RSS Feed for This Post

Türk Solu Neden Atatürkçü?

turk-solu-neden-ataturkcu“… Ortalama Türk solcusu Georges Politzer’in “Felsefenin Temel İlkeleri”ni okur, sonra da pek fazla bir şey okumaz. Politzer bu eserinde “işçi sınıfı için kutsal hiçbir şey olmadığını” söyler (kendi mücadelesi hariçmiş.)
Oysa Türk solcuları Taksim Meydanı’nı “kutsal” saydıklarını beyan ediyorlar, 1 Mayıs 1977 olayları nedeniyle. O gün doğan bebekler bugün 37 yaşında.
Sol hareket “senede bir gün orada toplanıp tepişme” düzeyine indirgeniyor, devrim yapmış gibi seviniyorlar, hele polisten dayak da yerlerse daha da mutlu oluyorlar. Bu sefer de öyle olması bekleniyor. Kutlamalar Taksim’de ya da Yenikapı’da, Maksim’de ya da Edirnekapı’da, Mevlanakapı’da, Çatladıkapı’da, Ahırkapı’da yapılmış, bir şey değişmiyor ve değişmeyecek.
Türk solu bugün neyi kutlayacak? Varlığının başından bugüne, neredeyse yüz yıldır hep ahlayıp vahlama, hep ağlayıp zırlama, hep mağdur olma düzeyinde kalabilmiş olmasını mı?
Yoksa en parlak devrinde, varlığının tepe noktasında (1965)

bile toplaya toplaya ancak yüzde 3 oy toplayabilmiş olmasını mı?
Türk solu, “yirmi birinci yüzyılın solu nasıl olmalıdır, nasıl olabilir” sorusuna bir tek gün bile kafa yormuş mudur? Hayır. Batı solu buna günün birinde bir çözüm bulursa onlar da “ithal” edecekler.
Türk solu “Türkiye’nin solunun ne gibi özellikleri, diğer ülkelerden ne gibi farkları olmalıdır” diye düşünebilmiş midir? Hayır.
Bırakın iktidara gelmeyi, siyaset sahnesinde en küçük bir yer işgal edebilmesinin bile “Kemalist olmayan bir sol” arayışından geçmesi gerektiğini görebilmiş midir? Hayır. Halkın “alafranga soldan” zerre kadar hoşlanmadığını bilebilmiş midir? Hayır.
“Bürokrasinin kuyruğundan kopmadığı” sürece halk nezdinde esamisinin okunmayacağını idrak edebilmiş midir? Hayır. “Solun doğal lideri” sandığı İsmet İnönü’den durup durup yemiş olduğu kazıkları bilir mi? Hayır.
Tüketime bu kadar aç ve otuz yıldır da doyamamış halka “yoksullukta eşitlikten” başka bir şey öneremezse ona kimsenin yüz vermeyeceğini anlayabilmiş midir? Hayır.
Somut bir örnek: Beş milyon emekçiyi hayatında ilk defa ucuz ucuz uçağa bindirmiş bir iktidara karşı “havaalanı yaptırmayacağız” düzeyinde muhalefet etmenin ne tür bir dangalaklık teşkil ettiğini görebilmekte midir? Hayır.
“Grev silahı” gibi güçlü ve çok önemli bir silahı, sırf hükümete zarar vermek amacıyla yerli yersiz kullanmaya kalkmanın sakil gülünçlüğünü farkedebilmekte midir? Hayır. (Onu bırakın, Sovyetler Birliği yıkılalı tam 23 yıl geçtiğinin farkında mıdır? Ona da hayır.)
İşçi sınıfının oyunu AKP’ye verdiğini ve “kapitalist kalkınma” istediğini kabul edebilir mi? Hayır. Türkiye’de on iki yıldır nasıl bir devrim yaşandığını hiç olmazsa hissedebiliyor mu? Hayır.
Muhalefetini getirip bağladığı “ağaç sevgisi, hayvan hakları, kadına şiddete son” gibi kavramları burjuvazinin de savunabileceğini ve zaten savunduğunu görüyor mu? Hayır.
Türk solu, “Paris sokaklarında şarap fıçılarıyla barikat kurma ve kralın askerlerine çakmaklı tüfekle ateş etme” günlerinde kalmıştır …” (Engin Ardıç)

 

… Türk Solu ve Normal Sol üzerine okumak için…

Mülkiyet Nedir? / Pierre-Joseph ProudhonMülkiyet Nedir? / Pierre-Joseph ProudhonDerin MAЯҖ

Etrafınızda “ben solcuyum” diyen kaç kişi var? Birgün Ya da Cumhuriyet Gazetesi, Türk Solu Dergisi okuyan? Yürüyüşlerde Marx, Lenin, Deniz Gezmiş ve Atatürk posterlerini yanyana taşıyan kişileri tanıyor musunuz? İşçi sendikalarında aktif rol oynayan dostlarınız var mı? Bu insanlar hasretle beklediğimiz sol muhalefeti kuramadılar bir türlü. Neden?

Marxist ve Marxçı (Marx’a dair ama marxist olmayan) miras ile yüzleşmedi Türk solcuları. Oysa Marx anlaşılmadan hiç bir sol projenin anlaşılmasına da imkân yok. Leninist, Stalinist, Maoist… Hatta Kuzey Avrupa’nın sosyal demokrat modellerini de çözemezsiniz. Marx’ın bıraktığı yerden devam edenleri anlamak için de gerekli bu okuma; dünya soluna bugünkü şeklini veren düşünürleri anlamak için: Rosa Luxemburg, Ernst Thälmann, Georg Lukács, Max Adler, Karl Renner, Otto Bauer, Walter Benjamin, Jürgen Habermas,… Buradan indirebilirsiniz.

Türk solu iktidar olur mu?

Mülkiyet Nedir? / Pierre-Joseph ProudhonMülkiyet Nedir? / Pierre-Joseph ProudhonKendini « sol » olarak tarif eden hareketler hiç olmadıkları kadar zayıf ve bölünmüş bir tablo çiziyorlar bugün. Türk Solu Dergisi’nin ırkçı söylemlerinden CHP’nin darbe çağrılarına uzanan bir kafa karışıklığı hakim. Muhalefet boşluğunun müzmin bir hastalığa dönüştüğü şu dönemde Türk solu bu boşluğa talip olabilir mi? Daha önce Dikkat Kitap kategorisinde yayınladığımız Pozitivizm Eleştirisi gibi bu kitap da Türkiye’deki sola tarafsız bakan bir çalışma. İyimser görüşler kadar geçmişe dönük ağır eleştiriler de var. İlginize sunduğumuz 82 sayfalık bu kitap Türkiye’deki “sol” grupların sorgulamalarına, projelerine ışık tutmak amacıyla derlenmiş makalelerden oluşuyor. Kitabı buradan indirebilir ve paylaşabilirsiniz. Ele alınan başlıca konular: Solda özgürlükçü hareketler, 68 Kuşağı, Devrimci sol, Kemalizm, ulusalcı sol akımlar, Sol ve İslâm, Cumhuriyet Gazetesi.

Sosyalizm İslam’a uyar mı? (Tartışma)

Mülkiyet Nedir? / Pierre-Joseph ProudhonMülkiyet Nedir? / Pierre-Joseph ProudhonBir yanda zekât üzerinden eşitlikçi bir İslâm yorumu yapan anti-kapitalist Müslümanlar. Diğer tarafta bir türlü iktidar olamayan, sosyalizmi bilmeyen, kemalizmi demokrasi zanneden devletçi, hatta darbe yanlısı bir Türk solu.

Türk solu geçmişiyle yüzleşemekten korkuyor. Solcunun solcuyu katlettiği 1 Mayıs 1977 bir tabu. Deniz Gezmiş’in ulusalcı duruşunu da eleştiremiyorlar. Evet… Türk solcuları iktidara yürümek için bir koltuk değneğine muhtaçlar. Peki ya İslâm? Sosyalizm İslâm’a ne kazandırabilir? Sosyalist devletlerin Müslümanlara yaptığı onca eziyetten sonra Müslümanlar sosyalizm ile ittifak yapabilir mi? Derin Düşünce okurları tartıştılar, biz de kitaplaştırdık. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin