RSS Feed for This Post

The QI Book of the Dead / John Lloyd, John Mitchinson

iq-book-of-dead“… Freud hayatı boyunca depresyon ve paranoyadan muzdarib oldu. Terapist dostu Wilhelm Fleiss’in tavsiyesi üzerine, ruhsal çalkantılarını kokainle tedavi etmeye çalıştı. Fleiss cinsel sorunlardan hastalıklara kadar her rahatsızlığın burun kemikleri ve zarlarıyla belirlendiği ve kokainin bunlara bağlı belirtileri hafifletebileceği yolunda çok tehlikeli bir teori geliştirmişti. Freud aldığı ilk sonuçlardan memnun kaldı, hatta nişanlısını “ona güç vermesi ve yanaklarına allık getirmesi” için biraz kokain almaya teşvik etti. Yakın bir arkadaşının ciddi biçimde müptela haline gelmesinden sonra, kokain tüketimini azaltarak puroya yöneldi ve çok geçmeden günde yirmi tane içme alışkanlığını edindi. Bu da zamanla onu ölüme götürdü, ama önce  ağız kanserinden dolayı ıstırap verici otuz ameliyat geçirdi. Ameliyatlarla bütün üst çenesi ile damağının sağ tarafı alındı; yemek yemesi ve konuşabilmesi için ağzına uygun bir plaka takıldı. Yine de uslanmayarak, bir çamaşır mandalıyla açık tuttuğu ağzına bir puro sıkıştırma yoluna gitti. İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasından üç hafta sonra öldü; doktoru aşırı dozda yoğun morfin vererek can verme sırasındaki acılarını hafifletti …”

 

… Freud, psikanaliz ve gurbet üzerine okumak için…

freud-kapakGurbetçi Freud ve “Das Unheimliche”

Modern insanın kalabalıkta duyduğu yalnızlığı sorgulamak için iyi bir fırsat… Sigmund Freud gurbette olma duygusunu, yabancılık, terk edilmişlik hissini anlatan “Das Unheimliche” adlı denemesini 1919’da yayınlamış. İsminden itibaren tefekküre vesile olabilecek bir çalışma. Zira “Unheimliche” alışılmışın dışında, endişe verici bir yabancılık hissini anlatıyor.

Bu hal sadece İnsan’a mahsus: Kaynağında tehdit algısı olmayan, hayvanların bilmediği bir his. Belki huşu / haşyet ile akrabalığı olan bir varoluş endişesi? Gurbete benzer bir yabancılık hissi, sanki davet edilmediğim bir evdeyim, kaçak bir yolcuyum bu dünyada. Freud’un İd (Alt bilinç), Benlik (Ego), Üst Benlik (Süperego) kavramları iç dünyamızdaki çatışmalara ışık tutabilir mi? Dünyada yaşarken İnsan’ın kendisini asla “evinde” hissetmeyişi acaba modern bir hastalık mıdır? Teknolojinin gelişmesiyle baş gösteren bir gerginlik midir? Yoksa bu korku ve tatminsizlik hali insanın doğasına özgü vasıfların habercisi,  buz dağının görünen ucu mudur? Hem Sigmund Freud’u tanıyanların hem de yeni keşfedecek olanların keyifle okuyacağını ümid ediyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin