RSS Feed for This Post

YAKINDA: Makinele-N-mek ve Makinele-Ş-mek

Makinelerle donaNırken makineye dönüŞmek; Teçhizatın efendisi iken kölesi olmak… İnsan’ın 18ci ve 19cu asırdaki devrimlere, dünya savaşlarına ve soykırımlara hazır hale gelişini anlamak için önce bu KOPMAYI anlamak gerek.

Aslında İnsan konforunu arttırmak için hep alet yaptı. Ama makineler farklı. Makineler insana kendi ritimlerini dayattılar. Dikiş iğnesi ile dikiş makinesi arasındaki fark bu. Üretimi kolaylaştırmanın ve hızlandırmanın dışında bir mesele. Makinenin “istediği” hızda dikmek zorunda artık işçi:

 “Makina ile alet arasındaki en önemli fark belki de “Makine mi İnsan’a uymalı yoksa İnsan mı makineye?” şeklindeki soru etrafında bitmeyen tartışmalarda saklı. […] Eğer insan karşılaştığı her yeniliği ve ürünü yarınına dahil ediyorsa,  insanların makinelere icad edildikleri andan itibaren uyumlu olduklarını söyleyebiliriz.  Makineler geçmiş zamanların basit aletleri kadar hayatımızın ayrılmaz birer parçası oldular. Bizce ilginç olan bu uyum sorusunun hâlâ sorulabilmesidir. Aletlere uyum sağlamamız hiç söz konusu oldu mu? Bari ellerimize de uyum sağlayalım!  Makinelerin durumu ise farklı. Aletler elin hizmetçisi iken makine insanın kendisine uymasını bekliyor. Vücut ritmini ona ayarlamasını, hareketlerini mekanikleştirmesini.  Bu elbette insanın makineye hizmet etmesi demek değil. Ama çalışma süresi boyunca mekanik süreç vücudun ritmine ikame ediliyor. En gelişmiş, en hassas bir alet bile elin hizmetindedir. Ne onu yönetir ne de yerini alabilir. Oysa en basit bir makine bile bedensel çalışmayı “güdebiliyor” ve hatta tamamen insan emeğinin yerini alabiliyor.” (İnsanlık Durumu – Hannah Arendt)

 

 Türk Solu 

Kendini « sol » olarak tarif eden hareketler hiç olmadıkları kadar zayıf ve bölünmüş bir tablo çiziyorlar bugün.  Türk Solu Dergisi’nin ırkçı söylemlerinden CHP’nin darbe çağrılarına uzanan bir kafa karışıklığı hakim. Muhalefet boşluğunun müzmin bir hastalığa dönüştüğü şu dönemde Türk solu bu boşluğa talip olabilir mi? Daha önce Dikkat Kitap kategorisinde yayınladığımız Pozitivizm Eleştirisi gibi bu kitap da Türkiye’deki sola tarafsız bakan bir çalışma. İyimser görüşler kadar geçmişe dönük ağır eleştiriler de var. İlginize sunduğumuz 82 sayfalık bu kitap Türkiye’deki “sol” grupların sorgulamalarına, projelerine ışık tutmak amacıyla derlenmiş makalelerden oluşuyor. Kitabı buradan indirebilir ve paylaşabilirsiniz. Kitapta ele alınan başlıca konular: Solda özgürlükçü hareketler, 68 Kuşağı, Devrimci sol, Kemalizm, ulusalcı sol akımlar, Sol ve İslâm, Cumhuriyet Gazetesi.

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin