RSS Feed for This Post

Bismillahirrahmanirrahim

 İlk kez yazıma aşikâr besmeleyle başladım çünkü…

  BDP, sivil itaatsizlik eylemlerine başladı. Bu eylemler bünyesinde “cuma namazı” eylemi yaptı. Eylemde 3 bin kişi Diyarbakır Ordu Evi önündeki Atatürk büstü önünde toplu cuma namazı kıldı. Bu meydan Şeyh Said’in ve 45 arkadaşının 1925 yılında idam edildiği meydan. Kimdir Şeyh Said, ne isyancı ne de asi sadece, Müslüman bir Kürt. İskilipli Atıf Hoca gibi asılan biri mazlum. Neden onu mazlum bilmeyiz çünkü Kürt’tür, çünkü bu toprağın yetimidir.

  BDP’ye takılmadan, eylemin 3 bin Müslümanın ibadet içerikli eylemi olduğunu söyleyebiliriz. Bu eylemi, bizi Türk-Kürt savaşına sokan, ırki temellere dayalı, dayatmacı laiklerin tüm icraatlarına bir cevap olması, bizi bir araya getirmesi açısından önemli buluyorum. İslam çatısı altında, ırksal ayrılık fitnesine düşmeseydik eğer bugün bu savaşta binlerce kardeşimizin ölümünü izlemek durumunda kalmayacaktık.

  Aynı kıbleye yönelen, yan yana saf tutan insanlar arasında düşmanlık ve kin olmamalıdır. Kin ve düşmanlık maalesef mevcutsa bunun müsebbibi ne dindar Türkler, ne de dindar Kürtlerdir. Bunun başlangıç sebebi, ülkeyi ırki temellere dayalı ve laik düzen üzerine kurup, bunun devamını sağlamak isteyenlerdir. Maalesef bu bahsettiğim “tek tipçi ideolojinin” sonucunda ise, bu olumsuz gelişmelere katkı sunan PKK gerçeği ortaya çıkmıştır.

  Samanyolu Haber, “Sahte İmamlar” başlığı atmış. Habere göre, KCK bölgeye “sahte imamlar” dağıtmış ve bu imamlar ülkeyi bölecekmiş. Aksiyon Dergisi haberi derinlemesine incelemiş. İddiaya göre bölgeye dağıtılan sahte imamlar, bölge halkıyla, AK Partinin arasını açmak için eylem yapacakmış.

  Taraf Gazetesi ise bir başka haber yapıyor; “Bu yemin imamı imandan çıkartır“. Habere göre, Diyanet’e bağlı imamlar, 1982’den bu yana göreve ” Türk Milliyetçiliğine sadakatle bağlı kalacaklarına yeminle” göreve başlıyorlarmış.

  Tüm bunlara şahit olunca bir Müslüman olarak dehşet ve şaşkınlık içerisinde; Bismillahirrahmanirrahim, dedim.

  Ben BDP’nin bu eylemini destekliyorum, aşikâr ırkçılık yapan bir imamın arkasında namaz kılmam, dediğimde çok tepki almış, imamları ithamla suçlanmıştım. Bu ithamlar için Taraf’ın haberi sanırım yeterlidir. Ayrıca vicdan ve izan sahibi olup, cuma namazına giden kardeşlerimizin, hutbeden ırkçılık yapıldığına şahit olması bir ispattır. Lütfen elimize vicdanımıza koyup, Allah’ın şu tutumumuza şahit olduğunu unutmadan yorumlayalım.

  Samanyolu Haber’in bu konuyla ilgili bir ispatı yahut delili var mıdır? Yahut Diyanet bünyesinde dine iftira atmaktan (ırkçılık içerikli fetvalar vermek suretiyle) geri durmayan bazı imamlarımız var ise, Müslüman Kürtlerin haklı olarak kendilerine imam tayin etmesi anlaşılır değil midir? Bu neden “bölücülük” olarak yorumlanıyor? Eğer BDP’nin yaptığı bölücülük ise Diyanet’in yaptığı nedir?

  İşte Müslüman bir Kürt, bir imam kızı olan bir kardeşimin bölgeye ve duruma dair yaşadıkları:

  “İmamların işlevsel özelliklerinden yararlanmak her zaman örgüt, devlet stratejisi olmuştur. Ama öyle sahte imamla değil…

  Bizim oralarda şöyle bir durum var; imamı olmayan köylüler kendi aralarında toplanır ve imamlık görevini yapacak birini köyleri için tutarlar. Yer, yemek, iaşe hepsi köylülerden olur. Bunun adı sahte imamlık değil. Kaldı ki biz bir dönem böyle geçindik. Diyanete bağlı değiller ama imamlar işte. Tabi bu durumda şu ortaya çıkıyor; köylülerin genel siyasi eğilimleri hangi taraftansa seçtikleri imam o siyasi eğilime sahip oluyordu. BDP’nin bir imam projesi olabilir, doğrusunu yanlışını bilmiyorum. Ancak, Allah aşkına bu haberi yazan düşünmemiş mi, imamın arkasında kim namaz kılacak? Eskiden Kürt Hareketi içinde olan gayri resmi imamların camisine gidilmesi için köylüleri zorla camiye yollarlardı, devletin imamına da gitmemeleri için de tabi. Ben artık şiddete bel bağlayıp cami cemaati sağlayacaklarını düşünmüyorum. Merkez’de böyle bir şey yapmaları yani zorla cemaat sağlamaları veya camiye gidişi engellemeleri imkânsız. Köylerde ise, Diyanet’in imamı olmayanlar için böyle bir sorun var ama aslolan bu köylünün camiye zorla mı gönderileceği yoksa isteyerek mi gideceği? Şayet zorla gönderileceklerse referandum durumundan daha kötü bir hal içindeyiz demektir. Yok, kendi istekleri ile gidilecekse ve bunu birileri eleştirecekse “milli birlik ve beraberliği” esas alan Diyanet’in imamları arkasında namaz kılmaktan bir farkı yok.

  Şu imamların çektiği nedir fani dünyada anlamadım? Bizim köye bir gün asker gelirdi aman camiye şu şu köylüyü alma, diğer gün örgüt gelirdi bizim için fetva çıkar diye. Bir gün devlet sorguya alırdı babamı diğer gün örgüt gelirdi talan ederdi evimizi. Sonunda devlet-örgüt el ele babamı sağlığından ettiler. İşte, durum bu…”

  Bence de durum bu. Demek ki neymiş? Din adaleti sağlayamamış kurumlarına eline geçince, özünde olduğu gibi birleştirici olmaktan çıkıp, bölücü olmaya hizmet ettirilmeye kadar gidiyormuş.

  Madem bu ülkede dini faaliyetler olması gerektiği gibi(?) cemaatlere bırakılmıyor ve resmi bir kurum olarak Diyanet çatısı altında yürütülüyor o halde, Diyanet gibi bir kurumun kesinlikle ıslah edilmesi gerekir. Her inanca ve mezhebe eşit mesafede, ırk, dil, din ayrımı yapmadan… Eğer kurum ırka dayalı bir din sunumu yapmazsa kimse “sahte imamlara” (?) itibar etmez. Bilmem anlatabildim mi? Halen anlatamadıysam, buyrun:

  Bismillahirrahmanirrahim

  “Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.” Maide 8

 

.

… Bu konu ilginizi çektiyse …

 Müslüman’ın Zaman’la imtihanı

Sunuş: Müslümanlar dünyanın toplam nüfusunun %20’sini teşkil ediyorlar ama gerçek anlamda bir birlik yok. Askerî  tehditler karşısında birleşmek şöyle dursun birbiriyle savaş halinde olan Müslüman ülkeler var. Dünya ekonomisinin sadece %2-%3′lük bir kısmını üretebilen İslâm ülkeleri Avrupa Birliği gibi tek bir devlet olsalardı Gayrı Safi Millî Hasıla bakımından SADECE Almanya kadar bir ekonomik güç oluşturacaklardı. Bu bölünmüşlüğü ve en sonda, en altta kalmayı tevekkülle(!) kabul etmenin bedeli çok ağır: Bosna’da, Filistin’de, Çeçenistan’da, Doğu Türkistan’da ve daha bir çok yerde zulüm kol geziyor. Müslümanlar ağır bir imtihan geçiyorlar. Yaşamlarını şekillendiren şeylerle ilişkilerini gözden geçirmekle başlıyor bu imtihan. Teknolojiyle, lüks tüketimle, savaşla, kapitalizmle, demokrasiyle , “ötekiler” ile ve İslâm ile olan ilişkilerini daha sağlıklı bir zemine oturtabilecekler mi? Müslüman’ın Zaman’la imtihanı adındaki 204 sayfalık bu kitap işte bütün bu konuları sorgulayan ve çözümler öneren makalelerden oluşuyor.

 İslâmcılık, Devrim ile Demokrasi Kavşağında

Müslümanca yaşamak için devletin de “Müslüman” olması mı gerekiyor? Bu o kadar net değil. Çünkü İslâm’ın gereği olan “kısıtlamaları” insan en başta kendi nefsine uygulamalı. Aksi takdirde dinî mecburiyet ve yasakların kanun gücüyle dayatılması vatandaşı çocuklaştırıyor ister istemez. İyi-kötü ayrımı yapmak, iyiden yana tercih kullanacak cesareti bulmak gibi insanî güzellikler devletin elinde bürokratik malzeme haline geliyor. 21ci asırda Müslümanca yaşamak kolay değil. Yani İslâm’ın özüne dair olanı, değişmezleri korumak ama son kullanma tarihi geçmiş geleneklerden kurtulmak. AKP’yi iktidara taşıyan fikrî yapıyı, Demokrasi-İslâm ilişkisini, İran’ı ve Milli Görüş’ü  sorguladığımız bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 15 Yorum

  2. Yazan:MY Tarih: Nis 11, 2011 | Reply

    siyasî taleplerini imam öldürerek ifade(!) eden fikrî(!) ve vicdanî(!) bir zeminden böyle bir inisyatif çikmis olmasini umutla selamliyoruz.

    Umulur ki BDP artik olan Türkiye’de ve Dünyada olup bitenlerden dersini almis olsun, CHP ile MHP’nin Kürd versiyonu olmayi biraksin, bu topragin adami olma yolunu tutsun.

    Kürtçe bir kemalizmi istemezük. Zaten elimizdekinden yakamizi zor kurtariyoruz. Yeni bir ulus-devlet üretmenin alemi yok.

    Nasil AGOS bir Ermeni gazetesi olmayi asmis ise, Türkiye’nin gazetesi olabilmis ise baska “etnik” hareketler de bunu basarabilir. Zemin her zaman müsait degil ama kolay olsaydi herkes yapardi.

    BDP sadece Kürtleri degil bütün Türkiye’yi ilgilendiren konularda politika üretebilmelidir. Doganin korunmasi, kadina karsi siddet, isçi-patron iliskileri, liberalizm, medyanin toplum üzerine tahakküm kurmasi, vesayetçi zihniyet vs.

    Siddet ile arasina gerekli mesafeyi koyabilmis ve bunu muhafaza edebilmis bir BDP’ye Kürt olMAyan kesimlerden öyle çokk destek gelebilir ki…

  3. Yazan:Zeyneb Karataş Tarih: Nis 12, 2011 | Reply

    Doğrusu Diyarbakır’da ikamet eden biri olarak, olaylara objektif bakmak o kadar zor oluyor ki benim ‎için…‎

    ‎ PKK’nin kürt entelektüellerini, sanatçılarını sırf kendi çıkarları için tehdit etmesinin hemen akabinde-ki BDP hala Pkk’ya karşı net bir duruş sergilemiyor- ‎ve tesadüftür ki seçim arafesinde böyle bir ‘eylem’ gerçekleştiriyor olmaları kafa karıştırıcı.‎ ‎
    ‎ Fahri imamlık meselesi doğuda yeni değil aslında, neden şimdi özellikle gündem ediliyor?‎

    ‎ Yine Taraf’ın haberini okurken aklıma kaynağını tam olarak hatırlayamadığım -lütfen kaynağını veya ‎doğruluğunu/ yanlışlığını bilen arkadaşımız varsa not düşsün- bir anekdot var, şöyle ki;‎

    ‎ Şahın İran’da devrildiğinde şöyle bir hayıflanmada bulunduğu söylenir:‎
    ‎” Atatürk ne akıllıca davrandı da imamları devlete bağlayıp maaşlarını da devletçe ödedi”‎

    ‎ İşin esprisi şurda; Şah döneminde imamların maaşı vakıflarca yani halkça karşılanıyordu-herhalde hazine ye tasarruf icabı- yani imamlar ‎cesurdu, maaş korkusuyla gerçekleri gizleme yoluna gitmiyorlardı.‎

    ‎ Bu söylediğimden İran-Türkiye kıyaslaması yaptığım ve İran’ı tasvip ettiğim anlamı çıkmasın ‎kasdettiğim imamların bağımlılığı/bağımsızlığı ve laik sistemdeki rolü.‎

    ‎ Tekrar başa dönmek istiyorum ; Bdp’nin muhafazakar islamcı(!) adaylar göstermesi ilk bakışta güzel ‎bir gelişme ama yönetim kadrosunda kışkırtıcı açıklamalar yapanlar oldukça ve üstelik başörtüsü ‎konusunda çelişkili tavırlar sergiledikçe seçim öncesi bu “cici” hareketler “çok güzel ” değil.‎

    ‎ Referandum sürecinde bu kadar cesur değillerdi, neden?‎

    ‎ DTP kendi kürtleriyle uzun süre savaştı ,Hizbullah çatışmalarında “din afyondur” diyorlardı ,hala öyle ‎düşünüyorlar mı ?‎

    ‎ Hizbullahçıların devletin adamları olduklarını söylerken Devlet -PKK ilişkileri konusunda neden “o ‎başka!” diyorlar ?‎

    ‎ Kürtçe bilmeyen kürtçülerin peşinden sürüklenirken neden acaba halklarının dilini bilmeyen ‎insanlara bu kadar güveniyorlar ?‎

    ‎ Elbette bir halka yapılan zulme karşı çıkmak için o halktan olmak veya o halkın dilini bilmek ‎gerekmez,insan olmak kafi lakin düne kadar yasak olduğu için öğrenemediklerini iddia ettikleri dili , ‎o dilin eğitim merkezleri açıldıktan sonra bile gidip öğrenme zahmetinde bulunmuyorlarsa bana ‎samimi gelmez söylemleri.

    İngilizcenin dünyanın iletişim dili olduğunu kimse inkar etmiyorken ve öğrenmek için ‎çabalıyorken kendi halkının /temsil ettiği kitlenin diline yabancı olmanın mazur görülür bir yanı yok ‎bana göre.‎

    ‎ Kürtçe dil merkezlerinin kapandığı,yasak olduğu için değil, talep olmadığı için kapandığı bir ‎dönemde Kürtçenin eğitim dili olmasını talep edenler bana samimi gelmiyor. Diyarbakır Kürdî –‎der’e yaklaşık dört aydır başvurmama rağmen hala sınıf yeter sayısına ulaşamamış olmaları ne ile ‎açıklanabilir? buradaki halkın dillerini iyi bildiklerinden mi, hayır! Diyarbakır sokaklarında konuşulan ‎dilin Kürtçe oluğuna inanmak hiçbir şekilde mümkün değil. ‎

    ‎ Gerek DTP gerekse diğer partilerin meclis performanslarına bakmak ve ona göre değerlendirmek ‎daha mantıklı geliyor bana zira sokaktaki adama ve meclisteki adamlara konuşmaları farklı,tavırları ‎da…‎

    ‎ Sivil itaatsizlik Ankara’ya kadar İmaralı’ya da yapılmalı ki gerçekten anlam kazansın ve aslında namaz ‎kılma eylemi –eğer taktik gereği değilse- İmralı’nın istediği bir şey olmasa gerek! Malum kendisi pek ‎sevmezdi dini, diyaneti…‎

  4. Yazan:ali yardım Tarih: Nis 12, 2011 | Reply

    bu eylemin bariz bir amacı var. Türklerle Kürtler arasındaki din bağının getirdiği, beraberlik düşüncesini bertaraf etmek. müslüman Kürtleri elde edip, kürtçülüğün önündeki en büyük engeli kaldırmak. bdp bilhassa gülen cemaatinin bölgedeki kardeşlik faaliyetlerinden rahatsız. açıkça söylüyorlar “fethullahçı” imam istemiyoruz diye.
    çok açık bir şey var. bu ülkede camiler bölünürse, artık birlikte yaşamanın imkanı kalmaz. yani devlet bütün olarak kalsa bile, toplumda çatışmalar çıkar. cami imamlarının Türkçülük yaptıklarını iddia etmek için, ya kürtçü olmak lazım ya da hiç camiye uğramamış olmak. kimse bir kaç işgüzar mahya işini gündeme getirip böyle bir iddiada bulunmasın. camide kitleye, ilahi beyandan mülhem “ey iman edenler” denir. “milletimiz” derken de Türkiyede yaşayan ehl-i İslam kasdedilir.
    şu çok açık ki Türkiyedeki müslümanlar(her ırktan olmak üzere) sistemi eleştirseler de,bu topraklarda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığını tartışma konusu yapmazlar. bölücülük bu yüzden müslüman kürtlere nufüz edemez. bugün kürtçü-sosyalist partinin arkasına takılanların kıblesi de Kabe değil, kandildir.(gaflet ve cahillikle gidenler hariç)

  5. Yazan:ali yardım Tarih: Nis 12, 2011 | Reply

    ayrıca yazar hanımefendinin taraf’ın haberini sorgulamayıp, samanyolu’nun haberini sorgulaması ilginç. herhalde samanyolu mensupları da ırkçı-Türkçüdür!. her ne kadar diyarbakırda polisin giremediği semtlerde bedava dersane hizmeti sunsalar ve yardım kampanyaları düzenleselerde!

  6. Yazan:ufuk tan Tarih: Nis 12, 2011 | Reply

    “Madem bu ülkede dini faaliyetler olması gerektiği gibi(?) cemaatlere bırakılmıyor ve resmi bir kurum olarak Diyanet çatısı altında yürütülüyor o halde, Diyanet gibi bir kurumun kesinlikle ıslah edilmesi gerekir. Her inanca ve mezhebe eşit mesafede, ırk, dil, din ayrımı yapmadan… Eğer kurum ırka dayalı bir din sunumu yapmazsa kimse “sahte imamlara” (?) itibar etmez. Bilmem anlatabildim mi? Halen anlatamadıysam, buyrun:”

    Bence diyanet kaldırılsın,her isteyen neye inanıyorsa bendi ibadethanesini yapsın,kendi din görevlisini bulsun istediği gibi örgütlensin ve ibadetini yapsın.Her kes birbirine saygılı olsun.

    “Umulur ki BDP artik olan Türkiye’de ve Dünyada olup bitenlerden dersini almis olsun, CHP ile MHP’nin Kürd versiyonu olmayi biraksin, bu topragin adami olma yolunu tutsun.”

    Bdp’li değilim ama bu yorum tamamen haksızlık.Ezen ulus milliyetçiliği ile ezilen ulus milliyetçiliğini bir birinden ayırmak gerekiyor.Kimse bu toprağın adamı(bununla ne kasdediliyor anlamışta değilim)olmak zorunda değil.Herkes kendi gibi olur sadece.Birilerini illaki birilerine benzetmek gerekmiyor.

    Kürd sorunu barışçıl,adilane ve onurlu bir şekilde çözüldüğü zaman,zaten Bdp diye bir parti veya partiler kalmayacaktır.

  7. Yazan:DHTR Tarih: Nis 14, 2011 | Reply

    PKK ve uzantıları KCK ile BDP marksist bir gelenekten gelmiş olmasına rağmen son yıllarda farklı bir takım politikalarla bölgede Din konusunda da bir takım faaliyetlerde bulunuyorlar. Son dönemde medyaya yansıyan “Kürt İmam” olayının ne islamla ne de insanlıkla alakası yoktur. Öncelikle İslam’da ırk kavramı çok açıkken marksist bir yapılanma olan Kürt Siyasal Hareketi’nin Din’in bile Kürt olanı hamlesi ile foyası bir kez daha ortaya çıkmıştır. Mhp nin bile daha yumuşak milliyetçi kaldığı bu son olayda bölücü zihniyetin neye ve kime hizmet ettiği sorusu akıllara ziyandır! En son cuma namazı vak’asında görüldüğü üzere BDP yetkilileri cuma namazında saf bile tutmamışlardır! Komedi dizisi gibi oldu bu eylem. Şahsen BDP yetkilileri islam konusunda bu kadar hasbi iseler günde 5 vakit cemaatin önünde imam olarak namaz kıldırsalar da eylemlerinin ihlasını görsek?
    Son olarak Fethullahçı imamlara yada devletin imamlarına karşı girişilen bu son manevrada BDP ile MHPnin de cemaate karşı açıklamaları önemlidir. Eskiden sadece CHPnin karşı olduğu cemaate MHP ve BDPde karşıdır artık ve kutsal ittifak yapmışlardır. Ergenekon vs cemaat savaşı volume 2 başladı görünüyor. Kürt imamlar konusunda halkın vereceği tepkiyi merak ediyorum, böyle bir konu halktan bir karşılık bulamaz, buldu gibi görünse de bu oldukça kısa vadeli olur ve içinde ihlas olmayan bir inanç yok olur gider. BDP, KCK yada PKK nın mecusilik denemesi gibi yok olmaya mahkumdur.

  8. Yazan:ZemheriBuzağısı Tarih: Nis 14, 2011 | Reply

    Besmele Türkçeye hep yanlış tercüme edilmiyor mu ?. ”Rahim ve Rahman olan Allah’ın adıyla ”
    şeklinde tercüme edilerek.Besmelede ” ve ” edatı yok .Doğru tercüme ”Rahimrahman olan Allahın adıyla ” olmalı değil mi?./—Ne fark eder,ufak bir ayrıntı ?…İkisi de aynı kapıya çıkar/ Diyebilirsiniz .Fark var ama bu uzun bir konu .Kısaca şöyle bir örnekle düşünebilirsiniz .(Savana’nın ortasında yeni doğmuş bir ceylan …Etrafını sarmış bir aç sırtlan sürüsü.Daha dört ayak üzerinde bile duramıyor.O ceylan yavrusunun hiç bir kurtuluş şansı yok.Tanrı böyle bir kaderi niçin yarattı ? .Dediğim gibi uzun ve derin bir konu.

  9. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Nis 14, 2011 | Reply

    Konu din ve siyaset ilişkisi olunca oldukça karmaşık bir hal alıyor.Zira asıl garebetlik dine siyasetin bulaşmış olmasıdır.İster Türk olarak bakalım ister Kürt;devletçi mantıkla ya da pdp’ye,pkk’ya veya kck’ya duyulan sempatiyle;ve hadiseye ankara ya da diyarbakırdan bakılmış olsun…Her halükarda asıl üzerinde durulması gereken şey,siyasetin dışında tutulması gereken din/inanç gibi manevi değelerin de nihayetinde bir kamplaşma aracına dönüşecebilecek şekilde karşımıza çıkmış olmasıdır.
    Şuraya getirmek istiyorum,bir kısmımız devleti,diyaneti vs suçlayacak;bir kısmımız da,devlet;din ve inanç hürriyeti bağlamında çok tarafsızmış,maşallah bu noktada piru pakmış,hiç dini siyesete alet etmemiş gibi habire pdp’nin,kck’nın samimiyetsizliğini sorgulayacak.Ne kadar klasik ve ne kadar tanıdık bir anlayış değil mi?
    Peki,devletin laiklik noktasında diyanet kurumuyla yürüttüğü siyaset yanlış…ve aynı şekilde pdp’nin bu çıkışı da sorgulanmaya değer,kabul.İyi de bizler,bunca yıl yaşadığıklarımıza karşın acaba bu noktada ne kadar samimi ve tutarlıyız?Ya da işin bu noktaya gelmesinde hiç suçumuz yok?Sadece “durduğumuz nokta”ya,baktığımız yere göre “karşı taraftan”suçlu arayıp bulmaya koyulmakla acaba doğru bir şey mi yapıyoruz?Bütün mesele “senin suçlun/benim suçlum”dan mı ibaret olmalı mı?Suçu karşı tarafta arayınca çözüm mü bulunmuş oluyor ya da doğruyu mu bulmuş oluyoruz?
    Merak ediyorum,-bu tarz suçlama veya aklama amaçlı savunmalar genelde dini referans alan bir anlayışla dillendirilir-peki dinle/safi bir inançla bağdaşır bir yanı var mıdır bu tür bariz tarftarlıkların?
    Hakikatten çok üzülüyorum meseleye büyük resmi kaçırmadan tarafsız bakmak varken olayın şu klasik sen-ben,biz-onlar sendromuna hapsedilmesine.
    Zira din ve özelinde müslümanlıkta ideoloji veya aidiyetler değil inanç ve takva esastır.Dolayısıyla hadiseye inanç perspektifinden bakılacaksa aidiyetleri bir kenara bırakıp din yani islam ne diyor,Kur’an ne diyor ona bakacaksınız?Kur’anda taraf olunuz,mensubiyet duygusuyla refleks gösteriniz demiyor,dosdoğru olun diyor,adaleti ve vicdanı her koşulda terketmeyiniz diyor,barış içinde yaşayın ve kaynaşınız diyor.Farklılıklarınızla bir birinizi kabul edin,empati kurun,hşgörülü olun diyor.
    Peki biz ne yapıyoruz Allah aşkına!Şu bir anda milliyetçi damarları kabararak bdp’ye yüklenmeyi marifet haline getirenlere sormak lazım:samimi inanç dediğiniz şey bu mudur?Tamam pdp siyasi bir şov yapıyor olsun amenna,en iyimser tanımla dine siyaseti karıştırıyor olabilirler.E peki bunu anlatmakla bitirmiyorsunuz da devletin 50 küsur yıldır dini istismar etmesine,dini siyasete bulaştırmasına neden kaleniniz çalışmaz,diliniz bu gerçeği söylemeye varmaz diye sorarlar.
    Yani Ermeni hadisesi açılır aynı reflek,hep bir ağızdan bizler millet olarak masumuz,suş işleyemeyiz,kimse atalarımızı suçlu gösteremez feryatları…Devletin diyanet kurumu aracılığıyla dini araçsalaştırılması gündeme gelir yine savunma kabilinden binbir gerekçe!Bu nasıl bir anlayış nasıl bir psikolojidir anlayan beri gelsin.Hani tarafsız bir şekilde,bazı olayların birbirini beslemesi sonucu toplumda bir etki-tepki oluşmuş dense gam yemeyeceğim.Lakin böyle nalıncı keseri gibi hep kendi tarafına yontulunca olmuyor be kardeşim.

