Author Archive

“Mahrem” bir konu… »

[Senai Demirci’nin kişisel sitesinde yayınlandı.] Yaklaşık 3 yıldır dosyalayarak beklettiğim bir okuyucu mektubunu yayınlıyorum aşağıda. Hem okuyucumun samimiyetle dile getirdiği sorunu yeterince anlamamanın mahcubiyetiyle hem de okuyucumun sorunu ortaya koyarken zaten sorunu çözen bir yaklaşım da sunduğunu farkına varmanın heyecanıyla.. Biraz “mahrem” bir konu; ama vahyin inşa etmeyi dilediği “akleden kalb”in ihtiyacı olan bir bakış […]

Kırmızı kalem… »

Yetmişli yıllarda iki idealist sosyalist arkadaştan birine SSCB’den (o zaman ki adıyla Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) bir davet gelir. Demir perde olduğu için herkesin merak ettiği ama bir türlü gidemediği Moskova’yı merak eder ikisi de. Günü gelip arkadaşını yolcu eden sosyalist, sıkı sıkı tembihler: “Aman bana oranın gerçekten hayalimizdeki gibi olup olmadığını hemen yaz! Ancak […]

Tiryakiler sözü tadından tanır; etiketinden değil »

Said Nursî “Bana yazdırıldı” derken peygamberlik mi iddia eder? Söylemedi demeyin. Aşağıda okuyacağınız, katılıp katılmamakta tereddüt edeceğiniz ifadeler herhangi bir ilahiyatçı ya da tıpçıyı hedeflemiyor. Yazıda sadece “ilahiyatçılık” ya da “tıpçılık” tarif edilmeye çalışılıyor. “İlahiyatçılık” ya da “tıpçılık” bir tavrın adıdır. Öyle ki, “ilahiyatçı” olmak için ilahiyatçı olmak gerekmediği gibi, tıp doktoru olmayanlardan da “tıpçı” […]

“Senden önce gelenler geride neler bıraktılar, neler!” »

Oturamadığı dairelerin pencerelerine hasretle bakan, asla gidemeyeceği tatil mekanları için iç geçiren, birlikte görünemediği güzeller için yanıp tutuşan sen; haberin var mı “Senden önce gelenler geride neler bıraktılar, neler!” Arabasının kaportası çizildi diye öfkelenen, havalimanında VIP salonuna alınmayışına içerleyen, tuttuğu takımın büyük transferi gol kaçırınca kahrolan, sevdiği adam “tek taş” almadı diye küsen, ünlü olduğu […]

Tokluk ve Kibir »

               “Tokken SEN, SEN değilsin.” [1 Kasım 2011’de Senai Demirci’nin kişisel sitesinde yayınlandı] Birkaç gündür reklam panolarında gözüme ilişiyor o slogan. Sade. Şaşırtıcı. Sarsıcı. Sahici. İçinden yakalıyor insanı. “Açken SEN, SEN Değilsin” Tıp adamı tarafımla onaylıyorum cümleyi. Kan şekeri düşen insan asabileşir, kontrolünü yitirir. Kendisi olmaktan çıkar sahiden. Çikolata reklamı için yerinde bir cümle. Net bir […]

Sevene emir gerekmez; sevildiğini bilene yasak sökmez »

[8 Eylül 2011’de Senai Demirci’nin kişisel sitesinde yayınlandı.] İnsanın önünde hep bir deniz olur da, bir türlü girmeyi akıl edemez ya… Olur böylesi tuhaf nasipsizlikler. Çok yakın zamanda bir ayetin sonsuz ılık maviliğine dokundu kalbim. Gözlerimin önünde yıllar yılı dururken, bir türlü gönlümü sokamamışım içine… Şimdi girdim mi denize peki? Yeterince daldım mı? Sonsuza temas da […]

“Tesettürlü Erkek” aranıyor! »

[10 Nisan 2010’da Senai Demirci’nin kişisel sitesinde yayınlandı.] Tesettür önce erkeklere farzdır: Nur suresi’nde önce “mümin erkeklere”, sonra “mümin kadınlara” hitap edilir. Sûrenin 30. ayeti, “Mümin erkeklere söyle…” diye başlar, 31. ayeti ise “mümin kadınlara söyle…” diye başlar. Erkeklerin tesettürü ile kadınların tesettürü arasında bir ayetlik öncelik farkı var demek ki…  Tesettür önce bakışla ilgilenir, […]

Fuhuş »

[8 Eylül 2011’de Senai Demirci’nin kişisel sitesinde yayınlandı.] “Fuhuş” kelimesi, “fahşâ” kökünden ödünç alıyor anlamını. Gündelik hayatta “fahşâ” kelimesiyle tanış değiliz. Kur’ân’da en az 24 kez vurgulanır “fahşâ”. Fahşâ’nın anlam analığı ettiği “fuhuş”, “fahiş” ve “fahişe” kelimeleri dolaşımdadır. Aktif ve aktüel olarak dilimizdedir. Fuhuş, cinsel suçlar için kullanılır. Yüz kızartıcıdır. Fahişelik utanılacak haldir. Ahlaksızlıktır. Hakaret […]

“Secde ve komutan” üzerine hatırlanası 10 şey… »

[8 Eylül 2011’de Senai Demirci’nin kişisel sitesinde yayınlandı.] “Secde” ve “komutan” kelimeleri, şu cümlede bile zoraki yan yana duruyor. Secdeyi komutana uzak, komutanı secdeye uzak görmek kimin haddine düşmüş! Secde herkesin hakkı. Komutan da olsa bir gün secde edecek. İstemese de secdeye varacak. Varlığını toprağa indirecek. Hem zaten Yaratan’ın dilediğince yaşıyor olmak bir secde değil […]

Dicle’nin Hüznü, Fırat’ın Acısı »

[1 mayıs 2010’da Senai Demirci’nin kişisel sitesinde yayınlandı.] “Dicle kenarında bir kurt aşırsa koyunu/Gelir de adl-i İlahî Ömer’den sorar onu.” Dicle kenarı, koyunun kurda kapılmasını bile haksızlık görecek denli huzur yurdu, barış iklimi… O gün bugündür Ömer’ce bir duru(lu)şun kıyısını bekliyor Dicle. Ömer’ce bir dirilişin yatağında kıvranıyor Dicle… Kardeşi Fırat da kadim medeniyetlerin akıl emeği, […]