RSS Feed for This Post

Humeyni’yi Atatürkleştirmek?

 

“… Şeriatî’nin “İslamcı” duruşunu belirgin kılan özelliği, düşüncesini Batılı kaynaklara yaslama konusunda nispeten rahat davranırken, aynı zamanda İslam kültürünün zaman içinde karanlıklara gömülmüş ya da kısmen sislerin arkasında kalmış seçkin ve çarpıcı kişiliklerini gün yüzüne çıkarma konusunda gösterdiği yoğun çabadır. Buna Hazreti Hüseyin, Hazreti Fatma, Hazreti Zeynep ve Ebu Zerr üzerine yaptığı okumalar örnek verilebilir. Konuşmalarından çözülmüş metinlerde, Paris’teki hocası Prof. Berque’nin ona öğrettiği yöntemi kullanarak, dinî kavramlara yeni bir dinamizm kazandırma çabası bir hayli belirgindir. Kelimelere verdiği önemi bir yerde, “Bir kelimeyle bir ay yaşayabilirim” diyerek ifade etmektedir. Kendisiyle ilgili yapılmış önemli bir biyografi çalışmasının yazarı olan Rahnema’ya göre Şeriatî, bütün Müslümanların kelime haznesindeki yaygın olarak kullanılan terimleri alarak sakin ninniler elektrik akımlarına dönüşene kadar yeniden yorumluyordu. İranlı Şiilerin tarihsel hafızasında tevekkül, kadercilik ve kendine duyulan acıma hissiyle çınlayan kelime ve kavramlar, onun kullanımında birden güçlü ve dinamik eylem kavramlarına dönüşüyordu. Onun bir sosyolog olarak İslamî kavramlara getirdiği derinlikli ve radikal yeni yorumlar, tarihi ve toplumu bir de tarih dışında tutulanların, yenilenlerin, ezilenlerin açısından okuma gibi bir kaygıyla şekilleniyordu. Felsefi ve sosyopolitik açıdan uygun, modern ve değişim esaslı bir özellik kazanan tevhid, şirk, din, Şiîlik hatta Sünnîlik, namaz, hac, adalet, eşitlik, şefaat, gaybubet, taassup, velayet, hidayet ve benzeri kavramlar, müslüman ailelerde yetişmiş milyonlarca aydın ve genç için anlamlı ve faydalı kavramlar haline geliyordu …”

 (Yakın Yabancı / Cihan Aktaş)

… Bu konuda okumak için…

  İslâmcılık, Devrim ile Demokrasi Kavşağında

Müslümanca yaşamak için devletin de “Müslüman” olması mı gerekiyor? Bu o kadar net değil. Çünkü İslâm’ın gereği olan “kısıtlamaları” insan en başta kendi nefsine uygulamalı. Aksi takdirde dinî mecburiyet ve yasakların kanun gücüyle dayatılması vatandaşı çocuklaştırıyor ister istemez. İyi-kötü ayrımı yapmak, iyiden yana tercih kullanacak cesareti bulmak gibi insanî güzellikler devletin elinde bürokratik malzeme haline geliyor. 21ci asırda Müslümanca yaşamak kolay değil. Yani İslâm’ın özüne dair olanı, değişmezleri korumak ama son kullanma tarihi geçmiş geleneklerden kurtulmak. AKP’yi iktidara taşıyan fikrî yapıyı, Demokrasi-İslâm ilişkisini, İran’ı ve Milli Görüş’ü  sorguladığımız bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

 

 Müslüman’ın Zaman’la imtihanı

Sunuş: Müslümanlar dünyanın toplam nüfusunun %20’sini teşkil ediyorlar ama gerçek anlamda bir birlik yok. Askerî  tehditler karşısında birleşmek şöyle dursun birbiriyle savaş halinde olan Müslüman ülkeler var. Dünya ekonomisinin sadece %2-%3′lük bir kısmını üretebilen İslâm ülkeleri Avrupa Birliği gibi tek bir devlet olsalardı Gayrı Safi Millî Hasıla bakımından SADECE Almanya kadar bir ekonomik güç oluşturacaklardı. Bu bölünmüşlüğü ve en sonda, en altta kalmayı tevekkülle(!) kabul etmenin bedeli çok ağır: Bosna’da, Filistin’de, Çeçenistan’da, Doğu Türkistan’da ve daha bir çok yerde zulüm kol geziyor. Müslümanlar ağır bir imtihan geçiyorlar. Yaşamlarını şekillendiren şeylerle ilişkilerini gözden geçirmekle başlıyor bu imtihan. Teknolojiyle, lüks tüketimle, savaşla, kapitalizmle, demokrasiyle , “ötekiler” ile ve İslâm ile olan ilişkilerini daha sağlıklı bir zemine oturtabilecekler mi? Müslüman’ın Zaman’la imtihanı adındaki 204 sayfalık bu kitap işte bütün bu konuları sorgulayan ve çözümler öneren makalelerden oluşuyor.

Trackback URL

  1. 2 Yorum

  2. Yazan:Derin Düşünce (@DDGrubu) Tarih: Şub 12, 2013 | Reply

    Humeyni’yi Atatürkleştirmek?: http://t.co/dSa35sWm

  3. Yazan:Güncel Haberler (@guncelhaberler) Tarih: Şub 12, 2013 | Reply

    Humeyni’yi Atatürkleştirmek?: http://t.co/uSTT5VMZ

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin