RSS Feed for This Post

12 Eylül ve CHP-MHP ekibi… iki baş tek vücut!

 Ne dediler? Ne yaptılar?

27 maddelik anayasa değişikliği teklifi önce anayasa komisyonunda görüşüldü ve kabul edildi. TBMM’de yapılan oylamada da 72 red 336 kabul oyu alan anayasa değişikliği teklifi cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayına sunuldu. TBMM’deki oylamada Adalet ve Kalkınma Partisi değişiklik  paketine destek verirken; MHP muhalefet etti. CHP ve BDP ise meclise girmedi. Mecliste temsil edilmeyen partilerden Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi anayasa değişikliğine “Evet” kampanyası yürütürken; şimdi davaya müdahil olmak için mahkemeye başvuran CHP ve MHP ise yoğun bir şekilde “Hayır” kampanyası yürütmüşerdi. 12 Eylül davasına müdahil olma başvurusu yapan CHP, bunu “ilkesel bir demokratik duruş göstermek için” şeklinde açıklamıştı. Aynı CHP’nin, davaya müdahil olmasının önünü açan değişikliğe karşı çıkmasıyla şimdi ortaya koyduğu tavır arasındaki çelişki “ilkesizlik” olarak yorumlanıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu referandumla ilgili olarak, ‘Geçici 15. maddenin kaldırılmasıyla Kenan Evren ve arkadaşları yargılanamaz. ” demişti. MHP lideri  Bahçeli ise konuyla ilgili olarak, ’12 Eylül’ü yargılayamazlar, bunlar kandırmaca.. 12 Eylül’de hukukun boynuna urgan geçirenlerle 12 Eylül referandumunu hazırlayanlar aynı kefededir” şeklinde açıklamalarda bulunmuştu… KAYNAK

 

Eskimeyen yazılar:

Referanduma “Hayır” diyenler, rahat uyuyabiliyor musunuz? 

“… 12 Eylül referandumu sonuçlarını değerlendirirken Başbakan Erdoğan Hayır diyenler de kazandı” dedi ama aslında siz biraz kaybettiniz yine de. Bu işkenceciler ve üniformalı eşkıyalar yargılandığı zaman öyle bir pislik çıkacak ki “o gün ben hayır demiştim” demeye utanacaksınız. Yalan söylemek zorunda kalacaksınız. Yüzünüz kızaracak.

İtibarınızı yalan söyleyerek kurtaracaksınız ama yüzünüz yalan söyleyen insanların kararmış ifadesini alacak. Mimikleriniz, titreyen sesiniz size ihanet edecek. İçin için bileceksiniz ki yalan söylüyorsunuz. Bu işkencelerin hesabının sorulduğu günlerde o pislik herifleri savunmuş olmaktan dolayı utanç duyacaksınız. Bu yüzden kaybettiniz diyorum size. Partizanlık yapmanın sırası mıydı? AKP’ye kıllık olsun diye yapılacak şey miydi? Değer miydi Kılıçdaroğlu gibi bir adamın peşinden gitmeye? Ya da Bahçeli? Kendi davalarına bile sürekli ihanet eden bu adamlardan daha iyisine layık değil misiniz sizler? …”

Ya Hayır Çıkarsa; Cui Bono?

“… Ben ‘ Yetmez Ama Evet ‘ diyenlerdenim. Yalnız bu meseleye bakışımda, bu günün nedenlerini değil, 13 Eylül sabahı sonuçlarını dikkate alıyorum. Diyelim ki, 13 Eylül sabahındayız ve sandıktan – Allah korusun- ‘ hayır ‘ kararı çıktı, ne olacak? […] . Gelin biz cevabı bulmuş olalım, yani fail elimizde olsun, kimin işine yaradığı belli olsun, biz ‘ kim ‘ kısmına dikkat kesilelim. Bu gün, Referandum gelişmelerinde en yüksek perdeden ‘ hayır ‘ diye bağıran, ‘ evet ‘ stantlarına hafif çapta fiili saldırılarda bulunanlara baktığımızda, karşımıza CHP ve MHP gerçeği çıkıyor. Elbet CHP ve MHP içerisinden de birçok isim, partiden ihraç edilme pahasına’ evet ‘ diyeceğini açıklıyor. Ancak genel hatları ile bu iki siyasi oluşum, ‘ hayır ‘ın savunuculuğunu yapıyor. Kimdir CHP ve MHP? Yine bu günden düne bakacak olursak; CHP Dersim’i bombalamaktan, insanları mağaralara doluşturup gaz vermekten çekinmeyen, bu gün dahi aynı vahşeti arzulayanların halen siyaset yaptığı bir oluşum değil midir? Gözaltında 17500 kaybımızın, itiraflar sonucu kısmen ortaya çıktığı, Ergenekon Soruşturmasında zamanında, ‘ Ergenekon’un avukatıyım ‘ diyenlerin partisi değil midir? …”

 Türk Milliyetçiliğinin intiharı: CHP ile MHP birleşsin!

“… Bir siyasi söylem düşünün ki herkes arkasından koşsun: Ogün Samast gibi kayıp çocuklar, İstanbul’un zengin semtlerinin gençleri, Üniversite rektörleri ve dekanları, Ordu mensupları, gazeteciler, …. Gerçek hayatta bir araya gelemeyecek bu insanlar kuramsal alanda güya ayni ideolojiyi destekliyorlar: Türk Milliyetçiliği. Sefalet içinde misin? Türkiye’nin İran olmasından mı korkuyorsun? İsrail ve ABD’ye kızıyor musun? Çuvalın intikamını mı almak istiyorsun? Yalapşap öğrenilmiş bir şanlı Türk tarihi mitolojisi peşinde misin? AKP yüzünden rantların tehlikeye mi girdi? Bunların hepsinin çözümü Türk Milliyetçiliği’nde. CHP ile MHP’nin koalisyon hazırlıklarına girmeleri ne kadar da anlamlı. Milliyetçi söylemleriyle çıkarları riske girmiş veya aşağılanmış, kendine güvensiz kesimleri çekmeye çalışan iki partinin işbirliği yapmasından daha doğal ne olabilir? …”

Mağlup ‘Hayır’cılara İyi Niyetli Tavsiyeler

“… Ben bu satırları yazarken referandum sonucu henüz kesinleşmemiş, ama çok güçlü bir “evet” çıkacağı belli olmuştu. Mührünü “evet”e basan milyonlardan biri olarak bu sonuca seviniyorum elbette. Sandıktan onay alan anayasa değişikliklerinin ülkeye faydalı olacağı inancındayım ve bunu görmeyi bekliyorum. Ancak önümüzdeki dönemde Türkiye’yi etkileyecek tek siyasi dinamik “evet”in sonuçları değil. “Hayır” cephesinin, özellikle de bu cephenin omurgasını oluşturan “CHP tabanı”nın içine gireceği psikoloji de önemli…”

12 Eylül’de deniz donabilir, darbeciler yargılanabilir

“… Biz insanlar geçmişe bakarak geleceği tahmin edebileceğimizi sanırız. Çünkü kısacık hayatımızda benzer sebepler benzer sonuçlar doğurmuştur. Sadece bilimde değil siyasette de hep bu sebep-sonuç zincirlerine bakarak yaşarız.Bir türlü halledilemeyen sorunlar karşısında  “Burası Türkiye, ne yaparsın? Böyle gelmiş böyle gider” deriz. Oysa tarihte öyle günler vardır ki insan aklına haddini bildirir, tevazuya davet eder. Meselâ bir süvari birliğinin kıyıdan 80 km açıkta demirlemiş savaş gemilerini esir aldığı o 19 ocak 1795 günü de böyle bir gündür:

Fransız general Jean-Charles Pichegru‘nün komutasındaki süvarilerin piyadelerle birlikte buzlarla kaplı suların üzerinden tıkır tıkır geçtiği, donmuş denizde yan yatan gemilerin gökyüzüne dönük toplarıyla hiç bir şey yapamadığı o tuhaf gün. 850 topla donanmış 14 savaş gemisinin bir süvari birliğince mağlup edildiği bu olay askerî tarihte tektir. Ama tümevarım yöntemiyle ürettiğimiz “bilginin” ne kadar zayıf olduğunu göstermeye yeter de artar.

Türkiye’nin önünde büyük bir fırsat var. 13 Eylül sabahı bir sayfayı çevirebiliriz. Memleketi koruması için eline silah ve yetki verilenlerin eşkıya gibi davrandığı, bizim paramızla alınmış silahları bize doğrulttuğu bir ülke bizimkisi. Kurtuluş savaşında düşman işgalinden kurtardığımız ülkemizi kendi ordumuzun işgalinden kurtaramıyoruz bir türlü…”

Trackback URL

  1. 6 Yorum

  2. Yazan:ezberbozan Tarih: Nis 8, 2012 | Reply

    Bu ekibe AKP’yi de eklemek lazım. Malum 12 Eylül’ün kurumarını tuz buz etmek yerine oralara çörekleneler Tayyipistler.

    Bkz: Y.Ö.K

  3. Yazan:Mutlu Tarih: Nis 10, 2012 | Reply

    Bence akp hükümeti siyaseti bırakıp talk show yapmalı. Kesinlikle daha fazla ilgi görür.

    Neymiş, referandumda “Hayır” deyip, sonra bizde yargı sürecine katılmışız:)

    Öncelikle bir sorum olacak: Darbeden en çok etkilenen MHP ve CHP miydi, yoksa Amerikan maşası -bugün akpde bulunan- dalkavuklar mıydı?

    Deniz Gezmişler, Mustafa Pehlivanoğlular asılırken, onlar gibi yüzlercesi binlercesi işkence görürken, bugün akp içinde bulunanlar ne yapıyordu?

    Darbeyi onlar mı yaşadı?

    Bana bugün akp içersinde bulunan, darbeden dolayı işkence görmüş 10 kişi sayın. Bende deyim ki “bunlar evet demekte haklı çünkü bunlardan darbeden çok zarar görmüş”.

    Ama yok.. Ellerinde sadece Postmodern darbe dediğimiz sanal bir olay var. Onun ortaya çıkmasında da yine asli sebep bunlar.

    Tekrar tekrar söylüyorum, sizler darbeyi ülkücülerden ve solculardan daha iyi bilemezsiniz. Darbeyle hesabı olan sizler değil, ülkücü ve solculardır. Neyin nasıl yapılması gerektiğini onlar daha iyi biliyor, top peşinde koşan tayyip değil.

    Gelelim Kenan Evrenin yargılanmasına. Akp kaç yıldır iktidar? Bugün mü akılları başlarına geldi? Yeterince geçikmemişiz gibi 10 yıla yakında siz beklettiniz:) Ayrıca Evren hala yargılanamıyor:) Adliyede yalnız 3-5 avukat birbirine hakaret etmekle meşgul.

  4. Yazan:mutsuz :( Tarih: Nis 10, 2012 | Reply

    -Akp kaç yıldır iktidar?

    2002 den beri.
    -Darbe ne zaman oldu?
    -12 Eylül 1980.
    -80 den AKP’nin iktidar olduğu 2002 ye kadar MHP ve CHP ne yapıyordu?

    -Bugün mü akılları başlarına geldi? Yeterince geçikmemişiz gibi 10 yıla yakında siz beklettiniz:)

    -Ne kadar da haklı bir soru sormuşsunuz.Hadi 10 yılın hesabını bugün iktidarda olan ve sizin ifadenizle darbe mağduru olmadığı halde öyle yada böyle darbe/cileri yargı önüne çıkaran AKP’ye sorulabilir, hesabı da 2014de kesilir. Mağdur olmalarına rağmen oylarına talip oldukları milletin işkencecilerine karşı ne kadar alicenap olduklarını yargılanmalarına HAYIR diyerek göstermiş olan MHP ve CHP’ye ne zaman ve nasıl hesap sorulacak? Belki bu partilerin sizin gibi mutlu mesut destekleyicileri gecikilmiş 20 yılın hesabının ancak onları iktidara oturtarak sorulabileceğini düşünüyorlardır. Ne de olsa milletin vekili sıfatıyla mecliste işgal etttikleri koltukların Evren ve Şahinkayanın mahkeme salonunda boş bıraktıkları sandalyelerden pek farkı yok.

    Yalnız akıl sağlığı yerinde olmayanlara iktidar teslim etmek riskli iştir. Ne de olsa her iki parti de dediğiniz gibi maruz kaldıkları oldukça fazla darbeden dolayı sağlıklı düşünemiyorlar.Bu durumda onlar millete değil de millet onlara vekillik ediyor.

  5. Yazan:Mutlu Tarih: Nis 11, 2012 | Reply

    Mesele düşünmek olsaydı emin olun akp yine bu işi üstlenemezdi. Çünkü onların düşündüğü tek şey askeri ve Türk silahlı kuvvetlerini nasıl yıpratırız sorusuydu. 1980den akp iktidarına kadar var olan hükümetlere bakıldığında ağırlık MHP ve CHP değil, akpyi doğuran anapartilerde. Yani yine suç akpnin babası olan partilerde. 32 yıl oldu darbe yapılalı. Ve bunun 10 yılının tek sorumlusu TEK BAŞINA AKP HÜKÜMETİ dir.

    Diyorsunuz ki mhp ve chp liler düşünemez olmuş.
    Bu durumda herşeyi olduğu gibi anlatmaları ve savunmaları en olası durumdur. Düşünen akpnin düşündüğü tek şey yukarda dediğim gibi 80den hesap sormak değil, şeriatçı egosunu tatmin etmek için askere saldırmaktır. 10 yıllık bir düşünüşten sonra bulduğu tek şey halkın öcünü almak değil, askere saldırmak ve tirübünlere oynamak için bir fırsattır.

    Onlardan bekleneni yapıyor ve “Deniz Gezmiş yada Mustafa Pehlivanoğlu” hissiyatıyla(!) gözyaşı döktüğü gibi şimdi de 3lü çektirmekten başka bir şey yapmıyorlar.

    Bu anlayışı özetlemek gerekirse “KAHROLSUN ASKERİ DARBE, YAŞASIN SİVİL-ÖRTÜLÜ DARBE” diyebiliriz.

    Bunu ben değil akpnin siyasi ve sivil kanadı diyor. %50lik halkın hiçbir şeyden haberi yok. Brezilya tarzı dizilerden vakit buldukça “eski tirübün şovmeni, yeni talk showcu” tayyip efendiyi seyrediyor.

  6. Yazan:mutsuz :( Tarih: Nis 12, 2012 | Reply

    @Mutlu,
    Şu “sivil darbe” meselesini aşağıdaki sorular ışığında netliğe kavuşturabilirseniz Samsa mutsuzluğum mutluluğa evrilebilir belki.

    Cumhuriyetin ve (sivillerin ürünü?)inkılâplarının yılmaz bekçisi olduğunu her fırsatta iddia eden, uzun yıllar tek parti olarak kalan ve o zaman zarfında hiç darbe yüzü görmeyen CHP ne zaman ve nasıl doğdu?(1920-1923)

    Ve ne hikmetse 27 yıl CHP’nin tek parti dönemindeyken askerin aklına darbe yapmak gelmiyor da 3 dönem seçilerek iktidar olan DP’yi darbe ile alaşağı edip, başbakanını idam ediyor. Darbe bildirisini kim okuyor, o zamanlar kurmay albay sonra bir siyasi partinin başbuğu olan A.Türkeş.

    Darbelerin bir tür matruşka gibi doğurgan olduğu kesin. Sırtında üniforma, elinde silah olan asker kökenliler darbe yapıyor, silahı bırakıp, üniformayı çıkarınca birdenbire demokrat oluveriyorlar; Darbeci askerin oy/anayasa ile takdis edilerek günahlarından yıkanıp masum bir sivile dönüşüvermesi. Sonra da balık hafızalı bizler onları halk oyu ile seçilmiş sivil siyasetçiler olarak kuşatılmasından korktuğumuz güvenli kalelere yerleştiriveriyoruz.Ahh Kafka ahh bir gecede böcek olmak da ne ki.

    Kaleler onları korumak için mi yoksa onlar kaleleri korumak için mi belli o da değil doğrusu. Onca zahmetle kışladan çıkıp silahla, tankla kan dökerek darbe yaparak ele geçirilmiş kalelerde öyle kolayca aklı havada halkın kendi başına sevip, seçeceği, güvenilmez davulcunun ya da zurnacının olmasına tahammül etmek mesleklerini(!) icra ederken alın teri döken darbeciler ve ciğerci kedileri gibi eşikte bekleyen destekçileri için zor hatta imkansız olsa gerek! Onlara sorarsanız her şey bu kaleleri korumak için. Bu kalelerde onlar birer “tuğla” oldukça onlara kimse dokunamaz.(Bir tuğla çekerseniz duvar üzerinize yıkılır, altında kalırsınız. M.Ağar)
    Eğer siz bunları görmüyor ve AKP’yi “doğuran ortam” nedeniyle “”sivil darbeci” olmakla itham ediyorsanız şayet kafamıza düşmesi gereken daha çok tuğla var demektir.

    Not: Olayı tribünlerdeki seyircilere oynanan bir futbol maçı gibi görüyorsanız şayet haklısınız. Tüm maçlar seyirciler konumundaki “taraftarlar” için oynanır. Küçücük bir(3;)) topun peşinde nefes tüketmek de kalelere şutlanan toplar da seyircileri “kazanan” olarak memnun etmek içindir. Tabii işin içinde şike yoksa. İşin içinde şike varsa amaç artık maçı kazanmak değil kaz yerine konmuş seyircinin tüylerini yolmaktır malumuz. AKP şike yapan takımlara rağmen oyunda kalmaya çalışıyor. Engellemelere rağmen attığı her gol şikesiz oyun kazanamamışlara kendi ayak oyunlarını hatırlatıyor olmalı 🙂 Bu nedenle de Matruşka zihniyetin AKP’yi darbeden doğan sivil darbeci olarak görmesi çok da şaşırtıcı değil.

  7. Yazan:mutsuz :( Tarih: Nis 12, 2012 | Reply

    Ahmet Altan diktatör diyor.
    Savcı da iddianameyi yazıyor:
    “Diyemezsin, Atatürk’e hakarettir bu.”
    Ahmet Altan da soruyor savcıya:
    “Atatürk diktatör değilse nedir?”

    Diktatör demek bir hakaret midir, onu soralım.
    Savcının, bunun hakaret olduğunu kanıtlaması için Atatürk’ün konumunun siyaset bilimindeki tarifini yapması gerekir.
    Bir adam bir ülkeyi, ‘tek adam, tek parti’ yöntemiyle yönetiyorsa, o adamın siyaset bilimindeki tarifi nedir?

    ‘Tutsak akıl’ları özgürleştirmeden, ‘gerçek korkusu’nu tarihin çöp tenekesine atabilecek cesareti göstermeden, bu ülkede demokrasi ve hukukun önü açılamaz.

    http://www.gazeteoku.com/yazar/hasan-cemal/109/ataturk-diktator-degilse-nedir?.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin