Author Archive

Tarkovsky ve Andrey Rublyov »

“Ancak, doğru anlayışla özü kavrayabilirsin…”  Modern san’atı geleneksel san’attan ayıran nokta için kabaca, arka planlarındaki dünya görüşü veya felsefeye bağlı olarak dayandıkları gerçeklik anlayışı ve bu gerçekliğin dile getiriliş yöntemidir denilebilir. Doğal olarak kutsal san’atı da ihtiva eden geleneksel san’at kavrayışı, aşkın bir hakikate dayanır ve bu hakikatin dile getirilmesinin yolu olarak sembole başvurur. Modern […]

İsyandan Dirliğe / Lütfi Bergen »

“… denilebilir ki Osmanlı’nın Batı’ya mağlup olmasının diğer anlamı, Batı paradigmasını kabûl etmesiydi. Ki uzunca bir zamandır günlük hayatımızı, iktisadî yapımızı, fikrî dünyamızı oluşturan bir çerçeve olarak mevcûd bilimsel ve düşünsel paradigma da moderniteye dayanmaktadır. Bilindiği üzere paradigma, kabaca düşünsel çerçevedir. Baskınlığı, zorlayıcılığı ve yönlendiriciliğiyle bir çerçeveden öte bir huduttur, belki zindandır …” (Hece dergisinde […]

100 Temel Eser, Eğitim ve İdeoloji »

Geçmiş yıllarda yaptığı soruşturmalarla dikkat çekmişti Notos: Yazarlar ve kitaplardan sonra geçen sene “Edebiyatımızdaki En İyi 40 Şey” ile de hem usûl hem de muhtevâ yönünden edebiyat çevrelerinde tartışılmıştı. Derginin her yıl Şubat ayında açıklanan yıllık soruşturmasının bu yıl ki konusuysa “100 Temel Eser” oldu. Bu listenin, Genel Yayın Yönetmeni Semih Gümüş’ün deyişiyle “Kendi seçimini […]

Kardeş Kavgası / Nikos Kazancakis »

“Benliğindeki hırs ve haset ona kardeşini öldürmeyi kolaylaştırdı, böylece onu öldürdü. Bu yüzden hüsrana uğrayanlardan oldu.” (Mâide,30) İktisadî Savaşlara Minimalist Bir Bakış Tarihten aktarılanlardan anladığımız kadarıyla kardeş kavgası, tarihin başlangıcından bugüne dek gelen ve muhtemel istikbâl de bizleri bekleyen bir olgudur. Temelde teorik -ve imanın bir konusu- olarak aynı anne-babaya dayanan insanlığın kendisiyle her mücâdelesi […]

Oblomov, Oblomovluk ve Gonçarov’un Rüyası »

Oblomov bir köhneliğin romanıdır. Rusya’nın uçsuz bucaksız topraklarında hüküm süren bir anlamsızlığın romanıdır. Hangi işe yaradığını ne tarihin ne de kendisinin bilmediği bir soylunun romanıdır. Kendine oturacak yer bulamayınca çekip giden adamların romanıdır. Oblomov, oblomovluğun romanıdır… Gonçarov XIX. yüzyılın ortasında bu eseri kaleme aldığında, Ekim Devrimi’nden bî-haber olan ve Stalin’in sanayileşmiş Rusya’sından uzak bir konumda […]

Kadim Bilimler ve Bazı Modern Yanılgılar (René Guénon) »

Ayraç Dergisi’nin 27. sayısında (Ocak 2012) yayımlanmıştır.  1921’de Paris’te yayımlanan “Hindu Doktrinlerine Genel Giriş” adlı bir kitap, o günlerde oldukça popüler olan benzerlerine göre ilginç bir maksada binaen kaleme alınmıştı. Bu kitap da piyasadaki birçokları gibi Hindu dininden bahsediyor ve bu dinin kendine has gelenek ve hakikat anlayışını dile getiriyordu. Diğerlerinden onu farklı kılansa amacıydı: […]

Cemil Meriç’in Düşünceye Uzanışı: Saint-Simon* »

 “On beş gündür kuru ekmek yiyorum. Odamda ateş yok. Kitabımın kopya masraflarını karşılamak için elbiselerimi de sattım. İlim aşkı, insanlığı mutluluğa kavuşturmak, Avrupa’yı buhrandan kurtarmak arzusu beni bu hale düşürdü. Niçin yüzüm kızarsın, eserimi tamlamak için yardım istiyorum…”  Çaresizlik içinde yazılmış bu satırlar fakirlikten boğulan bir mütefekkirin, Saint-Simon’un kalemindendir. Ömrünü adadığı fikirlerini, yazılarını, kitaplarını bastırmak […]

Jerusalem*de Eskimeyen Bir Çığlık: Baba, Beni Neden Terk Ettin? »

İspanyol yazar Michel del Castillo, “Terk edilmiş çocuklar masallar uydurmaya yazgılıdırlar.” der. Şu bir gerçektir ki çocuğun yalnız ve küçük yüreği, dünyanın ıstırabıyla ancak masallar sayesinde mücadele edebilir. Dünyanın dört bir yönünden akan coşkun ıstıraba set çekemeyeceğini bildiği için çocuk, onun coşkunluğuna bırakır kendini ve büyümeye akar. Bunu beceremeyip de barajlar kurmaya çalıştığındaysa anlar ki […]

Yalnız Bir Yazar Olarak Peyami Safa’nın Fikriyatı (1) »

Türkiye edebiyatında vaziyet-i umumiye hakkında “Bizde bir edebiyat tarihine veya antolojiye girmek için edebiyata mensub olmak ne şarttır ne de kâfidir.” der Peyami Safa. Edebiyatçı olmak şart değildir çünkü ne idüğü belirsiz birkaç karalama sayesinde “şair” diye vasfolunabilirsiniz; kâfi de değildir, çünkü tuğla gibi kitabınızla hiçbir yere “tutunamadan” da ölüp gidebilirisiniz. Bunu tesbit edecek kıstaslara […]

Bir Teslimiyet Yolculuğu ve Trenin Tam Saatiydi* »

Alper Gürkan Gözyaşı denilen sayısız dereden meydana gelmiş hayatın tüm birikimlerini kurutup yok eden bir savaş… İnsanların kimliksiz suretler halinde var olma mücadeleleri dışında bir anlam veremedikleri dirimsellik… “Büyük Almanya uğruna” yığılmış cesetlerin arasına katılacağından emin olarak yola çıkan genç bir adam, bir asker… * * * Hayatını biraz okuyunca piyade er olarak katıldığı cephede […]