RSS Feed for This Post

Chopin, Larghetto

Op 9, #1: Larghetto in B flat min by Frédéric Chopin on Grooveshark

Trackback URL

  1. 8 Yorum

  2. Yazan:Güncel Haberler (@guncelhaberler) Tarih: Kas 11, 2012 | Reply

    Chopin, Larghetto: http://t.co/BHw5GR7m

  3. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Kas 11, 2012 | Reply

    Bunlara niye “insan müzikleri” diyorsunuz anlamadım. Belki yazdınız bir yere ama.. Bilen varsa söylesin lütfen. Ne demek insan müziği?

  4. Yazan:my Tarih: Kas 13, 2012 | Reply

    Müzik insanlari Insanlik’ta birlestirir. Müzikten anlamayan için vaziyet sakattir. Buna dikkat çekiyoruz. Zira büyük bir ustanin dedigi gibi:

    “Ruhunda müzik olmayan, ahenkli bir müzikle duygulanmayan bir adam ancak ihanet, içten pazarlık ve tecavüz için vardır. Ruhunun halleri gece gibi ölümcül bir sessizlik ve hisleri Cehennemlerin Efendisi Erebus gibidir. Kollayın kendinizi böyle bir adamdan! Müzik dinleyelim.” (William Shakespeare, Venedik Taciri, Sahne 20)

  5. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Kas 16, 2012 | Reply

    “İnsanlıkta birleşme” gibi bir amacı olanlar varsa ve müzik de bu işe yarıyorsa dediğiniz -bu kimseler için- makul.

    Ama ben bu “birleşme”ye bir anlam veremedim. Yani zihnimde bir şey canlanmadı “insanlıkta birleşmek” deyince. Anlamsız demedim, yanlış anlaşılmasın. Muhtemelen ben anlayamadım.

    Herkes müzik ya da musikiden az çok anlar ama bunu ‘usta’ kadar “elzem” bulmayan başka ustalar var diye biliyorum. Belki de yanlış biliyorum.

    Bence William Usta ruhundaki boşluğu “müzik” ile gidermeye çalışmış. Ve bulduğu bu ‘ilaç’ı başkalarına da önermek istemiş. Ancak bu ilaç tek türden bir şey değil. Bunun da bir doğrusu, bir eğrisi olsa gerek.

    Chopin yerine Michael Jackson da aynı işi görebilir mi?

  6. Yazan:çuvaldız Tarih: Kas 16, 2012 | Reply

    Merhaba C.Çebi,
    İçi kişiden kişiye değişecek şekilde doldurulabilir “Ruhtaki boşluk” tanımınız oldukça ilginç geldi.Sizce ruhta boşluk olabildiğine göre siz bunun tanımını nasıl yapıyorsunuz?

    İnsan, insan olmayı öğrenmeye elverişli boş bir disk midir yoksa unutmayla malul olan insan müzik yoluyla bildiklerini hatırlayabilir mi mesela 🙂

  7. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Kas 17, 2012 | Reply

    Merhaba Çuvaldız,

    Siz bir zaman toplantıda görüştüğümüz çuvaldızsınız değil mi?

    İçi kişiden kişiye değişecek şekilde doldurulabilir

    Evet ama yine de bu “insanlıkta birleşme” bana bulanık görünüyor.

    Ruhta boşluk ile, psikolojik bir ihtiyaç demek istedim. Alkol vb. de benzer bir işe yaradığı söyleniyor.

    İnsan, insan olmayı öğrenmeye elverişli boş bir disk midir

    “Öğrenme elverişliliği” bence veri işlemeye elverişli bir işletim sistemi gibi. Malum öğrenme -yalnızca- bir veri depolama değil.

    Ama bu benzetme yine de uzak bir benzetme. Çünkü “bilgi” zihinsel bir şey. Ne kitapta ne de bilgisayarda bulunmaz.

    Bu bizi “Öğrenmek nedir?” sorusuna getirir. Öğrenmek için anlamak, yani bir anlamı (mana) ‘yaşamak’ gerekir. Bu yaşantıya -evet- anımsamak diyen ünlü bir feylesof var (Eflatun).

    Yani görüp duyduklarımız bizde daha önce yaşadıklarımızı anımsatıyor, biz de bu yüzden “anladım” diyoruz.

    Bu görüşe -anladığım kadarına- dair olumlu ya da olumsuz bir yorumum yok. Olabilir.

    Ama bu teoride müziğin özel bir yeri yok. Duyulan her şey aynı işi görüyor olur.

    Öte yandan insanı ‘başka alemlere götürdüğü’ söylenen nice şeyler var. Acaba bu ‘başka alemlere gitmek’ ne ölçüde gerekli, ne ölçüde doğru?

    Bu da bizi “Doğruluğun/Gerekliliğin ölçütü nedir?” sorusuna getirir. 🙂

  8. Yazan:çuvaldız Tarih: Kas 19, 2012 | Reply

    Merhaba Cengiz bey,
    Yanıt için teşekkürler.
    Siz bir zaman toplantıda görüştüğümüz çuvaldızsınız değil mi?(ses)
    Bir zaman bir toplantıda bir araya geldiğimiz doğru ama sizin hatırlayıp, sorduğunuz çuvaldız olup olmadığımı teyit edemeyeceğim. Zira çuvaldız gerçeğine dair sizin anımsadıklarınızın benim bildiklerimle ne ölçüde örtüşüyor bilemiyorum 😉 Bestelenmemiş sadece bir ses/nota gibi olan sorunuza “evet,o benim” diye bir cevap veremeyeceğim maalesef 🙂

    İlk bakışta “Anlamak“ tek başına vuku bulan “ben” öznesine ait ve salt onun üzerine inşa edilmiş zihinsel bir faaliyet gibi görünüyor Anlayan, anlatan, anlatılan her biri sacayağı oluşturan nitelikleri aynı, farklı tonlarıyla birbirlerini tamamlayan notalar gibi başkaca alemler. Bu alemleri kabul etmeden/ihtiyaç duymadan(başkalaştırarak!) “anladım” demek/diyebilmek de bir alem elbette. Bazıları bir sesi beste gibi bazıları da bir besteyi tek notalık bir ses gibi duyup, anlıyor olabilir ya da bazılarının ses duymaya bile ihtiyacı yoktur! Herkesin zihinsel kurgusu ve bu kurgunun tetikleyicileri birbirlerinden farklı.
    Ses duymaya elverişli olduğu için(zihinsel faaliyetin bir parçası) insanın yaşamında müziğin bir yerinin olduğu muhakkak ha özeldir, elzemdir ya da değildir bu sizin yazdığınız gibi kişinin daha önce yaşadıkları ve ne kadarını hatırladığıyla ilişkili olarak varabileceği bir sonuç. Sizin getirdiğiniz sorudan önce doğruluk ve gerekliliğin de öncelikle bir ölçüt üzerinde(insanlık?) hemfikir olunarak doğruluk ve gereklilik sınamasının yapılması elzem gibi görünüyor, siz ne dersiniz?
    Ruhta boşluk ile, psikolojik bir ihtiyaç demek istedim. Alkol vb. de benzer bir işe yaradığı söyleniyor.
    Söylentilerden az da olsa haberdarım fakat ben sizin ruhtaki boşluk tanımınızı merak etmiştim. Şimdi de psikolojinin ruhun neresine düştüğünü varsa ruhla ilişkisini, yoksa özerklik alanını, akılla olan bir akrabalığını, zihinsel faaliyetlere sekte vurabilecek bir etkisinin olup olmadığını, varsa bu etki söz konusuyken insanın ihtiyaçları konusunda isabetli tespitlerde bulunup bulunamayacağına dair soruların cevaplarını merak ediyorum.
    Söylenenlere bakarak bir değerlendirmede bulunulursa, Chopin’ın ruhundaki boşluk(psikolojik ihtiyaç) onu alkol, uyuşturucu değil de müziğe/ seslere(!) bağımlı (=besteci) kılmış.
    Bestecilerin duydukları sesler ruhlarındaki boşluğu doldurmaya yetmemiş olmalı ki içlerindeki boşlukta ipsiz sapsız başıboş salınan ses kırıntılarını ya da yığınlarını birbirlerine düğümleyip müzik( bulunan ilaç!) adı altında dışarıya boşaltmışlar. (Acaba bunu yaparken alkol vb. ihtiyaç duydular mı?) Bu durum ruhtaki boşluk mu yoksa dışarı taşan doluluk hali midir? Derli toplu anladım dedirtecek bir lisanla taşabilmek de insana has bir ustalık işi elbette.

  9. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Kas 23, 2012 | Reply

    @çuvaldız

    Yazdıklarınız bana biraz zor geldi. Anladığım kadarını dikkate alıp biraz felsefe yapacağım:

    Her ses bize bir şey yapar. Ama o ses aslında bizde vuku bulan bir şeydir. Yani “ses ile etkisi” ayrımı belki de yanlış.

    Kimi sesler eşliğinde belli türden bazı hazlar duyarız. Bu hazların dahi bu seslerden ayrı olduğu kolaylıkla iddia edilemez. Yani örneğin “A, B’yi dinliyor ve bu onu mutlu ediyor” demek yerine “A, B türünden bir mutluluk yaşıyor” demek daha doğru olabilir. Bu durumda B herkes için aynı şey olamaz. Aynı olan -müzik için konuşacak olursak- notalardır. Bu da matematiksel bir şey.

    Pek çok yoldan vardığım nokta hep bu: Mantık/matematik dışında ortak bir dil düşünülemez. Oysa bunun hislerimizle, duygularımızla (başka dünyalar ile) yani beğenimizle bir ilgisi yok. Olsa olsa “bunda bir düzen var” deriz.

    Demem o ki bir müzik parçasının “birleştirici” tarafı, olsa olsa notaları olabilir. Notalara eşlik eden yaşantılarda ortaklık var sayılamaz.

    Bu yüzden değil midir, kimisi hoşlanır bir müzikten, kimisi hoşlanmaz? Hatta müzikle hiçbir işi olmayabilir adamın. Ne hakkımız var hoşlanmayan -ve ilgilenmeyen- için “anlamaz zaten” demeye?

    Buna karşılık “insanın ortak özellikleri de var” denebilir tabi. Ama müzisyenin eseri şairin, yazarın, filozofun vb. eseri gibidir. Kimine uyar, kimine uymaz. İnsanlığın müzisyeni diye bir şey olamaz… derim.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin