RSS Feed for This Post

Bildiri: Genç Müslümanlar Halkı Askerlikten Soğutma’dan Yargılanıyor

“Direniş, toprak ve vatandan önce insan içindir. Çünkü üzerinde insanın horlandığı, aşağılandığı, kul haline getirildiği toprağın hiçbir değeri yoktur. İnsanın, üzerinde her türlü düşman saldırısına maruz kaldığı bir vatanın hiçbir kıymeti yoktur.”

ULUSLARARASI GENÇ MÜSLÜMANLAR PLATFORMU

 “Genç Müslümanlar Yargılanıyor”  BASIN BİLDİRİSİ, 14 NİSAN 2011, İSTANBUL

 Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla

Selamun Aleyküm

 Bu bildiri, 03 Ocak 2010 günü Ankara’da gerçekleştirdiğimiz, ‘Enver Aydemir’e Özgürlük Eylemi’ sonrasında Mehmet Lütfü Özdemir ve arkadaşları hakkında açılan, ‘Halkı Askerlikten Soğutma, Kanuna Aykırı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Düzenleme Yönetme Bunların Hareketlerine Katılma’ suçlamasıysa çıkacağı duruşmanın duyurusu niteliğindedir. Vicdanlara, tarihe ve kayıtlara geçmesi için 23 Mayıs 2011 Pazartesi saat 10.00’da Fatih (İstanbul) 3. Asliye Ceza Mahkemesi duruşma salonunda olacağımızı kamuoyunun bilgisine ve vicdanına deklare ediyoruz.

“Direniş, toprak ve vatandan önce insan içindir.

Çünkü üzerinde insanın horlandığı, aşağılandığı, kul haline getirildiği toprağın hiçbir değeri yoktur.

İnsanın, üzerinde her türlü düşman saldırısına maruz kaldığı bir vatanın hiçbir kıymeti yoktur.”

Bu bağlamda bir ülkede bebekler açlıktan ölüyorsa, analar evlatlarına kahvaltı hazırlayamadığı için canına kıyıyorsa, babalar yoksulluk pençesinde kıvranıp evlerine ekmek götüremiyorsa, binlerce kadın fuhuş batağındaysa ve yine binlerce genç kız üniversitelerde sınıfsal çelişkiler batağında fuhuşa itilmişse, işçilerin emekleri, alın terleri hiçe sayılıyor ve hakları verilmiyorsa, dünya da 1 milyar insan aç sabahlıyorsa, Irak’ta 4 milyon 500 bin yetim, 2 milyon 250 bin dul kadın varsa ve yüz binlerce kadın tecavüze uğramışsa…

 Buna karşılık, Türkiye’nin 2010’daki ASKERİ harcamaları 15 milyar 634 milyon dolar‘ı buluyorsa, insanların eline bilmediği bir savaşın tam ortasında pimi çekilmiş el bombaları veriliyorsa, insanlar hedef tahtası yapılıp üzerlerine ateş açılıyorsa, ezilen halkın evlatları günde üç posta dayak yiyip küfür/azar işitiyorsa, bu coğrafya da yaşayan insanlar öldürüldükten sonra üzerlerine asit dökülüyorsa, bir gece yarısı evlerinden zorla çıkarılıp yaşadıkları beldeyi terk etmeleri isteniyorsa, küçük kızlar köyün de kuzu otlatırken cansız bedenlerinden geriye kalan et parçalarını anneleri eteklerinde topluyorsa, toplu mezarlardan vahşi manzaralar ortaya çıkıyorsa, küresel güçler ile anlaşmalar yapılıp bunlar halktan saklanıyorsa, Irak’ı vuran Amerikalılar bu ülkenin toprakların da İncirlik’te rahatça kuş uçuruyorsa ve yine binlerce insanı, çocukları katleden İsrail ile ortak tatbikatlar düzenleniyor ve anlaşmalar yapılıyorsa…

Bu ülkede ve dolayısıyla yeryüzünde yaşayan her Müslüman’ın birinci önceliği eline silah alıp bilmediği bir hikâyenin parçası olmak değil, yukarıda zikrettiğimiz bu problemleri ortadan kaldıracak çözümler üretmesi ve insanlara bu dünyada cenneti yaşatacak sınıfsız bir toplum için mücadele etmesi ve faaliyetler yürütmesi gerekmektedir.

 Halkı askerlikten soğutmak mı? Hangi halk? Devlet kutsaldır anlayışı, dayatılan halk mı? Böyle bir halkı zaten isteniz de soğutamazsınız! Bir kişiyi binlerce insan askere uğurlamak için yola düşüyorsa, o halk zaten afyonlanmış ve kurbağalaştırılmıştır. Böyle bir halka gerçekleri göstermek birinci vazifemizdir.

