RSS Feed for This Post

Bu Pazartesi Beş Yüz Bin Radikalden Biriyim

Radikal’de yayınlandı

Gazete sadece haber değildir. Hele bahsi geçen yer Türkiye ise gazete durum, hal olmanın üstünde bazen ideolojidir, taraftır, bir kitlenin ağzıdır. Kah kitlenin beklentisi, kah kitleden beklenen üzere yürür. Bazen yönlendirilir, bazen yönlendirir.  Yeni Radikal, yayın hayatına başladığı günden kısa bir süre sonra bir imza kampanyası başlattı. ‘ Savaşma, konuş diyen beş yüz bin Radikal aranıyor ‘ başlıklı bu kampanya, biraz geç kalınmış olsa dahi varlığından yana beni memnun etti. Yeni Radikal’in yenilendiğine kanıt gördüm. Savaş karşıtı, şiddet karşıtı, dindar bir demokrat olarak, mevcut savaşın bitmesi gereğine vurgu yapan onlarca yazıya imza atmış biri olarak, beş yüz bin radikalden biri olmaya hazır hissettim.

 Yeni Radikal, yayın hayatına başladığında bir yazarının yazısının içeriğinden çıkardığı bir kavram daha sundu bize; ‘ endişeli modernler ‘. Varlıklarını hep bildiğimiz bu endişeli modernlerin, kısmen endişelerine, korkularına karşı empati besleyip, anlamaya çalışsam dahi bu endişelerin yer yer var olmadığı halde yaratıldığına, bu endişelerin birçok gerçeği örttüğüne ve birçok insana psikolojik savaş etkisi yaptığına şahit olduğumdan, endişelenmek yerine, endişeyi bir yaşam tarzı haline getirdiklerini düşündüm.

 Laikliğin elden gideceği, ülkenin karanlık günler göreceği, kadınlara baskı ile örtü taktırılacağı söylentileri 80 yıllık cumhuriyet tarihinin sloganı olduğu kadar, 8 yıllık Ak Parti iktidarı döneminin de sloganı oldu. Başbakanın ve cumhurbaşkanının başları örtülü eşleri, en son Cumhuriyet Resepsiyonuna kadar geldi ama ne laiklik elden gitti, ne ülke iç-dış siyasette karanlıklara gömüldü, ne de kimsenin başı zorla örttürüldü. Ancak tüm bunlara rağmen ‘ endişeli modernler ‘ huzura eremedi.

 Birde madalyonun diğer yüzü vardı. Eğitim hayatlarını başörtülü oldukları için yarım bırakmak zorunda kalanlar, eğitim hayatına devam etmek için her gün başını açma zorunluluğu nedeniyle içsel çatışmalar yaşayanlar, eğitim hayatını bitirdiği halde başörtüsü yasağı nedeniyle çalışma hayatına başlayamamış olanlar. Kimsenin bu realite karşısında kılı kıpırdamadı. Hangi patrondan, hangi hocadan, yolda izde gördüğü hangi ‘ yasakçıdan ‘ ne tür bir psikolojik şiddet göreceği endişesini taşıdığı zamanlar hiç anılmadı.

   Bu gün ‘ endişeli modernler ‘ huzur içinde sosyal bir yaşamı sonuna kadar yaşıyor; ancak zulmün silindirdiği gibi ezdiği başörtülüler her gün farklı farklı endişelere kucak açıyor.

   Bu gün Yeni Radikal, insanca bir çağrıda bulunuyor. Savaş bitsin diye kolları sıvıyor. Yeni Radikal, bir değişikliğe imza atıyor. Kimi bu çağrının samimiyetine inanıyor, kimi inanmıyor.

   Samimiyet testlerini oldum olası ifrit edici buldum. Kürt- Savaşı bitmelidir vurgusuyla, yazdığım yazılardan sonra çok tabi tutulduğumdan belki, samimiyet testlerini çok ifrit edici bulurum. Bu nedenle Yeni Radikal’i her hangi bir samimiyet testine tabi tutmaya niyetim yok.

   Farklı farklı olsa dahi demokrasi savaşı verdiğini iddia eden her ideolojinin yaptırımları adına onları tebrik etmem. Misal bir liberal, benim başörtüsü yasağıma karşı çıktığı için yüce bir varlık olmaz, bana iyilik etmiş de olmaz, sadece kendini onar, özgürlükçülüğünü vurgular. Bir Müslüman dindar, savaş bitsin diye imza veriyorsa, Kürtlere lütfetmiş olmaz, dininin, varlığının gereğini vurgular. Yeni Radikal’in bu girişimini gerekli bulup, onaylasam dahi bir tebriği hak ettiğini de düşünmüyorum. Çünkü Radikal yenilendiyse işte bu duruşunun onuyor demektir. Şu süreçte bu mecburiyettir.

   Tüm bu gelişmelerden sonra bir de merak düşüyor içime; acaba ‘ endişeli modernlere ‘ kucak açan Yeni Radikal, ‘ endişeli başörtülülere ‘ de kucak açar mı? Mesela Yeni Radikal’in köşesinden endişelerini dile getirebilecek başörtülü bir yazarı olur mu? Yeni Radikal ‘ din ve vicdan hürriyeti adına yüz bin radikal ‘ arar mı? Ben Yeni Radikal’i bayiden tereddütsüz ister miyim? Radikal gerçekten yeni bir gazete olur mu? Yoksa her şey aynı mı kalır? Yeni Radikal gerekli bir eylemi sadece vitrin için mi kullanır?

   Soruların cevabını bize zaman verecek. Şimdilik görünmeyen köşemden, görünmeyen varlığımla; ‘ Radikal bize başörtülü bir yazar sunsana. İmza: Yüz bin başörtülü

Trackback URL

  1. 1 Yorum

  2. Yazan:ç-z Tarih: Kas 22, 2010 | Reply

    Endişeli laiklerin şeriat korkusu!
    `Endişe`, yanlış bilgi vermenin mazereti olamaz!
    Bazı köşe yazarları pek şahanedir! Öyle tuhaf laflar ederler ki insanın içinden, her yazısına cevap vermek geçer.
    Bu tip yazarlara son olarak Binnaz Toprak eklendi. Tabloidleşen Radikal gazetesinin “endişeli modern” kotasından medyaya dahil oldu.
    Normal şartlar altında, bir siyaset bilim hocasından öğrenecek çok şeyimiz olması gerekir. Tabii “doğru bilgiler vermesi” kaydıyla!
    Ancak Binnaz Toprak böyle yapmıyor.
    ***
    “Bilgi” meselesine girmeden önce biraz arka plan malumat…
    Tarhan Erdem ve şirketi KONDA`nın araştırmalarda kullandığı “endişeli modern” diye bir “pop” kategori var. Raporlarında modernleri üçe ayırıyorlar: “Endişeli modernler”, “mazbut modernler” ve “muhafazakâr modernler”.
    Endişeli modernleri Tarhan Erdem şöyle tarif ediyor:
    “Endişeli modernler, AK Parti`nin, Türkiye`de dini kuralları egemen kılmak istediğine inanıyor. 2002`de, sadece bir kuşkuydu bu. Ama şimdi bu kuşku, endişeli modernlerde azalmak bir yana, kesin hüküm haline dönüştü. Artık tartışmıyorlar, `AK Parti şeriat getirecek, nokta. Türkiye`yi İran yapacak, nokta` diyorlar.” (Taraf, 20 Eylül)
    Geçerken “mazbut modernleri” de not edeyim: Erdem`e göre onlar, endişeliler tayfasının anneleri, babaları. “Daha farklı modernler bunlar. Kendilerine göre onları Cumhuriyet yetiştirdi ve Cumhuriyet`i koruyacaklar. Bunu gönülden hissediyorlar.”)
    ***
    Binnaz Toprak bu tabire bayıldı. Laf uymuştu. Pek şık durmuştu. İlk yazısında kendisini endişeli modern ilan etti. (17 Ekim)
    Ancak Toprak, endişeli modern tabirini bizzat Tarhan Erdem`den değil, gazetenin Yayın Yönetmeni Eyüp Can`dan, yani kulaktan dolma biçimde öğrendiği için ortaya tuhaf bir durum çıktı.
    Daha ilk yazısında, “AKP iktidarının başarılı icraatları yadsınamaz…” diye lafa başladı.
    Bu başarıları sayıp döktü.
    Ardından da, “Hemen belirteyim, endişelerimin kaynağında `şeriat devleti korkusu` yok” dedi.
    Ama bilmediği bir şey vardı: `Endişeli modern` kategorisi, tam da o topaklaşmış şeriat korkusunu anlatıyordu!
    ***
    Peki, endişesinin sebebi neydi?
    “Endişeliyim çünkü demokrasinin çoğunluk popülizmi ve tahakkümüne dönüştürülerek azınlıktakilerin ötekileştirilmesini (…) fevkalade sorunlu buluyorum” diyen
    Binnaz Toprak, KONDA`nın “mazbut modern” kategorisine daha çok uyuyordu. Bana inanmayan yukarıdaki tarifi yeniden okusun.
    (Ne diyor bu adam? Mazbut mu? Ben mi? Hayır, olamaz! Yakışmaz. Şık durmaz. Fikrimi değiştirebilirim ama sıfatımı asla!)
    ***
    Gelelim doğru bilgi meselesine…
    Binnaz Toprak dünkü yazısında yine baltayı taşa vurdu. Şöyle diyordu:
    “Hukuk devletinde yazılı kurallar geçerlidir, fiili uygulamalar değil. Bugünkü YÖK Başkanı`nın yasaya rağmen başörtüsünü serbest bırakma talimatı keyfidir.”
    Üniversitede başörtüsünü yasaklayan yasayı Binnaz Toprak nerede okumuş? Yanlış bilgi veriyor: Yok böyle bir yasa!
    Zaten bütün sorun da bundan kaynaklanıyor. Yasağı yaratan kanun değil. Yasağı Kemalist bürokrasi yorum yoluyla oluşturdu.
    Hem Anayasa Mahkemesi, hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, özetle “böyle bir yorum yapılabilir” dedi.
    Yani mevcut yasaları demokratça da yorumlayabilirsin, hoyratça da…
    İşin komik tarafı, Binnaz Toprak, “eski YÖK`ün” dayatmalarına karşı, başörtülü öğrencilere “müsamaha” gösteren, bir hoca…
    Ama gördük işte: Meğer neyi, niye yaptığını bilmiyormuş!
    Bir siyaset bilimcinin bunları bilmeden koca bir yazı döktürmesine sen ne ad veriyorsun sevgili okur?
    Not: “Senin hocan olmuş bir profesöre bu lafları nasıl edersin” mi diyorsunuz? O zaman hukuk profesörü Ergun Özbudun`un dünkü Star gazetesinde yayınlanan söyleşisini okuyun.(Emre Aköz)

    http://www.birikimhaber.com/Haber/Gundem/26102010/Endiseli-laiklerin-seriat-korkusu.php

  1. 1 Trackback(s)

  2. Kas 22, 2010: Twitter Trackbacks for Bu Pazartesi Beş Yüz Bin Radikalden Biriyim : Derin Düşünce [derindusunce.org] on Topsy.com

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin