RSS Feed for This Post

Nazi Almanyası, Irak ve Suriye

  • Aralık 1942’de Alman Afrika Kolordusu komutanı mareşal Rommel, Süveyş kanalına doğru hızla ilerliyordu. Almanların petrol sıkıntısı bitecekti.
  • Üstelik Süveyş, Suudi Arabistan, Filistin ve Basra’nın Alman kontrolüne geçmesi İngilizleri petrolsüz bırakacaktı.
  • Texaco ve SoCal (Standard Oil Co. of California; Bugünkü Chevron) petrol şirketlerinin patronları Harold Ickes’tan ABD donanmasının yardımını istediler.
  • Kurt siyasetçi Harold Ickes, Washington’dan 10.000 km uzaktaki petrolü korumadan önce iddia edilen rezervleri kontrol için en iyi uzmanı yolladı.
  • DeGolyer’e göre Suudi Arabistan’da 100 milyar varil petrol olabilirdi.  Yani bütün Amerikan şirketlerinin bütün dünyadaki ispatlanmış rezervlerinin 4 katı!
  • DeGolyer Washington’a çektiği telgrafta şöyle demişti: “Buradaki petrol insanlık tarihinde ele geçmiş en büyük hazinedir”
  • Böylece İngilizler, Osmanlı’dan çaldıkları petrolü Amerikalı korsanlara kaptırmış oldular.
  • Almanların patates, Japonların çam kökünden yakıt üretmeye çalıştığı 1945’te ABD’nin elinde o kadar çok petrol vardı ki sivilleri napalm ile yakıyordu.
  • 1942’de sadece 2 Japon tankeri batıran ABD, ertesi yıl 23 tanker ve nihayet 1944’te 131 tanker batırdı. Japon petrol tedariki %50 düştü.
  • Batı cephesinde, meselâ Bastogne’daki Alman yenilgisinin sebebi de petrol sıkıntısı. Alman tank ve uçaklarının %40’ı yere çakılıp kalmıştı.
  • Mazotsuz kalınca hareket kabiliyetini kaybeden Alman zırhlı birlikleri ABD uçakları için çok kolay hedefler haline geliyordu.
  • Buraya kadar anlattıklarımız işin görünen kısmı. Esas tuhaflıklar mutfakta. Yani Hitler’e petrol veren ABD’liler ve ABD ordusuna teknoloji veren Alman firmaları.
  • Ama önce Kerkük-Hayfa hattını konuşalım. Rommel Süveyş kanalına yaklaşırken Rodos adası da Almanların eline geçti. Neden önemli?

  • Çünkü Hayfa limanı Alman uçaklarının menzilindeydi artık. Hayfa’da ne var? Kerkük petrol boru hattının Akdeniz çıkışı.
  • Musul-Kerkük-Hayfa (İsrail) petrol boru hattı için “Britanya imparatorluğu’nun can damarlarından biri” deniyordu.
  • Tesadüf bu ya, Almanlar yaklaşırken Irak’da bir askerî darbe oluyor (1 Nisan 1941) ve darbeciler Musul-Kerkük-Hayfa (İsrail) petrol boru hattını kesiyor. Sonra?
  • Sonra darbeciler Almanlardan yardım istiyor. İngiliz arsızlığından bıkan Rıza şah da İran petrollerini Hitler’e açıyor. Ama bitmedi!
  • Nazi işgali altındaki Fransa’nın olan Suriye’deki üsler Almanlara açılıyor. Fransa CB Vichy Irak’ta İngilizlerle savaşanlara silah veriyor.

 

Petrol kandan ağırdır

Petrol kandan ağırdır Ücretsiz kitap indirin81 kitap indirinPetrolün fiyatının 50$ üzerinde kalması için yılda ortalama 75.000 insanın ölmesi gerekiyor. Süveyş kanalının Mısır tarafından kamulaştırılması, petrol krizleri, 6 sün savaşı, İran-Irak savaşı, Irak’ın işgali ve Suriye… İnsan kanıyla para basan bu makine 50 senedir asker, sivil, kadın çocuk demeden insan öğütmeye devam ediyor. Nasıl? 1ci Dünya Savaşı tarihteki ilk küresel karbon savaşı oldu. Kömürle beslenen fabrikalar kömür ve petrolle işleyen makineler ürettiler ve insanın öldürme kapasitesini binlerle çarptılar. Ama makineler savaşta insanın yerini almadı. Bunun yerine daha çok insanı daha hızlı şekilde cepheye göndermek için kullanıldı. Cepheler genişledi ve muharebeler uzadı. Alman-Fransız sınırındaki zengin kömür yataklarından İslâmistan’daki petrol kuyularına uzanan savaşta insanlar karbon için öldüler, öldürdüler. Petrolcüler, kömürcüleri yendi. Endüstrileşen savaş sadece savaş makinelerinin değil üretim, sevk ve idare kapasitelerinin de savaşıydı. Elinizdeki 55 sayfalık bu e-kitap şu sorunun cevabıdır: İnsan kanıyla para basan bu makine nasıl çalışıyor? Buradan indirebilirsiniz.

Savaş Meydanda Değil Masada Kazanılır

Ücretsiz kitap indirin81 kitap indirinDünya ticaretinin %80’i denizden yapılıyor. Ülkelerin hayatta kalması yani gıda ve enerji tedariki için deniz yollarına erişmeleri şart. Panama, Süveyş, Malaka ve Cebelitarık gibi bütün stratejik noktalar ABD, Britanya ve Fransa’nın kontrolünde. Bu üç devlet istedikleri ülkenin ekonomisini petrolsüz ve dövizsiz bırakıp boğabilecek bir güce sahip.(Bkz. Petro-dolar sistemi)

Komplo teorisi mi? Değil, her şey ortada: Akademisyenler, amiraller, bakanlar ve diplomatlar, doktrinlerini açık açık yazmışlar ve yazdıklarını harfiyen tatbik etmişler: Alfred Mahan, Halford Mackinder, Nicholas Spykman, Zbigniew Brzezinski, Edward Luttwak, Samuel Huntington, Joseph Nye, David Peraeus, Henry Kissinger… Jeopolitiğin bu ünlü isimleri, İngilizlerin ve Amerikalıların dünyaya sürekli hükmetmesi için neler yapılması gerektiğini her ortamda açıkça ifade etmişler. Tabi bu tahakküme bir takım kılıflar uydurulmuş: Önce Hristiyanlık, sonra üstün(!) beyaz ırk ve nihayet serbest ticaretle demokrasi adına verilen bir mücadele gibi gösterilmiş. Yani sınır tanımayan Anglo-Saxon şiddetine, ideolojik meşruiyet zeminleri ihdas edilmiş. Ama değişen ideolojilere ve teknolojinin ilerlemesine rağmen 150 yıldır değişmeyen jeopolitik sabitler var. 21 harita ve 11 makaleden oluşan bu kitap, Anglo-Saxon hakimiyetini mümkün kılan şartları ve Avrasya’nın kurtuluş yollarını sorguluyor. Coğrafî engellerden ekomik savaş araçlarına ve psikolojik harbe kadar… Kitabı buradan indirebilirsiniz.

Fikir Kırıntıları-4

Ücretsiz kitap indirin81 kitap indirinİslâm coğrafyasında sürüp giden petrol savaşları deniz yollarından ayrı düşünülebilir mi? Sudan petrolünü Çin’e taşıyan yol Yemen ve Malaka boğazından geçiyor. İran ve Arap petrolünü Avrupa’ya taşıyan yol ise Mısır’daki Süveyş kanalından. Akdenizi’in Atlantik kapısı olan Cebelitarık ve Pasifik’i Altantik’e bağlayan Panama da aynı “uygarların” kontrolünde. Bütün deniz yollarını kontrol eden bu ülkeler hem Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde veto hakkına sahipler hem de dünyadaki silahların %90’ını üretip satıyorlar. Ve aynı ülkeler sürekli dünya barışı ve özgürlük için çalıştıklarını söylüyorlar! Kendisini dünyanın mâliki gibi gören bu “uygarlığın” önüne çıkan liderler öldürülüyor, ülkeler işgal ediliyor, hükümetler darbe ile, halklar ise terörle “terbiye” ediliyor. Evet… Bu konulara odaklanan Fikir Kırıntıları serisinin 4cü kitabını ilginize sunuyoruz. Konu başlıkları şöyle:

  1. Bazı çocuklar çikolatadan nefret eder!
  2. Lityum savaşları başladı!
  3. Savaşsızlık, barış değildir!
  4. Bilimsellik aklın emaresidir; bilimcilik ise akılsızlığın!
  5. Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular?
  6. Modern savaşlarda neden insan değersizleşiyor?
  7. Teröre karşı sıradan vatandaşların yapabilecekleri 3 şey

“Fikir Kırıntıları-4” adlı e-kitabı buradan indirebilirsiniz.

Ücretsiz kitap indirin81 kitap indirinDerin Savaş

Savaş bir şiddet hareketidir ve bu bilkuvve (potansiyel) şiddetin sınırı yoktur. İnsanlık olarak sürekli savaşmıyorsak bunun sebebi yüksek ahlâkımız(!) değil menfaatlerimizdir. Ancak savaşı sonuçlarından tecrid ederek, sağlıklı bir şekide düşünmek kolay değil. Çünkü yol açtığı ölümler ve maddî zarar o kadar büyük ki her ne pahasına olursa olsun kaçınmak gereken bir anormallik veya uluslararası ilişkilerde bir aksama gibi görünüyor. Oysa her savaşsızlık hâli barış değil; geçici bir ateşkesten ibaret. (Bkz. Barış / Sulh / Peace / Paix / صلح / سلام ) Meselâ iki dünya savaşı arasındaki 1918-1939 dönemine kim “barış” diyebilir? Üstelik her ne pahasına olursa olsun savaştan kaçan bir lider, düşmanlarının ölçüsüz şantajına çanak tutmuş olmaz mı? Adolf Hitler’e akıl almaz ödünler veren Birleşik Krallık Başbakanı Neville Chamberlain gibi savaştan kaçmak için “her pahayı” ödemek, üstelik sonunda yine de savaşmak zorunda kalmak iyi bir strateji mi? Ölmenin değil yaşamanın tesadüf olduğu  savaşta asker, sağdaki yahut soldaki sipere koşarken serbesttir. Belki de en güvenli siperi, bir robot veya bir hayvan, insandan daha iyi seçebilir. Ama insan, vatanı için ileri atılmakla nefsi için geri kaçmak husunda özgürdür. İşte savaşın neticesi üzerinde çok ağır basabilen insanlık faktörü tam buradadır. (Bkz. Hayvan Serbesttir, İnsan Özgürdür…) Savaş, bütün sosyal bilimcileri zorlamış bir saha. Elinizdeki bu kitap, savaşın mekanik ve insanî veçhelerini en dengeli şekilde işleyen müelliflerden biri olan Prusyalı General Carl von Clausewitz’in fikirlerinden istifade ederek yazılmış bir deneme. Teknolojik ilerlemenin eskitemediği ilkeleri bugünün savaş şartlarında değerlendirdik: Strateji, taktik, cesaret, savaşta aklın önemi ve sınırları… Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 1 Trackback(s)

  2. Eki 24, 2017: İran bir devlet midir yoksa içi saman dolu bir korkuluk mu? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin