RSS Feed for This Post

Ergenekon Fay Hattında Erzincan ve Cihaner’in milletvekilliği

Erden Özkant

Şimdiye kadar çoğu Mehmet Baransu imzalı olmak üzere birçok belge ve bilgi yayınlayan Taraf gazetesi, 12 Haziran 2009 Cuma günü “AKP ve GÜLEN’İ BİTİRME PLANI” manşetiyle okurlarının karşısına çıktı ve yine Türkiye’yi şoke edecek bir belge yayınladı. Gazetedeki habere göre belgedeki imza Psikolojik Harp Dairesi’nin yeni adı olan Genelkurmay Harekât Başkanlığı 3. Bilgi Destek Şube Müdürü Kurmay Albay Dursun Çiçek’e aitti. TÜBİTAK, Jandarma, Emniyet ve Adli Tıp raporlarında “belgedeki ıslak imza Dursun Çiçek’in el ürünüdür” tespiti yapılmasına rağmen Çiçek ısrarla imzanın kendisine ait olmadığını söyledi ve hatta savcılıktaki sorgusunda farklı imza attı.        

Belge, emekli yüzbaşı avukat Serdar Öztürk’ün bürosunda ele geçirildi. “Islak imza” tartışmaları sürerken ‘orijinal belge’, bir subay tarafından soruşturmayı yürüten savcılara gönderildi. Belgede ‘Durum’ başlığı altında “Ergenekon soruşturması, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmaya yönelik girişim” olarak değerlendiriliyordu. Planın ‘icra’ bölümü ise şöyleydi: “Laik ve demokratik düzeni yıkarak, şeriata dayalı bir İslam devleti kurma hayalinde bulunan AKP Hükümeti ve ona destek veren çeşitli gruplar ile Fethullah Gülen grubu başta olmak üzere radikal dini oluşumlar hakkındaki gerçekleri gün yüzüne çıkarmak, kamuoyunun desteğini kırmak ve faaliyetlerine son vermek üzere bilgi destek faaliyetleri icra edilecektir.”

Bu amaçla cemaat mensubu şahısların iş yerlerine veya evlerine silah bırakılarak “silahlı örgüt üyesi” muamelesi yapılması, AKP’nin yıpratılması için her türlü propagandanın yürütülmesi öngörülüyordu. Evlere silah bırakma planı da Erzincan’da karşılığını buluyordu.

AKP ve Gülen cemaatine yönelik eylem planının ‘uygulama sahası’ olarak Erzincan seçilmişti. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in cemaatlerle ilgili yürüttüğü soruşturma İsmailağa Cemaati mensubu bir kadının 2007 yılı Kasım ayındaki şikâyetiyle başladı. Şikâyet aile içi bir konuydu. Dosya yaklaşık 2 yıl açık kaldı ve daha sonra 16 ilde 235 şüpheliyi kapsayan büyük bir soruşturmaya dönüştü. İsmailağa Cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu ve Yenişafak gazetesinin sahibi Ahmet Albayrak “örgüt üyesi olmak”, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ise “örgüte yardım etmekle” suçlanıyorlardı. Cihaner, 9 Şubat 2009’da Jandarma ve Emniyet’e bir yazı göndererek “İsmailağa cemaati dışında yasadışı faaliyette bulunan bir dini grubun olup olmadığını” sordu. Ve 23 Şubat 2009 günü Erzincan’da 29 kişi gözaltına alındı, 9 kişi tutuklandı. Tutuklananlar arasında bulunan hamile bir kadın, ikiz çocuklarını düşürdü. 2 Mart’ta ise kendilerine ulaşan bir ihbar mektubu üzerine cemaatlerle ilgili ayrı bir soruşturma açan Erzurum Özel Yetkili Ağır Ceza Savcısı Osman Şanal ve arkadaşları da bir operasyon yürütmeye başladılar. Şanal, 5 Mayıs’ta Erzincan Valiliği’ne bir yazı göndererek Cihaner tarafından yürütülen soruşturmada “Cihaner’in yetkisinin kaldırıldığını” bildirdi. Cihaner ise 26 Mayıs’ta Valiliğe itiraz ederek “Şanal’ın bu konuda yetkisinin olmadığını” öne sürdü, HSYK ve Adalet Bakanlığı’na suç duyurusunda bulundu. Erzurum’daki soruşturmaya konu olan iddia, özel yetkili suçlar kapsamında olduğundan Erzincan dosyası, Cihaner’den alınarak Erzurum’a devredildi. Ve Şanal’ın yürüttüğü operasyonda gözaltına alınan Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Nedim Ertan “İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nı” 23 Mart 2009’da uygulamaya sokmakla suçlandı. Çünkü savcı, eylem planının 23 Mart günü Erzincan’da uygulamaya konduğunu iddia ediyordu.
27 Ekim 2009’da Erzincan Çatalarmut Köyü mevkiindeki Gönye Baraj Gölü’nde suların çekilmesiyle birlikte cep telefonu ve sim kartıyla beraber onlarca mühimmat bulundu. Bulunan bu el bombaları ve mühimmatla ilgili Erzincan’da bazı Jandarma ve MİT personelleri tutuklandı. Soruşturma gittikçe derinleşti ve Cihaner ile beraber 3. Ordu Komutanı Org. Saldıray Berk de soruşturmaya dâhil edildiler. Hazırlanan iddianamede Berk bir numaralı, Cihaner ise iki numaralı sanık oldular.
İddianameye göre ise Erzincan’da hukuk sınırları zorlanmıştı. Örnek mi? Cihaner, 2 yıl boyunca yürüttüğü soruşturmayla ilgili Adalet Bakanlığı’na bilgi vermedi, polis bölgesindeki operasyonlarda jandarmayı kullandı, soruşturmanın başsavcılıkça görevlendirilen bir savcı tarafından yürütülmesi gerekirken Başsavcı Cihaner doğrudan kendisi soruşturmayı planladı, Gülen Cemaati mensupları İBDA-C üyesi gibi tanımlanarak telefon dinleme kararları alındı. Tabii tüm bunlar yaşanırken medya da “Cihaner’in, cemaate dokunduğu için yandığını düşünen medya” ve “bütün olup bitenin Ergenekon’un Erzincan yapılanmasıyla ilgili olduğunu düşünen medya” olmak üzere 2’ye ayrılmıştı.
12 Haziran 2007 tarihinde İstanbul Ümraniye’de bulunan el bombaları sonucunda Ergenekon sürecinin başladığını, HSYK’nın 2 Temmuz 2007 günü İlhan Cihaner’i Erzincan’a başsavcı olarak atadığını, Saldıray Berk’in de Cihaner ile aynı dönemde Erzincan’a 3. Ordu Komutan’ı olarak atandığını, Ergenekon sürecinde tutuklamalar başladığında Erzincan’da da kasım ayı içerisinde İsmailağa cemaati soruşturması için düğmeye basıldığını, İlhan Cihaner’in ‘Ergenekon Terör Örgütü’ üyeliğinden tutuklandığında HSYK’nın Cihaner’i savunduğunu, davaya bakan Erzurum’daki savcıların ise özel yetkilerini ellerinden aldığını gördük bu süreçte. (Not: 14 Nisan Perşembe 2011 günü toplanan HSYK Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın yanı sıra Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal’a görevlerini iade etti.)
Ve dava süreci ilerlerken ses kayıtları düşmeye başladı internete. Bunlardan biri de Yargıtay 8. Daire Üyesi Hamdi Yaver Aktan’a ait olduğu öne sürülen ses kaydıydı. Erzincan Ergenekon’u ile ilgili olarak “dosyanın Erzurum’dan gelmemesi durumunda, birleştirme kararının fotokopi belgeler üzerinden yapılacağı ve ardından da Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in tahliye edileceği” anlatılıyordu bu ses kaydında. Aynı ses kaydındaki gibi oldu ve Erzincan Ergenekon’u çerçevesinde yürütülen davada önce Erzincan Başsavcısı Cihaner hakkındaki “evrakta sahtecilik” suçundan yargılamayı “dosya birleştirme” üzerine kilitleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesi, fotokopi üzerinden sonuca varma kararı aldı 11 Haziran günü ve 18 Haziran Cuma günü de İlhan Cihaner’in Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde “Ergenekon terör örgütüne üye olmak” iddiasıyla yargılandığı dava ile Yargıtay’daki “evrakta sahtecilik” davasının birleştirilmesi kararını açıkladı. Yargıtay Cumhuriyet Savcısının talebi doğrultusunda Cihaner ve 9 tutuklu sanık tahliye edildi. Dolayısı ile Türk Hukuk tarihinde bir ilk gerçekleşti, mevzuata ve hukuka aykırı bir şekilde davanın aslı olmadan CD üzerinden tahliye kararı verildi. Ve böylece ses kaydı doğrulanmış oldu. Ancak işin daha ilginci ‘yazıldığı gibi oynanan davada’ Cihaner’i yargılamada ‘normal mahkemeler’ yetkili olmasına rağmen Yargıtay Ceza Genel Kurul’unun yargılaması kararının alınmasıydı.
 Ve daha sonra Adana’ya düz savcı olan Cihaner, 12 Haziran genel seçimleri için CHP’den milletvekili aday adayı oldu ancak ismi 11 Nisan pazartesi günü açıklanan aday listelerinde yer almadı. Fakat Denizli 2. sıra adayını kontenjana ayıran CHP’nin önerilerini, YSK iki kez iptal edince CHP, Erzurum’daki Ergenekon soruşturmasının tutuksuz sanığı Erzincan eski Başsavcısı İlhan Cihaner’i Denizli ikinci sıradan aday gösterdi 16 Nisan’da.
Başbağlar halkına “Başbakan’ın memleketi sattığını biliyor musunuz?” demesinin ardından Başbakan Erdoğan’ın, hakkında “Kamu görevlisine hakaret”ten suç duyurusunda bulunduğu ancak dava kapsamında Erzincan Adliyesine gelmeden ifade verdiği ortaya çıkan Org. Berk ise Ankara EDOK Komutanlığına atandı.
Ve Cihaner’in aday adayı olma heyecanı yaşadığı günlerde Erzincanlı gazeteci Kemal Özdemir’in Timaş Yayınlarından 15 bölümden oluşan 300 sayfalık “Ergenekon Fay Hattında Erzincan” adlı kitabı çıktı. Kitapta, Türkiye’nin ilk defa duyduğu bilgilerin yanı sıra birçok gazetede yer alan Cihaner’in Erzincan adliyesindeki ‘gizli sorgu odasının’ fotoğrafı ve Cihaner’in Erzincan’daki makam odasında Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal’a ve Emniyet güçlerine karşı direnişini gösteren fotoğraflar gibi Türkiye’nin ilk kez gördüğü birçok fotoğraf var.
Özdemir’in kitabının sonsözündeki “Ümidim, kitapta paylaştığım bazı bilgilerden dolayı adli ve idari soruşturmanın yeniden başlatılması, Erzincan Ergenekon soruşturması şüphelilerinin hakkaniyetle yargılanmaları ve eğer masum iseler en kısa zamanda beraat etmeleri veya suçlu iseler cezalarını çekmeleridir.” temennisi birçok kişinin hislerine tercüman oluyorken, Cihaner milletvekili olarak Meclis’e girmeye hazırlanıyor.

Trackback URL

  1. 12 Yorum

  2. Yazan:Mustafa ESER Tarih: Nis 26, 2011 | Reply

    Ergenekon ve bağlyantısı olduğu düşünülen tüm bilgi,belge ve yapılanmalar hakkında konuşan herkes sanki Ergenekon dünden bugüne ortaya çıkan bir şeymiş gibi konuşuyor.Ergenekon yüzyıllardır devam eden bir geleneğin bu günkü versiyonu değilmi dir?Malum biz asker milletiz ve tarihin her döneminde bizi yıkmak isteyen yığınla düşmanımız var.16 devlet kurmakla öğündük yıllarca kimse 15 devleti yıkmanın özeleştirisini yapmadı.Makam mevki sahibi lan herkes vatan kurtarma derdine düştü de kimse kaş yaparken göz mü çıkarıyorum acaba diye sormadı kendine?Herkes Vatandaşa rağmen Vatan kurtarmanın dayanılmaz cazibesine kapıldı da herkesin vatanını sevebileceğini düşünmek istemedi.
    Velhasil benim düşüncem Ergenekon yüzyılların geleneğidir.Cumuriyetin kuruluşuyla Vatan kurtarmayı tekeline alan ulusalcılar ve Askerlerin neyi kurtardıklarının belgesidir.Her on yılda bir bizi ihtilal yaparak kurtaranların BİZLERİ TEMELLİ KURTARMAK İÇİN HARCADIKLARI ÇABANIN TAKDİR EDİLMEMESİNE DE AYRICA ÜZÜLÜYORUM!

  3. Yazan:ali duman Tarih: Nis 27, 2011 | Reply

    sn. mustafa ESER,

    kurtarıcılar aptal toplumlar içindir. siz bu toplumu “TEMELLİ” aptallığa layık görmüş olmalısınız ki “temelli bir kurtarılma” beklentisi içerisindesiniz, toplum olarak “temelli aptal” olma durumuna dair olan üzüntümüzün yanında sizin üzüntünüz çok cılız kalır.

    sakın ola bu uyanık haramiler, bizi kurtarıyormuş gibi yaparken kendi ceplerini dolduruyor olmayalar, zira 28 şubatın tozu dumanı arasında, bizlere fadime şahin, müslüm gündüz aforizmaları izletilirken arkana planda BANKALARI KİM HORTUMLUYORDU? o hortumculardan biri de zamanın cumhurbaşkanı yeğeniydi dimi? suçlanabilecekleri bir kanun bile yoktu, zira 538 sayılı bankacılık kanununu anayasa mahkemesi iptal etmişti de 5 yıl yerine bir kanun yapılmamıştı, hakkını yememek lazım ne müthiş organizasyondu ama dimi(!) DÜNYA HORTUM TARİHİNE DERS OLARAK GEÇECEK kıvamın bile çok üstündeydi.

    kurtarıcılar gelecek bizi kurtaracak ninni bebek ninni, bu kez “TEMELLİ kurtaracaklar”
    ninni bebek ninni, uyusunda büyüsün ninni.

  4. Yazan:hüseyin bulut Tarih: Nis 27, 2011 | Reply

    Demokratik ülkelerde insanlar kendi kendini yönetir. Bazen hata olarak görebileceğimiz seçimler de yapar. Ama gelecek seçimlerde bu hatasını telafi eder ve doğru yolu bulur. Onun için en kötü demokratik yönetim en iyi askeri baskıdan, cuntadan bugünkü manasıyla ergenekondan bin kat iyidir. Her zaman asker dipçiğiyle müdahale bizi bitirmiştir. Sn. Ali Duman Beyin de ifade ettiği gibi aslında mesele yönetmek değildir. Cepleri doldurmaktır. Ranttır. Cihaner ve onun gibiler kullanılır ve kullanma tarihi bitince atılırlar. Allah bize akıl fikir ve izan versin. Erzincan ergenekonunun görünen lideri Saldıraydı. Ama onun da ağası paşası vardır. İnşaallah oralara uzanan bir adalet mekanizması oluşur da biz rahat rahat işimize bakarız. Yoksa her an bir kumpas kurulabilir. Evlerimize silah ve yasak yayın konularak derdest edilebiliriz. Güvende yaşadığımız ve yaşayacağımız günlerin özlemini çekmekteyiz. Ümidimizi muhafaza ediyoruz.

  5. Yazan:denizlili cihan Tarih: Nis 27, 2011 | Reply

    Biz Denizlileler olarak Ergenekondan yargılanan ve davası hala devam eden bir sanığa oy vermek bize züldür. Bu hale getirenler utansın. Millete komplo kuracağı söylenen ve davası devam eden birinin demokrasisiyle ünlü bir kentten aday yapılması Biz denizli halkına hakarettir. Biz denizlililer Cihaneri meclise değil silivriye göndereceğiz. Haberin olsun Kılıçtaroğlu. Denizli 2. vekili çıkaramayacaktır. Millet aptal değil.

  6. Yazan:Mustafa ESER Tarih: Nis 29, 2011 | Reply

    Yazan:ali duman Tarih: Nis 27, 2011 | Reply

    sn. mustafa ESER,

    kurtarıcılar aptal toplumlar içindir. siz bu toplumu “TEMELLİ” aptallığa layık görmüş olmalısınız ki “temelli bir kurtarılma” beklentisi içerisindesiniz, toplum olarak “temelli aptal” olma durumuna dair olan üzüntümüzün yanında sizin üzüntünüz çok cılız kalır.

    Kardeş bir yazıyı okurken dikkatli okumak lazım ki yanlış yorumdan kurtulun!Yazdığım yorumu dikkatli okumanızı tavsiye ederim size.Satır arasını ve imalarıda dikkatli okuyun.Toplum olarak aptal olmadığımızı mı düşünüyorsunuz?Eğer öyleyse yanılıyorsunuz.Eğer ölçme imkanımız olsaydı eminim ki “Toplumsal Aptallığımız” üst seviyede çıkabilirdi.Neden:
    Ülkemizde S.D.aynı muhafazakar kitleden aldığı oylarla yıllarca başbakanlık yapmadımı?
    M.Y.yolsuzluğu vicdanlarda aklanmadığı halde milletvekili seçilmedimi?
    N.E kendisine oy vermeyenleri “Patates Dinine “uygun gördü de kimsenin sesimi çıktı?
    Z.B vb anlı şanlı profesörlerimiz yıllardır dinimizi sulandırmaya çalışıyor ve hala reyting alabiliyor.
    K.K.iktidar olacağını iddia edebiliyor.
    K.K baş örtüsü sorununu ben çözerim diyor.
    R.T.E. fanatik seçmenleri kendilerine oy vermeyinlerin neredeyse dinlerini sorgulayacak hale geldiler.

    Sn.Ali Duman sizce “Toplumsal Aptallığımız” ne boyutlarda.

  7. Yazan:hüseyin bulut Tarih: Nis 30, 2011 | Reply

    Sn. Ali Duman kardeşim, Toplumsal aptallığım ile ilgili tesbitleriniz ve verdiğiniz örnekler herkesin hem fikir olduğu müşahhas misallerdir. Buna bir şey denemez ama biliniz ki ehven-i şer denen bir şey vardır. Halk 80 öncesi S.D’ye oy vermiştir çünkü o günün şartlarında en iyisi oydu. O da bildiğiniz gibi. Bu günlere gelirken demokrasi yolculuğumuz kör topal yürümüştür. Askerin darbe korkusunu ilk defa 27 nisanda hükümetin sen bana bağlı bir kurumsun sözüyle attık. Bu cesareti hiç bir hükümet yapamamıştı. Yıllarca bir çok haksızlığa uğradık ama hep sustuk. S.D ‘nin karşısında Ecevit ve ekibi vardı. Tercihimiz öyle oldu.Türkeş ve Erbakan radikalizmi temsil etti. Ya da ettirildi hala anlayamadım ve sorularım var. Sağ-sol Milliyetçi-Muhafazakar olmak üzere dört kutup vardı. Başka bir alternatif olmadığı için S.D seçildi.Bazen de koalisyonlar oldu. Ama Türk halkı bağnaz ve radikal olmadığını alternatif görünce gösterdi. Özal’a ve RTE’a sahip çıktı. Recai Yıldırımın ifadesiyle “Yuvarlak ” ama feraset ve basiret abidesi olarak görüyorum ve asla aptal değil. Hatta biraz akıllı desem yeridir.

  8. Yazan:ali duman Tarih: Nis 30, 2011 | Reply

    sn.mustafa eser;

    ilk yorumunuzda bir GENELLEME yaparak ergenekon zihniyetinin “bizleri temelli kurtarmasından” söz ediyorsunuz,

    bana cevaben yazmış olduğunuz yorumda ise konuyu ÖZELLEŞTİREREK kimi aktörler üzerinden haklılığınızı kanıtlamaya çalışıyorsunuz.

    nafile bir uğraşı, zira iki yanlıştan bir doğru çıkmaz.

    ortada “aptal bir toplum yok”, bu toplumu “aptallaştırmaya” çalışan ve bundan da büyük bir çıkar sağlayan hastalıklı bir zihniyet var.

    önce bu gerçeği görmek gerekir, zira bu gerçeği göremezseniz, hiç bir olguyu doğru olarak yerlerine yerleştiremezsiniz, tıpkı “eğri gemi doğru sefer yapmaz” öz deyişinde olduğu gibi.

    85 yıldır üstümüze giydirilen bir deli gömleğinden söz edip duruyorum, tekrarına girmeyeceğim, işte o deli gömleğini sırtımıza giydirenler sürekli bize “türkiye’nin özel şartlarından”, “dört bir yanımızın düşmanla çevrili olduğundan”, “türkün türkten başka dostu yok” hikayelerinden bahsedip durdurlar, yeri geldi, komünizm karşıtlığı, yeri geldiği şeriat karşıtlığı, yeri geldi bölücülük karşıtlığı adı altında toplumu kutuplara ayırıp, yaratıkları HAZIR KALIPLARIN içini bizlerle doldurup durdular, sonra da toplumu kafa kafaya tokuşturup, kendileri için yarattıkları dikensiz gül bahçesinde iktidarlarının keyfini sürdüler, ancak ne var ki hiç bir kötülük sonsuza dek sürmüyor, öyle olsaydı firavunlar, yezidler yıkılmazdı dimi.

    siz topluma aptal diyorsunuz, ben de ülkeyi açık tımarhane haline getiren bir zihniyetten bahsediyorum, siz toplumun aptal olduğuna, ben ise toplumun aptallaştırıldığına inanıyorum, ergenekon zihniyetinin ülkeyi yeri geldiğinde darbeler ile “cezaevine”, yeri geldiğinde ise “açık hava tımarhanesine” çevirmeye uğraştığından söz ediyorum.

    şayet bu ülke toplumu aptal ise, o halde ülkeyi karantina altına alalım, “açık hava tımarhanesine” çevirelim, ne dersiniz, zira zaten adı konulmamış uygulamalar bu yöndeydi, hangi akıllı devlet ülkesinin dağlarını bombalar, hangi akıllı devlet 30’a yakın siyasi partisini kapatıp, ülkeyi partiler mezarlığına çevirir, hangi akıllı devlet sayısız darbeler yapar, darbeci zihniyeti yarattığı kurumlar ile (başta darbeci yargı kurumu) sürekli ve daim kılar.

    şimdi bu tabloya bakarak, kimmiş aptal olan, halk mı, ona “deli gömleğini” layık gören faşist devlet anlayışı mı? açıklayın, ya da mantıklı bir şekilde anlatın da görelim, darbelerin ürünü S.D. (ve diğerleri ile) anlatmak bu işin hilesine kaçmaktır, bunu da eklemiş olayım. Bana nedenlerle açıklayın, sonuçlarla değil.

    hülasa; bu topluma deli gömleğini reva görüp, topluma deli muamelesi çekenler, işlerine gelmeyince bu kez hiç utanmadan toplumun “aptal” olduğunu iddia etmeye başladılar, zira onların “aptal” diye yaftaladıkları, tam da onların istediği gibi “koyunlaştırılamayanların” olması da ayrı bir gerçek, zira onların değirmenlerine su taşıyan müesses nizamın yardakçıları “aptal” sayılmayanlar sınıfında yer almakta.

  9. Yazan:ebru nas Tarih: May 11, 2011 | Reply

    Erzincan’ın merkez seçilmesinin sebebi, 3. ordunun tüm imkanlarının Cihaner’e verilmesidir. Bütün bu imkanları PKK’yı bitirmek için kullansalardı inanın ülkede terörün T’ si kalmazdı. Halka kumpas kuran Gülen ve AKP’yi bitirme planları yapan ve 3. orduda seminerler düzenleyen mekanizmanın başı SALDIRAY’a hala ulaşılamadı. Neyi niçin,neden kimin adına yaptın diye sorulamadı. Ona sorulmadan da bu dava eksiktir.
    Ey hükümet, Saldıraya sor ve öğren. Ağustosta da görevine son ver. Ülkenin selameti adına bunu yap.

  10. Yazan:Ahmet Somut Tarih: May 11, 2011 | Reply

    Valla Ergenekon davası seçim sonrasına kadar gündemden düştü anlaşılan. tutuklamalar bitti. eski faal savcı görevden alındı. yeni savcının esamesi bile okunmuyor. ne oluyor ne bitiyor haber yok.

  11. Yazan:ebru nas Tarih: Haz 22, 2011 | Reply

    CİHANER meclisi yok edip orduyu davet eden biri olarak medyaya yansıdı. Böyle birinin mecliste ne işi var onu anlamadım. Demek ki hapisten kaçma yolu.

  12. Yazan:hatice Tarih: Nis 5, 2012 | Reply

    yazılanları okudum aslında “fay hattında erzincan “kitabına yorum yazmak için açmıştım ama yazılanlara takıldım bazılarına hak veriyorum bazılarına hak vermek istemiyorum bi tarafım doğru diyor ama…bilmediğim aklımın almadığı o kadar şey oluyo ki türkiyemde önceden askeriyeye güvenirdim ve de hukuka şimdi ikisine de güvenemiyorum az önce haberlerde k e yargılansn nı yargılanmasın mı o kadar sağ ve sol görüşlü genç öldükten ölmese bile derin sekellerle yaşamaya çalışan insan varken her darbe ülkeyi 20 yıl geriye götürdükten sonra neye yarar…bu insanların gözünü korkutmak için yapılan adalet masal gibi geliyo..hıımm bak onları yargıladak sizi de haaa..ayağınızı denk alın mesajı…sonuçlanmamış bazılarında iddianame bile hazırlanmamış bi konuda yorum yapmak da çok saçma ergenekon diyolar 4 4 4 geçiyo meclisten pkk konuşulmuyor kapıdaki kriz konuşulmuyor TE vb kızlar okusun diyo başka bişi demiyo ..

  13. Yazan:hamit sekman Tarih: May 24, 2012 | Reply

    Bu kitap baştan sona hep yalan.Benim hakkımdaki iddiadan dolayı kitap yazarı Erzincan 2.Asliye ceza Mahkemesi kararıyla hapis cezası aldı.Umarım bu yazıyı editör yayınlar.Av.Hamit Sekman

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin