RSS Feed for This Post

THE FALL / Tarsem Singh

Düşsel gerçeklik. Fotoğrafik görüntüler. Evrensel bir şölen…

 LOS ANGELES / Once Upon A Time…

 Masala, hayale, gerçek üstüne açılan kapı. Bir hastanede, iki insanın dünyalarının kesişmesiyle beş yaşındaki Alexandria’nın Roy’la paylaştığı masallar, hikayeler, hayaller… 

 Alexandria’nın Hemşire Eylin’e yazdığı mektup, ilk mesajdır Roy’a; onun henüz göremediği. Roy, ilk öyküsünde İskender’i anlatır Alexandria’ya ve İskender’in aradığı mesajı, İskender’in tüm hırsı ve susuzluğuyla. 

 Ve o müthiş soru gelir  Alexandria’dan:

Mesajı bulmuş mu peki?

 Roy aslında Alexandria’nın mektubunda mesajı bulmuştur ama henüz farkında değildir. Öykü öykü, hayal hayal ilerlerken ilişkileri, bu cevap sonda anlaşılacaktır; henüz Roy’un bilmediği ve bizim göremediğimiz.

İlk öyküde ikisinin arasındaki fark ortaya çıkar: bir yanda gerçek diğer yanda umut; bir yanda gerçeğin acımasızlığı, diğer yanda umudun masumiyeti/paylaşımı. 

 Hayal dünyasının beş karakteri: kardeşini Oidus’a çalışırken kaybeden, Eski Köle Otta; kimsenin göremediği, dünyanın en güzel kadınıyla evli olan ve karısı Oidus tarafından kaçırılan ve buna dayanamayan kadının kendini öldürmesiyle ondan güzel başka bir kadına bakmayacağına yemin eden, Hintli; Vali Oidus tarafından dışlanan, toplum tarafından yok sayılan patlayıcı uzmanı Luici; yaşayan her şeyi seven, Americano Exotica adlı çok güzel bir kelebeği diyar diyar ararken, bu kelebeğin Oidus tarafından ellerine ölmüş olarak gönderildiği Charles Darwin ve küçük maymunu Wallece; ve ikiz kardeşinden Oidus yüzünden ayrılmak zorunda kalan Maskeli Haydut. Roy’un benliğinin ayrı ayrı parçaları.

 Hikayeler anlatılırken Alexandria’nın küçük, beyaz yalanları ve hırsızlıkları; umutsuzluğun umuda, çaresizliğin sevgiyle çareye dönüşmesi için…

Alexandria’yı intiharına giden yolda hayaller ve masallarla kullanan, sevdiği kadını kendisinden çalan adama duyduğu intikam duygusuyla ölümü tek gerçeklik olarak kabul eden Roy…

 Tüm bu hayal dünyasında dünyanın her köşesinden renkler, izlenimler, müzikler, kıyafetler; iç içe geçmiş farklı dünyalar… ve tüm bu dünyaların anlatımında gerçek ile hayalin; ölüm ile hayatın; umutsuzluk ile sevginin mücadelesi.

 -Hikayeyi anlat.

-Malesef bende mutlu son yok.

-Yine de istiyorum.

 Acımasızca bitirilen hikaye:

Wallece, Charles Darwin, Luici, Mistik, Otta, Hintli… teker teker ölen hikaye kahramanları, teker teker kabul ettirilen gerçekler / umutsuzluk, aslında teker teker benliğinin parçalarını yokluğa mahkum eden Roy.

 ‘Bu benim hikayem.’ 

diyen Roy’a, Alexandria’nın yanıtı:

‘Benim de hikayem.’

 Hikayenizi paylaştığınızda o sadece sizin hikayeniz değildir artık. Sevgi sadece hikaye değildir paylaşıldığı andan itibaren ve kararları tek başınıza alamazsınız bu yüzden, tek başınıza mutsuz bir sona mahkum edemezsiniz hikayenizi/sevginizi paylaştığınız insanı. İster bir çocuğa sunun ister bir başkasına; ister bir çocuktan -ellerinize/yüreğinize- sunulsun, ister bir başkasından. Ona hikaye anlatmaya başladığınız andan itibaren 
-hayatınızın hikayesini-, 

onu da almış olursunuz aynı hikayenin içine çünkü.

 Ve filmin son repliği, Alexandria’dan; tatlı, hikaye düşkünü, sevgisini gösterebilmek için elinden gelen her şeyi yapan… :

 MUA, MUA, TEŞEKKÜR EDERİM. TEŞEKKÜR EDERİM. TEŞEKKÜR EDERİM.

Trackback URL

  1. 7 Yorum

  2. Yazan:Beşir Eymen Tarih: Şub 7, 2011 | Reply

    Benim en sevdiğim filmlerden bir tanesidir.
    Ama pek ünlü değildir Fall. Nedendir bilmiyorum!.. Haksızlık edildiğini düşünüyorum bu pastel boya kıvamındaki filme.
    Suzan hanıma teşekkürlerimi iletir eğer bir mahsuru yoksa bu yazıyı kaynağıla birlikte replikler.net sitesinde yayınlıyorum.
    Bir daha teşekkürler Suzan hanım..

  3. Yazan:suzannur Tarih: Şub 7, 2011 | Reply

    Hakikaten duyulmamış olması çok kötü, öyle zengin bir dünya ki oysa… Mevlevi ayininin bile olduğu, her kültürün eşit uzaklıkta arz-ı endam ettiği bir evrensel şölen oysa ki…
    Elbette Beşir Bey, istediğiniz yerde yayımlayabilirsiniz.
    Ben teşekkür ederim, bazen acaba kimse yazdıklarımı okumuyor mu diyorum, bu tarz yorumlar şifa gibi geliyor 🙂

  4. Yazan:Beşir Eymen Tarih: Şub 7, 2011 | Reply

    Filmin kısa bir “AN”ı İstanbul’da geçiyor. Ayasofya camiinde kovalamaca sahnesi ki saniyelere sığdırılmış, bir diğer sahne de Yıldız Sarayı’nda, Semazen gösterisi olan kısım..
    Filmin bazı sahnelerini ara ara başa sararım..
    Hele o tatlı melek Alexandria’nın birkaç yerdeki -paytak ingilizcesiyle- replikleri yok mu..
    Tekrar izlemekten sıkılmadığım filmlerden..

  5. Yazan:Beşir Eymen Tarih: Şub 7, 2011 | Reply

    Bu arada ‘Film Analiz’lerinizi çok sevdim doğrusu. Kara Şovalye’yle alakalı yazınızı bir arkadaş tavsiye etmişti ısrarla.. Okudum. Açıkçası film daha da güzelleşti. Çok güzeldi. Onu da yayınladım birkaç yerde..
    En yakın zamanda bir kez daha izleyeceğim Joker’i.
    Kaleminize sağlık diyorum efenim..
    Film analizlerinizin takipçisi olduk ve yenilerini bekliyoruz.

  6. Yazan:suzannur Tarih: Şub 7, 2011 | Reply

    Çok teşekkür ederim, izledikçe güzel filmleri yazıyorum. Çok sevindim şimdi 🙂
    Yüreğinize sağlık.

  7. Yazan:Mustafa Tarih: Şub 8, 2011 | Reply

    Rüya gibi bir film.. 🙂

    Yazı için de teşekkürler.

  8. Yazan:suzannur Tarih: Şub 8, 2011 | Reply

    Mustafa Bey, teşekkür ederim. Blogdan haberim yoktu, ben de sizleri takipteyim inşallah. Selamlar.

  1. 2 Trackback(s)

  2. Şub 7, 2011: THE FALL / Tarsem Singh | Replikler
  3. Şub 10, 2011: THE FALL / Tarsem Singh | Makale

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin