RSS Feed for This Post

Muhtemel / mümkün / possible / probable / المحتمل / ممكن

Hayat yaşanır. Ama hatıraların dikiz aynasından geriye baktığımızda yaşadıklarımız ve yaşamadıklarımız bir labirente benzer. Bir sürü pişmanlıklar, keşke’ler, iyiki’ler… Oysa hayat yaşanır, görünmez. Bu yüzden mekânsal hayat tasavvurları Hakikat’i ıskalamaya mahkûm. Yaşamadığımız hayatların, seçmediğimiz seçeneklerin bizim dışımızda bir yerlerde (bizden evvel ve ahir) var olduğunu vehmederiz. Bu vehim büyük ölçüde illiyet bağları ve ağlarından kaynaklanıyor. (Bkz. Derin Lügat maddesi Sebep-Sonuç / Nedensellik / İlliyet / Causality). Geçmişe bakarken mekânlaştırdığımız hatıralar yüzünden geleceği de bir mümkün yollar haritası sanıyoruz. Sanki geride bıraktığımız ayak izlerine benzer, önceden çizilmiş yollar varmış gibi tahayyül ediyoruz. Stéphane Chauvier’nin tabiriyle:

“… ‘Muhtemel’ nedir? Bu soruya tek bir cevap veremeyiz. Bir şeyin ihtimal dahilinde olduğunu söylediğimizde neyi kastediyoruz? Bazen dünyanın o andaki ya da geçmişteki veya gelecekteki halini düşünüyoruz. ‘muhtemel’ derken kâh bilmediğimiz bir gerçeği, kâh bilinen gerçeğe alternatif bir durumu kastediyoruz. Birincisinde ‘muhtemel’ kelimesi onu telaffuz edene, özneye, konuşanın bilgisine bağlı. İkinci durumda ise dünyadaki bir değişime bağlı. Birinci ‘muhtemel’ malümat dahilinde. İkinci ‘muhtemel’ ise dünya dahilinde …” (Le sens du possible – Muhtemelin Mânâsı)

Geçmişte aldığımız kararlara bakarak bir harita çizmek ve geleceğin de (henüz keşfedilmemiş) bir tür gizli harita olduğunu sanmak… Adeta dikiz aynasından gerideki yola bakarak öndeki virajları, kavşakları tahmin etmeye çalışan bir sürücü gibi yaşıyoruz hayatı. Özgür olduğumuzu tam anlamıyla bilmediğimiz için bu özgürlüğü yaşayamıyoruz! Önceden çizilmiş yolların içinden seçme özgürlüğünü savunurken deterministlere karşı çıkmış olmuyoruz aslında. Bir başka tür determinizmin tuzağına düşüyoruz! Nasıl kurtulabiliriz bu fikir tuzağından? Yine Stéphane Chauvier’den istifade ederek sözü bitirelim:

“… Mümkünün ontolojisini kendi epistemolojisi içinde akletmeliyiz. O zaman fark ediyoruz ki ihtimal özünde bir vehimdir, kurgudur. Ama gerçeğin bazı veçhelerini idrak etmek için mutlaka gerekli olan bir vehimdir. Keşfediyoruz ki tecrübeler gibi ihtimaller de bir bilme/öğrenme yoludur …”

 

Tavsiye okuma

makale

  1. Şans, Kader, Özgür İrade ve Zaman(1)
  2. Şans, Kader, Özgür İrade ve Zaman(2)
  3. Şans, Kader, Özgür İrade ve Zaman(3)
  4. Varlık ve Hiç – Jean-Paul Sartre (Bölüm 5:Özgürlük)
  5. Hayvan Serbesttir, İnsan Özgürdür…
  6. Ölüm’ün –E hâli (1): Heykel
  7. Ölüm’ün –E hâli (2): Sanat
  8. Ölüm’ün –E hâli (3): Kartal
  9. Ölüm’ün –E hâli (4) : Kâmiliyet / έντελέχεια
  10. έντελέχεια

E-kitap

  1. Sen insansın, homo-economicus değilsin!
  2. Derin Zaman / Zaman Nedir?
  3. Jean-Paul Sartre ile Kaliteli bir Ateizme Doğru
  4. Maymunist imanla nereye kadar?
  5. Modern Bir Put: Bilim
  6. Bir pozitivizm eleştirisi

Kitap

  1. Tehâfüt el-Felâsife (Gazzâlî Hazretleri)
  2. Quantum Reality, Relativistic Causality, and Closing the Epistemic Circle: Essays in Honour of Abner Shimony (The Western Ontario Series in Philosophy of Science)
  3. Approaches to Epistemology through Causality (Jude Anderson)
  4. Causality and Modern Science (Mario Bunge)
  5. Causality: Models, Reasoning, and Inference (Judea Pearl)
  6. Theories of Causality: From Antiquity to the Present (John Losee)
  7. Fiziksel Realite Meselesine Giriş (Prof.Dr. Ahmed Yüksel Özemre)
  8. Kur’an-ı Kerim ve Tabiat ilimleri (Prof.Dr. Ahmed Yüksel Özemre)
  9. Bilimin Öteki Yüzü (Dr.Yamina B. Mermer- Metin Karabaşoğlu – Senai Demirci)
  10. Bilimin Marifetullah Boyutları (Dr.Yamina B. Mermer)
  11. A Treatise of Human Nature (İnsanın Doğası Üzerine Bir İnceleme David Hume)
  12. An Enquiry Concerning Human Understanding (İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma- David Hume)

 

 

… E-kitap okumak için…

Senin tanrın çok mu yüksekte?

senin-tanrin-cok-mu-yuksekte

Güzel olan ne varsa İnsan’ı maddî varoluşun, bilimsel determinizmin ötesine geçirecek bir vasıta. Sevgilinin bir anlık gülüşü, ay ışığının sudaki yansıması, bir bülbülün ötüşü ya da ağaçları kaplayan bahar çiçekleri… Dinî inancımız ne olursa olsun hiç birimiz güzelliklere kayıtsız kalamıyoruz. Etrafımızı saran güzelliklerde bizi bizden alan, yeme – içme – barınma gibi nefsanî dertlerden kurtarıp daha “üstlere, yukarılara” çıkaran bir şey var. Baş harfi büyük yazılmak üzere Güzel’lik sadece İnsan’a hitab ediyor ve bize aşkın/ müteâl/ transandan olan bir mesaj veriyor: “Sen insansın, homo-economicus değilsin”.

İşte bu yüzden “kutsal” dediğimiz sanat bu anlayışın ve hissedişin giriş kapısı olmuş binlerce yıldır. Tapınaklar, ikonalar, heykeller insanları inanmaya çağırmış. Ancak inancı ne olursa olsun bütün “kutsal sanatların” iki zıt yola ayrıldığını, hatta fikren çatıştığını da görüyoruz:

  • Tanrı’ya benzetme yoluyla yaklaşmak: Teşbihî/ natüralist/ taklitçi sanat,
  • Tanrı’yı eşyadan soyutlama yoluyla yaklaşmak: Tenzihî/ mücerred sanat.

Kim haklı? Hangi sanat daha güzel? Hangi sanatçının gerçekleri Hakikat’e daha yakın? Bu çetrefilli yolda kendimize muhteşem bir rehber bulduk: Titus Burckhardt hem sanat tarihi hem de Yahudilik, Hristiyanlık, İslâm, Budizm, Taoizm üzerine yıllar süren çalışmalar yapmış son derecede kıymetli bir zât. Asrımızın kaygılarıyla Burckhardt okyanusuna daldık ve keşfettiğimiz incileri sizinle paylaştık.Buradan indirebilirsiniz.

Öteki Sinemanın Çocukları

oteki-sinemanin-cocuklariYakında sinemanın bir endüstri değil sanat olduğuna kimseyi inandıramayacağız. Zira “SinemaEndüstrisi” silindir gibi her şeyi ezip geçiyor. Sinema ürünleşiyor. Reklâm bütçesi, türev ürünlerin satışı derken insanlar otomobil üretir gibi film ÜRETMEYE başladılar. Belki en acısı da “sinema tekniği” öne çıkarken sinema sanatının unutulması. Fakat hâlâ “iyi bir film” ile çok satan bir sabun veya gazozun farkını bilenler de var. Çok şükür hâlâ ustalar kârlı projeler yerine güzel filmleryapmaya çalışıyorlar. Derin Düşünce yazarları da “İnsan’sız Sinema Olur mu?” kitabından sonra yeni bir sinema kitabını daha okurlarımıza sunuyorlar. “Öteki Sinemanın Çocukları” adlı bu kitap 15 yönetmenle buluşmanın en kolay yolu: Marziyeh Meshkini, Ingmar Bergman, Jodaeiye Nader Az Simen, Frank Capra, Dong Hyeuk Hwang, Andrey Rublyov, Sanjay Leela Bhansali, Erden Kıral… Buradan indirebilirsiniz.

kitap-tanitan-kitap-6Kitap Tanıtan Kitap 6

Bir varmış, bir yokmuş. Mehtaplı bir eylül gecesinde Ay’a bir merdiven dayamışlar. Alimler, yazarlar, şairler ve filozoflar bir bir yukarı çıkıp oturmuşlar. Hem Doğu’dan hem de Batı’dan büyük isimler gelmiş: Lev Nikolayeviç Tolstoy, René Guénon, Turgut Cansever, El Muhasibi, Şeyh-i Ekber, Cemil Meriç, Arthur Schopenauer, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahmud Sâmi Ramazanoğlu, Mahmut Erol Kılıç… Sadece bir kaç yer boş kalmış. Konuklar demişler ki “ başka yazar çağırmayalım, bu son sandalyeler bizim kitabımızı okuyacacak insanlara ayrılsın”. Evet… Kitap sohbetlerinden oluşan derlemelerimizin altıncısıyla karşınızdayız. Buradan indirebilirsiniz.

Önceki kitap sohbetleri:

kapak-kucuk-2Gözle dinlenen müzik: Tezyin

Batı sanatı her hangi bir konuyu “güzel” anlatır. Bir kadın, batan güneş, tabakta duran meyvalar… İslâm sanatının ise konusu Güzellik’tir. Bunun için tezyin, hat, ebru… hatta İslâm mimarîsi dahi soyuttur, mücerred sanattır.

Derrida, Burckhardt, Florenski ve Panofski’nin isabetle söylediği gibi Batılı sanatçı doğayı taklid ettiği için, merkezi perspektif ve anatomi kurallarının hakim olduğu figüratif eserler ihdas eder. Bu taklitçi eserler ise seyircinin ruhunu değil benliğini, nefsini uyandırır. Zira kâmil sanat tabiatı taklid etmez. Sanat fırça tutan elin, tasavvur eden aklın, resme bakan gözün secdesidir. Tekâmül eden sanatçı (haşa) boyacı değil bir imamdır artık. Her fırça darbesi tekbir gibidir. Zahirde basit motiflerin tekrarıyla oluşan görsel musiki ile seyircilerin ruhu öylesine agâh olur ki kalpler kanatlanıverir. Müslüman sanatçı bu yüzden tezyin, hat, ebru gibi mücerred sanatı tercih eder. Güzel eşyaları değil Güzel’i anlatmak derdindedir. Çünkü ne sanatçının enaniyet iddiası ne de seyircinin BEN’liği makbul değildir. Görünene bakıp Görünmez’i okumaktır murad; O’nun güzelliği ile coşan kalp göğüs kafesinden kurtulup sonsuzluğa kanat açar.

Tezyinî nağmeleri gözlerimizle işitmek için yazıldı bu e-kitap. John locke gibi bir “tabula rasa” yapmak için değil Hz. İbrahim (as) gibi “la ilahe” diyebilmek için. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 5 Trackback(s)

  2. Nis 28, 2015: Hak / Right / Droit / حق
  3. Tem 7, 2015: Zaman-Mekân / Time-Space / शून्यता /悟り/ الزمان والمكان
  4. Ağu 21, 2015: Zamanda Yolculuk / Time Travelling / السفر عبر الزمن | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  5. Eyl 28, 2015: Kader / Destiny / القدر | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  6. May 16, 2017: Bir Silah Sistemi Olarak Para | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin