Author Archive

Batı’yı şeytanlaştırmadan… »

Cemaleddin Afgani ve Ali Şeriati takriben yüzyıl arayla ümmetin makus talihi değiştirmek için İkbal beklemeden mücadele ettikten sonra doğdukları topraklardan uzakta, Afgani göz altında, Şeraiti gözden ırakta, arkalarında yüzyıllarca yankılanacak  bir “çığlık” bırakarak izzet ile dar-ı dünyadan dar-ı bekaya hicret ettiler, maaştan meada göçtüler, “hüseyni bir iş” yaparak gittiler. Ama hala yüksek sesle konuşmaya devam […]

Çifte Cinayet: Tanrı’nın Ölümünden İnsanın Ölümüne »

Foucault,  Kelimeler ve Şeyler‘i “insanın ölümü”nü ilan ederek bitirir. “İnsan, düşüncemizin arkeolojisinin yakın tarihli olduğunu kolaylıkla  gösterdiği bir icattır. Ve belki de yakınlardaki son”, Düşünce zeminin, modern epistemenin  değişmesiyle/sarsılmasıyla  ‘İnsan, tıpkı denizin sınırındaki bir kum görüntüsü gibi’ kaybolacaktır (Foucault, 1994: 499). İnsanın ölümü tezini daha iyi kavramak için Foucault’nun öncüsü Nietzsche’nin Şen Bilimde bir kaçığın […]

29 Ekim’de “Ancien Regime” İle Hesaplaşmak »

Türkiye’nin çözüm bekleyen en önemli sorunları; cumhuriyetin kurucu, koşullandırıcı ve korucu çeperlerini ve sınırlarını belirleyen “Kemalist akide” tarafından sürekli geldiği mezarlığa gönderilmesi gerekilen hortlak muamelesi gören İslami kesimlerin ve Kürtlerin demokratik ve siyasal hak talepleridir. Bu iki toplumsal muhalefet kitlesinin içerdeki değişim isteği ve “dünya sistemi” nin akışına paralel olarak, kurucu kemalist akideyi aşındırmaktalar. Akideyi/söylemi […]

Aydınlanmanın Şantajı ve Foucault »

Foucault’nun düşüncesi değişik  eksenlerde çözümlenmiştir. Onu modern perspektiften okuyanlar olduğu gibi postmodern perspektiften okuyanlar da vardır. Foucault’nun düşüncesinin ve Batı felsefesindeki konumunun sağlıklı değerlendirilebilmesi için aydınlanmaya ilişkin kavrayışının bilinmesi gerekir. O bu konudaki görüşlerini çoğunlukla İmmanuel Kant’ın “Aydınlanma nedir?”(Kant,1984) metni bağlamında dile getirmiştir. Aydınlanmanın ne olduğunu sormak geçmişi değil, bugünümüzü anlamaya ve anlamlandırmaya ilişkin çabanın […]

Böyle Gitmez, Bir An Önce Bir Şeyler Yapılmalı »

Lafı eveleyip gevelemeden, kafamızı kuma gömmeden söylemek lazım ki Kürt meselesi siyasi bir meseledir. Ekonomik ve sosyal  yönleri olmakla beraber meselenin özü siyasidir. Kürt meselesi bir “açlık meselsi” değil. Çankırı,  Çorum çok mu zengin… değil, ama, onlar dağa çıkmayı düşünüyor mu? Mesele “mide”ye indirgememeli, bu mesele bir “kimlik meselesi” ve o kimliğin gereklerini kabul etme […]

Komşudaki Yangın Sendedir »

   “Bize ne başkasının ölümünden demeyiz/çünkü başka insanların ölümü/en gizli mesleğidir hepimizin/başka ölümler çeker bizi/ve bazen başkaları/ ölümü çeker bizim için.” (İsmet Özel) Artık ölümün adileşmesinden midir nedir, Irak’ta olanlar “arkası yarın” türünden bir pembe dizi kadar bile ilgi çekmiyor. Gündelik yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline geldiğinden olsa gerek, artık ne kimsede ne şok etkisi […]

Beni mi seviyorsun Atatürk’ü mü? »

Türk siyasal hayatının teorik  ve pratiğini işleyişini belirleyen en temel kurallardan biri dilemmalardır.  İki seçenekli bir tercih ile karşı karşıyaysanız ve bunun bir tarafından Atatürk ve onun temsil ettiği bir “sembolik kapital” alan varsa işiniz hem kolay hem zor demektir. Kolaydır, çünkü;  mevcudu muhafaza etmek için “böyle gelmiş böyle gider” seçeneğini işaretlerseniz sorun yok. Zordur, […]

Kırçıl Goriller Niçin Öldü? »

Demir deliğin keşfedilip mertliğin bozulmadığı bir dönemde, beyaz adamlar (yay, ok bıçak vb.) av araçlarını alarak bir adaya goril avına çıkarlarmış. Yılların verdiği tecrübe ile güngörmüş, yaşlı, kırçıl goriller derin bir vukufiyet, duyarlılık ve hiss-i kable’l-vukû ile tehlikeyi sezer, “ölümün ayak sesleri”ni duyarlarmış. Hikaye bu ya… Bütün goril ahalisi kendilerini günü kurtarmaya kaptırıp, düşmanının uyuduğunu […]

Derin Devletin Politik Teolojisi »

Türkiye’nin “derin” politik pratiğini yaşayarak tanıyanlar ile okuyarak öğrenenler, gündelik siyasete kendini dayatan siyaset üstü bir     müesses  nizamın/derin devletin” varlığını ve bu varlığının “tarihsel tezahür”lerini bilirler. Müesses nizamı/devleti ve tabiî ki milleti çekip  çeviren siyasal akıl/hikmeti hükümet teolojik karakterlidir. Bu siyasal akılın “siyaset etme” biçiminin en büyük kutsalı; devlettir. Çünkü  devlet ve onun etrafında […]

Estetik Beden Terörü »

Karl Marx’ın yaklaşık 150 yıl önce, semizleyen kapitalistleri ürküten “Avrupa’nın üzerinde bir hayalet dolaşıyor; komünizm hayaleti” önermesini, “imparatorluk”a dönüşen küresel, sınırsız-mekânsız kapitalizme paralel olarak tüm dünyaya teşmil ederek şöyle demek mümkün; “Tüm dünyada bir hayalet dolaşıyor ‘ideal beden’ hayaleti”. Elbete bu somut hayaletin çoğunluk iş bulma mekânının modern kadınlık alemi olduğu da gözden ırak olamayan […]