 Buna karşılık devletin insan için olduğu bir ülke de yaşayan halk zaten askerlik yapmaz ve onu askere zorla götüremezsiniz. Kaldı ki böyle bir ülkede devlet simgesel bir yapı olmaktan çok öteye gitmez. Çünkü biz biliyoruz ki devletler değil, insanlar, insanlık ve insani değerler kutsaldır.

 İnsanlar inanmadıkları bir savaşın ardından gitmek zorunda değildir. Bu insanlar bir şekilde bu topraklarda doğdular ve yaşıyorlar diye onlara zorla bunu dayatamazsınız. TSK bu halktan kendisine asker olunması istiyor, peki kendisi bu halka ne veriyor? Anlaşmalara imza atmadan önce halka mı soruyor? Bu ülkedeki politikalara kimse inanmak zorunda değil. Ve dediğimiz üzere biz Müslümanların birinci önceliği elimize silah alıp bilmediğimiz, inanmadığımız bir savaşın ortasında kendimizi bulmak değil yaşadığımız dünyayı insanlar için cennete çevirmek için var gücümüzle çalışmaktır.

 Biz dünyadaki her insana aynı gözle bakarız. Onları renkleri, dilleri ve kültür farklılıklarından dolayı, sömürmez, aşağılamaz, hor görmez ve öldürmeyiz, Biz kariyerizm, konformizm, kapitalizm ve emparyalizmin dayatmalarıyla değil, binlerce yıldır süre gelen ortak akıl, düşünce, vicdan ve en önemlisi İslam ile yürürüz. Bu dünya da yaşadığımız nefes aldığımız her saniye ezilenleri düşünür onların kurtuluşu için mücadele ederiz. Biz din adamı, politikacı, kâhin, büyücü veya ruhban değiliz. Biz Müslümanız. Bize yetimi korumak, yoksulun yanında olmak, yalan söylememek ve boyunduruk altındakileri kurtarmak farz kılınmıştır. Bunlar Allah’ın açık emirleridir. Kimseden bir onay, yetki ve mükâfat beklemeksizin, yeryüzündeki bu eşitsizlikleri özellikle yaşadığımız belde de olan biten adaletsizlikleri ve sınıfsal çelişkileri ortadan kaldırmak için Allah’ın bize verdiği yetkiyi kullanarak hareket ederiz. Çünkü biz biliyoruz ki, akıl sahibi, düşünen ve dosdoğru yolda yürüyen Müminler; yeryüzünde Allah’ın sesi, halifesi ve elçileridir.

 Biz Genç Müslümanlar olarak, ilahi adaletin yeryüzünde insan eliyle gerçekleşeceğine inanıyoruz. Bu yüzden diyoruz ki, biz insanlık harcına kum oluruz. Bunu yaparken de gösterişli makamlardan, mevkilerden, kapitalizm ve emperyal projelerin bize dayattığı yaşam tarzlarından uzak dururuz. İnandığımız gibi yaşar davamızda yalnızda kalsak öyle ölmeyi şeref sayarız.

 Bizlere bu mücadele ruhu ve dayanışmayı veren, öğreten, Allah’a, peygamberlerine ve yeryüzündeki tüm elçilere selam ediyoruz.

 Allah hepimize sabır selamet versin.

 

… Bu konu ilginizi çekiyorsa…

 Zorunlu Askerlik Gerekli mi?

Zorunlu Askerlik bir çok insanımız için bir görev ama aynı zamanda bir çile. Ülkemizi savunmanın daha akıllıca bir yolu yok mu? Bu konuyu yaklaşık bir yıl boyunca tartıştık. Üç makale işaret fişeği görevi yaptı. Yüzlerce okurumuz değişik önerilerde bulundu. Kimileri “aman dokunmayın, böyle çok iyi” derken askerliğini yapmış olan arkadaşlar tecrübelerini paylaştı. Evet, belki de ilk defa bu konu gerçekten muhatabı olanlara yani Türkiye’nin vatandaşlarına soruluyor. Zorunlu askerlik gerekli mi? Bir yıllık kolektif çalışmanın ürünü olan bu 276 sayfalık kitap konuyla ilgili herkes için birinci elden bir bilgi kaynağı. Buradan indirebilirsiniz.

 

 İslâmcılık, Devrim ile Demokrasi Kavşağında

Müslümanca yaşamak için devletin de “Müslüman” olması mı gerekiyor? Bu o kadar net değil. Çünkü İslâm’ın gereği olan “kısıtlamaları” insan en başta kendi nefsine uygulamalı. Aksi takdirde dinî mecburiyet ve yasakların kanun gücüyle dayatılması vatandaşı çocuklaştırıyor ister istemez. İyi-kötü ayrımı yapmak, iyiden yana tercih kullanacak cesareti bulmak gibi insanî güzellikler devletin elinde bürokratik malzeme haline geliyor. 21ci asırda Müslümanca yaşamak kolay değil. Yani İslâm’ın özüne dair olanı, değişmezleri korumak ama son kullanma tarihi geçmiş geleneklerden kurtulmak. AKP’yi iktidara taşıyan fikrî yapıyı, Demokrasi-İslâm ilişkisini, İran’ı ve Milli Görüş’ü  sorguladığımız bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

Müslüman’ın Zaman’la imtihanı

Sunuş: Müslümanlar dünyanın toplam nüfusunun %20’sini teşkil ediyorlar ama gerçek anlamda bir birlik yok. Askerî  tehditler karşısında birleşmek şöyle dursun birbiriyle savaş halinde olan Müslüman ülkeler var. Dünya ekonomisinin sadece %2-%3′lük bir kısmını üretebilen İslâm ülkeleri Avrupa Birliği gibi tek bir devlet olsalardı Gayrı Safi Millî Hasıla bakımından SADECE Almanya kadar bir ekonomik güç oluşturacaklardı. Bu bölünmüşlüğü ve en sonda, en altta kalmayı tevekkülle(!) kabul etmenin bedeli çok ağır: Bosna’da, Filistin’de, Çeçenistan’da, Doğu Türkistan’da ve daha bir çok yerde zulüm kol geziyor. Müslümanlar ağır bir imtihan geçiyorlar. Yaşamlarını şekillendiren şeylerle ilişkilerini gözden geçirmekle başlıyor bu imtihan. Teknolojiyle, lüks tüketimle, savaşla, kapitalizmle, demokrasiyle , “ötekiler” ile ve İslâm ile olan ilişkilerini daha sağlıklı bir zemine oturtabilecekler mi? Müslüman’ın Zaman’la imtihanı adındaki 204 sayfalık bu kitap işte bütün bu konuları sorgulayan ve çözümler öneren makalelerden oluşuyor.

Trackback URL

  1. 3 Yorum

  2. Yazan:Zeyneb Karataş Tarih: Nis 15, 2011 | Reply

    Genç Müslümanlar’ın ‘zorunlu’ askerlikten nasıl soğuttuğunu çok merak ediyorum, zira bir insana dayatılan ne olursa olsun psikolojik olarak ters tepmesi kaçınılmazdır. Yani bu herşeyin ötesinde psikolojik bir reflekstir, topluma’ zorunlu aşk’ yaşatma hayallerinden vazgeçmeli devlet.

    Vicdani ret hakkı verilmeden insanlara tercih şansı verilmeden devlete adeta sorgusuz tapınmada bulunulmasını beklemek ne kadar doğru bir strateji,eğer ki askerlik strateji gerektiriyorsa görünen o ki başarısız bir askeriye ile karşı karşıyayız.

    Her insan rambo doğmaz ki,hele ki adeta yılan hikayesine dönen bir terörle mücadele sürecinde…

    Eskiden hatırlarım otobüs terminallerinde insanlar asker uğurlarken ” en büyük asker bizim asker” diyerek büyük çoşkularla uğurlarlardı askerleri… Ya şimdi? Dikkat ettim de slogan değişti artık insanlar” Asker gidecek geri gelecek (?)” şeklinde . İnsanlar emin değil artık, askerliğin büyüklük olduğundan .Çünkü artık kimse ölmek istemiyor …

    Peki asker cenazelerinde eskisi kadar” vatan sağolsun” diyen var mı hayır yok ” bitsin artık bu savaş” diyen analar babalar var. Yani toplum eskisi kadar güvenmiyor askeriye ye. Soruyorlar çünkü ,neden hep garibanın ocağı sönüyor diye, neden zenginlerin, elitlerin, devlet büyüklerinin evine de bir şehit(!) düşmüyor, neden?

    İnsanlar artık asker bebek doğurmuyor, tarafı bile olmadıkları bir savaşın ‘yenilmiş sayılan’ ailesi olmak istemiyor…

  3. Yazan:Mennan Özdemir Tarih: Nis 16, 2011 | Reply

    Bu MÜSLÜMANLAR !!!!
    PEYGAMBER OCAĞI ASKELİĞE SAHİP ÇIKSALAR YA. VATAN SEVGİSİ İMANDAN GELİR. xxx xxx xxxx xxxx xxxx xxxxx xxxxx. NE GÜZEL SAFLAR ASKERE GİTSİN UYANIKLAR VİCDANİ RETÇİ DİYE SOKAKLARDA DOLAŞSIN.

    SONRADA TÜRKÜLERE KONU OLSUN.

    ZENGİNİMİZ BEDEL ÖDER
    ASKERİMİZ FAKİRDENDİR
    DİYE
    BEN xxx xxxx xxxx xxxx KABUL ETMİYORUM

  4. Yazan:Vicdani Retçi Tarih: Nis 17, 2011 | Reply

    “Genç müslümanların” tabii ki dibine kadar desteklenmeleri gerekiyor. Ancak şunun da aklın bir köşesinde hep tutulması lazım: Müslümanlar genç yada ihtiyar farketmez, ilkesel olarak anti-militarist olamazlar. Olsa olsa konjektürel bir anti-militer tavır takınabilirler.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin