Allah’a kadar yol alan mesafeyi kat etmek için devrimci bir seçim yaptı; ansızın yolunu değiştirdi. Hüseyin’in ordusuna yaklaştı ve teslim olduğunu bildirdi. ‘Seni takip eden ve muhasara eden benim.’ diyerek af diledi.”

“Ben artık gücün, zorbalığın ve baskının kulu; zulmün uşağı ve ücretli kölesi değilim. Aksine, özgür bir insanım,  Hür’üm. İşte şahadet benim şahidimdir. Artık ne geciktirmenin, ne de sözün bir yeri vardır.”

Âşûrâ savaşı işte böyle başladı…

 

 

 

 


[i] Ali Şeriati, Kendini Devrimci Yetiştirmek, Fecr Yayınları, s.179

[ii] Emir vermiyor, soru soruyor. Çünkü o, emir değil, imamdır. Emir, emreder, imam ise soru yöneltir.

[iii] Görev karşılığında Rey ve Gorgan valiliğini alacaktır.

… E-kitap okumak için …

 

İslâmcılık, Devrim ile Demokrasi Kavşağında

Müslümanca yaşamak için devletin de “Müslüman” olması mı gerekiyor? Bu o kadar net değil. Çünkü İslâm’ın gereği olan “kısıtlamaları” insan en başta kendi nefsine uygulamalı. Aksi takdirde dinî mecburiyet ve yasakların kanun gücüyle dayatılması vatandaşı çocuklaştırıyor ister istemez. İyi-kötü ayrımı yapmak, iyiden yana tercih kullanacak cesareti bulmak gibi insanî güzellikler devletin elinde bürokratik malzeme haline geliyor. 21ci asırda Müslümanca yaşamak kolay değil. Yani İslâm’ın özüne dair olanı, değişmezleri korumak ama son kullanma tarihi geçmiş geleneklerden kurtulmak. AKP’yi iktidara taşıyan fikrî yapıyı, Demokrasi-İslâm ilişkisini, İran’ı ve Milli Görüş’ü sorguladığımız bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

 

Müslüman’ın Zaman’la imtihanı

Sunuş: Müslümanlar dünyanın toplam nüfusunun %20’sini teşkil ediyorlar ama gerçek anlamda bir birlik yok. Askerî tehditler karşısında birleşmek şöyle dursun birbiriyle savaş halinde olan Müslüman ülkeler var. Dünya ekonomisinin sadece %2-%3′lük bir kısmını üretebilen İslâm ülkeleri Avrupa Birliği gibi tek bir devlet olsalardı Gayrı Safi Millî Hasıla bakımından SADECE Almanya kadar bir ekonomik güç oluşturacaklardı. Bu bölünmüşlüğü ve en sonda, en altta kalmayı tevekkülle(!) kabul etmenin bedeli çok ağır: Bosna’da, Filistin’de, Çeçenistan’da, Doğu Türkistan’da ve daha bir çok yerde zulüm kol geziyor. Müslümanlar ağır bir imtihan geçiyorlar. Yaşamlarını şekillendiren şeylerle ilişkilerini gözden geçirmekle başlıyor bu imtihan. Teknolojiyle, lüks tüketimle, savaşla, kapitalizmle, demokrasiyle , “ötekiler” ile ve İslâm ile olan ilişkilerini daha sağlıklı bir zemine oturtabilecekler mi? Müslüman’ın Zaman’la imtihanı adındaki 204 sayfalık bu kitap işte bütün bu konuları sorgulayan ve çözümler öneren makalelerden oluşuyor.

Amerika Tedavi Edilebilir mi?

Amerikalılar neden bu kadar gaddar? Dünyanın geri kalan kısmında yaşayan insanlara karşı niçin bu denli acımasız?
Bayrak yakmanın ve Amerikan/İsrail mallarını protesto etmenin dışında bir şeyler yapmak gerektiğini düşünenler için yapılmış bu çalışmayı ilginize sunuyoruz.ABD desteği son bulmadan Ortadoğu’nun psikopatı İsrail’in saldırganlığı bitmeyecek ve Ortadoğu’ya huzur gelmeyecek gibi görünüyor. Vietnam’da ve Latin Amerika’da yaşanan katliamlar Ortadoğu’da devam ediyor.

Trackback URL

  1. 4 Yorum

  2. Yazan:Derin Düşünce (@DDGrubu) Tarih: Ara 3, 2012 | Reply

    Kendini devrimci yetiştirmek / Ali Şeriati: http://t.co/wf56EJ8V

  3. Yazan:Güncel Haberler (@guncelhaberler) Tarih: Ara 3, 2012 | Reply

    Kendini devrimci yetiştirmek / Ali Şeriati: http://t.co/DV5T2W4R

  4. Yazan:@raddical_ Tarih: Ara 4, 2012 | Reply

    RT @DDGrubu: Kendini devrimci yetiştirmek / Ali Şeriati: http://t.co/wf56EJ8V

  5. Yazan:@HubeybUnal Tarih: Ara 4, 2012 | Reply

    RT @DDGrubu: Kendini devrimci yetiştirmek / Ali Şeriati: http://t.co/wf56EJ8V

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin