RSS Feed for This Post

Derin Düşünce ile Yeni Bir Röportaj

Sunuş: Okuyacağınız bu yazı Dünya Bizim Sitesi‘nden Abdullah Yalnız’ın sitemizle yaptığı söyleşinin tam metni. Derin Düşünce ile yeni tanışmış okurların ama özellikle yazar olmak isteyenlerin istifade edeceğini umuyoruz.(MY)

1) Sitenizin kuruluş hikâyesi nedir? Neden “derin düşünce?” Hangi ihtiyaca binaen kuruldu?

Baştan “Derin Demokrasi” adında bir kağıt dergi çıkarma fikri vardı. Site biraz derginin vitrini ya da “ek aktivite” olarak düşünülmüştü. Sonra sanat, felsefe, tarih ve daha bir çok konuda yazmak istediğimizi fark ettik. En uygun kelime “düşünce” idi. Derin kaldı, demokrasi gitti, sonuç “Derin Düşünce” oldu.

Kuruluş hikâyesine gelince… Türkiye Dink cinayeti, e-Muhtıra gibi olaylarla sarsılıyordu. Terörle mücadele için Irak’a girilmesi konusunda baskı vardı. Tesettür yasağı, Kürtçe yasağı ve daha bir çok haksızlık karşısında en azından “dur” demek istiyorduk. Aslında bir çok insan bu durumdaydı şüphesiz ama Mustafa Akyol’un kişisel sitesinde tanışmak nasib oldu bize.

Başlangıçta 10 küsür yazar idik. Kısa yazılar ve çeviriler yayınlamaya başladık. Yorumcuların ve özelden bize yazan sessiz okuyucuların etkisiyle, yön vermeleriyle şekil aldı yayın çizgisi. Yola başlarken yanımızda olanlardan bazıları dinlenmeye çekildiler. Taşınma, evlenme, kariyer kaygıları, bir bebek…

Onların yerine yeni katılımlar oldu. Bugünlerde en çok yazan ve çeviri yapanların arasında yeni katılanların olması güzel bir dinamiğin yakalandığının gösteriyor kanaatimce. 20-25 yaşındaki gençlerin bir bayrak yarışındaki gibi 40′lık ağabey ve ablalarına yetişmesi bizi mutlu etti, ediyor. Kitap tanıtımları, sanat filmleri ile zenginleşti site. Yazarlar kendi yaşamlarındaki güzellikleri paylaşmak istiyorlar. Bir yandan da siyasî gelişmelere, özellikle de vicdanları rahatsız eden olaylara tepki vermeye devam ediyoruz.

Dediğim gibi bütün bu güzellikler planlı, programlı bir ilerleyişin neticesinde olmadı. Zaten “mekanik – standart” bir süreç ile olmaz böyle şeyler. Derin Düşünce bir gönül işi. Özveri istiyor. İşyerindeki öğlen paydoslarından, tatillerden, gece uykusundan fedakârlık istiyor. İnsanların iç güzelliklerinin birbirinden yansımasıyla oluyor bütün bunlar.

2) Siteniz hakkında teknik bilgi verir misiniz? (Kuruluş tarihi, üye,yazar ve kitap sayısı,gönüllü bir hareket mi bu çalışma vb…)

Gönüllü bir hareket mi diye soruyorsunuz. Evet. Ne okurlardan maddî bir talebimiz var ne de yazarların bir kazancı. İyi, güzel ve doğru adına bir katkımız olsun istiyoruz. Gazâlî Hazretleri’nin El-munkizu Min-ad-dalâl (Hz Gazâlî) adlı kitabında özetlediği gibi: “Biz ALLAH rızası için ilim tahsiline başlamadık. Fakat ilim ALLAH rızası için olmaktan başka bir gayeyi kabul etmedi”

“Deneme yayını” yaptık ocak 2007’de. Ama resmen doğum günümüzü şubatta kutluyoruz. Gerçek anlamda bir üyelik sistemi yok. Aylık 80 bin tekil okuyucu var. En az bir saat sitede kalan, en az şu kadar sayfa okuyan, en az haftada 3 kez siteye gelen… gibi kriterlerle “sadık okuyucu” profili çıkardığımızda %15 ila %20 civarında bir rakam buluyoruz. Yani aylık ortalama 15 bin insanın buluştuğu bir fikir platformu diyebiliriz Derin Düşünce için.

Dört yılda 3000′e yaklaşan makale yayınladık ve 33.000′den fazla yorum. Her ay ortalama 7-8 bin e-kitap indiriliyor. Bu ay 10 bin civarında indirme olacak sanıyorum. Bazı kitapları neredeyse tamamen okurlar yazdı: Zorunlu Askerlik Gerekli mi?, Eşcinsellik ve Biz, Maymunist imanla nereye kadar? adlı kitaplar böyle.

E-kitaplar sayesinde Türkiye’nin fikrî hayatına kalıcı biçimde hizmet ettiğimizi düşünüyorum. Zira günlük politika tartışmaları elbette geçici, her yeni gün kendi polemikleriyle geliyor. Oysa kitaplar farklı. Konusu siyasetten alsa bile yakın tarihi, temel kavramları anlamayı kolaylaştırıyor. Mail ile dostlarınıza gönderebileceğiniz, cep telefonunuzda taşıyabileceğiniz bir belge oluyor. Sadece okunacağı zaman kağıda basılması açısından çevreci, bedava olması açısından da öğrenci dostu bir çözüm e-kitaplar.

Bu günlerde siyasetin payının azaldığını ve yerini yavaş yavaş Sanat‘ın, Düşünce’nin aldığını sevinerek görüyoruz. Sinema, Edebiyat, Felsefe, Tarih, Din… 43 kitap yayınladık. Bu kitaplar içinde Sanat ile ilgili olanlara gösterilen ilgi büyük oldu.

3) “derindusunce.org” deyince, sizi heyecanlandıran ne var? Hangi hedeflere ulaşmak istiyorsunuz?

Bir kaç hedef heyecanlandırıyor bizi. Birincisi şu anda yaptığımız işi daha iyi yapmak. Okurlarımızı daha fazla düşünmeye, okumaya, araştırmaya yöneltmek. Tek bir fikri ısrarla savunmak değil de olayların, sorunların köklerini, özünü anlamak. Neticede bilgili insan fikren de özgürdür. Propaganda ve beyin yıkamadan koruyabilir kendisini.

Türkiye’nin en ciddi sorunu insanların takım tutar gibi siyasî tercih yapmaları. Bir çok Türk liberal Locke, Smith, , Mill, Hayek, Rawls okumadan liberal oldu. Liberalizm ile demokrasinin çatıştığı alanlardan kimsenin haberi yok. Bu sebeple önce sağlıklı bir fikrî zemin oluşmalı. İşte bu oluşuma katkıda bulunmak bizi heyecanlandırıyor. Bunun en güzel örneğini iki kitapla verdik sanıyorum: Biri liberalizm yanlısı Liberalizmin Ak Kitabı ve diğeri çok sert bir liberalizm eleştirisi olan Liberalizmin Kara Kitabı.

Bakınız meselâ doğru dürüst bir sol muhalefet yok Türkiye’de. Neden? Çünkü Türk Solu da fikrî zemin bakımından oldukça fakirdir. Bir çok insan Marx’ın yazdığı Kapital’i bile okumadan solcu/sosyalist olmuştur. Sovyet tarzı kolektivist fikirleri savunurlar ama Alman ideolojisi, Komünist Parti Manifestosu gibi belgelerde birey kavramına yapılan vurgulardan haberleri yoktur. Bu sebeple Marxizm’i anlamayı amaçlayan bir yazı dizisine başladık. Bu büyük düşünürün kimi temel kavramları İslâm’daki bazı ögelerle benzerlik arz ediyor. Bu benzerliği Yeni başlayanlar için “Müslüman” Marx isimli makalede anlattık meselâ.

Tabi sorunuzdaki “heyecanlanma” noktasında gönlümüzde yatan bir aslan var. Ama bu nispeten önemli maddî imkânlar gerektiriyor. Bediüzzaman Hz.’nin Medresetü’z-Zehra projesindeki gibi Türkçe, Kürtçe, Arapça ve Farsça tartışılabilecek bir Derin Düşünce. Yani Ortadoğu’nun her yerinden her dili konuşan insanın bağlanıp fikir alış-verişi yapabileceği, yorumların 5-10 dakika bir gecikmeyle diğer dillere tercüme edileceği bir forum.

Kitapların, videoların, ilmî klasiklerin de 4 dilde mevcut olduğu böyle bir sitenin dünya barışına yapacağı katkıyı hayal etmek dahi insana umut veriyor.

4) Şu anda ücretsiz olarak indirilebilen 43 tane PDF kitap yüklü sitenizde… İleriye dönük olarak hangi konulara ilişkin kitap projeleriniz var?

Henüz tasarım aşamasında olan iki kitabımız var, birincisi “Soyut Sanat Müslüman’ın yitik malıdır”. Çünkü İslâm Sanatları dediğimiz hat, ebru, çini ya da mimari gibi alanlar bu konuların uzmanlarına terk edilmiş vaziyette. Biz sıradan insanlar “aa ne güzel” deyip geçiyoruz. Oysa Kandinsky, Klee, Pollock, Rothko gibi sanatçıların soyut sanat alanındaki arayışlarıyla Müslüman sanatçıların 7ci asırdan itibaren Sanat’a bakışları arasında çarpıcı paralellikler var. Medeniyetimizin ilk yıllarından itibaren Müslüman sanatçılar Sanat’ı bir düşünce ve hissiyat laboratuarı gibi düşünmüşler. İnsan’ı anlamada, ALLAH’ın Kâinat’ı yaratışını idrak etmede fikrî-görsel bir zemin yapmışlar. Kelimelerin bittiği yerde renkler ve şekiller girmiş devreye.

Bu bakımdan soyut sanat yani figüratif olmayan, doğayı açıkça taklit etmeyen İslâm sanatına ihtiyacımız var. Teknik ilerlemenin altında ezilen, maneviyatını kaybetmiş insanlığın Sanat’a her zamankinden fazla ihtiyacı var. Bu kitap işte bu kapıyı aralayacak nasip olursa: Güzellik ile Adalet arasındaki bağlantıya ışık tutacak.

İkinci kitabın ismi “Hiç”. Konusu Hiçlik ve Yokluk olacak bu kitabın. Ama şu an yayına en yakın olan kitap Kırmızı Gezegen Marx. Konusu Marx ve komünizm. Böyle kitaplar da yazılmalı çünkü Türkiye’nin gerçek sol bir muhalefete ihtiyacı var. Eğer bu kitap Türkiye’nin aydın insanlarına biraz olsun Marx’ı okuma isteği verebilirse ne mutlu bize. Çünkü gerçekte solculuk, sosyalizm ve komünizm polise yumurta atmaktan çok daha akıllıca bir şeydir. E-kitaplar konusunda son bir şey söylemek gerekirse… Kitap tanıtan Kitap çok ilgi gördü. Bu kitabın devamı  mahiyetinde ikinci bir kitap daha yayınlamak istiyoruz ayrıca.

5) Şu ana kadar ziyaretçilerinizden ne gibi tepkiler alıyorsunuz? Bizimle paylaşmak isteyeceğiniz bir olumlu, -varsa- bir de olumsuz okur yorumu var mı?

Hiç unutamadığım bir yorum şu idi:

“Fikirlerinizden nefret ediyorum ama çok güzel yazıyorsunuz”. Sanırım bir yazara bundan daha güzel bir iltifat hiç yapılmamıştır…

Tabi tehditler alıyoruz, ırkçılardan çokça hakaret… Genel Kurmay Başkanlığı (İlker Bey zamanında) fişlemişti bizi “irtica” diye. En tehlikeli ilk 400 site arasındaydık. Hakkımızda bir de soruşturma açıldı. Biz bunları “ödüllerimiz” sayfasında listeledik. Çünkü vicdanımıza aykırı işlere yakın duranların bize kızması birer ödüldür. Bizi rahatsız edenleri rahatsız etmiş olmamız doğru yolda olduğumuzu göstermez mi?

İnternet ortamı mimikleri ve ses tonunu, şiveleri saklıyor. Kıyafetini, vücudunu vs görmediğiniz insanlar sadece fikir ve hissiyat olarak var karşınızda. Bu “görsel filtre” insanların iç güzelliklerinin daha net ortaya çıkmasına sebep oluyor galiba. Çok güzel dostluklar kuruluyor ve çok özel şeyler paylaşılıyor. Sonra bazen randevulaşıyoruz, fizikî dünyada bir kahve içiyoruz. İnsan karşısında iki gözü, iki eli vs olan “normal” birini görünce şaşırıyor. Aklımızda ve kalbimizde oluşmuş bir imaj var. Bazı yorumcuları o kadar seviyoruz, yorumlarını o kadar özlüyoruz ki… Toplantıya uçarak gelen ya da yürürken ışıklar saçan birisini bekliyoruz sanki… İnsanı insan yapan güzelliklerin araz olmadığının bir ispatı belki de bu? Gerçek dünyanın ötesinde bir de Hakikat var.

6) Sitenizde yer verdiğiniz konuları, işlediğiniz hususları seçerken/belirlerken nelere dikkat ediyorsunuz, ne gibi kriterleriniz var?

Konu seçiminde birinci etki yazarlar ve okurlar. Bazen bir yorumcunun sorusu hatta sitemi yeni bir konuya vesile oluyor. Yani gündemden çok kopmamaya gayret ediyoruz ama gündemin arkasından sürüklenmek de istemiyoruz. Bir denge arıyoruz açıkçası.

Bunun yanında neredeyse site açıldığından beri zorunlu askerlik konusuna hassasiyet gösterdik. İslâm’ın milliyetçiliği reddettiğini savunan yazılarımız da oldukça çok. Bu iki konu artık Türkiye’nin gündeminde aktif olarak tartışılıyor. Sanırım gündem bizi, biz de gündemi etkiliyoruz biraz.

7) Liberal/demokratik bir site izlenimi veriyorsunuz. Peki, “tam özgürlük” tarzı bir yaklaşımınız var mı? Örneğin eşcinselliği hararetle savunmak gibi sosyal bir konuda “özgürlükçü” bir yazarınız/yazınız veya kapitalizmi kutsamak gibi ekonomik anlamda “özgürlükçü” bir yazarınız/yazınız veyahut da anarşist olmak gibi politik bir konuda “özgürlükçü” bir yazarınız/yazarınız oluyor mu? Nasıl bakıyorsunuz bu duruma? 

Sitede tartışarak öğrendiğimiz bir şey Serbestlik ile Özgürlük kavramlarının farklılığıydı. Öğrendiklerimizi Hayvan Serbesttir, İnsan Özgürdür…  isimli bir makalede açıkladık. Liberaller bugün Serbestlik üzerinde çok duruyor ama Özgürlük ihmal ediliyor ne yazık ki. Zaten iktidar olamayışlarının bir sebebi de bu. Eşcinsellik konusuna gelince… Eşcinsellik ve Biz isimli kitapta anlattığımız gibi bir şey “olmak” suç olamaz, bir şeyi “yapmak” suç olabilir. Bu sebeple “eşcinsel” etiketi altında çok farklı insanlar “günahkâr / ahlâksız” ilân ediliyor. Bu toptancılığa karşıyız. Bu bir tür ırkçılık.

Anarşizm konusunu işledik sitede. Kapitalizme vahşi olmayan alternatifler isimli bir dizi çeviri yaptık. Anarşizm konusunda çok önyargı var. Bu fikri savunmuyoruz ama toplumsal yaşamın her alanına nüfuz eden bir devlete karşıyız. Böyle devletler eninde sonunda vatandaşı çocuklaştırıyor. Devlet de haddini bilmeli.

Kapitalizm konusunda fikir ayrılıkları var. Serbestlikten yana en fazla ağırlığını koyanlar sanırım Mustafa Akyol, Fethi Sipahi Tan ve Ahmet Cem Özen oldular. Ancak meselâ Mustafa yazılarında açıkça belirttiği gibi kapitalizmi devletin ekonomiden uzak durması olarak kabul ediyor. Yoksa zenginlerin fakirleri “serbestçe” ezmesi değil.

Neticede bir devlet ister liberal ister ağır bürokrasiyle işleyen, merkeziyetçi bir yapı olsun, hukukun temel ilkelerine saygı göstermeli. Yani insanların birbirine zulmetmesi engellenmeli. Bugün kapitalizm ve piyasa mekanizmalarına yaptığımız nice eleştiri var ki aynısını komünizmin çöküşünden önceki Sovyet bürokrasisine de yapabiliriz. Hatta Türkiye’de tek partili dönemde hakim olan ağır devlet yapısına. Neden? Çünkü ağır bürokratik yapılar işlenen zulmü anonim yapar. Bakarsınız katliam yapılmıştır, binlerce insan ölmüştür ama ortada suçlu yoktur. Bir kağıda kırk kişi imza atmıştır. Kimin hangi emri verdiği belli değildir.Bugün piyasa da böyle işliyor. Irak bombalanıyor. İnsanlar ölüyor. Ama ABD ordusuna bomba satan firmanın hisse senetleri sizin ve benim müsterisi olduğumuz özel emeklilik firmasınca satın alınmış. Yine suç var, suçlu yok. Kısaca liberalizm-kolektivizm eksenini aşmamız gerek. Hukuk devleti kavramı Serbestlik değil Özgürlük üzerine inşa edilmeli.

8 ) Steril bir grup musunuz yoksa aranıza katılmak isteyen arkadaşlara kapınız açık mı? Nasıl bir yol izlemeleri, neler yapmaları gerekiyor?

Aramıza katılmak isteyenlere açığız ama özveriden kaçmayacak yazar bulmak zor. İnsanlar köşe yazısı formatında yazı gönderiyorlar. Çünkü bu insan nefsini okşayan bir şey. “Bak ben de yazdım. Benim yazılarım da filan yerde yayınlanıyor”… Meselâ Güney Doğu Anadolu ve terörle ilgili bir yazı geliyor. Okumak sadece 5 dakika sürüyor. Düşünün, 40 bin insan ölmüş, yürekler yanmış, milyarlarca dolar harcanmış. Ve birisi çıkıyor, hamamdan fırlayan Arşimed gibi “EVRAKA!” diye bağırıyor. “hey dostum, bak, teröre çare buldum! Beş dakikan varsa gel anlatayım…” Böyle ağır bir konuyu bu kadar hafife almak en azından o yanan yüreklere bir saygısızlık değil mi?

İnsan denen varlık zengin ve lâtif bir varlıktır. İnsan’a dair meseleler de bu ilâhî Letafet’e münasip biçimde ele alınmalıdır. Bizim fikrimiz bu.

 

 Derin Düşünce nedir?

Sitemizde siyasetten tarihe, kadın haklarından felsefeye, sanattan bilime kadar bir çok konudan bahsediyoruz. Ama zaman zaman da kendimizden söz ediyoruz. Derin Düşünce nedir?  Sitenin geçmişi, geleceği, ortak projeler, yazar olmak isteyenlere öneriler, okunma istatistikleri… Derin Düşünce’nin bir kimliği, tarihi ve kendine has “yaşam” tarzı var. Eğer aramıza yeni katıldıysanız bu kitap “yöre halkına” kaynaşmanızı kolaylaştıracaktır :)

Trackback URL

  1. 2 Yorum

  2. Yazan:emrpksy Tarih: Nis 12, 2011 | Reply

    röportajı okuyunca bu sitenin müdavimi olduğum ve ufak tefek kalem oynattığım için bir kez daha mutlu oldum…

    bu güzel “mekan” da yazan, okuyan, emek veren herkese sonsuz teşekkürler…

  3. Yazan:vera Tarih: Nis 14, 2011 | Reply

    internette faydalı siteler de var denilince akla DD geliyor 🙂 insan neyle ilgileniyorsa gelip onu okuyabilir burada. tavsiye ederken ama bu site sana göre değildir dediğim biri olmadı, olmaz da. e-kitaplar ile gözümüz ağırdı, bazı makaleleri okurken cehaletimi gördüm; teşekkür ettim. site ile süren tanışıklığımıza çok memnunum kısaca.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin