RSS Feed for This Post

Şirince’nin sarı öküzü bir büyük adam

Defaatle davet etmesine rağmen Sevan Usta’nın davetine icabet edemedim. Ekim ayı içinde yaptığımız Anayasa toplantılarında da el emeği göz nuru evlerinin yıkılma ihtimali vardı ama bize göre çalan davuldu ve sesi uzaktan hoş geliyordu.

Ben de Şirinceliyim. Kendisiyle de müşterek derdimizdi bu ‘mevzuat’ hazretleri. Aramızdaki tek farksa şuydu; biz mücadele etmedik ve Dido Sotiriyu’dan kalma miras ev yerle yeksan şu anda. Sevan Usta’ya gelince, O yılmadan mücadele etti, baktı olmuyor isyan etti, yine olmadı meydan okumak için kule dikti. Köylüyü örgütlemek istedi ama Köylü kendisine bir ‘Abderalı’ mantığıyla yaklaştı. Ne kendisinden ne de Ali Nesin’den yararlanmak gibi bir düşüncesi olmadı benim isminin hakkını tam manasıyla veren Köylümün.

Köylü için bu iki isim kendini ateşe atan delilerdi. Onların düşüncesine göre bunlar ‘büyük adam’ olmaları sebebiyle kimse dokunamazdı. Nişanyan’ın evine dokunamayan da köylünün kıçı kırık çardağına ilişemezdi. Bir parça, Allah rızası için bir parça samimi olsalardı Nişanyan için birileri ‘azınlık azgını’ tabirini kullanırken seslerini çıkarırlardı. Kendisi de aynı dertten muzdarip olsa da Köylü için Nişanyan, ‘yangın anında en son kurtarılacak herhangi bir malzeme’ olmanın ötesinde birşey ifade etmez.

Sit Alanı sorunu sadece Nişanyan’ın sorunu değildir. Nişanyan da kendisine ‘sarı öküz’ muamelesinin yapıldığını göremeyecek kadar  saf adam değildir. Sadece Şirince’de değil çevresinde de ağzının suyunu akıtarak bu sorunun dallanıp budaklanmasından memnun bir sürü korkak var. İstiyorlar ki kendi estetik yoksunu kümeslerinin yaşaması için bu sarı öküz mücadele etsin, hukukun yollarını aşındırsın, paralasın kendini.

Hikayeyi bilirsiniz; Öküzlerin dayanışmasını aşamayan aç aslanlar anlaşmaya oturmak isterler. Derler ki, “biz size dokunmayalım tamam ama tek şartımız var, şu sarı öküzü bize verin”. Bunlar ‘öküz’ ya ‘tamam’ derler ve sarı öküzü teslim ederler. Üç gün sonra tekrar gelirler, üç gün sonra tekrar ve en son öküz tek kaldığında itiraf etmek zorunda kalır: “biz sarı öküzü vermeyecektik”.

Bu yazı çok spontane bir yazı oldu. İstedim ki bir ağabeyimin yanında olayım, ona destek vereyim. Sizlerin de gelip görmesini isterdim o evleri. Parayla, pulla yapılacak işler değil o evler. Sevan Usta tüm geçmişini nakşetmiş o evlere. Bırakın o güzelliklerin yıkılmasını, bir duvarından taş düşmesine insan olan razı olmaz.

Benim köylülerim, benim insanlarım. Siz ne kadar Şirinceliyseniz Sevan Nişanyan da, Ali Nesin de o kadar Şirincelidir. Gelin bu sarı öküzleri teslim etmeyin.

Mevzuat Hazretleri, hikayeyi bilirsin; hani, zina eden bir kadın taşlanmak üzereyken Hz. İsa gelir de “ne yaptıklarını” sorduğunda cevap verir kalabalık: “Bu kadın zina etti ve biz de onu taşlayacağız”. Hz. İsa tebessüm eder ve “öyleyse ilk taşı bu işe hiç bulaşmayanınız atsın” der.

Hayatınızda bir tane “özveri” adına Nesin Matematik Köyü ayarında bir eser ortaya koyun, “estetik” adına da bir tane Nişanyan Evi inşa edin alnınızdan öpeyim.

Pazar günü görüşürüz Üstadım…

Trackback URL

  1. 4 Yorum

  2. Yazan:özlem Tarih: Şub 15, 2011 | Reply

    Ali Nesin’in bir notu paylaşmak istedim
    ….
    Şimdi “Köşk” adı verilen otelin hikâyesini ben biliyorum. Sevan’ların köy evinin sundurmasına çıktığımızda, karşımıza iki-üç katlı yarım kalmış betonarme bir bina peyda olurdu. Korkunç bir şeydi. Çirkinlikten salgın hastalık yayılsa, Şirince’de canlı mahlûk kalmazdı, öyle bir yerdi. Sevan’la ne yapalım ne edelim de Şirince’yi bu utançtan kurtaralım diye çok düşündük. En sonunda dayanamayıp ucubeyi satın aldı Sevan. İki ay boyunca bunu nasıl adam ederim diye kafa patlattı, sürekli değişen planlarıyla benim de kafamı patlattı! Ve her uğraşında olduğu gibi burada da olağanüstü bir güzellik yarattı. O ucube, sihirli bir değnek değmişçesine bir sanat eserine dönüştü. Ucubeyi yıkmayan devlet, şimdi korunması gereken, hatta örnek oluşturması gereken bir sanat eserini yıkacak! Olan bitenin özeti şu: Yıkılması gereken zihniyet çoğaltılması gereken zihniyeti yıkıyor.

  3. Yazan:yıkım başlıyor:( Tarih: Şub 15, 2011 | Reply

    Büyük ihtimalle yıkım perşembe sabah erkenden olacakmış. eşi görülmemiş bir vandallık. bize de tanıklık düştü.:(

  4. Yazan:beytullah emrah Tarih: Şub 16, 2011 | Reply

    NELER YAPABİLİRSİNİZ?

    1) İmkanı olan tabi öncelikle Şirince’ye gidebilir. 17 Şubat’ta gelirlerse kalabalık karşılamak gerekecektir.

    2) Konuyla ilgili gelişmeleri hızlıca yakınlarınıza, çevrenize, kamuoyuna, medyaya duyurabilirsiniz.

    3) Cumhurbaşkanlığına buradan, Başbakanlık’tan BİMER’e de buradan ulaşarak mail atabilir, bu kıyımın acilen durdurulması çağrısı yapabilirsiniz. Şu e-mail adresleri de kullanılabilir:

    bimer@basbakanlik.gov.tr

    cumhurbaskanligi@tccb.gov.tr

    ertugrul.gunay@kulturturizm.gov.tr

    4) Sosyal paylaşım ağlarından bu çağrıları çoğaltabilirsiniz.

    KANUN DEĞİL ADALET İÇİN!

    BÜROKRATİK ZULME TEK BAŞINA “HODRİ MEYDAN” DİYEN BİR ADAMI YALNIZ BIRAKMAMAK İÇİN!

  5. Yazan:Şirince yok olmasın,çağrı Tarih: Şub 16, 2011 | Reply

    Arkadaşlar bloga girip isim mail adresi yazdığınızda şirince ile ilgili dilekçe otomatik olarak cumhurbaşkanı , başbakan ve kültür bakanına yönlenecek. içerdiğine katılıyorsanız destek verip yayabilirsiniz.
    http://sirinceyokolmasin.blogspot.com/

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin