RSS Feed for ÖyküCategory: Öykü

Kaç »

Bir yürek kaç kez affeder ve bir yüreğin sevdiği o yüreği kaç kez affedebilir? Çok kez mi, bir kez mi, hiç mi? Kaç kez affettim deyip de kalbe bir hançer daha vurulur kalp hanesinin duvarındaki çentik olarak kalmaya mahkûm bir iz bırakmaya rıza göstererek. İnsan kaç kez razı olur rızası haricinde yaşamak zorunda kaldıklarına. İnsan […]

PÂD/NÎM »

Çocuk üzüntüyle adamın anlattığı çocuğu düşünüyordu. “Ne korkunç. Babası neden bir ayakkabı alamıyor ki oğluna. Bu çok mantıksız. Hem neden balon o çocuğu denizin üstünde tutmuyor ki? Hangi baba çocuğuna ayakkabı almaz ki! Uyduruyorsun bunları değil mi? Hepsini sen uyduruyorsun. Korkunç.” “Uyduruyorum ya da gerçek. Ne fark eder ki?” “Çok şey. Anlayamıyorum. Anlattığın her şey […]

Yeşil Ayakkabı »

Ülkelerden birinde, zaman zaman evvel, beyazı en beyaz, mavisi en mavi bir şehir varmış ve bu şehrin fakir mi fakir insanları. Şehir beyaz ve maviymiş alabildiğine ama fakirlik koyu gölgesini üzerinden bir türlü çekmezmiş. Şehrin çoğu sonradan buraya yerleşen, bir yere tutunabilmek için sılalarını gurbet yapıp gurbette yeni bir sıla kurabilmek için, ailesiyle birlikte yerleşenlerle […]

Gri Balon »

Sanki kayboldum, kaybolmuşum gibi hissediyorum. Boşluğun tam ortasındayım. Kendimi arıyorum, yoo, bu öylesine söylenmiş klişe bir laf değil, kayboldum, sanki kayboldum. Bakıyorum, her şeye, her şeye. İçeriden gözetliyor biri, dışarıya bakan biri. Ben, ya ben neredeyim? Hayat akıp gidiyor hayatımdan ve ben sadece izliyorum. Biri itiverse sanki düşüvereceğim boşluğun ortasından boşluğun dibine. İtiverse biri… Sadece […]

Gözlere Nazar »

Adam komşunun çocuğuyla birlikte çukurun kenarında oturuyordu. Onların mekânıydı artık çukur. Sırdı aralarındaki; birinin hiç atlayamadığı diğerinin atlayıp da içine düştüğü. Birinin edilgenliğiydi, diğerinin etken başarısızlığı. Çocuk sessizliğe bürünmüştü. Çukurun üzerinden atlama denemesinin yedinci günüydü. Adamın anlattıklarını anlamlandırmaya çalışıyordu. Anlayacağının ötesindeydi kelimeler, henüz kelimelerin soyut hâlini, imgeyi, mecazları bilmiyordu ya da işaret edilenin neyi işaret […]

Nehirde Bırakılan Gözler… »

Hintli bir adam varmış zamanın birinde. Tek sevdiği şey, geçip nehrin kıyısına yıkanan hacıları izlemekmiş. Bütün gün bıkmadan usanmadan izlermiş yaptıkları ibadetin şevkiyle kendinden geçenleri. Gözlerine bakarmış tek tek her bir hacının. Hacılar rahatsız olmuşlar günün birinde. Şikâyet etmişler adamı oranın bilgesine. Bilge adamın yanına gelip bütün gün adamı izlemiş, yemeden içmeden izliyormuş adam hacıları. […]

Hayâl ve Masallar… »

Benim öyküm bir rivayetten ibaret, bu yüzden benden miş’lerle bahsediyor diğerleri. Beni, yaşamadığım sandıkları kocaman bir hayatı geri çevirmekle yargılıyorlar. Sorsalardı bana, derdim ki, beni yaşamadığım sandıkları kocaman bir hayatı geri çevirmekle yargılayanlara, evinden ayrılmayan/ayrılamayan, öyküsünü değil, hayallerini anlatır elbet, ya da masalları. Oysa bilmek yaşamak değildir her zaman, yaşamanın bilmek anlamına gelmeyeceği

Çukur »

Evinden hiç dışarı çıkmayan bir adam varmış, bahçesinde de kocaman bir çukur. Komşunun çocuğu, çukurun bir tarafından çukura bakıyormuş merakla, komşusu olan adam da çukurun diğer tarafında. Adam demiş ki komşunun çocuğuna: “Ne duruyorsun, atlasana karşıya.” Çocuk merakla karşıdaki adama, çukurun diğer tarafına sonra da çukurun içine bakmış. “Atlayamam ki, bu çukur çok büyük.”demiş. Komşu: […]

Sevgili Bay X Postanız Geldi »

[Hece Öykü dergisinde yayımlanmıştır]  Sevgili Bay X, Öncelikle kaktüs mekanımın kuytusundaki kuyunun vatandaşı olan ben, bilmediğim her şey adına sizden özür dileyerek, iki sıra satır başı hatırına beni affedeceğinizi umarak söze başlarım. Orada beni okuyan bir ağız varsa, cehaletimin akışkan lavlarından nasiplenmemesini de dilerim çünkü cehalet, her gece misafir kabusumdur.   Sevgili Bay X, Konuştuğumda […]

Son Vagonda Mevsim Kış »

 İnce bir melodi duyuldu önce; evet duydu, elini uzattı, yetişemeyeceğini anlayınca kalkıp doğrulmak yerine, iyice gömüldü, vazgeçti. Birden simgeleştirdi bu hareketi zihninde, tüm hayatının ‘keşke’lerinin yekününü hissettiği sık zamanlardan birinde, bir öç alma haliydi bu tepkisizlik, boş vermişlik. O ince melodi, bir hareket olsa dahi hiçlenmişti umursuz mutsuzluğu karşısında, diğerleri gibi.  Kaçırdığı bir fırsat mıydı […]