RSS Feed for This Post

HEPAR: Bir dialog yöntemi olarak idam?

Star Gazetesi Yazarı Mustafa Akyol ve Taraf Gazetesi Yazarı Yıldıray Oğur, Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘Hangimiz Laik Değiliz ki?’ isimli panele konuşmacı olarak katıldı.

Adapazarı Kültür Merkezi Tiyatro Salonu’nda gerçekleştirilen panelde konuşan Akyol, Türkiye’deki laiklik tanımının dünyadaki laiklik anlayışından farklı olduğunu söyledi. Laikliğin yeniden tanımlanması gerektiğini belirten Akyol, “Türkiye’de laiklik üzerinden yürüyen tartışmaların çözümlenmesi için laikliğin bütün vatandaşlar tarafından benimsenecek, herkesin seve seve isteyeceği bir ilke haline gelebilmesi için, bir başka deyişle cumhuriyetle cumhurun arasındaki açığın kapatılabilmesi için laikliğin yeniden tanımlanması, yeniden anlaşılması lazım. Amerikan Anayasası’nda olduğu gibi dinin serbestçe yaşanabilmesine engel olmayacak bir biçimde yeniden ifade edilmesi lazım” dedi.

Taraf Gazetesi Yazarı Yıldıray Oğur ise laiklik dendiğinde Türkiye’de modernleşme projesiyle ilgili çok ciddi bir kimlik sorununun konuşulduğunu kaydetti. Çözümün kolay olmadığını anlatan Oğur, şunları söyledi; “Bu problemi çözmek sandığımız kadar kolay olmayacak. Daha çok konuşmamız gerekecek. Toplumun farklı kesimlerinin birbirini tanıması gerekecek. Kültür ve kimlik meselemiz üstünde daha çok düşünmemiz gerekecek.”

Başörtüsü tartışmalarına da değinen Oğur, başörtüsünün insani bir hak olduğunu, bu hakkı elde etmek için meşru sivil eylemlerin yapılması gerektiğini ifade etti. Oğur, Türkiye’nin her geçen normalleştiğini de sözlerine ekledi.

Panelin soru cevap bölümünde HEPAR Gençlik Kolları üyesi bir grup, yazarlara yönelik provakatif eylemde bulundu. Türk Bayrağı ve parti bayrağı açan protestocular, salondan çıkartılışları sırasında panelistlerin bulunduğu masaya urgan attı.

KAYNAK

Trackback URL

  1. 6 Yorum

  2. Yazan:beytullah emrah Tarih: Kas 3, 2010 | Reply

    eğer arabanın anahtarını kardeşime vermek için salondan çıkmasaymışım muhtemelen kendimi güvenlikçilerle istemdışı bir dayanışma içinde bulabileceğim bir vakaydı…

    veli küçük tipi örgütlenmeciklerden doğan boşluğu şimdi bunların doldurmaya çalışması ne tuhaf. sistemin doğası da boşluk kabul etmiyor demek ki…

    bunları görünce milli eğitimin gerçekten işe yaradığına daha çok kanaat getiriyorum. masum çocuklardan yirmisine vardıklarında ogün samastlar üretmiş ve seri olarak çalışan bir cahiliye aygıtından bahsediyoruz. bu ahmaklaştırma sürecinin doğrudan etkileri karşısında bugünkü milli eğitim şurasında hâlâ milli güvenlik derslerine dokundurtmayan, en fazla müfredatın/öğretmenini değiştirmeye yanaşan bir zihniyetin hakim olduğunu görmek de ayrı bir üzüntü kaynağı.

    okullarda sürekli susturulmaya, düşünmemeye ve ezbere alışmış bir kitleye özgürce konuşma imkanı tanısanız da onca şartlanmışlıktan sıyrılamıyorlar kolay kolay işte…

    sakarya’nın “şehit kanıyla sulandığı” gibi herhangi bir tarihsel karşılığı olmayan iddiaların gerçekliğine kendisini inandırmış, vatan savunması için her an yanında idamlık urgan taşıyan ama kendini savunmak için bayrağa atfedilen dokunulmazlığa sığınarak kendisine müdahele edilmemesini isteyen, kurtlar vadisinin pususuna gelmiş, siyasete dair en ufak bir fikri olmadan bir partinin gençlik kolluk kuvvetlerinin baş bileği olmuş gerçekten acınası ama aslında riskli bir kitleyi de temsil eden bu gençleri marjinal bir grup gibi görmemek gerekiyor belki de…

    abilerine bakarak öğreniyorlar onlar…

  3. Yazan:oturanboga Tarih: Kas 3, 2010 | Reply

    Diyalog?? Hayır Star’da, Taraf’da en başından bir kavganın tarafıydı.

  4. Yazan:bsm Tarih: Kas 4, 2010 | Reply

    @Oturanboğa,

    Diyalog?? Hayır Star’da, Taraf’da en başından bir kavganın tarafıydı.

    Kavga?
    Bence “kavga”sözcüğüne hangi anlamların yüklendiğine ve kavramın nerde/nasıl kullanıldığına,ne tür bir tanıma karşılık geldiğine bakmak lazım önce.

    Zira bir ideoloji,inanç,siyasi düşünce,felsefi duruş ve bunların oluşturduğu fikir bağı…hepsi bir “kavga” konusu ve alanı oluşturur.Şayet kavgadan kastınız fikirlerin çarpışmasıysa sorun olarak görülmemeli.Ayrıca bu anlamda kavga kaçınılmazdır da.Tarih bunun örnekleriyle doludur.Bilmem anlatmama gerek var mı? adına demokrasi dediğimiz şey kavgasız elde edilmemiştir.Ve bu gün çağımızda insan hakları adına,adalet adına sahip olduklarımız öyle kendiliğinden olmamıştır;bedelle,insanlık adına verilmiş onurlu mücadele sonucu kazanılmıştır bütün haklar.Ya hukukun üstünlüğü,devredilmemeyen evrensel değerler?Bu değerlerin çıtasını yükseltmek istiyorsuk bunun kavgası verilecektir.Çünkü doğa boşluk bırakmaz ve hiçbir insani hak kendi doğal mecrasında elde edilemez.
    Yönteme itiraz ediyorsanız katılırım.Hiçbir hak mücadelesi kanla,silahla,şiddetle verilmemelidir.Ve sonuç asla kurbanın cellatla yer değiştirdiği bir noktaya gelmmeli.Çok konuşuldu belki,bir kez daha belirtmekte yarar var:Holokostun üzerinden yarım asır gibi zaman geçti.O gün Nazi zulmünün kurbanları konumundaki Yahudi topluluğu bugün cellatlarının yerine geçerek Filistin halkını soykırımdan geçiriyor.Yani bütün bunların arkasında hep bir kavga vardı ve bu kavga devam ediyor.Öyle bir devam ediyor ki insan soyunun utanacağı kara bir lekeye,bir insanlık ayıbına/insanlık suçuna dönüşmüştür.Bütün bir insanlık sadece bu ibreti seyretmekle yetiniyor.Bazı bazı cılız sesler çıksa da kaybeden gene insanlık oluyor.

    Peki sayın kardeşim bu manzaraya odaklanarak bir kez daha sorayım:acaba bu zulme dur demek istiyen o cılız seslere “kavganın tarafı” diyebilir miyiz?Belirgin olsun diye bu örneği verdim.
    Şimdi ülkemize bakalım.Militarizmin,şiddet ve öfkenin temsilcileri örnek alınarak bir grup insan-marjinal de olsa-terör estiriyor ülkede.Ergenekoncu abilerinin izinden giderek onlardan boşalan alanları dolduruyor bu genç insanlar.Malum takipçileri oldukları Veli Küçükler,Kerinçsizler,Perinçekler ve avanesi, mahkemeler basar,basın bildirileri okuyan STK temsilcilerinin ellerinden bildirlerini alır yırtar,mahkeme çıkışı aydınlara,yazarlara saldırarak hakaretler ederlerdi.Şimdi bu ırkçı zihniyeti temsil edenlerin beyni yıkanmış mirasçıları aynı yolu takip ediyorlar…Linç girişimlerinin başını çekerek,tahrik ederek,panel ve seminerlere baskın düzenleyerek,türlü provokasyonlar tertipleyerek ve urganlar atarak!Ve siz,tasavvuf yorumlarını ilgiyle okuduğum siz, kalkmış “kavganın tarafı”olmakla suçlayarak Taraf gibi bir gazetenin “taraflığı”konusunda hakemlik yapıyorsunuz!Sizce ne yapmalıydılar? tarafsızlık güveninize mazhar olmak adına.Kafanızda yer eden samimiyet kuşkuları oluştumamak adına nasıl davranmasını isterdiniz Taraf ve diğer alternatif medyanın.Faili meçhul cinayetlere,çetelere,andıçlara,darbe plan ve krokilerine,yeraltına gömülü silahlara,Susurluklara,Şemdinlilere ve daha açığa çıkmamış türlü karanlık işlere diğerleri gibi kör ve sağır kalmaları daha mı dürüst olurdu?Gerçekten bilmek istiyorum size göre onları da(Tarf’ı)”başından beri bir kavganın tarafı”yapan şey nedir acaba?
    Ha diyeceksiniz ki bunlar iktidar yanlısı,Gülen Cemaatiyle ilişkileri var,bu yüzden de taraflı davranıyorlar!Tutun ki bu da bir nevi bu güçlere iktidar yolunu açmış olsun.Peki böyle olsa dahi onun tarafı,bunun tarafı deyip gerçeklerle yüzleşmekten vazmıgeçilsin.Sırf AKP karşıtlığı adına mafya ve çetelerle yönetilmeye razı olmak gerçekten bu ülkeye,bizlere ne kazandıracak?Yazık değil mi bu millete!Bir avuç eşkiyayla yönetilmeyi gerçekten hakedecek ne yaptı bu halk?Yani kusura bakmayın diyalog üzerine yönelttiğiniz kinayeli soruyu gerçekten düşündürücü buldum ve üzüldüm açıkçası.Ha,kafanızda bu yönde şüphe uyandırıcı soru işaretleri varsa bilmek isterim.Nedir mesela diyalogla bağdaşmayan şey?Ne kadar karanlık,kirli iş varsa halının altına süpürmek değildir herhalde.Hayır değerli kardeşim JİTEM,ERGENEKON,PKK gibi ortalığı kan gölüne çevirmiş mafya artıklarına sesiz kalacak diyalog da,”tarafsızlık”da aman olmaz olsun.Böyle bir diyaloga da,üç maymunları oynayan sözde tarafsızlığa da ihtiyacı yok bu ülkenin.

  5. Yazan:oturanboğa Tarih: Kas 4, 2010 | Reply

    Protesto etmek bir haktır. Protesto etme kanallarını tıkarsanız, cezalandırırsanız karşınızdakini dayak arsızı yaparsınız. Bu ülkede parasız eğitim istiyenlere on beş seneden yargılarsanız (bakın bakalım taraf ve star onların hakkında hiç yazmış mı?), protestonun anlamını yitirmesine yol açarsınız. Daha sert eylemlere yol vermiş olursunuz. Nasılsa haklıda olsam yatacam diyen adam, bari yattığıma değsin der. Protestonun toplumun ateşinin yükselmesini engelleyen yönünü keserseniz bu olur. İnsanlar dinlenmediklerini, haşere gibi görüldüklerini hissederlerse karşısındakileride öyle görmeye başlarlar. Bu ortamda ne fikir alışverişi olur, ne de diyolog.

    Ayakkabı fırlatılmasını hepimiz alkışladık. Niçin? Çünkü toplumun sesine tercüman oldu. Ve toplumun ateşinide söndürdü.

    İp sert bir protesto. İfade ettiği anlam kabule edilir değil. Ama bir sürecin sonucu, bunu da görmek lazım. Burda sokaklara hakim olanların elini kuvvetli tutmak lazım. Taraf ve Star yazarları Bahçeli’yi pamuklara sarıp korumalı. Olurda parti yok olursa bir kısmı AKP ye bir kısmı CHP ye bir kısmı sokaklara döner ve o zaman bu protestoları mumla ararız. Topkapı protestosunu hatırlayın. Muhsin Yazıcıoğlu partinin başında olsaydı Topkapı mümayişi olurmuydu? İdil Birete saldırırabilir miydiler? Vakit gibi provakatörler her zaman çıkar, iş sokağı tutacak adamlara sahip olmakta. Olanların protestodan şiddete dönüşmesini engellemek lazım.

    AKP karşıtığından, yandaşlığından bahsetmiyorum, protetonun demokratik bir hak olarka kullanılabilmesinden bahsediyorum. Bahsetiğiniz mafya bozuntuları zaten içerde. Birde bu her protestoyu Ergenoka bağlamak huyundan vaz geçmek lazım. Bu da insanların taleplerini görmezden gelmenin bir mazereti oldu, her protesto yapanı haşere gibi görmenin bir mazereti oldu, bu tavır kör bir kavganın ortamını hazırlamaktan başka işe yaramaz, bu tavır ile diyalog beklemeyin.

  6. Yazan:bsm Tarih: Kas 4, 2010 | Reply

    @Oturanboğa,

    Hak arama ya da protestoya ben de karşı değilim.Hele iktidara karşı herkes hemfikir olup toz kondurulmasın meselesi hiç değil.Elbette hükümet eleştirilecek ve gerekirse protesto de edilecektir.Tabi basın için de aynı şey geçerli.Fikir namusundan ödün veren,kışkırtma amacı dışında halka hiçbir şey vermeyen basına yüksek sesle itiraz edilmelidir.Hatta bazı konulara duyarsız kalındığı hissedildiğinde yine eleştirilmelidir basın.Lakin her provokatif eylemi”sokak”,”halk”,”kitle”vesaireyle özdeşleştirip bunun altında bir meşruiyet aramak doğru değildir.Kamuoyunda “taş atan çocuklar”olarak bilinen eylemleri hatırlayalım.Yine molotoflarla sokakların cehenneme dönüştüğü,cam ve çervelerin indirildiği sokak şiddetini hatırlayalım.Bunlara kitlesel tepki,hak arama demek mümkün mü?Dolayısıyla sokak çatışmaları,rutin hale gelen şiddet eylemleri ne kadar olumsuz bir tablo oluşturuyorsa;o seminer benim,bu sanat gösterisi senin…baskınlar düzenlemek,halkı galeyana getirmek,toplumu kin ve nefrete yöneltmek de o kadar tehlikelidir.
    Düşünün,liberal düşünceyi savundular diye katılmıcılara urgan atılarak gözdağı veriliyor.Sorarım bu sokak holiganizmini bir hak arama,meşru bir protesto gösterisi olabilir mi?Ayakkabı fırlatırsın,yumurta fırlatırsın-gerçi bana göre hiç de empati duyulacak ve menfi sonuçları olacak eylemler değil-ama öyle urgan fırlatarak,parmak sallayarak,gözdağı vererek de olacak şey değil bunlar.Ha,bu insanların topluma kazandırılması gerekir diyorsanız oturup saatlerce bunun yollarını arayalım hep beraber.
    Dolayısıyla ulusalcı kesimlerin gazıyla sokaklara dökülüp kin ve nefret tohumları ekmenin,kaba kuvvet gösterileriyle toplumu sindirmenin diyalog’luk hiçbir yanı olamaz.Ayrıca,her an toplu linçler için teyakkuzda bekleyen,işi gücü mahkeme önlerinde aydınlara saldırmak olan,tv stüdyosu,sanat galerisi,panel,seminer basan bu insanlar sorarım size hükümeti protesto(!)etmek yerine neden aydınlara,yazarlara STK’lara saldırıyorlar.Madem hak,emek gaspı adına protestolara girişiyorlar gidip hükümeti,bakanlık yetkililerini protesto etsinler…Ne işleri var yazarlarla aydınlarla,STK’larla?Kendimizi hiç kandırmayalım,bu tür marjinal grupların derdi üzüm yemek değil bağcıyı dövmek.Ve böyle olduğu için de görüşünü beğenmedikleri herkesi düşman görüyorlar çünkü demokratik tartışmaya,özgür düşünceye tahammülleri yoktur.Ve son olarak,bu beyni yıkanmış fanatikler,evet ergenekon sempatizanlarıdır.Abilerinin talimatıyla memleketi kan gölüne çevirmek istiyorlar da bereket peşlerinden gidecek gözü dönmüş kitleler yok.Yoksa kendilerine kalsa ülke çoktan bir iç savaşa sürüklenirdi.
    Kısacası,yerli Neo-Nazilerimiz iş başındadır ve bu son derece kaygı vericidir.Ben bu tehlikeye işaret etmek istemiştim.

  7. Yazan:oturanboğa Tarih: Kas 4, 2010 | Reply

    “Ne işleri var yazarlarla aydınlarla,STK’larla?Kendimizi hiç kandırmayalım,bu tür marjinal grupların derdi üzüm yemek değil bağcıyı dövmek.” demişsiniz.

    Evet bağcı dövmek, tespitinize katılıyorum. Niçin yapıyorlar? Çünkü asıl kızgın olduklarına ulaşamıyorlar, onların korumaları var. Her akşam Rasim Kütahyalı tvları çıkarısanız, her çıktığı programda kavga çıkarırsa, Sözcü gateside Rasim sayesinde tiraj yapar. Yok mu hiç libarellerin aklı başında adamı. Ya da her şey reyting mi?
    Birde “Abileri”, “Neo Naziler” hoş laflar değil. Bu tür toptancı tanımlamalar diyoloğu tıkar. Kavganın gürültünün olduğu yerde sözü olan konuşamaz, konuşmaz.

    CHP yi statükocu, MHP yi faşist diye etiketlerseniz kimle diyolog yapacaksınız kuzum. Üstelik yeri geldiğinde statükonunda, milliyetçiliğnde faydası varken niye toptan karşı çıkılır anlamam. Iraka girmedik, statükoyu koruduk, müslüman kardeşlerimize silah çekmedik fenamı oldu. Yunana karşı İstiklal Harbi verirken milliyetçi idik fena mı oldu. Gün olur her fikre ihtiyaç olur.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin