RSS Feed for This Post

Yeni Anayasada Vatandaşlık Nasıl Olmalı?

Şimdiki anayasanın 66. maddesi “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür,” demiş.
Bu ne demektir sizce? “Vatandaşlık bağı ile bağlı” nasıl bir şeydir? “TC vatandaşı olan herkes Türktür” mü demek istemiş? Öyleyse neden dümdüz dememiş, lafı neden dolandırmış? Ben size söyleyeyim. Nüfus kâğıdı yetmez diyor, ideolojik deli gömleğini de giyeceksin. Onuncu Yıl marşını ciğerlerini şişirerek söylüyor musun? Höt deyince susta durup vatan millet sakarya, atam sen kalk ben yatam şiiri okuyor musun? O zaman sen Türksün. Yoksa kanı bozuk soysuzsun, Lozan Antlaşması yüzünden mecburen seni de vatandaş sayar gibi görünmek zorundayız, ama Türklüğün yüce payesini bahşeder miyiz hiç?
 
İtiraf edeyim, benim “Türk” olmak gibi bir derdim yok. TC vatandaşı olan hayli yüklü bir nüfusun da öyle bir arzusu ya da beklentisi  olduğunu sanmıyorum. Vatandaş olmak bize yetiyor. Ciddiye alınırsa kan bağından çok daha güçlü bir aidiyet zeminidir bence. Akrabasının yüzünü görmeye tahammül edemeyen çok insan tanıyorum, ama ortak hak ve sorumlulukları paylaştığın insanlarla en azından oturup konuşabilirisin.
 
Üstelik 66. maddedeki tanımın harbi Türklere de haksızlık ettiğini düşünüyorum. Ya adam doğma büyüme Türk olduğu halde o Devletin resmi değerlerine “bağlı” olmamayı seçerse? Onun kimliğini, Türklüğünü sen hangi hakla sorgularsın?
Sonra Kerkük’te, Batı Trakya’da, İsveç’te TC devletine hiçbir bağla “bağlı” olmayan Türkler var, onlar Türk değil mi? Bilge Han bile Orhun Yazıtında “ey Türk titre ve kendine dön” demiş. Titremezsen Türk değilsin soysuz herif diye alenen hakaret etmemiş.
 
Bırakın Türklük bir sosyolojik kategori olarak kalsın. Kendini Türk sayan herkes Türktür de geç. Arzu ederlerse gurur duysunlar, övünsünler, güvensinler, soydaş muhabbeti yapsınlar, kime ne? İnsanın bir topluluğa ait olması fena bir şey değil. Yeter ki bunu kullanıp kamu yönetiminde haksız üstünlük elde etmeye kalkışmasın.
 
MADDE: Türkiye vatandaşı ana veya babanın çocuğu Türkiye vatandaşıdır. Vatandaşlık statüsü, kişinin başvurusu üzerine derhal [en geç bir ay içinde] tescil edilir.
 
Sade, basit.
“Ana ve babadan” değil, ikisinden BİRİ vatandaş olsa yeter. “Ana veya babadan doğan” değil, evlatlık edinilenler dahil. Sonradan Türk vatandaşı olanların eskiden olma çocukları da dahil.
 
Birinci cümle aşağı yukarı bugünkü 66/b eşdeğeridir; 2001’de kısmen AB baskısıyla düzeltildi. İkinci cümleyi ben ekledim. Şimdiki durumda inisyatifi polise bırakmışlar. Anayasa güvencesi altında olan bir hakkı “tanımak” için aylar yıllar boyu insanın anasından emdiği sütü burnundan getiriyorlar. Onu önlemek için.
 
MADDE: Yasal olarak beş yıl Türkiye’de ikamet eden herkes, anayasaya bağlılık yemini etmek suretiyle Türkiye vatandaşlığı kazanır. Yasal ikamet süresi özel hallerde Bakanlar Kurulu kararıyla kısaltılabilir veya kaldırılabilir.
 
Türkiye dünya ülkelerine önder olsun, öncü olsun diyorsanız böyle bir şey lazımdır. Bırakın yaşlı Avrupa çağı geçmiş kokonalar gibi kendini yabancılardan korumaya çalışsın: Delikanlı adam yeni kandan korkmaz.
 
Ülkelerarası gidiş gelişin hızlandığı bir çağda yaşıyoruz. Benim görebildiğim kadarıyla başka bir ülkede beş sene yaşayan insan o ülkede yaşama sanatının sırlarına çoğu yerliden daha fazla vakıf olur. İş aramayı, ev kiralamayı, su faturası ödemeyi, çocuğu okula yazdırmayı, kapıda ayakkabı çıkartmayı, birbuçuk Adana ısmarlamayı, pazar bulmacası çözmeyi öğrenir. Ayrıca o ülkeyi çoğu yerliden daha fazla sever, sorunları çoğu zaman daha iyi tanımlar, daha taze çözümler bulur. Neden ülkenin yönetiminde yerlilerden daha az hak sahibi olsun?
 
“Yasal olarak” tabirini eklerken tereddüt ettim. Bunu demekle kaçak göçmen sorununu bir yere kadar kontrol altına almış oluyorsun. Buna karşılık idarenin eline belki istismar edebileceği güçlü bir silah vermiş oluyorsun. Dilerse yasal olarak beş yıl ikamet etmeyi imkânsız derecede zorlaştıran kurallar koyar, anayasanın hükmünü fiilen işlemez hale getirebilir. Olsun o kadar esneklik payı deyip geçeceğiz.
 
Anayasaya bağlılık yemini ettirmek veya buna benzer bir irade beyanı almak şart. Yoksa TC vatandaşı olmaktan doğan hak ve yükümlülükleri empoze edemezsin. Vatani hizmet yapması gerekiyorsa mesela neye dayanarak yaptıracaksın?
 
MADDE: Türkiye vatandaşları sınırdışı edilemez. Kimse kendi rızası olmadan vatandaşlıktan çıkarılamaz.
 
Vatandaşlık hakkı – kendi vatanında yaşama ve o vatanın kaderinde söz sahibi olma hakkı – en temel insan haklarından biridir. Bu hakkı herhangi bir bahaneyle ihlal eden devlet insanlık düşmanı sayılmalı ve mümkünse bertaraf edilmelidir. Nokta.
 
MADDE: Geçmişte kendi rızası dışında vatandaşlıktan çıkarılan kişiler ile bu kişilerin üçüncü kuşağa kadar altsoyu, başvuruları üzerine Türkiye vatandaşlığına kabul edilir.
 
Haksızlık üzerine hak inşa edilemez. Yirminci yüzyıl boyunca yüzbinlerce insan bu ülkeden dini, etnik, siyasi, ideolojik nedenlerle, ya da sadece mallarına el koyma hırsıyla kovulmuştur. Bu namussuzluğun hak doğurmasına izin vermek, zımnen o namussuzluğa ortak olmak demektir. Türk halkının bu ayıptan kurtarılması gerekir.
 
Bunun en basit yöntemi, sembolik olarak dahi olsa, kovma eylemini hukuken yok saymak ve kovulan kişilerden hayatta olanların, çocuklarının ve torunlarının gaspedilmiş olan vatandaşlık haklarını teslim etmektir.
 
Önceki maddeden farklı olarak burada Anayasaya yemin etme şartı yoktur. Çünkü yeni bir hak yaratmıyorsun, gaspedilmiş bir hakkı iade ediyorsun. Bunun şartı olmaz. Olsa da söylenmez, çünkü ayıptır.
 
Dikkat edilirse bu, bazı çevrelerde dile getirilen tazminat hakkından çok farklı bir yaklaşımdır. Türkiye suçu üstlensin, cezasını ödesin denmiyor. Tam tersine o suçu reddetsin, sembolik bile olsa elini yıkasın deniyor, ki samimi bir barışa götürecek olan yol budur. Tazminat ödeyip de iyiniyet satınalan kimse görülmemiştir: ne ödeyen helal eder, ne alan memnun olur.  Ama kırık kalpleri tamir etmek için bazen böyle ufak bir jest yetebilir.
 
Ayrıca sizi bilmem ama ben, suçu tescil edilmiş, sırtına ceza bindirilmiş bir devletin vatandaşı olmaktansa, “o suçu işleyen ben değilim başkasıdır, o alçakların suçuna ortak olmayı reddediyorum” diyen bir devletin vatandaşı olmayı yeğlerim. Yeter ki samimi olsun, sonuçlarıyla yüzleşsin.
 
Hem böylesi daha masrafsızdır, akıllıca uygulansa memlekete getirisi bile olabilir.

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin