RSS Feed for This Post

Mısır’da tek suçlu : Müslüman Kardeşler(!)

misir-psikolojik_savas

Fransız gazetelerinden tercüme yapacaktım, midem kaldırmadı. Mısır’daki kan gölünü analiz eden “uzmanlar” akıllara zarar iddialarıyla kamuoyunu uyutmaya devam ediyor. Tam bir psikolojik harp. Meselâ Le Monde’dan bir kaç satır:

  • Darbecilerin arkasında ciddi bir halk desteği var (Hélène Sallon)
  • Müslüman Kardeşler ya Mısır’a hakim olacak ya da ülkeyi yakacaklar… Kahire’de Müslüman Kardeşler şiddeti tahrik ediyor (Serge Michel)

Le Figaro, Parisien, La Croix… Hepsi Mısır’daki darbecilerin basın bürosu gibi çalışıyor. Hristiyanları yok etmek isteyen, demokrasi düşmanı bir Mursi profili çiziliyor sürekli. Savunulan ortak tez şu:

“Bu darbe aslında darbe sayılmaz, arkasında halk var ve 2000 ölü aslında içilmesi gereken acı bir ilaç. Çünkü Müslüman Kardeşler çok tehlikeli insanlar”

 Bu kadar çok “uzman” ve gazetecinin bir ağızdan, neredeyse aynı kelimelerle konuşması rastlantı değil. Bu yapılanlar basit bir cahillik veya İslâm korkusu ile açıklanabilecek türden “hatalar” hiç değil. Özetle Fransız kamuoyu Mısır konusunda abluka altında. Diğer batılı kaynaklarda da bir kaç istisna dışında çok farklı bir şey görmedim. Bu koşullarda sadece Fransa’dan değil  Avrupa’dan dahi doğru dürüst bir hamle beklemek akıllıca olmaz. İsrail’i rahatsız edebilecek tek satır yazılmıyor ve yazılmayacak gibi görünüyor. Emir büyük yerden!

… Bu konuda okumak için…

Yahudi oldukları için mi zalimler?

Bu kitapta başlıca 4 konu bulacaksınız:

  • Yükselen Yahudi nefretinin Müslümanlar için bir afyon olması
  • Yahudi şeriatının İsrail zulmündeki rolü
  • Filistin’de zulüm gören insanların hayatı
  • Filistin sorunu ile ilgili güncel diplomatik hesaplar

Neden?

İsrail bir çok bakımdan Türkiye’ye benzeyen bir ülke. Paranoyak bir ulus-devlet. “Yoktan var edilmiş bir millet” dört tarafı “düşmanla çevrili” kutsal bir vatanda yaşıyor. Terör tehlikesine karşı ülkenin güvenliği için(?) haklar ve özgürlükler çiğneniyor. Devlet eliyle düşman üretiliyor!

Yahudilik devletin elinde siyasî bir araç mı yoksa Yahudiler hâlâ Hz. Musa’nın yolundan mı gidiyorlar? Bu zulümün sorumlusu Tevrat ya da diğer Kutsal(?) kitaplar mı? Yoksa tersine, İsrailliler dinden uzaklaştıkları için mi bu kadar zalim oldular?

İsrailliler soydaşlarını yok eden Nazi zulmünü adeta kopyasını ürettiler kendi ülkelerinde. Filistinlileri toplama kamplarına hapsedip duvarla çevirdiler. Ama tam da bu yüzden kendi ülkeleri dünyanın en büyük açık hava hapishanesi oldu. Milyonlarca Filistinli esir ve milyonlarca Yahudi gardiyan-cellat rolünde. Ülkenin gençlerine vaad edebileceği tek meslek bu, gardiyan-cellat. Ya da İsrail’i terk edip ABD veya bir Avrupa ülkesine kapağı atmak. Gidemeyenlerin ülkesi oluyor İsrail… Kendi zulmü altında ezilen, korku içinde yaşayan, dünyasıyla beraber Ahiret’ini de kaybetmiş olan İsrailli zannederimFilistinliden bile daha zavallı bir durumda bu yüzden. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 9 Yorum

  2. Yazan:Muzaffer Kazım Tarih: Ağu 20, 2013 | Reply

    Merhabalar

    Ben de almanca ve ispanyolca haberlere biraz baktım. (Almanca olanlardan devam edeyim Ispanyollar nispeten objektif oluyor.)Müslüman kardeşlerden bahsederken başında “şiddete meyyal”, “şiddet yanlısı” gibi ibareler var. Haberi bir alman yazmışsa “Mursi berbat bir adamdı ama seçimle gelmişti ama yine de bir darbedir”. Ortodoğulu bir başka muhabir yazmışsa “darbedir ama bu adamlar darbeyi hakediyor”. Yine yunan soyisimli olduğu çağrışımı yapan biri yazmışsa “Kıptiler rejimi desteklemeye mecbur.Kiliselerini yakan müslüman kardeşleri mi destekleyecekti”

    Işte zavallı batı. Doğru bilgi kaynaklarına bu kadar uzak kalan ve sürekli psikolojik harekata maruz tutulan batı insanı.

    Allah onları doğru bilgiye ulaştırsın.

    Selamlar

  3. Yazan:Vedat öğretmen Tarih: Ağu 25, 2013 | Reply

    Sivasta öldürülen canlar can değil miydi? Fransızlar ikiyüzlü de siz değil misiniz? Ölen müslümansa hemen insan hakları arıyorsunuz. Suudide demokrasi mi var, niye suudi kralını köşklerde ağırlıyorsunuz? Batı sizi övdüğünde bak batı bile bizimle ilgili iyi konuşuyor diyorsunuz, hala anlamadınız mı batının ikiyüzlü olduğunu.

  4. Yazan:Muhalif Tarih: Ağu 26, 2013 | Reply

    Sivasta öldürülenler müslüman değil mi idi peki? Hayır yani onlar öldürülünce “oh” mu dedik, gezi parkında ölenlere “oh” mu dendi bu sitede. Bu ülkede batıya yalakalık eden kesimler ayan beyan ortada zaten, dindar kesime çamur atmadan önce bi herkes kendi gözündeki çöpe odaklansa. Kendi adıma konuşursam, sizler mısır’da direnen müslümanlara ne kadar üzülüyorsanız emin olun, sivasta, gaziosmanpaşada öldürülen canlara biz 2 katı üzülüyoruzdur.

  5. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Ağu 27, 2013 | Reply

    Fransızları koy bir kenara. Emin ol içimideki Fransızlar kadar olamazlar. Facebook’ta ulusalcı ahbaplarımın Mursi ve İhvan hakkında yazdıklarını okudum. Gerçekten inanılmaz.
    Bu olylar büyük bir samimiyet imtihanı oldu. Ulusalcılar, politika gereği bu zulmü görmemeyi tercih etti. Ama asıl acı olan, bununla yetinmediler, ihvanın bu zulmü hakettiğini ima eden yazılar paylaştılar.
    Böylece ne mal olduklarını anladık. Şahsen artık bu insanlara değer vermiyorum. Siyaset gereği zulmü alkışlayan adam adidir, lamı cimi yok. Bundan sonra böyle adamlarla konuşmaya dahi tahammülüm yok.

  6. Yazan:my Tarih: Ağu 27, 2013 | Reply

    eyv. Ortadogu’da iyi ile kötünün karisik, kurt ile kuzunun sarmas dolas gezmesine alisik idik. Ama Suriye, Misir’daki katliamlar ile Taksim’deki Capulcu ayaklanmasinsan sonra manzara degisti, takke düstü, kel göründü. Ben de aynen senin gibi bu vicdansizlarla oturup konusmak dahi istemiyorum 🙁

  7. Yazan:Sebnem Tarih: Ağu 28, 2013 | Reply

    Karşılıklı birbirimizi suçlamak epey kolay.

    Ama ben nerede hayal kırıklığına uğradığımı yazmak isterim.

    Gezi Parkı olaylarında insanların kafalarına biber gazı kapsülleri isabet edip kafatası parçalanırken ya da gözleri çıkıp kör olurken ianılmaz bir umursamazlık hatta polis şiddetini mazur gösterecek paylaşımlar yaptınız. Bu, AKP’nin devletmesinden rahatsız olmayan bi kesimin ceberruk devleti, “ama onlar da yaktılar yıktılar, terörist yahu bunlar, devlet nizamı sağladı” refleksiyle savunması idi ve üzgünüm ama bu refleksle ahlaki üstünlüğü yitirdiniz ve komplo teorilerine sarıldınız.

    Ali İsmail Korkmaz’ın görüntüleri toplum vicdanını AKP tetikçilerine rağmen epey rahatsız etti ve Egemen Bağış bile olayı kınamak zorunda kaldı. “polisin destan yazdığını” söyleyen Başbakan’dan, acılı aileye -hadi gözyaşını geçtim- bir üzüntü, rahmet bildirimi bile gelmedi haliyle. Hala aklıma Ruşen Çakır’ın, Başbakan’ın katılığı karşısında, Metin Lokumcu için “ama öldü efendim…” demesi geliyor. Burada vicdan yitti beyler, geçmiş olsun.

    Diğer hayal kırıklığı ise Gezi Parkı eylemine destek verenlerin, aman iktidarı desteklermiş gibi görünmeyim refleksi ile Mısır’daki darbe ve şiddet hakkında suskun kalması.

    Erdoğan, Mısır ve Suriye’yi o kadar çok iç siyaset malzeme haline getirdi, Gezi=Tahrir, Kazlıçeşme veya Saraçhane=Adeviye benzetmesi yaptı ki, Gezi eylemine destek veren insanlar, MIsır’da olan olayları dehşetle izlese dahi Erdoğan’la aynı safa düşmeme pahasına seskin kalmayı tercih etme eğilimi gösterdiler.

    Ölülerin “bizden”, “onlardan” diye ayrılması içinde yaşadığımız ve en utanç duymamız gereken durumdur bence. Gerçi her mitingine “onlar…bizler…” diye başlayan bir Başbakanı patolojik bir azimle savunmak, bunu da paket olarak yanında getiriyor.

    Diğer bir utancı da yüzününe vurmak isterim. Dolmabahçe’de “camiye ayakkabı ile girdiler” propagandası yapanlar da kendi kirli propagandaları ile karşılaştılar, zira Mısır devlet televizyonu, aynı şekilde El-ezher Cami’ne sığınanların “geride bıraktıları çöp birikintilerini” gösteriyordu.

    Bence artık aklı başa alma zamanı.
    17 yaşında MIsır’da ölen Esma için ya da Ali İsmail Korkmaz için de ayrım gözetmeden üzülmeden bu dar boğazdan çıkmak zor. Çıkamayan marinalleşecek, insanı hasletlerini yitirdiğini -şanslıysa- farkettiğinde kendiyle yüzleşmesi gerekecek.

  8. Yazan:çılgın hamdi Tarih: Ağu 28, 2013 | Reply

    “Gezi Parkı olaylarında insanların kafalarına biber gazı kapsülleri isabet edip kafatası parçalanırken ya da gözleri çıkıp kör olurken”

    o insanlar biber gazı kapsülleri ile deil sapanla atılan çelik bilyelerle yaralandılar.evet ölmeleri yaralanmaları yazık tabi.ama 2ci günden sonra toplanan it kopukun arasında neden durdular?

  9. Yazan:Darbe istemez! Tarih: Ağu 28, 2013 | Reply

    deniz gezmis haksiz yere olduruldu ama bu onu hakli yapmaz, babasina yazdigi mektuplardan ogrendik, turk irkinin ustunlugunden(!) bahseden bir ulusalciydi.

    darbe isteyen capulcularla darbeye direnen misirlilari bir tutamazsiniz, olmek ve yaralanmak insani hakli yapmaz. magduriyetler uzerine kurmaya calistiginiz kimlikler kagit satolar gibi cokuyor her seferinde 🙂

  10. Yazan:Tayfun Tarih: Ağu 29, 2013 | Reply

    Hala ısrar ve inatla çapulcuları savunanlara: Avrupa’da eylemleri SADECE protesto ettikleri konudan muzdarip olan insanlar yapar. Her protestoda dünyanın yaka silktiği komünizmi çağrıştırıcı semboller yer almaz. Çevre protestosuysa çevreci, insan hakları protestosuysa insan haklarıyla ilgili, işçi hakları ile ilgiliyse işçi hakları ile ilgili mevcut durumla ilgili, (70’lerden kalma ezbere olan pankart, tezahüratlar değil, çünkü o dönemki işçi hakları ihlalleri ile bugünküler haliyle farklıdır), bir altyapı eksikliğinden kaynaklıysa altyapıyla ilgili yaratıcı, mesaj verici pankartlar, tezahüratlar olur. Bu protestoları yapanların sayısı çoğu zaman 100’ü geçmez. Ama talepleri ciddiye alınır. Çünkü taleplerinde samimidirler ve o protesto kılıfının altına gizledikleri bir gizli hedefleri yoktur. Haklı talepleri karşılandığında dağılırlar, evlerine giderler. Çünkü, hiçbirisi orada olmaktan dolayı memnun değildir. Meydanın ortasında öylece dikilmekten zevk alan insanlar değillerdir, işleri güçleri vardır, hayatları vardır. 100binlerce neyi protesto ettiğini dahi bilmeyen, en iyi bildiğini iddia edeni maksimum 3-5 ezberletilmiş sloganvari cümleyle protesto nedenini açıklayabilen, birçoğu aldığı uyuşturucu maddenin tribinde ya da aldığı alkolün etkisinde mantıktan olabildiğince uzak bir şekilde yönlendirilmeye son derece açık bir şekilde çobanları istediği takdirde öfkelendirilebilen, istediği takdirde eğlendirilebilen koyun modundaki adamın uygulanamaz, ütopik taleplerinin ciddiye alınmaması, bu taleplerini tehdit ve zorla dikte etmeye çalıştıklarında ise, sayıca çok olmaları ve yaşadıkları trip hali ve aralarında bazılarının kamu mallarına, polise son derece şiddetli bir şekilde saldırdığı da varsayıldığında ben oradaki protestoculara yapılanları az ve yetersiz görüyorum. Öldürmeye gelen öldürülür, ava giden avlanır. O protestocular arasında polis öldürmeyi bir itibar aracı sayanlar vardı. O protestocuların arasında adam öldürmeyi sıradan bir olay sayanlar vardı. Kimse benden o ölen göstericilere üzülmemi beklemesin. Ha eğer ölenler o öldürmeye gidenler değil de, onların yanındaki koyunlarsa, o zaman üzülürüm. Keşke o şerefsizlerin yalanlarına kanıp, peşlerine takılmasalardı.

    Gezi kazansa ve Tayyip Erdoğan’ı indirse ne olurdu? Mısır olurduk, rezil olurduk, sokaklar şu anda suçtan geçilmiyor olurdu, iç savaş çıkardı, asker de durumdan vazife çıkararak tekrar yönetimi ele geçirip, tutuklu generalleri salıp, başbakanı idam edip, 82 anayasasından çok daha sert bir anayasa çıkarırdı. Etraf çöpten geçilmezdi, yol inşaatları, konut inşaatları dururdu, insanlar işsiz kalırdı, kimse kimseye güvenemezsi. Yalancıyı, hırsızı, gaspçıyı, sahtekarı şikayet edecek bir merci bulunamazdı. Çünkü bütün kilit görevler bunlar tarafından kapılmış olacaktı. Batman’in son filminde şehir Bane tarafından ele geçirildiğinde yaşanan durum gibi bir durum. Toplum kısa bir süre sevinir gibi olsa da bir süre sonra tekrar çok pişman olacaktı. Çünkü, yeni gelecek ara rejim hükümeti bir anda herkese para dağıtacaktı. Mısır’da olduğu gibi bir günde petrol stokları artacaktı. Ülkede suni bir karnaval havası yaratılacaktı. Biz bu filmi daha önce gördük. Tekrar olmaz. Heveslenmeyin!

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin