RSS Feed for This Post

Kemalizmin Zararları (19) : Adamı paranoyak yapar!

“… İstanbul’daki resmi tören, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Yalçın Ataman ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın anıta çelenk koymasıyla başladı. […] Bu sırada arbede yaşandı, polis ile grup arasında bazı kişiler yumruklaştı. CHP İstanbul İl Başkanı Salıcı bu sırada tören alanında bulunan 1. Ordu Komutanı Orgeneral Yalçın Ataman ve subaylara dönerek, “Sizin korumanız gereken Cumhuriyet’e biz sahip çıkıyoruz” diye seslendi. Salıcı anıt önünde yaptığı açıklamada, “Burada biraz önce çakma bir tören yapıldı. Sayın memurlar Atatürk’ü kimden koruyorsun. Beş dakikalık törene tahammül edemeyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Atatürk’ün korunması gereken kişi sizlersiniz” diye konuştu. Salıcı, askerlere seslenmesiyle ilgili olarak da, “Ordunun yüzde 30’u içeride. Askeri uzmanlar bir ordunun subay ve generallerinin esir alınması ya da iş yapamaz hale gelmesi durumunda o ordunun savaş kabiliyetini yitirdiğini söylüyor. Cumhuriyeti koruyacak merciler şu anda tasfiye edilmiş durumda ama halk burada cumhur, cumhuriyeti koruyacak arkadaşlar” dedi …” (TimeTürk)
 

… Kemalizm üzerine e-kitap okumak için…

Tarih şaşırmaktır

Polisiye filmlerde suçlular parmak izlerini silerler. Böylece polisin ve savcıların “tarihi okuması” engellenmiş olur. Gerçek saklanarak yerine “resmî bir yanılgı”yerleştirilir.

Devletler de resmî tarih yazdıkları zaman daha önce yazılmış olanlar gayrı resmî, hatta yasa dışı olur. Parmak izi silmek gibidir devlet eliyle tarih yazmak … Bir düşünün: Padişahların bütün yazışmalarını, Saray’ın arşivlerini, bütün Osmanlıca kitapları toplayıp yakmak, Osmanlı’dan ve Selçuklu’dan kalma bütün çeşmeleri, camileri, han ve hamamları yıkmaktansa “sadece” resmî bir tarih yazıyorsunuz ve bir çırpıda bin yıllık hakikî tarihiniz çöpe. Yeni kuşakların geçmişi anlama şanslarını ortadan kaldırıyorsunuz. Hele bir de ”oradan geçerken” lisanı devirip alfabeyi değiştirdiyseniz, temizlik tamam!

Biz de kendi yaşadığımız topraklara yeni gelmiş sığınmacılar gibi etrafa bakıyoruz. “Devlet nedir? Millet nedir? Osmanlı mıyız yoksa Türk mü?” diye sorguluyoruz kendimizi, tarihimizi. Çünkü boş beyaz bir kâğıttan başlamaya mahkûm edildik. Resmî tarih ve dil devrimi ile dilimiz ve kültürümüz devirildi, bizler de altında kaldık. Tarihimizi bilmediğimiz için bugünü anlamıyoruz. Yarın ise bir korku filmi gibi. Cahillikten her yerde komplo teorileri görüyoruz. Adeta ıssız bir adaya düşmüş yabancılar gibi gölgemizden bile korkuyoruz, komşu ülkelerden, iç ve dış düşmanlardan hatta birbirimizden bile… Sitemizin Laiklik, Tarih ve Osmanlı dosyalarına katkısıyla yakından tanıdığınız Mehmet Bahadır Republic of Turkey – Hindi Cumhuriyeti isimli yazısında şöyle özetliyordu bu durumu:

“Aslında, küçük ve mutlu azgın bir azınlığın amentüsü haline gelmiş dogmatik bir zihniyetti karşımdaki. Sorgulanamazdı, zira devletin temel kurumlarını sorgulamaya ya da dünyadaki benzerleri ile mukayese etmeye başladığınız zaman, malum zihniyet hemen bir savunma ve saldırma pozisyonu alıyordu. “Kutsalıma dokundurmam” refleksi ile hareket ediyor ve hatta sizi, yobaz olarak yaftalayıp dışlayabiliyor ve sonuçta kendine sürekli iç düşmanlar üretebiliyordu. Geçen onca sancılı ve acılı yıllar ve hatta tecrübelerimiz “Cumhuriyet Kazanımları” hakkında bize yeterince bilgi veriyordu zaten.”

Evet… Tarih şaşırmaktır. Atatürk’e şaşırmak, Kürtlere şaşırmak, Lozan’a şaşırmaktır. Geçmişe hayret edip bugüne eleştirel bakabilmek, yarını hazırlamaktır Tarih. Geçmişe değil geleceğe dönüktür amacı. Özetle siyasî bir propaganda aygıtı değildir. Gaz vermek, “Asker millet” üretmek, atalarımızla gurur duymak için tarih araştırılmaz. Eğer resmî tarihin beyin yıkamasından bıktıysanız bu kitap ilginizi çekecektir… Buradan indirebilirsiniz.

Kendi ülkesini işgal eden ordu

Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Beceriksiz ordular disiplinsiz olduklarından YABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleri İÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler. İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek KORKU PROPAGANDASI yaparlar. Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler. Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 4 Yorum

  2. Yazan:@merkenn Tarih: Eki 30, 2012 | Reply

    Kemalizmin Zararları (19) : Adamı paranoyak yapar!: http://t.co/aMgZxDYq

  3. Yazan:@SosyologKubra Tarih: Eki 30, 2012 | Reply

    RT @jamilabayraktar: Kemalizmin Zararları (19) : Adamı paranoyak yapar!: http://t.co/XE7m6AFm

  4. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Eki 30, 2012 | Reply

    Bence paranoya değil.

    “Cumhuriyet” adını verdikleri yobazlığa planlı bir saldırı var.

    Ellerinden gelen ‘savunma’ da bu.

    Gönül ister ki kafaları biraz çalışsın ama belli bir yaşı geçenlerden çok şey beklenemez.

    Saldırı devam edecek, onlar da böyle boş boş konuşacaklar.

  5. Yazan:sKaya Tarih: Eki 30, 2012 | Reply

    “Cumhuriyet”in ne demek olduğu hakkında keşke bir fikirleri olsa.

    Akılları sıra “Cumhuriyet”i DEMOKRASİden koruyacaklar. Becerebilirlerse de ellerinde kalan Kuzey Kore, SSCB , Libya Cemahiriyesi gibi, sadece isim olarak Cumhuriyet olacak.

    Hoş kendi seçkinci yapılarına hizmet ettiği sürece, ister Cumhuriyet olsun, ister krallık hatta halifelik onların umurunda bile değil. Hatta ve hatta onları asıl korkutan Cumhuriyet’in bizatihi kendisi, çünkü bu rejimde “aşağılık halk!!” kendi yöneticilerini seçmeye cüret edebiliyor.

    DEMOKRASİ ise bu Cumhuriyetperverlere o kadar yabancı ki. Demokrasi olmadan Cumhuriyetin hiçbir anlam ifade etmediğini akıllarına bile getirmezler.

    Askere ettiği lafa bakın; “Sizin korumanız gereken Cumhuriyet’e biz sahip çıkıyoruz”

    Birazcık mantık yürütebilse, askerin cumhuriyeti, ancak “Cumhuriyete tecavüz ederek” koruyabileceğini idrak edecek.

    Niye yazıyorum ki bunları. Yılmaz Özdil’in halay başı olduğu bu güruha ne anlatmayı umuyorsam.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin