RSS Feed for mimariCategory: mimari

Çirkin Şehir Aforizmaları »

Maneviyatı kaybediyoruz. Bugün Türkiye’nin bütün dertleri çözülse « neyi kurtardık ? neyi kazandık ? » sorusuna verilecek cevabımız yok. Vatan insan içindir. Eğer insana hizmet edemiyorsan ve insan yetiştiremiyorsan vatanı kurtarsan ne olur? Toplumdaki manevî sıkıntıların suçunu başbakana ve Erdoğan’a yıkan bir güruh türedi. Dünya sevgisi senin nefsanî hastalığın. CB yahut BB ne yapsın? Yükselen binalar, çoğalan AVM’ler belediye başkanından […]

Atina Anlaşması / Le Corbusier »

‘Sonra makine çağı gelip çattı ve böylece, değişmez olduğu zannedilen bin yıllık bir ölçüye, insan adımının hızına, halen gelişmekte olan başka bir ölçü, mekanik araçların hızı eklenmiş oldu.’ […] ‘Makine çağının başlaması, insanoğlunun davranış biçimlerinde, yeryüzü üzerindeki dağılışında ve girişimlerinde son derece büyük bozukluklar meydana getirmiştir; makineleşmenin sağladığı hız yüzünden, şehirlere yönelik dizginlenemeyen göçlerden ileri […]

Tektipleşen bir dünyada yaşamak… »

“… Hepsinin birbirine benzediğini fark etmek için modern şehirleri, banliyöleri, yeni inşa edilen binaları uzun uzun incelemeye gerek yok. Makro ile mikronun, şehircilik ile mimarînin birbirinden uzaklaşması da çeşitliliği arttırmadı. Tersine. Acı gerçek: Kopyalama özgün çalışmanın yerini aldı; yapmacık ve gösteriş ise doğal olanın. Bu kopya mekânlar kopyalanan hareketlerin neticesi. İşçiler, makineler, buldozerler, beton atma, […]

Mekân bir cisim değildir ki resmi yapılabilsin! »

1980 yapımı The Shining’de Stanley Kubrick kamerayı yerden 90 cm yüksekte tutarak biz seyircilerin dünyayı bir çocuk gözüyle görmemizi istiyordu: Üç tekerlekli bisikletiyle otelin koridorlarında pedal çeviren bu çocuk için tavanlar fazla yüksek ve koridorlar fazla uzundu. Bu ögeler bakılmak için değil okunmak için konmuştu oraya. Otelin iç mekânı objektif gerçekliği değil sübjektif bir bakışı […]

Görünmeden görenin iktidarı: Big Brother, Panoptikon ve Foucault »

Auschwitz toplama kampında bir kule, Pensilvanya devlet hapishanesindeki güvenlik ekranları, “open space” adlı beyaz yakalılara mahsus psikolojik işkence odası, Guantanamo’da namaz kılanları gözetleyen nöbetçiler, Şanghay’da işçileri kontrol eden ustabaşıları… Gözetlenenlerin ya arkası dönük veya nöbetçiden daha aşağı bir konumda oldukları için üsttekine bakamıyorlar. Yahut kamerada olduğu gibi gözetleyende teknik bir üstünlük var. Bu listeye kışlaları, […]

Endişe verici mükemmellik: Kubrick, düzen ve kaos »

“… Anlamayı ve kelimeleri devre dışı bırakan bir görme tecrübesi oluşturmayı istedim. Amacım doğrudan bilinçaltına, onun duygusal ve felsefî muhtevasına nüfuz etmekti. Filmin seyirciye temas ettiği nokta bilincinin derin bir seviyesi olmalıydı. Tıpkı müzikte olduğu gibi yoğun bir indî tecrübeyi hedefledim. Beethoven’ın bir senfonisini “açıklamak” tasavvur ile haz arasına yapay bir engel koyarak eseri hadım […]

Kelebek cenazesi gibidir kelâma hapsedilen mânâ »

Her devrin olduğu gibi Rönesans’ın da kendine has bir sanat lisanı vardı. Optik, matematik ve anatomi kurallarıyla gelen, oldukça teknik ve objektif bir lisandı bu. Zaten erken Rönesans “sanatçılarının” çoğu sanatçı değil teknisyendi: Mühendis, matematikçi ve mimarlardan müteşekkildi bu topluluk. Fakat yıkıcı olan teknikleştirmenin kendisi değil bu lisanın yegâne gerçeklik(!) olarak dünyaya dayatılması idi. Titus […]

Rönesansçı Körlükten Kurtulmak… »

Panoramik bir fotoğrafa bakarken gözümüzle serbestçe geziniriz; ilgimizi çeken noktalara odaklanırız. Sonra gevşetiriz bakışlarımızı ve bir başka noktaya yöneliriz. Pasifçe bakmayız, yaşarız adeta. Bu panoramik okuyuş tecrübesi müzik gibi, zamansal. Fotoğrafçının bize dayattığı mutlak doğru bir bakış noktası veya diğer nesnelerden daha önemli (merkezî) bir nesne yok. Dar açıyla çekilmiş fotoğraflara kıyasla geniş açı gerçek […]

Perspektif sanata giydirilmiş bir deli gömleğidir! »

“… Bir gün gelecek insanlar zihin güçleriyle zamana dik bir şekilde Kâinat’a bakarak dünyanın ve onun kısımlarının anlık fotoğrafını çekebilecekler …” (Pavel Florenski) Yola çıkalı belki çok olmamıştı ama yorgunlardı. Kışın ortasında hayvan taşınan bir yük vagonunda hem de ayakta seyahat etmek kolay değildi… Soğukta ve pis kokuların içinde geçen birkaç saat sonra metalik gıcırtılarla […]

Dedikoducu kaldırımlar, riyakâr duvar ve bencil köprü »

(Keşkül Dergisinde yayınlandı) Çirkin İnsanlar Güzel Şehirler Kurabilir mi? Paris’teyiz… Şerbet gibi bir eylül akşamı; sofrayı balkona kurduk, bol soğanlı çoban salatasının kokusunu dağıtacak en ufak bir esinti yok. Balkonun çaprazındaki kavşakta trafik lambası yayalara “dur” diyor. Bisikletli, sırt çantalı iki çocuğun yaklaştığını görüyorum. Öndeki 12 yaşlarında bir kız, karşıya geçip duruyor, arkadan gelen 8-9 […]