RSS Feed for Figüratif SanatCategory: Figüratif Sanat

Shakespeare de yanılmış: Tiyatro dürüst bir yalancıdır! »

“… Bütün dünya bir sahnedir; ve bütün erkekler ve kadınlar ise sadece birer oyuncu. Girerler, çıkarlar. Bir kişi birçok rolü birden oynar. Bu oyun insanın yedi çağıdır. […] Altıncı çağda burnunun üzerinde gözlüğü, yanında kesesi; gençliğinden kalma pantolonuna yayılmış bedenine bol gelir. Çocukluğuna döner büyük adam sesi, incelir. Hepsinin son sahnesinde sona erer olaylarla dolu […]

Diego Velázquez’e bakılır; Edward Hopper okunur »

“… Kanaatimiz odur ki Edward Hopper sayesinde Batı resmi asırlardan beri ilk defa kısır ekol savaşlarını, soyut resim / figüratif resim gibi ölü doğmuş dikotomileri aşma fırsatı yakaladı …” Bu sözlerle bitirmiştik geçen bölümü. Evet… Batı’da resim sanatı denince ekoller, akımlar ve değişimler gelir akla. Ama Batı’nın güzellik algısını ve “sanat” dediği şeyi anlamak için […]

Şehirde düşlerini gerçekleştiremeyenler başkalarına düş olarak satıldılar »

«… Having failed to achieve their dreams, the hustlers of Santa Monica Boulevard found themselves selling as dream to others …» Peter Galassi bu sözleri fotoğrafçı diCorcia’nın Hustlers/Hollywood serisi için söylemiş. Hustlers gerçekten ilginç bir seri. Toplumun tatmin olmak isteyen bireye verdiği rol ile mutlu olmak isteyen insan ruhu arasındaki gerilim adeta tecessüm ediyor. “Ben […]

Korkuyorum öyleyse varım! »

“… Kaygı, insanın özü ve varlık yapısı ile ilgili varoluşsal bir durumdur. O, insanın doğasından, yapısından kopup gelir. İnsanlık niteliği arttıkça kaygı da yoğunlaşır, sentezdeki ruhsallık güçlendikçe kaygı da güçlenir. Kaygının yoğunluk derecesi insan olmanın, bir ben olmanın derecesini de verir …” Søren Kierkegaard doğru söylüyor. Hür olduğunu idrak eden bir insan uçurumdan aşağı bakıyormuş […]

Mutluymuş gibi yap, yanında bir kadın varmış gibi »

Mavi yaz akşamları, patikalarda, dalgın, Gideceğim sürtüne sürtüne buğdaylara. Ayaklarımda ıslaklığı küçük otların Yıkasın, bırakacağım başımı rüzgâra.   Ne bir şey düşünecek, ne bir laf edeceğim; Ama sonsuz bir sevgi dolduracak içimi; Göçebeler gibi uzaklara gideceğim; Mes’ut sanki yanımda bir kadın varmış gibi. İsmini Arthur Rimbaud’nun şiirinden alan bir tabloya bakıyoruz, “Soir Bleu”, 1914, Whitney […]

Ben’im burada ama Kendi’m uzaklardayım… »

Bekleyiş bir kavşaktır; iki dünyanın kesiştiği yerde “… Bekleyiş fizikî olduğu kadar fikrî bir tavır değil midir? Bekleyiş bir kavşaktır, iki dünyanın kesiştiği bir yer… Bir“içerisi” vardır ve bir de “dış” dünya. Camdan dışarı bakan insan herhalde bunun en güzel rumuzu olmalı. Pencerede veya kapıda bekleyen insan figürü bu iki mekân arasındaki münasebeti sorgular. Edward […]

Uzun yaşadıkça Para’ya daha çok tapacak ve Ölüm’den daha çok korkacaksın »

” … Beklemek uzun derler. Ancak bütün o zamanı yaşamadan, faydalanmadan tükettiğimize göre kısa olduğu da söylenebilir …”  (Büyülü Dağ, Thomas Mann) Bir çoğumuz için ölmenin adeta zorlaştığı bir dünyada yaşıyoruz. Aşı, ambülans, kalp cerrahisi, organ nakli… Modern şehirlerde mezarlıklar yüksek duvarların arkasında gizli; evde değil hastahanede, gözden ırak ölüyor yaşlılar. Ölüm artık bir “problem” […]

Büyüyen dünyada küçülen insan »

Edward Hopper’ın dünyaya geldiği 1882 senesinde Thomas Edison ilk elektrik santralini çalıştırmış ve New York’ta yaşayan 59 müşterisine elektrik vermişti. Hopper’ın öldüğü 1967 senesinde ise Rus kozmonot  Vladimir Mikhailovich Komarov Soyuz 1 ile uzaya gönderildi. Aya ilk insanın ayak basmasına sadece iki sene kalmıştı. Ressamımız Edward Hopper muazzam değişimlere tanık oldu: Demir yolları, elektrik, iki […]

Canın sıkıntısı İnsan’ın rolsüz kalmasıdır »

 “…Seni sürekli değiştirmeye çalışan bir dünyada kendin kalabilmek en büyük başarı […] Uygar dünyada hiç bir sır gizli kalamaz; hiç bir şeyi saklayamayız. Cemiyetimiz bir maskeli balo gibi, herkes gerçek tabiatını gizliyor ve tercih ettiği maskelerle kendini ele veriyor …” (Ralph Waldo Emerson, Cemiyet ve Yalnızlık, 1870) Zihni Göktay ve Suna Pekuysal’ın başrollerini oynadığı Lüküs […]

Like a Rolling Stone! »

Edward Hopper’ın en ünlü tablolarından birine bakıyoruz: Gas, 1940, 102×66 cm, Museum of Modern Art, New York. (Büyük görmek için resime tıklayın) Bütün sakinliğine rağmen endişe verici bir sahne bu. Tıpkı sinemadaki kontra-zoom gibi gözden gelen bilgi aklın beklediği gibi değil. (Bkz. Derin İnsan kitabı, korku matkabı bahsi) Meselâ yolun ve ormanın gittiği kaçış noktasına göre […]