  10. Yazan:Camiyi taş yağmuruna tutan BDP Tarih: Nis 18, 2011 | Reply

    Camiyi taş yağmuruna tutan BDP konvoyundaki saldırganlar, bununla da yetinmeyerek araçlarından inip cami imamını tekme tokat dövdüler.

    Söke’ye bağlı Ağaçlı köyünde meydana gelen olayda, bağımsız milletvekili adayını desteklemek için köyden geçerken köylülere saldıran, iş yerlerindeki Türk bayraklarını yırtan ve üzerinde Türk bayrağı ve Atatürk çıkartması bulunan araçları parçalayan BDP’li saldırganlar 6’sı kadın 15 kişiyi de yaralamıştı. Yaralılar arasında bulunanlardan birinin Söke Jandarma Kriminal Komutanı Jandarma Yüzbaşı Mustafa Mercan olduğu belirtilirken, BDP’lilerin ayrıca köyün camisini de taş yağmuruna tutup cami imamı Fikri Kaya’yı da tekme tokat dövdüğü ortaya çıktı. Edinilen bilgiye göre, köyden geçerken Türk bayrağı bulunan iş yerlerini cam çerçeve indiren BDP’liler, üzerinde Türk bayrağı ve Atatürk çıkartması bulunan araçları parçaladı. Kendilerine karşı koyanları ellerindeki demir çubuklarla döven BDP’liler, son olarak köyün çıkış noktasındaki camiye saldırdı. Camiyi taş yağmuruna tutan saldırğanlar, caminin camlarının kırılmasına yol açarken, buna karşı koymaya çalışan cami imamı Fikri Kaya’yı da tekme tokat dövdüler.

    Jandarmanın havaya ateş açmasıyla saldırganların elinden kurtulan köyün imamı Fikri Kaya, “Hayatımda böyle bir şey görmedim. Bu nasıl Müslümanlık? Türk bayrakları ve Atatürk posterlerini yırttıktan sonra camiyi taşladılar. Kendilerini uyarmam üzerine de beni dövdüler. Jandarma havaya ateş açmasa bana yapılan saldırının sonu ne olurdu bilemiyorum. Kendilerini Allaha havale ediyorum ” dedi.

    İHA
    http://www.haber7.com/haber/20110417/BDPliler-cami-basip-imam-dovmus.php

  11. Yazan:Mustafa Akbaş Tarih: Nis 18, 2011 | Reply

    Allah bilsin Hoca ne artistligi yapti:-)

  12. Yazan:emre Tarih: May 11, 2011 | Reply

    hep bir şeyin çatısı altında birleşmek zorundasınız değil mi? insanı sadece insan olduğu için bünyenize almanız mümkün değil, değil mi?

  13. Yazan:Ersin Özbükey Tarih: May 11, 2011 | Reply

    xxx xxx xxx nasıl bir mantık. Hırsızın hiç mi suçu yok? xxxx Kubilay’ın kafasını kim kesti? Madalya mı verseydik şeyh said’e şimdi? Sen tut devletine isyan et yanına da cahiller sürüsünü topla gencekik fidan gibi bir delikanlının hunharca kafasını kes sonra da yok efendim Kürt diye kesilmiş kafası xxx xxxx xxxx Bu memlekette kürtlere karşı ırkçılık olsaydı Kürt olan ismet inönü en önemli 2.kişi olmazdı Atatürkden sonra. Bİraz tarih okuyun xxx xxxx xxxx

  14. Yazan:ismail Tarih: Haz 11, 2011 | Reply

    önce şunu söylemek isterim kiberaber diyarbakırda kılınan cuma namazını sonuna kadar destekliyorum. bu kardeşliğin bir simgesidir ve cuma(cuma arapçada camaat kökünden gelir) namazının bir gereğidir.ondan sonra diyanetin yaptığı ırkçı milliyetçi tutuma en güzel cevaptır. diyanet milliyetçilikte haddini aşmıştır. diyanet bir siyasetin içerisine girmiştir. o bölgede diyanete yardımcı olarak fetullahçılar ırkçılıkta boy göstermeye başlamıştır. bu gidişatın sonu elbette ii değildir. bakınız cizrede fetullahçılara ait karışık liselerden oluşan özel bir yurda herhangi kişilr tarafından molotof atılıyor. daha sonra bu ” imam hatip yurdu” ismi altında zaman gazetesinde manşet atılıyor. yazdıklarıma dikkat edin değerli okuyucular. ondan sonra diyanet çıkıp aynı isim altında fetva veriyor. bu dahada kendini aşarak başbakan mitinglerinde bu konuşmaları sürdürüyor imam hatip yurdu olarak. burda şunu ifade etmeye çalışıyorum. o yurt bir kere imam hatip yurdu değildir. ama burdan anlaşılıyor ki bu ülkeyi idare eden başbakan değildir. bu ülkeyi idare edn. fetullah gülen camaatidir. ve burda büyük bir istismar sözkonusudur. ”imam hatip ismi üzerinden siyaset yapmak” önce burdan diyanete sesleniyorum kendine çeki düzen ver. milliyetçilik ve siyaset yapmayı bırak.herkesi kucaklayıcı islam dinini istismar etme.. ondan sonra gülen hareketine sesleniyorum. o bölgelerde asimilasyon ve ırkçı tutumlarından vazgeç sonu iyi olmayabilir. burda şunada vurgu yapmak istiyorum ben yurda atılan molotofu kınıyorum ama yurdun asıl ismini değilde imam hetip yurdu üzerinden bir siyasete girişmelerinide kınıyorum. ondan sonra başbakan çıkıp ne diyor ben imam hatipli oplduğum için mi onlara el uzatıyorsunuz. bu mütiş bir din üzerinden yapılan siyasettir. doğu bölgelerinide diyanete gereken dersi vermeleri içinde sesleniyorum. diyanete ve bu camaate gereken dersi vermeniz lazım demokratik açıdan.. saygılar..

  15. Yazan:Salih T. Tarih: Eyl 9, 2011 | Reply

    takvim gazetesinin haberi bir gerçeği daha ortaya çıkardı. yazarın bu yazısında dalga geçtiği delil varmıdır diye yüklendiği samanyoluhaber ve grubundan özür dilemesini bekliyorum.hem de buradan. bunu yapabilir sanırım.

  16. Yazan:sevim Tarih: Eyl 9, 2011 | Reply

    Peki takvimin komplo peşinde olmadığı ne malum? İşlerini güçlerini bırakıp imamları mı verkaça alıyorlar? Ve bu havuz, yatakodaları dikizleme sanatı da gerçekten övünelecek bir meslek değil. Ben resimleri karşılaştırdım, havuzdaki erkek resmi hiç de, diyarbakırda toplu namaz kıldırdıran imam olduğu idda edilen şahısla eşleşmiyor. Özür dilemesi gereken birileri varsa insanların mahrem hayatlarını dikizlemeyi marifet sayan zihniyettir. Bu jantajcı, röntgenci insan müsveddelerine kalmışsak gerçekten vay halimize. Pekin yarın birgün komplo amaçlı bir montaj olduğu anlaşıldığında çamur atmayı meslek haline getiren bu güruh bile bile çıkardıkları fitne fesadın heabını verip özür dileyebilecekler mi?

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin