Author Archive

Hoşgörü Üstüne Bir Mektup / John Locke »

İncil’in hâkimiyeti altında bile, birinci veya yedinci günün Tanrı’ya tahsis edilerek, onun ibadeti üzerinde yoğunlaşmak gerektiğine inananlar açısından, zamanın bu bölümü basit bir keyfiyet değil, fakat ilâhî ibadetin, ne değiştirilebilecek, ne de aldırmazlıktan gelinebilecek gerçek bir parçasıdır. Bunun yanı sıra, siyasî yönetim yasalar yoluyla bir kiliseye herhangi bir ayini veya dinsel töreni empoze etmeye yönelik […]

Hoşgörü Üstüne Bir Mektup / John Locke »

Kendi doğaları bakımından gündelik işler, tam da bu sebeple, hiçbir insanî otorite tarafından, Tanrı’ya ibadetin herhangi bir unsuru kılınamazlar. Çünkü gündelik şeyler, yapıları nedeniyle, Tanrı’nın teveccühünü kazanmaya muktedir değildirler, hiçbir insanî kuvvet veya otorite de bunu başarmaya imkân verecek ölçüde bir asaleti ve mükemmelliği onlara veremez. Hayatın sıradan işlerinde, Tanrı’nın yasaklamamış olduğu önemsiz şeylerin kullanılması […]

Şato / Franz Kafka »

A., gözleri şatoda, yürüdü. Başka bir şeye aldırdığı yoktu. Ama yakınına geldikçe şato kendisini düş kırıklığına uğrattı; çünkü pek yoksul küçük bir kentten başka bir yer değildi burası; köy evleri bir araya gelmiş ve böyle bir kent doğup çıkmıştı. Kentin tek üstünlüğü, belki tüm binaların taştan olmasıydı; ama üzerlerindeki sıva çoktan dökülmüş ve taşlar, görüldüğü […]

Hoşgörü Üstüne Bir Mektup / John Locke »

Denebilir ki, eğer bir kilise putperest olursa, siyasî yönetim tarafından yine de hoş görülmeli midir? Cevaplıyorum: Putperest bir kiliseyi ortadan kaldırmak için siyasî yönetime verilebilecek hangi güç, zamanı ve yeri geldiğinde Ortodoks bir kiliseyi yok etmek için de kullanılmayabilir? Çünkü sivil-siyasî gücün her yerde aynı olduğu ve her prensin kendi dininin ortodoksu olduğu hatırda tutulmalıdır. […]

Hoşgörü Üstüne Bir Mektup / John Locke »

Doğrusunu söylemek gerekirse, kilisenin (eğer rahiplerle kanun yapıcılarının antlaşmasının bu isimle adlandırılması gerekiyorsa) mahkemenin kararlarına uymasının, mahkemenin kilisenin kararlarına uymasından daha uygun olduğunu itiraf etmeliyiz. Ortodoks ve Ari imparatorluklarının birbirlerini izleyen iniş çıkış dönemlerinden kilisenin nasıl etkilendiği çok iyi bilinmektedir. Yok eğer bunlar çok geçmişte kalmış şeylerse, modern İngiliz tarihi, VIII. Henry, VI. Edward, Mary ve […]

Hoşgörü Üstüne Bir Mektup / John Locke »

Putperestlerin durumu, Yahudi toplumu açısından, iki ayrı grupta incelenebilir. Birinciler, Musevî ayinlerini, örflerini öğrenerek Musevîliğe kabul edilmiş, bu toplumun vatandaşı sıfatını kazanmış, fakat sonradan İsrail Tanrısı’na ibadetten yüz çevirmiş olanlardır. Bunlar, hain ve asi olarak dava edilirler ki, suçları en ağır ihanetten hafif değildir. Çünkü Yahudi devletinde, diğerlerinden farklı olarak, mutlak bir teokrasi vardı; orada […]

Hoşgörü Üstüne bir Mektup / John Locke »

Ruhların iyiliği, yetkisi sadece dış kuvvete bağlı olduğu için siyasî yönetime ait olamaz; hâlbuki hakikî ve kurtarıcı din, onsuz Tanrı için hiçbir şeyin makbul olmadığı aklın içsel olarak ikna edilmesine bağlıdır. Ve idrakin doğası öyledir ki, dış baskıyla hiçbir inanışa mecbur edilemez. Mülk müsadereleri, hapsolunmalar, işkenceler, bu yapıdaki hiçbir şey, insanların olaylara bakışını şekillendiren iç […]

Hoşgörü üstüne Bir Mektup / John Locke »

Din konularında başkalarından farklı olanlara hoşgörü, İsa’nın İncil’i ve insanoğlunun salim aklı için kabul edilebilir bir şeydir; bunun ışık berraklığındaki lüzumunu ve faydalarını kavrayamayacak kadar kör olmak, insanlar için korkunç bir şeydir. Burada, bazılarının gurur ve hırsını, bazılarının tutku ve acımasız gayretlerini suçlamayacağım. Bunlar, insan davranışlarında kendilerinden belki de nadiren kurtulduğumuz kusurlarıdır; ancak yine de, […]

Hoşgörü Üstüne Bir Mektup / John Locke »

Oryantalizm / Edward Saïd »

Cambridge İslâm Tarihi İslâm’ı “bir din olarak” yanlış anlayıp, yanlış tanıtmakla kalmıyor; “bir tarih olarak” anlatmaktan da aciz Nadirdir ki, böyle muhteşem bir girişimden hem fikir hem de metodolojik izah eksik olsun. Ama bunların her ikisi Cambridge İs-lâm Tarihi’nde eksiktir. Kitap İrfan Şehid’in İslâm öncesi Arabistan’ı hikâye edişiyle başlıyor. Şehid, 7. yüzyılda İslâm’ın ortaya, çıktığı topografyayı ve insan […]