RSS Feed for This Post

Başörtülü vekil talebi ve Timur’un filleri

Emine Uçak

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün İstanbul’da düzenlenen ”Uluslararası Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Buluşması”nda bir açılış konuşması yaptı. Konuşmasında özellikle Ortadoğu’da kadınların yaşadığı ayrımcılık ve şiddete dikkat çeken Başbakan, Türkiye’de kadınların hem sosyal hem siyasal şartlarının düzelmesi için yaptıkları düzenlemeleri de uzun uzun anlattı. Yıllarca TBMM’de yüzde 4’ü aşamayan kadın milletvekili

oranının, ilk kez bu dönemde yüzde 9’a yükseldiğini anlatan Erdoğan, il genel meclislerinde, belediye meclislerinde kadınların daha fazla yer almasını sağladıklarını vurguladı. Kadınları teşvik ederek siyasette, ekonomik ve sosyal alanda daha fazla yer almasını sağlayacaklarını anlatan Başbakan; kadınların da kendi sorunları için daha çok çalışması gerektiğini ifade etti.

Başbakan bundan yaklaşık 3-4 ay önce de Kadının Güçlendirilmesi ve Beşeri Güvenliğin İnşası toplantısında benzer konulara değinmişti. Ama bir farkla; konuşmasının sonunda konuyu başörtü yasağına getirerek, başı örtülü kadınlara uygulanan ayrımcılığı eleştirmişti. Kadınların kendi arasında eşitsiz olduğunu vurgulayan Başbakan: “Her alanda olduğu gibi, eğitimde de kadınlarımızın herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmaması, kılık kıyafetine, inancına veya sosyal statüsüne bakılarak eğitim hakkından mahrum bırakılmaması gerekiyor” demişti. Televizyon kanallarındaki tartışmalara değinen Başbakan; “Orada, kadın erkek fırsat eşitliği, haklar noktasında eşitlik veya eşitsizlik konuşulurken, bakıyorum ki kılık kıyafetinden dolayı eğitim özgürlüğünü kaybetmiş bunu yaşamayan hanımlara, hanım kızlarımıza karşı, başı örtülü olmayan bayanlar, onların haklarını savunmuyor. O noktada kalkıp bir mücadele vermiyor. Şimdi, bu adil bir yaklaşım tarzı mı? Önce buradan işe başlamamız gerekir. Önce kadınların kendi dayanışmasını sağlamak gerekir.

Bakıyorsun bir başörtülü bayan, kalkıp başı açık bayan için ‘Ben senin haklarını savunacağım’ diyor. ‘Seni mahalle baskısından kurtarmak için her türlü mücadeleyi vereceğim’ diyor. Ama öbür taraftan, başını örtmeyen hanım kardeşim, kalkıp başı örtülü olan için ‘Ben de senin için bu mücadeleyi vereceğim’ diyemiyor. İşte işin sırrı bu”

Yine aynı Başbakan Dolmabahçe’de demokratik açılım kapsamanda edebiyatçılardan, spor dünyasına, sanatçılardan, kadın stk temsilcilerine kadar farklı kesimlerle yaptığı toplantıların neredeyse tümünde konuyu başörtü yasağına ve başörtülü kadınların seçilme hakkı önündeki engellere getirmişti. Hatta katılımcı olduğum kadın stk temsilcileri toplantısında Başbakan toplantıya katılan 90 civarında kadın katılımcıların hiçbirinin ‘başörtü yasağını ve bu yasaklarla ayrımcılığa uğrayan başörtülü kadınların sorunlarını’ dile getirmemesini kınayarak, eşitsizliğin giderilmesi gerektiğinin ısrarla altını çizmişti.

Birkaç ayda ne değişti?

Başbakan’ın bu tavır değişikliğini seçimlerin yaklaşması ve netametli bir konu olan ‘başörtülü vekil adayı gösterme’ meselesine bağlamak mümkün. Aday göstermeyeceği için başörtü meselesini ‘ayrımcılık’ konularından biri olarak görmeyi askıya almış olabilir.

İçinde bulunduğumuz seçim atmosferine damgasını vuran en önemli konu başörtülü vekil meselesi.

Gerek CHP’nin geçmiş yıllarda DSP’nin Merve Kavakçı’ya gösterdiği kabul edilemez tepkiyi göstermeyeceğine olan inanç ‘ki partinin en yetkili isimlerinden Gürsel Tekin bunu açıklıkla dile getirdi’ gerek MHP’nin üniversitelerdeki düzenlemeyle ilgili verdiği destek; ve en önemlisi Başbakan’ın bu konudaki hassasiyetinin bilinmesi  bu seçimlerde başörtülü aday aday sayısını arttırdı. Başörtülü kadınların cesaret isteyen bu başvurularının ardında Serap Yazıcı, Hayrettin Karaman gibi isimlerin yaptığı açıklamalar ve yazdıkları yazıların da tesiri vardır mutlaka. İşte bu aşamada biz de Başörtülü Milletvekili İstiyoruz İnisiyatifi olarak hem bu adayları desteklemek hem de bütün partilere; kadınlara seçilme hakkını 1930’larda vermekle öğünen bir ülkede başörtülü kadınların fiili seçilme hakkının önündeki engelleri ‘aday göstermek’ cesaretiyle ortadan kaldırmalarını isteyen bir çağrıda bulunduk; “Başörtülü aday yoksa oy da yok”

Kraldan çok kralcılık

İlginçtir en çok tepkiyi de başörtü yasağına muhatap olan çevrelerden aldık. Ve en çok duyduğumuz cümleler ise; “Şimdi sırası değil?” , “Ak Partiyi ve dolayısıyla ülkeyi zor duruma sokacaksınız” Konuyu ‘liyakat’ yönünden tartışanlar da oldu bizi ‘aramızda hiç vekil aday adayı’ olmadığı halde ‘hırs ve koltuk kapma telaşıyla’ suçlayanlar da oldu.

Bu durumda Timur’un fillerini, ve şikayetleri iletmek üzere yola çıkan “Nasreddin Hoca’nın durumunu hatırlamamak mümkün mü? Başbakan bu kalem sahiplerine, taban ve destekçilerine hatta Ak Parti’yi Ak Partililerden daha çok düşünen kesimlere  bakıp ‘geri adım atmakta”, ayrımcılık toplantısında bile başörtülü kadınların yaşadığı ayrımcılığı dillendirmemekte haksız mı? Muhatapları  yaşanan durumdan memnun, birkaç bahar daha beklemeyi göze almışsa, Başbakan niye elini taşın altına koysun…?

Bu kampanya sürecinde anladık ki;

Başörtü yasağı artık bazı Müslümanların endişesi değil; onların artık endişelenecek başka kazanımları var çünkü.

Trackback URL

  1. 1 Yorum

  2. Yazan:vera Tarih: Mar 26, 2011 | Reply

    kraldan çok kralcılık
    ben bu “başörtülü vekil yoksa oy da yok” mevzusunu anlayamadım. elimde bir oy var dediğimi yapmazsanız kullanmam işte, banane.. demek, çocukça bir söyleyiş değilmidir. tehditle güzellik mi olacak? bu bir hak değil mi zaten? doktor bayanlar başlarını açarsa hastaneye gitmeyiz, öğretmenler başlarını açarsa da veli toplantısına gitmeyiz, yapmayız etmeyiz.. çocuk inadına kaçıyor sanki konu.
    başörtülü vekil olsun kampanyasında niyet halistir elbet, söylem yanlış bence.

    zafere giden her yol mübah mıdır? değildir.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin