RSS Feed for This Post

YAKINDA: Soyut Sanat Müslümanın Yitik Malıdır

“… Afganistan’daki bir medreseyi, Bosna’daki bir camiyi, Hindistan’daki Taj Mahal’i görsel olarak islâmî yapan nedir hiç düşündünüz mü? Anadolu kilimlerini, İran halılarını, Fas’taki gümüş takıları, Endülüs’teki sarayları birleştiren nedir? Müslüman olmayan bir insan bile kolaylıkla “bunlar İslâm sanatıdır” diyebilir. Sanat tarihi konusunda hiç bir bilgisi olmayanlar için de şüpheye yer yoktur. Şüpheye yer yoktur da… bu ne acayip bir bilmecedir! Endonezya’dan Fas’a, Kazakistan’dan Nijerya’ya uzanan milyonlarca kilometrekarelik alanda yaşayan, belki 30 belki 40 farklı lisan konuşan Müslüman sanatkârlar nasıl olmuş da böylesi muazzam bir görsel bütünlüğe sadık kalabilmiştir?  

21ci asrın büyük şirketlerine bakın meselâ. Logolarını, web sayfalarını, antetli kâğıtlarını birbirine uydurmak için milyonlar harcıyorlar. Grafikeri, sanat direktörü, reklâm kampanyası… Üstelik yerel kültürü, bölgesel farkları ihmal ederek yapıyorlar bunu. Sanat bile olmayan kurumsal iletişim makinaları yerel kültürün görsel vasıflarını hiçe sayıyor.  

Müslüman sanatçıların eserlerindeki görsel bütünlük ise böyle tepeden inme bir dayatma değil. Bir bütünlük var ama tektipleştirme, aynılaştırma değil bu;  yaşadığı bölgedeki insanların zevklerini, ihtiyaçlarını ve imkânlarını dikkate alan, çoğulcu bir bütünlük. Yerel kültür ve halkın tercihleri eserlere yansıyor… Fakat yine de sanatçılar bütün İslâm ülkelerini gezip görmüş gibi “gizli bir ana doktrine” sadık kalmışlar. Daha da acayip olanı bu sadakatın asırlarca sürmüş olması. 8ci asırdan kalma bir eser alın elinize, meselâ Bağdat’tan gelen bir Kur’an sayfası olsun bu. Diğer elinize 16cı asırdan kalma bir Kütahya çinisi alın. Sadece mesafelerin değil aradan geçen asırların bile bozamadığı bu görsel bütünlüğe hayret edeceksiniz. Nedir peki bu “gizli doktrin” ? Abbasileri, Emevileri, Osmanlıları, Selçukluları, Tatarları, Boşnakları ve Berberleri birleştiren görsel kurallar ne olabilir?   …”

Resimleri büyük olarak görmek için yazının devamına tıklayınız.

 

 

Trackback URL

  1. 6 Yorum

  2. Yazan:Barış Tarımcıoğlu Tarih: Kas 27, 2012 | Reply

    Harika bir tespit:

    ” Müslüman sanatkârlar nasıl olmuş da böylesi muazzam bir görsel bütünlüğe sadık kalabilmiştir? ”

    Bence bunun sebeplerinden biri İslam’ın düşünce yapısına yapmış olduğu hayırlı müdahalenin ikonografi’den uzak oluşu olabilir. Ayrıca ilk dönem Müslümanların, ister sahabe, ister tabiin, yazılıdan ziyade, sözlü bir kültürün içinden çıkmalarıdır.

    Bugün bile aynı bütünlüğün devam etmesi, belki de perspektifin “bizim mahalleye” çok geç uğraması ile açıklanabilir, yani bunun belki de “temsiliyet” ile ilgisi vardır, perspektif yoksa temsil etmeye çalışmayan bir sanat ne kadar “representatif” olabilir ki? Olamayınca da yerel kültürden fazla etkilenmez, bu da hayırlı bir şeydir, herhalde…

    Müslüman sanatçı sanatını “bireyselliğinin dışa vurumu” olarak kullanmıyordur demek ki…

    ilham verici yazı için teşekkürler…

  3. Yazan:my Tarih: Kas 27, 2012 | Reply

    Baris Bey Selamlar, iyi aksamlar,

    tesekkürler bu yorum için, “sözlü kültür etkisi” dediginiz gibi çok büyük bir rol oynadi sanirim, ayrica temsiliyet konusunda söylediklerinize katiliyorum.

    Fakat ek olarak, resmin putlasmasina karsi temkine ek olarak, zannediyorum Müslüman sanatçi için dogayi taklit etmek aptalca hatta vülger, adice bir seydi. Yani Gerçek bir çiçek varken resmi ona benzetmeye çalismak Müslümanca bir bakista saçma olabilir. Gerçek sanatçi taklid olmayayan bir seyler çizebilmelidi, zannediyorum böyle bir bakis var bastan beri. Tabi onlar edepli insanlar olduklari için bu kadar açik ifade etmemis olabilirler 🙂

    Zannediyorum Müslüman sanatçi için “soyut” olmayan sanat sanat degildir denebilir ki sanatin asil islevinin taklit olmamasi gerektigi sadece Islam’a özgü bir algi degil, meselâ Ölüm’ün Işığında Zaman Kavramı isimli yazidan bir alinti :

    -400’lerde yaşamış Yunanlı ressam Zeuxis yaptığı üzüm tasvirlerini gerçek sanarak yemeğe gelen kuşlarla övünürmüş. Doğanın güzelliklerine yaklaşmanın , Sanat’ı yücelttiğini iddia edermiş. Tekrar kendimize sormak lâzım, hayvanları aldatabilmeyi Sanat’a amaç edinmek Sanat’ı yüceltir mi yoksa tam tersine dekoratif malzeme mertebesine mi indirir? Hegel Estetik Derslerine Giriş‘te bu ve buna benzer argümanlarla Kant’ın fikirlerine hücum ediyor :

    “Tabiat aynı anda beş duyuya hitap eder. Oysa [taklitçi] sanat ancak bir duyuyu aldatabilir. Bu sebeple kendini taklit rolüne hapseden bir sanat sürünerek bir fili taklid etmeye çalışan solucana benzer. Taklitçi sanat gerçek canlılığın yerine ancak Hayat’ın bir karikatürü olabilir!”

  4. Yazan:Güncel Haberler (@guncelhaberler) Tarih: Kas 27, 2012 | Reply

    YAKINDA: Soyut Sanat Müslümanın Yitik Malıdır: http://t.co/PJF8dCni

  5. Yazan:Barış Tarımcıoğlu Tarih: Kas 27, 2012 | Reply

    “zannediyorum Müslüman sanatçi için dogayi taklit etmek aptalca hatta vülger, adice bir seydi. Yani Gerçek bir çiçek varken resmi ona benzetmeye çalismak Müslümanca bir bakista saçma olabilir. Gerçek sanatçi taklid olmayayan bir seyler çizebilmelidi, zannediyorum böyle bir bakis var bastan beri. ”

    Selamlar,düşündüm de çok mantıklı bir saptama bu. Zaten en başından beri Müslüman sanatçılar için “resim yapmak yasaktı onun için soyut işlere yöneldiler” lafzından kıllanmışımdır, biraz fazla oryantalistik gelmişti.(gıcık bir tınısı var bu sözcüğün ama anladınız derdimi herhalde)

    Yani bence sizin bu yazı çok önemli, son zamanlarda bakıyorum İran’dan bu konu üzerine kafa yoranlar çıkıyor, gerçek anlamda İslam sanatını üzerine, biz de medya gündemleri hep çok farklı malumunuz…”eh ne yapalım muazzam batı sanatı karşısında biz de en fazla bu kadarını yapabilirdik” türevinden değil de, tamamen batı üzerinden değil, tamamen Müslüman sanatçıyı 7-10.yüzyıllar arasındaki “özel ivme ve aydınlanma” bağlamında değerlendiren bir tespit çalışması bence önemli bir boşluğu dolduracaktır. Bu konuda ülkemizdeki sol entelijans hala gönülsüz, işi dönüp dolaştırıp hükümete, kültür bakanına filan çıkartırlar, tartışma da ucubeleşir, sanat muhafazakarlaşıyor mu filan diye sulandırırlar…

    Oysa sizin hatırlattığınız Zeuxis’nin üzümleri meselesi üzerinden, Müslüman sanatçının halihazırda, çok farklı bir kulvarda olduğu gerçeği ortaya çıkıyor, hiç te öyle bizimkiler “yav ne yapalım yasak işte, yoksa adam gibi resim yapardık” dememişler demek ki..

    Hem bu Zeuxis’in üzümleri meselesinden doğayı taklit etmenin saçmalığı ortaya çıkınca, doğayı “distort” etme debelenmesi de otomatikman çöpe gider, bu da sur-realistlere, dadacılara kapak olur:)

  6. Yazan:my Tarih: Kas 27, 2012 | Reply

    … Zaten en başından beri Müslüman sanatçılar için “resim yapmak yasaktı onun için soyut işlere yöneldiler” lafzından kıllanmışımdır…”

    🙂 Aynen, senelerdir bu kestirme fikirler(!) mahvetti bizi zaten

    bu konuda ülkemizdeki sol entelijans hala gönülsüz, işi dönüp dolaştırıp hükümete, kültür bakanına filan çıkartırlar, tartışma da ucubeleşir, sanat muhafazakarlaşıyor mu filan diye sulandırırlar…

    eyv. “ucube heykel” ve “müstehcen nü” ufkunu asamaz bizim solcular, Müslümanlarin ise daha çok çalismasi lazim. fakat Ali bulaç gibi insanlar da isi frenliyor. “siir ve roman yüzünden islam geri kaldi” mealinden laflarini okurken tüylerim diken diken oluyor 🙁

    Parti/cemaat çekismelerini asamayan çeyrek aydinlardan ve alimciklerden davaciyim.

    Neden dünya çapinda aydin yetistiremiyoruz? bunu da sorgulamak lazim. Tarik Ramadan, Zizek veya Chomsky gibi sözü dinlenen adamlarimizin eksikligi dikkat çekici.

    Islam sanatindan önce evrensel ve fitrî mânâda Sanat’in ne oldugunu konusabilmek lazim, ümitvariz, ne diyelim 🙂

  7. Yazan:@len_terani Tarih: Kas 28, 2012 | Reply

    Tabiat aynı anda beş duyuya hitap eder. Oysa [taklitçi] sanat ancak bir duyuyu aldatabilir http://t.co/LuXWou8C

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin