RSS Feed for This Post

YAKINDA: Sartre ve “potentialité” kavramı

 

“… Barok resimin çarpıcı bir türüdür “vanitas“. İnsanlara hayatın geçici olduğunu hatırlatır ve tabi ölümün kaçınılmazlığını. Çoğunlukla da birbirlerine benzerler: Müzik aletleri, güzel yiyecekler, kitaplar, tensel hazzı simgeleyen ipekli kumaşların arasında bir kafatası konur. […] sıradan vanitas ressamları normal bir kafatası çizdiklerinde Ölüm’ü çizmiş olmuyorlar. Lüks kumaşlar, altın paralardan ne farkı var kafa kemiklerimin? Kafatasım da en az cep telefonum ya da kredi kartım kadar dünyevî bir cisim değil mi? Tabut, mezar taşı, kefen… bunlar da öbür dünyadan gelmiş cisimler değil. Tabut ve taş dünyanın tahtasıyla, dünya mermeriyle imâl ediliyor; kefen ise dünyanın çarşısında alınıp satılan, kesilip biçilen kumaşla. Bu sebeple Ölüm’ü çizmek (Ölüm’ü tatmak) için bir yolunu bulup bu dünyadan çıkmak, ölçülen, sayılan maddî alemi temsilen de olsa aşmak gerek. 

 Holbein’in sanatı sayesinde hissedilebilen bu temsilî ölüm izleyiciye geri dönülmezlik fikrini verebilir, eski halden yeni hale geçerken (ölürken) meydana gelecek olan değişimi bildirebilir (=buldurabilir). “Geri dönülmezlik” derken bir kristalleşmeyi, katılaşmayı anlıyorum. Erimiş bir metalin kalıba dökülüp soğuduktan sonra eski akışkanlığını yitirmesine benziyor.

 Kendi ölümümü bilmem ne anlama gelir? Ömrümün akışkanlığını kaybetmesi? Yapmakta olduğum şeylerin katılaşıp “sabit mürekkeple yazılmış” bir eser haline gelmesi? Vladimir Jankélévitch’in “Ölüm” adlı kitabında söylediği gibi kesin olarak bildiğim tek bir şey var: Kesinlikle önceden bilmediğim o saat geldiğinde, şu an yapma imkânım olan herşeyin, bütün fiillerimin kristalleşeceğini, bütün serbestliklerimin ve bütün özgürlüklerimin yok olacağını kesin olarak biliyorum. Şu an herşeyi yapabilirim. Ama bu yapabilme imkânım her an yok olabilir. Bu yüzdendir ki tıkır tıkır işleyen bir saat değil çarkları çoktan kırılmış, paslanmaya başlamış bir saat ölüsüdür Zaman’ın geçişini gösteren. (Bkz. Derin Zaman Kitabı)

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin