Author Archive

10 yıl sonra şimdi ya da yeniden başlamak için bitirmek »

Derindusunce.org’a yazdığım ilk yazı 31 Mart 2012 târîhini taşıyor. Bu vedâ cümlelerini ise 3.3.21 saat 01:02 sularında karalamaya başladım. Peki, on yıl ifâdesi nereden çıktı? Aşağı yukarı on yıl evveldi, birkaç yıldır sürdürdüğüm yoğun ve el yordamıyla yolunu bulmaya çalışan okumak gayretimi, ciddîye alınır metinleri hatmetmeye evirdiğim zamânlar. Blog yazarlığının patladığı, kısaca mürekkebe boğulduktan, görüntüye […]

Çok Okumaya Dâir »

Çok, sık, büyük, fazla olanın rağbet gördüğü, muhabbet edildiği bir zamânda yaşıyoruz. Çok okumak ve çok okunmak, yazdığınız yazılarda fazlaca alıntılar yapmak, kaynaklar kullanmak, büyük büyük meydânları sokakları hayâl etmek, sıkça seyâhat etmek vs. Sayılarını arttırabileceğimiz gibi çeşitlerini de çoğaltmak mümkün. Mezkûr anlayışların hepsinde, bendenize, zamân-mekân ilişkisi açısından bir rol çalma çabası var gibi gelir. […]

Yıldız Hatıraları’ndan The Economist’e… Tesadüf? … Yersen! »

Sunuş: Son günlerde çokça okuduğum bir tür olan hatırat kitaplarından epey okudum. Bunlardan birisi Sultan Abdülhamid’in Mâbeyn-i Hümâyun Başkatibi Tahsin Paşa’nın Yıldız Hatıraları idi. Aynı günler The Economist dergisinin son sayısında da Anayasa kılıfına bürünmüş halde post-modern bir ‘kızıl sultan’ Tayyip Erdoğan taşlamasını görünce dayanamayıp çevirisini yapmaya çabaladık ki, bu kaynağa erişemeyen dostlarımız da nasıl […]

İnsânlıklarımıza, Kendimize, Düşünmeye Dâir »

Yakın zamânda bir çay bahçesinde, dost meclisinde konuşuyorduk. Felsefeye yeni yeni ilgi duyan sevdiğim bir abim bendenize bâzı suâller yöneltti. Fakîr de okuduklarım ve düşünmeye çalıştıklarım aracılığıyla cevâplar vermeye yâhûd bilmediğimi izhâr etmeye çabaladım. Felsefe, yânî düşünmenin cân sıkıntısı ile olan ilişkisini îzâh etmeye çalıştığımda, olur mu ya hu öyle şey, o kadar basit mi […]

Tefekkür Yahut Düşünmek »

Öztürk Ali Bayram’dan Bayram Ali Öztürk’ün kıymetli mirasına… Bir nevi eğlence çağından geçiyoruz. Başımızı ne tarafa çevirsek hoşluk, güzellik, ‘sterilelik’, tanımlanmış estetik kıstaslarıyla kundaklanmış ayartıcılar içerisinde kırmızı halıda gibi yürüyoruz. Neredeyse ‘her yer kırmızı halı hepimiz de o yılın en iyi aktörü’-yüz gibi. Neden bu klişe metaphoru kullandım? Sebebini izah edeyim. Sinema sektörü seyretmek fiilini […]

İnsanın Değeri Üzerine Söylev / Pico Della Mirandola »

‘Baba Tanrı, en güçlü mimar, saklı bilgeliğinin buyruğuyla, gördüğümüz bu dünyanın Tanrının acundaki(kainat) konağı olduğunu, onun en sevgili tapınağı olduğunu söylemiş bulunuyor. O, gök-üstü bölgesini anlaklarla(zeka, kavrayış) donatmış, göksel küreleri ölümsüz tinlerin(ruh) yaşamıyla düzenlemiş, aşağı dünyanın mayalanan gübre yığınına da hayvansal yaşamın bütün biçimlerinin bolluğunu, bereketini koymuş bulunuyor. Ne var ki, Tanrı usta, bu iş […]

Ağıt 2 »

(Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair*)   ‘İçimde kaynayan bir mahşer var Bu mahşer birde annelerinin kalbinde kaynar Çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde Ya da çamaşır sererken bahçelerinde Birden alıverirler kara haberini Okul dönüşü bir trafik kazasında Can veren oğullarının.’ Erdem Bayazıt   İçinde kaynayan mahşer var mı? Sen var mısın evvela? Sakın gülme […]

Ağıt 1 »

 ‘Beni sordun mu ölüm İkiz kardeşin doğuma Bağlayan ne çözen ne Bu hayat denen düğümü Kimi havyar yerken Kimi soğan cücüğünü Üç beş arşın beze sarar Öyle gidersin’ Cem Karaca – Ölüm Vatan da her şeyden çok ve fakat hepsinden az olan şey : Ölüm. Kendisini her gün metrobüs camından E-5’e bakarken, camiden çıkarken, çocuğumuzla […]

Ölüme Yol!* »

Bir sohbet esnasında yakın zamanda yaşanmış olan vaziyet bana intikal etti. Olay kabaca şöyle; Yükseköğrenim gören bir genç kız kısa zaman evvel babasını kaybediyor ve annesi ile kendi gibi kız kardeşleriyle birlikte bir başlarına kalıyorlar. Maalesef vaziyet ile birlikte toplumsal ahlâk seviyesinin de içerisinde bulunduğu düşkünlük sebebiyle yaşanan zorluklar, bahsi geçen genç bayanın antidepresanlara başlamasına […]

Y/ol Nereden Başlar Nereye Gider? »

Bir patikanın aşındırılması Özelde Türkiye genelde İslâm Dünyası olarak içerisinden geçtiğimiz süreç bizi iki soruyu sormaya mecbur ediyor. Neye sahibiz ve nereye gidiyoruz soruları. Bir şeylere sahibiz ve bu hakimiyet için bazı tercihler yaptık, vazgeçişlerde bulunduk. Kur’an-ı Kerim diliyle söylersek bir alışverişe girdik. Şahsi kanaatim ol’maktan vazgeçip sahip olmaya yelken açtık. Bu mesafeyi yürüdük mü? […]