RSS Feed for This Post

Affetmek: İlkeci Adalet Sonuççu Adalet’e karşı mıdır?

Sunuş: Değerli yazar Cihan Aktaş ile değişik mevzularda yazışırken gözüme flaş gibi çaktı. Kezzap/ Kıyas/ intikam konusundaki tartışmalar ve 2007 aralığında kaleme aldığım PKK’lıları affetmek isimli yazı. Farklı konularda yazılmış olsa da Adalet’in amacı ve Toplum’un hukuk ile kurduğu ilişkinin vasıfları üzerine dikkat çeken iki makale. Bu konuyu tartışmak genelde zordur zira meselenin kalbi örneklerin altında ezilir, yok olur. Terör ya da kadın-erkek ilişkileri, Şeriat korkusu, İran’ın siyaseti vs asıl konuyu gölgeler. İnsan toplulukları ne OLDUKLARI ile ne YAPTIKLARI arasına kalın bir çizgi çekeMEdikleri müddetçe de mesele varlığını sürdüreceği kanaatindeyim. (MY)

Seni Kör Edeni Affetmek… (Cihan Aktaş)

Şiddet yoluyla erkeklik onurunun “savunusunda” kezzap kullanımı aşırı ve fakat aşina bir örnek. Erkeklik onurunu kurtarma adına kullanılan asit, kadınları gönülsüz itaatin sınırlarına çekecek bir tehditi daima hatırda tutuyor.İran’da Amine Behrami’nin başına gelenler tipik bir kezzap vakasının ötesine geçiyor.  Mecid (Majid) Mohavedi yedi yıl kadar önce evlenme teklifine olumlu karşılık vermeyen Amine’nin yüzüne kezzap dökerek kör olmasına yol açmıştı. Niye kezzap ama? Çünkü çizgilerini ve sağlıklı tenini yitiren yüz artık kimselere yar olmayacak. Reddetme küstahlığını gösteren “maşukun” yaşayan bir ölüye dönüşmesidir murat edilen.

Barış İçin Vicdani Red, şiddeti çeşitli açılardan tartışan bir internet grubu. Yüze kezzap atma suçunun cezası ne olmalı, keşke bu soruya da bir cevap bulabilse bu grubun üyeleri. Çünkü bana öyle geliyor ki böyle bir suçta yüzünün hatlarını, gözlerini yitirenin durumu ve cevabı dikkate alınmadan üçüncü kişilerin yorumları sadece herhangi bir yorum olmakla sınırlı kalacaktır.

Reddedilmeye dayalı kezzap intikamını kimileri bir hevesle Müslüman toplumların veya arabesk mizaçların keyfiyetine yormasın. Son yıllarda kezzap intikamına maruz kalan bir kurban da İngiliz sunucu Katie Piper. Ona kezzap cezasını uygulayan ise, ayrılmak istediği sevgilisinin bir arkadaşı.  

Reddedilmeye bu denli tahammülsüzlüğün kadınlardaki karşılığı genellikle kezzap kadar yakıcı olmuyor. Kadınların büyük kısmı zahirde de olsa “seçilen” cins olarak, reddedilmeyi kendilerine yedirmelerini sağlayacak deneyim ve kabullerin yardımıyla “ya benimsin ya kara toprağın” dedirtecek türde bir onur içeriğine uzaklar.

 Geçmişteki fotoğraflarına bakılırsa hoş bir kızmış Amine, bir bakıma tipik bir İran güzeli, esmer, kara badem gözlü, hoş endamlı. “Hemşehri Civan” dergisine verdiği röportajda, annesi ve babasının ortasında göründüğü fotoğrafında ise aşırı  kilo almış, defalarca (19 kez) ameliyat olduğu halde cildindeki kezzap yanıklarından tam olarak kurtulamamış ve siyah gözlüklerin arkasında gizlenme çabası içinde görünüyor. Reddedilme hıncı içindeki adamın intikamının Amine ve ailesinde oluşturduğu tahribatı kelimelerle anlatmak kolay değil.  O yine de amacının intikam olmadığını, Mecid’in suçunun hak ettiği karşılığı bulmasını, başka masum kadınların hayatlarının kararmaması açısından önemsediğini söylüyor.

Amine’nin dünyanın renklerinden hatırladığı son şey, bir sürahiyle yüzüne fırlatılan kırmızı su. Suçluya verilen hapis cezası yüzünden o kırmızı su benliğini eritmeye devam etti geçen yıllar içinde.  O da nihayet İran’da benzeri “can yakan” davalar için uygulandığı üzere, kısas talebinde bulundu, “Kısasta sizin için hayat vardır” ayetini hatırlatarak.  Yasaya göre Amine  hayatını karartan adama kezzap fırlatmalı aynı şekilde, fakat  kısas hükmünce suçlunun gözlerinin de kör olması gerektiği için zorlanıyor yargı.  Bu tür kısas cezalarında mahkeme süreci olabildiğince ağır işletiliyor ve böylelikle mahkumun geçen süre içinde ikna yoluyla ceza talebinden vazgeçmesinin sağlanabileceği umuluyor İran’da.

Amine davasından vazgeçmese de İran kamuoyundan yükselen tepkiler üzerine cezanın infazı uygulama şartlarının oluşturulamadığı gerekçesiyle ertelendi.

Aslında çok daha önceden kezzap kısası konusunda muhaliflerle taraftarlar arasında “yapılmalı-her şeye rağmen yapılmaması gerekir” şeklinde bir polemik başlamıştı. Cezanın muhalifleri, bu tür uygulamalar yaygınlaştığı takdirde toplumda engelli oranının artacağı endişesini taşıyorlar. İran’ın dünyadaki imajı, ayrıca bir kaygı. Muhalifler, “Amine de asitle kör etmeyi kendine yedirecekse, hayatını karartan adamdan farkı kalmayacak” diye ifade ediyorlar görüşlerini.

Bu tür bir kısas cezası konusunda her görüşten insan farklı düşünceler ileri sürüyor. Bazen laik bir kadın, kezzabın bu tür kullanımının önünü alacağı gerekçesiyle kısastan yana oluyor ve bazen din bütün bir kadın, “keşke affedebilseydi” ya da “paraya çevrilse ceza” diye görüş bildiriyor.  Kamuoyu tepkilerine karşılık konuştuğum aktivistler,  suçun ortada olan içler acısı sonuçlarına karşılık cezanın uygulanmaması gerektiğini savunuyorlar. Mesela İslamcı aktivist  Zehra Nejadbehram, kezzap kısasının kurbanın bireysel durumu dikkate alınarak verilmesi durumunda, toplumun geniş vadede büyük yara alacağını, bu nedenle de toplumsal maslahatın bireysel talebe öncelenmesi gerektiğini savunuyor.  Buna karşılık kızım Merve’nin Tahran üniversitesinden “laik” arkadaşları, “yazık değil mi Amine’ye, hayat boyu görmekten mahrum yaşayacak, bir de yüzü ne hale gelmiş, gençliği mahvoldu, buna karşılık suçlu bir zaman hapis yatıp çıkacak; elbet kısas gerçekleşsin” diyorlar.

Empati yapılması zor bir örnek bu; sapık cinayetine kurban giden çocukların annelerinin yerine kendinizi koymakta da zorlanırsınız mesela. Amine’nin yaşadıklarının uzağında duran herhangi bir kişinin onun yerine karar vermesi hiç adil gelmiyor bana.  Kezzap kurbanı Amine katilini -evet, katilini- affedebilir de; ancak bu onun vereceği bir karar olmalı. Barıs_icin_vicdani red_grubunda bu konunun derinlemesine tartışılmasını umuyorum.

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin