RSS Feed for This Post

Türk’üm! Doğruyum! Sarhoşum!

Atatürk’ün doğum günü partisi CHP bir ilke daha imza attı, Yüce Atatürk Mustafa Akaydın‘dan razı olsun.

Kocaman ve ulu Ata’mız Batı medeniyetini yakalamak ve hatta üzerinden aşmak gayesi uğrunda yüksek dozda alkol alarak kendini feda etmiş, sirozdan ölmüştü. Onun izindeki CHP’nin bizim gibi Atatürkist gençleri alkole alıştırmak için böyle büyük gayret göstermesini takdirle karşılıyorum. Eğitim şart!

Ne var ki bir kaç sorum olacak, cevaplanması umuduyla paylaşayım:

  1. Temsili Bavyera kızı Helga kılığındaki Kezban ve Hüsniye saçlarını sarı boyamışlar ama diplerden siyah siyah çıkmış. Acaba seneye halis muhlis safkan Bavyera kızları getirilemez mi?
  2. Eylül-Ekim ayları nispeten serin geçer Almanya’da. Bizim Antalya’da ise yaz devam eder. Acaba bu festivali Hakkâri gibi daha serin ve dağlık bölgelerde yapsak nasıl olur? Hem bölgede turizmin gelişmesine de katkıda bulunuruz değil mi?
  3. Ne AB ne ABD diye batılılara karşı çıkıyoruz ama bir yandan da onlar gibi bira festivali yapıyoruz. Benim biraz kafam karışık bu konularda. Bavyera Avrupa ülkesi değil miydi yoksa?

Arz ederim.

Not: Festivalimize leke sürmek maksadıyla bir kaç irtica tip çıkmış, “keşke bira daatçanıza fakir fukaraya yardım festivali yapsaydınız” gibi laflar etmişler. Türkiye’yi İran’a çevirmek isteyen bu takunyalı insanları ve onlara destek veren takunyalı fukaraları şiddetle kınıyorum. Ekmek bulamıyorsanız sosis ve bira verelim. Hahayt : )

 … Bu makale ilginizi çektiyse…

 Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor.

Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz. 

Trackback URL

  1. 73 Yorum

  2. Yazan:Mustafa Akbaş Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Sag tarafdaki kisi Abdullah Güle benziyor:-)

  3. Yazan:ergin Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    “Ne AB ne ABD diye batılılara karşı çıkıyoruz ama bir yandan da onlar gibi bira festivali yapıyoruz. Benim biraz kafam karışık bu konularda. Bavyera Avrupa ülkesi değil miydi yoksa?”

    ilk 2sinde zaten bir şey yazmıyor. Onun için ancak buna cevap yazabiliyorum. Karşı çıkılan ne abd dir ne ab. Karşı olunan dünyadaki egemen güçlerin 3. dünya ülkelerini istedikleri gibi şekillendirmesidir.Bu bugün ABD ve AB dir yarın Çin ve Rusya olur. “Ne ABD ne AB” diyen insanların, avrupa’da veya ABD’de yaşayan insanlarla bir alıp veremediği de zaten yok. Batılılığa ve batı insanına nefret duyan, olsa olsa bu ve bunun gibi saçma yazılar yazanlardır.

    Fakir fukaraya yardım tabi Ülkenin her şeyini yabancılara pazarlayan hükümetin dururken….

  4. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Antalya’ya geçen sonbaharda gitmiştim. Güzel bir şehir değil, çok nemli ve apartmanları uydu anteni ve klima dış ünitelerinden ve çatılardaki güneş enerjisi kollektörlerinden görülemez halde. Herhalde Mustafa bey bir el atar da şehrin silüeti değişir, Antalya bir Avrupa şehrine dönüşür diye umut etmiştim. Kendisi daha önemli işler yapmakla meşgulmüş. Ben dünyanın hiçbir yerinde başka bir yöreye ait bir şeyin festivalinin yapıldığını görmemiştim, demek ki herşeyin bir ilki varmış. Almanların bira festivalleri meşhurdur. Adam bu sayede birasını satar, kendi yöresine ait içme kültürünü muhafaza eder. Turist çeker. Neyse…
    Antalya’lı halinden memnunsa ne ala. Harcanan onların parası…

  5. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Yalnız başkanda tam biracı tipi var. Bu festivali kendisi için yapmış olduğundan şüpheleniyorum.

  6. Yazan:spaten oktoberfest Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Oktoberfest 90’lı yıllarda istanbulda da düzenlenirdi. Hala sürüyor mu acaba? Alman liseliler iyi bilir. Aslında, vietnamdan, şiliye kadar almanların bulunduğu onlarca ülkede bu etkinlik düzenlenir. Başkan’ın yaptığı türkiyede ilk değil. Ama Antalya iyi fikir. Yerleşik popülasyon bir yana, antalya’ya gelen her 4 turistten 3’ü alman. Ben olsam ruslarla ilgili de bir şeyler düzenlerim.

  7. Yazan:sq Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Bu alkol nefreti neden algılayamıyorum, içen içer, içmeyen içmez.
    “Atatürk batı medeniyetini yakalamak için (yerli bir içki olan:)) Rakı içmiş” falan. Gerçekten çok komik gözüküyor bu tavır. İyi etmiş ne diyeyim, ağzının tadını biliyormuş, beyaz leblebi ve rakı:)

    Türk-Alman konsolosluğu işbirliği ile bir “oktoberfest” düzenlenmiş, Almanya’da da Türk geceleri düzenleniyor, ne var bunda. Kaldı ki Oktoberfest dediğimiz olay yıllardır ekim aylarında Taksim’in her bir köşesinde düzenleniyor.

  8. Yazan:MY Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Rus turistler için vodka festivali düzenlenebilir. Amerikalilari çekmek için de whisky festivali ve fransiz turistler için sarap festivali meselâ?

    Böylece “yilin 365 günü ayik adam bulamayacaginiz tek dünya kenti Antalya, hick!” diye bir slogan kullanabiliriz. “iyi” olmus kafayla kimse bir sey görmeyecegi için Belediye’nin çöpleri filan toplamasina gerek kalmaz, Barmen Belediye baskanina seslenir millet yattigi yerden: “Mustiii içki getir!”

    Kömür ve makarna dagitan AKP’ye karsi bira, vodka ve sarap dagitan CHP!

    iste çagdas belediyecilik, Ata’nizi ve Cumhuriyet’i çooook seviyorum, “ne mutlu ‘içelim güzelleselim’ diyene” :))

  9. Yazan:sq Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Başka kentlerde de bu zamanlarda bağbozumu şarap festivallari düzenleniyor. Ekim ayı bağbozumu zamanıdır çünkü, yeni tarım yılı başlar böylelikle, çok eski kutlamalar bunlar aslında.

  10. Yazan:spaten oktoberfest Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Antalya’da kömür-makarna dağıtmak sonuç vermiyor. İzmir’de “köpek maması” dağıtmışlardı ters tepki yaratmıştı. AKP aynı hataya iki kere düşmez. Ama asıl trajik komedi Tophane’de.. Mahalleyi içkili mekanlar sarmış. Yazın kaldırımlara taşan masalar yüzünden mahalleli içki sofralarının arasından süzülerek evlerine girebiliyormuş. Tophaneliler aylardır, “Hadi içki ruhsatlarını üçer beşer dağıttın. Bari kaldırım işgallerine göz yumma başkan!” diyor ama seslerini duyan yok. Şimdi de “sanat düşmanı vandallar” haline getirildi tophaneliler. Gözü körolasıca, paranın dini imanı yok..

  11. Yazan:Mustafa Akbaş Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Merak ettim… acaba kızartilmış domuz paçası da servis edildimi!!! Cünkü Oktoberfest’ de biranin yaninda kızartilmış domuz paçası şart dir. Yani gelenek böyle.

  12. Yazan:Atılım Ateş Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Burada eleştirilen nedir ben anlamadım:

    Bira içilmesi mi?

    Antalya’da başka bir ülkeye ait bir festivalin çakmasının vuku bulması mı?

    Atatürk’ün içki içmesi mi?

    Atatürk’ün sirozdan ölmesi mi?

    Kezban ve Hüsniye’nin dip boyası mı?

    Nefret putuna vurma fırsatı çıktı diye gözünü yumup yumruk savurunca olacağı budur. Artık nereye isabet ederse…

    Selamlar,

    Atılım Ateş

  13. Yazan:MY Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    tophane konusunda sizin gibi düsünüyorum ama
    “Antalya’da kömür-makarna dağıtmak sonuç vermiyor” demissiniz … ufak bir itirazim var, Barmen Musti %40 almisti yanlis hatirlamiyorsam AKP’nin adayi ise %35. Yani 5 puan çok büyük bir fark sayilmaz.

    Haa derseniz “kömür lazim diil” tamam. Mayo filan dagitirlar seneye, isteyene bikini, isteyene hasema 🙂

  14. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Ekim ayı bağbozumu zamanıymış, Oktoberfestmiş dünya çapında festivalmiş filan. İşin bahanesi. Beleş içki bulmuş yumuluyor millet işte.
    Yeşilay’ın festivali kınaması da yadırganacak bir şey olmasa gerek.
    Festivalde bir çocuğun alkol komasına girip ölmesi de geçiştirilecek bir şey değil. Çocuğa Niyazi muamelesi yapmak hiç hoş olmamış. Elbette bir festival düzenleniyorsa insanların kontrol altında olmasını, emniyetini, evlerine nasıl döneceklerini düşüneceksin. Doktorunu, hemşiresini, ambülansını hazır edeceksin.
    Türkiye’nin çeşitli illerinde düzenlenen bağ bozumu şenliklerinde de insanlar zom oluncaya kadar şarap içip alkol komasına sokulmuyor bu arada. Pekmez kaynatılıyor, üzüm, şarap yarışmaları yapılıyor vs. Öyle ajanstan Ukraynalı kız getirtip polka da yapılmıyor. Her toprağın kültürü farklı.

  15. Yazan:spaten oktoberfest Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Her toprağın kültürü farklı.

    Bu mantık kemalin “bu memleket tarihte türktü, bugün de türktür, sonsuza dek öyle kalacaktır” şövenizmini hatırlatıyor. Toprakların kültürü olmaz, insanların olur. Kimi insanlar bira içer, kimisi ayran. Almanlar da böyle işte. Sokmayalım mı topraklarımıza? İçiyorlarsa bari gizli içsinler, festivale çevirmesinler mi diyorsunuz. Bu festival almanların milli festivalidir. Dünyanın her yerinde kutlanır. Beyoğlunda yıllardır düzenleniyor. Antalya’da olunca mı mesele?

    Mustafa bey. İstanbullumusunuz bilmiyorum ama Beyoğlu’nda kızartılmış domuz yenebilecek birkaç lokanta bulabilirsiniz.

  16. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Bu toprağın kültürü farklı derken, bağbozumu şenliklerine yapılan göndermenin geçersizliğini göstermeye çalışmıştım. Siz tabi noktaları hemen birleştirmişsiniz.
    Bir Alman festivalinin Türkiye’de yapılması saçma. Rakı festivali yapsa bir anlamı olurdu. Rakı ihracatımıza da bir katkısı olurdu.
    Oktoberfest Türkiye’de yapılıyorsa o zaman İspanya’nın domates şenliğini de yapalım, boğaları da salalım İstiklal caddesinde tünelden aşağı… Snowqueen’in çok güzel bir tespiti var, getirip yapay hurma ağacını dikip ışıklandırmakla belediyecelik olmaz diye. Böyle oktoberfest’i getirip Antalya’da yapmak da aynı. Adam Berlin halkının %30’u Türk, şunları memnun edelim diye Antalya Çam Balı festivali yapıyor mu?
    Alman Türkiye’ye senin kültürünü görmeye geliyor. Çakma Oktoberfest ile karşılıyorsun. Herşey yerinde güzel.

  17. Yazan:sq Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Geçen günlerde Yeni Rakı sanırım baya büyük bir organizasyon gerçekleştirmişti, devasa bir masa ya da meze çeşiti ile rekor kırmayı amaçlıyordu, öyle birşey. Masada “haydari, deniz börülcesi, kalamar tava, levrek vb” olunca bu toprağın kültürü olarak hoş görülüyor mu:)))
    Yeni Rakı bu etkinliği Almanya’da yaparsa ne olur misal?
    Okul gezisiyle Almanya’ya gittiğimizde bizi Meksika lokantasına götürmüşlerdi, hem de Ekim ayında, Berlin’de tekila falan, hiç oluyor mu, kendilerini ve bizi Güney AmerikaIlı zannettiler heralde, ne kadar yozlar, ne ayıp:)

  18. Yazan:spaten oktoberfest Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    o zaman İspanya’nın domates şenliğini de yapalım, boğaları da salalım İstiklal caddesinde tünelden aşağı…

    Tünelden aşağı semtte öyle bir etkinlik var zaten. Dondurulmuş portakal kullanılıyor.. :)) takılıyorum.. 😉

  19. Yazan:sq Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Sayın Ekrem Bey,

    Tsepiti hatırlamışsınız teşekkür ederim ama Türk-Alman konsolosluğu işbirliğinden bahsediyoruz, Türk-Alman dostluğu için yapılmış bir festival alt tarafı. İlk gençliğimden beri Taksim’de bir çok yerde Oktoberfest temaları hatırlıyorum ben. Böyle üniversite şenlikleri falan vardı.

    Hani derseniz ki, Antalya, Bodrum’un kimi yerleri İngiliz, Rus, Alman kasabaları gibi görünkmeye çalışan kişiliksiz bir hal aldı, orada katılırım. Bodrum, Gümbet’ten nefret etmiştim mesela bu yüzden. Öyle bir yalakalık var ki, Türk olduğun için istenmeyen ikinci sınıf vatandaş durumuna düşüyorsun.

    Ama “Atatürk, batı medeniyetini taklit etti, içki içti”, “domuz eti de dağıttılar mı” falan ne oluyor, bu ne öfke bu ne şiddet bu celal? Sanırsınız zorla içki içirilip, zorla domuz eti yedirtiyorlar.
    Yarın Türk-Japon konsoluklarının festivali olur saki dağıtılır (nerede o günler:))

  20. Yazan:sq Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    İspanya’nın domates şenliği sıkıcı gözüküyor, boğaları da içim kaldırmaz.
    Bence tapas şenliği olmalı, hangi belediye sokakta bedava şöyle içinde meyveleriyle sangria dağıtırsa oyum kesinlikle ona:))

  21. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Burada eleştirilen nedir ben anlamadım:

    Bira içilmesi mi?

    Antalya’da başka bir ülkeye ait bir festivalin çakmasının vuku bulması mı?

    Atatürk’ün içki içmesi mi?

    Atatürk’ün sirozdan ölmesi mi?

    Kezban ve Hüsniye’nin dip boyası mı?

    Nefret putuna vurma fırsatı çıktı diye gözünü yumup yumruk savurunca olacağı budur. Artık nereye isabet ederse…

    Kemalizm modernleşmesinin bu ülkede temel kodlarından birincisidir içki… CHP’li bir belediye’nin- ki bu adam başörtüsüne serbestlik veren düzenlemelerin yapıldığı sırada ortalığı karıştıran ve çok konuşan biriydi. Benim şahsen hiç hazzetmediğim bir tip. Antalya’ya belediye başkanı olduğunu duyduğumda çok şaşırmıştım, inşallah bir faydası olur, görüşlerine katılmasam da zeki bir adama benziyor, en azından kendini ispat etmek için bir şeyler yapacaktır diye düşünmüştüm. Şimdiye kadar duyduğum bir icraatı olmadı bugüne kadar. İlk duyduğum icraatının çakma Oktoberfest olması da hayal kırıklığı doğrusu. Önceki belediye başkanı Antalya’yı şantiyeye çevirmişti, Antalya’ya yatırım yağıyordu ama Antalya halkı tercihini Mustafa bey’den yana kullandı. Hala, Mustafa Akaydın’ı neden tercih ettiklerini/ daha doğrusu önceki başkanı neden tercih etmediklerini bilmiyorum. Bir Antalya’lı çıkıp belki bunun cevabını verebilir.
    Geçen gün Yıldıray Ogur Taraf’ta laik mahalle baskısından bahsetti. Benim ve birçok içki içmeyen arkadaşımın da başına gelen birçok baskı var bu konuda. Atanın rakısından söz edilmesi boşuna değil. Kemalistler için içki önemli bir şeydir. Tayyip Erdoğan’ın yabancı davetlerde meyve suyu içmesi ile, vals bilmemesi ile dalga geçer bunlar. Kemalist şablonun iki büyük parçası, içki ve kıyafettir.
    Ve yıllardır bu takıntıları insanların kendilerinden ve Atalarından nefret edilmesi sonucunu doğurmuştur. Bunu Kur’an kursunda dövüldüğü için ateist olan tiplerle benzeştirebilirsiniz. İnsanların yaşam tarzları sizinkine benzemiyor diye alay ederseniz, insanlar da sizin alafrangalığınızla dalga geçebilir, ve sizden ve değerlerinizden nefret edebilir, bu doğaldır.
    Ülkede kimsenin birbirine karışmadığı huzurlu bir ortam istiyorsak bu outdated Kemalist zontaları elimine etmemiz gerekir. Mehmet bey’in çabası bu. İnşallah Mustafa bey Antalya için ciddi projeler ortaya koymaya başlar, biz de bu takıntılı zontalardan biri olmadığını görüp utanırız.

  22. Yazan:MY Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Sushi ve Tapas’a kesinlikle evet,
    SQ belediye seçimlerinde adayligini koyarsa MY’den tam destek :))

  23. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Bana da Frankfurt’ta tekila ikram etmişlerdi. İçki içmediğinizi duyunca şaşırıyorlar, “niye siz Türk değil misiniz?” diyorlar. 🙂
    Adamlar’da Meksika özentisi var besbelli. birayla kültür mü olur Allah aşkına, sidik rengi, arpa suyu bir acayip içecek.
    Yeni Rakı etkinliğini Almanya’da yapsa çok güzel olur. Ama Berlin belediye başkanı Rakı festivali yapıp, yanına fistan giymiş iki
    Türk kızıyla horon çekse pek olmaz gibime geliyor.

  24. Yazan:spaten oktoberfest Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Samimi birşey sorabilir miyim?

    Böyle olaylar olunca siz ne hissediyorsunuz? Kızgın yahut tepkili mesaj yazan arkadaşları özellikle merak ediyorum. Kinaye yok, “adamlar oktoberfest düzenlemişler haaa. domuz sosisi de yiyorlar mıymış!” şeklinde öfkeli bir bir ruh hali nereden kaynaklanıyor? Mesela sokakta çıplak seks yapılması gibi bir şey mi, ya da hayvanlara eziyet edilmesi, birisinin birisini dövmesi gibi mi? Çoğu insan tepki duyar böyle şeylere. Yapıldığını duyunca kızabilir, müdahale etmek isteyebilir. Bunun gibi bir ruh hali mi?

  25. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Samimi söylüyorum:
    Umurumda değil. Ama eşimden örnek verebilirim. O çok etkileniyor. İnsanların günaha girdiği için orada şeytanların dolaştığını düşünüyor ve biran önce kaçmak istiyor, öğürüyor ve tansiyonu çıkıyor. Herhalde farklı bünyelerde farklı etki gösteriyor. O muhafazakar bir ailede büyüdü, benim ailem çok rahattı. O kız lisesinde okudu, ben her türlü haytalığın olduğu bir lisede. vs vs… Yani ne türlü bir ortamda yetiştiğinize bağlı.
    Yukarıdaki yazıyı yazan Mehmet Yılmaz’ın öfkesi ise sanırım üzüntüsünden kaynaklı. Çünkü o bir Bağdat caddesi çocuğu ve Kemalist bir ailede büyümüş, Paris’te Eyfel’in dibinde yaşıyor. Arkadaşlarının çoğu Fransız vs.. Yani bir içki/domuz eti takıntısı olmadığı kesin.
    Ama Türkiye’deki muhafazakar arkadaşlarının durumunu görüyor ve kahroluyor. Allah razı olsun…
    Mehmet hocam hakkını helal et, senin adına cevap vermiş gibi oldum.

  26. Yazan:MY Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    “Mesela sokakta çıplak seks yapılması gibi bir şey mi, ya da hayvanlara eziyet edilmesi, birisinin birisini dövmesi gibi mi? Çoğu insan tepki duyar böyle şeylere. Yapıldığını duyunca kızabilir, müdahale etmek isteyebilir. Bunun gibi bir ruh hali mi?”

    “Alman birasi ithalatini desteklemek için sübvansiyon verilse Efes Pilsen nasil bir ruh hali içinde olur?” desem geyik makamindan bir cevap vermis olur muyum? :))

    haydi ciddi olalim biraz:

    “ruh hali” ile açiklanamayacak kadar NET olan bir teknik konu bu: Serbestlik ve Özgürlük (liberaller ekseriyetle aradaki farki bilmezler)

    hayvanlar serbesttir, insanlar ise hem serbesttir hem de özgürdür. (Bkz. Araf Dağına Tırmanış)

    Meselâ PKK’ya baskin düzenleyen bir grup Türk askerine komutan “ates SERBEST!” diye bagirdigi zaman önlerinde bir çocuk varsa asker hem ates etme SERBESTLIGINE hem de çocugu öldürMEme ÖZGÜRLÜGÜNE sahiptir. Komutan askerin basina bir silah dayasa bile bu özgürlügü alamaz onun elinden. icabinda vicdanin sesini dinleyerek öldürülmeyi seçebilir asker. Bir robot ya da hayvan olsaydi çocugu öldürmesinde ne vicdanî, ne dinî, ne de kanunî bir engel olmazdi.

    Benzeri sekilde cinsel iliskiye girmek isteyen bir insan aklini kullanarak “yaw bu isi ben evde yapsam” diyerek bir seçim yapar. Köpeklerden farkli olarak. (Bkz. Eski yunan’da sinikler, Karl Marx “insanin şeyleşmesi ve şeylerin insanlaşmasi”)

    insanin insanligini yasayabilmesi için akil ve vicdan isiginda yürümesi icab eder. Korku ve sefalet gibi bazi hisler, uyusturucu, alkol, yüksek sesli gürültü gibi maddi etkiler AKLI TATiL EDER.

    Bu sebeple TV, belediye meydani, okul vs yerlerde gençleri ve çocuklari özendirecek biçimde içki reklami yapilmasi yanlistir. Antalyadaki festivalin sponsoru da zaten Efes Pilsen, yani reklam için yapildigi belli.

    Daha detayli bilgi için:
    Zina da böyle bir şey işte…

    Oh lord won’t you buy me a Mercedes Benz. – Tanrım, bana bir Mercedes almaz mısın?

    My friends all drive porsches, I must make amends. – Arkadaşlarım Porche kullanıyor.
    Worked hard all my lifetime, no help from my friends. – Hayatım zor, kimseden hayır yok,
    So oh lord won’t you buy me a Mercedes Benz – Tanrım, bana bir Mercedes almaz mısın?
    Oh lord won’t you buy me a color TV. – Tanrım, bana renkli bir televizyon almaz mısın?
    Dialing for dollars is trying to find me. – Ödüllü TV yarışmaları beni bulmaya çalışıyor.
    I wait for delivery each day until 3. – Teslimat için her gün 3′e kadar müsaitim.

    Janis Joplin’in bu şahane şarkısı insanların din ile nasıl sapık bir ilişkiye girebileceğini anlatan, dikkate değer bir eser. Teorik olarak maddiyattan sıyrılmış, iman etmiş…

    TAMAMI

  27. Yazan:Atılım Ateş Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Ekrem Bey,

    Ak Parti’nin üç beldede yaptığı hatalar, o beldelerde yerel seçimin kaybedilmesine neden oldu:

    1) Urfa: Doğru mu bilmiyorum, ama Urfalı milletvekilleri Başbakan’a “Cekedi aday gösterirseniz seçtirirsiniz” demişler diye bir söylenti vardı. İnsanların gururuyla oynamaya gelmez. Urfa’da Ak Parti’nin ciddi bir ağırlığı var, ama gurur her şeyden ağır basmış olmalı.

    2) Adana: Organize işler bunlar. Kişisel bağlantılar yerel seçimlerde demek ki çok daha fazla önem kazanıyor. Ak Partı Aytaç Durak ile neden anlaşamadı, bilmiyorum. Ama bildiğim şu, Aytaç Durak uzun zamandır Adana Büyükşehir Belediye Başkanı’ydı, ve yolsuzluklar son dönemde meydana gelmiş değil. Burada Ak Parti’nin de MHP’nin de tavrı sorgulanmalı bence.

    3) Ve tabii Antalya. Kimdi Mustafa Akaydın? Akdeniz Üniversitesi Rektörüydü. Üniversiye’de yapılan oylamaya göre birinci sıradayken, Abdullah Gül’ün takdiriyle rektör olarak atanmadı, rektörlüğü sona erdi. Bu Antalya insanında bir haksızlığa uğramışlık hissi yaratmış olabilir. Bu hissin oluşmasını engelleyememek sanırım Ak Parti’nin yaptığı hesap hatasıydı.

    Tabii rektör atamalarına Cumhurbaşkanı’nın müdahalesi ne derece demokratik, bunu tartışmak lazım esas. Ya da şunu sormak lazım: Sezer atamaları yaparken anti-demokratikti de Gül atama yapınca mı demokratik oldu?

    Bu bir yana, bu ülkede insanların birbirine karışması Kemalist zontalar diye nitelediğiniz insan grubuna özgü bir şey değil, kendiniz de söylüyorsunuz. Mehmet Bey’in çabası sorunu kökünden çözmek değil, kendisinin canını en çok acıtanı (Kemalist zontalar oluyor sanırım) elimine etmek. Halbuki, ülkede şu an gözlediğimiz özgürlük havasının sürmesi için bu noktada denge gözetmek şart. Benim düşüncem bu yönde.

    Bu arada Türklerin kesinlikle içki içmediğini sana Avrupalılar tanıdım. Türkiye’de içki satışının da kullanımının da serbest olduğunu duyunca şaşıranlar var. Gerçi yeterince ararsanız Türkiye’de kızların okula gittiğini duyunca şaşıranı da buluyorsunuz:)

    Selamlar,

    Atılım Ateş

  28. Yazan:Mustafa Akbaş Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    @spaten,
    Ben kesinlikle herhangi bira festivaline karsi deyilim. Ara sira soguk birada icerim. Burada komik olan bir Kemalistin Alman yapili Oktoberfest özenimi ve yalan bir bira festivali yapmasi. Oktoberfest olmasi icin gerekli olanlar: Alman fici birasi, kızartilmış domuz paçası,kızartilmış tavuk, lahana ezmesi, tuzlu ekmek ve taze turp. Bunlarin hangi orda mevcuttu? Hicbiri.

    Olan ne ? Insanin icmeden sarhoş oldugu mısır katkili, suni yapili Türk birası. Olay yalan üzerine yalan. Biraz önce Akaydının basin aciklamasini okudum. Neymis Oktoberfest 12 ülkede kutlaniyormus..taman bu dogru ama O Oktoberfestlerini Almanlar kendileri düzenliyorlar ve yukarida saydiklarim servis ediliyor. Bunun amaci Alman ürünlerini daha iyi tanitmak ve ticaret pazarından büyük pay almak.

    Kemalist baskanin bira festivali yeni turist getirmez, hatta gelenler bile bir daha ugramazlar.
    Cünkü bütün yapilan yalan ve yalakaliga benziyen bir faaliyet. Sanki adam Almandan daha Alman olmaya calisiyor

  29. Yazan:spaten oktoberfest Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    ekrem bey. samimiyetiniz için teşekkür ederim. öyleyse ben de samimi bir “itirafta” bulunayım. Tesadüf mü bilmiyorum. Yaşam tarzım muhafazakar değil ama muhafazakar yaşam tarzına karşı bir reaksiyonum yok. Hatta, muhafazakar yaşam tarzının baskın olduğu mahallelerde zaman geçirmekten keyif alıyorum. Ne tesadüftür ki, benim de akrabalarım dahil çevremdeki bütün kadınlar bunun tam tersini düşünüyor. Üsküdarda yaşayan yakın bir arkadaşıma mahallesini övmem sonucu, aldığım yanıt “tabi sen erkeksin, davulun sesi uzaktan hoş gelir” diye başlayıp, ramazanlarda dışarıda yemek yemekten, yazın şortla beşiktaş motoruna kadar yürünen sürede alınan kınayıcı nazarlar ve yiyilen küfürlerle zirvesine çıkan, kendimi “eşşek” gibi hissettiren bir diskur olmuştu. gerçi eşinizin durumu çok farklı. ama kadınların reaksiyonlarının erkeklerin neden olduğu bir “muhafazakar-lümpen” gerilimin kurbanı olduğunu düşünüyorum. laikçi reaksiyonunsa “kadın” kaynaklı olduğunu söylemek belki biraz haddi aşmak olur ama bu en azından erkeklerde bir “kaygı” olarak dahi olsa yine öyledir. yoksa bana ne muhafazakar yaşam tarzından. Biramı hemen yan sokakta içmek zorunda değilim, AKP saolsun, tophaneye çıkarım(şaka)ama “mahalle” içinde eve girip çıkmak bile bir küçük gerilim olabiliyor başka insanlar için. Kısaca, bu gerilimlere benzin dökücü olmamalıyız diye düşünüyorum.

  30. Yazan:spaten oktoberfest Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Bu sebeple TV, belediye meydani, okul vs yerlerde gençleri ve çocuklari özendirecek biçimde içki reklami yapilmasi yanlistir.

    Ha şunu diyeydiniz ya.:) “dünyada örneği yok, bu toprağın kültürüne uymaz, tünelden aşağı boğa salalım o zaman” falan demek başka, bu başka. 🙂 Evet, burada hukuki bir paradoks olabilir.

    Korku ve sefalet gibi bazi hisler, uyusturucu, alkol, yüksek sesli gürültü gibi maddi etkiler AKLI TATiL EDER.

    Psikiyatristler kapılarını çalana anti depresan yazıyorlar. Modern yaşam içerisinde dindarlar da sekülerler de (tuhaf oldu) benzer dertlerden müzdarip. Her yıl milyonlarca Prozac, aspirin gibi reçetesiz satılıyor. Hülasa, aklı bazen tatil etmek gerekir. Dini emirleri nefs disiplini olarak doğru ve saygıdeğer buluyorum. Ama çok rasyonalize etmek doğru değil bence.

  31. Yazan:Kamer Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    Hadi festivali yaptınız, normaldir der geçeriz. Biralar su gibi aktı, keyifleridir der geçeriz. Ancak, orada bir insan evladı can verdi. Ölen kedi yavrusu değildi (hoş, o bile olsa insanın içi acır, vicdanı sızlar…)

    Gavur olsa bunu yapmaz deriz ya aynen öyle! Ölen genç için edilen lafları bir Alman olsa demezdi herhalde. Batılı medeniyetine yeme içme konusunda öykünürken biraz da bu hassasiyetlere özenseler mevzu yerini bulacak. Biz de “ama bakın adam Batının sadece şeklini almıyor, medeni düşüncesine de sahip” der, Sezarın hakkını Sezara veririz.

  32. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eyl 29, 2010 | Reply

    haklısınız, laik gerilim kadın ve muhafazakar-lümpen erkek kaynaklı olabilir. Juliette Binoche’un oynadığı çikolata diye bir film vardı. Bu gerilimi iyi anlatan bir filmdir. Muhafazakarlığın Türkiye’ye özgü olmadığını anlamak açısından da iyi bir filmdir. Türkiye’de muhafazakarlık var, ben kendimi bildim bileli var. Bu yeni bir şey değil. Ama AKP iktidarıyla beraber yeni ortaya çıkmış bir şey gibi davranılmaya başlandı. Artık her olayı memleket çapında tartışır olduk. Bu rahatsız edici bir şey.
    Galeri olayından sonra 5N1K’da sergi düzenleyen hanımefendilerden biri çıktı ve Tophane halkı ile karşılıklı diyalogun geliştirilmesi gerektiğini söyledi ve Bedri Baykam’ın bu olayı Sivas’la ilişkilendirmesinden, siyaset yapmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Bunu yapmamız lazım. İnsanlar bir şeyleri eleştiriyorsa, reaksiyon gösteriyorsa bunun tek sebebi muhafazakarlık olmayabilir. Bakın burada samimi bir şekilde düşüncelerimizi paylaştık ve kısa sürede karşılıklı bir anlayış ortamı doğdu. Bunun toplum bazında da yapılması lazım. Her zaman bir taraf haklı olmayabilir, çoğunlukla her iki tarafın da haklı olduğu şeyler vardır. Hatta çoğu zaman insanlar aynı şeyi farklı şekilde söyleyip tartışırlar.Bunu farketmeleri için birinin insaf sahibi olması lazım.

  33. Yazan:sq Tarih: Eyl 29, 2010 | Reply

    Sayın Ekrem Senai,

    Muhafazakarlık AKP iktidarıyla ortaya çıkmadı elbet. Benim anne tarafı Kayserili. Orada içki tabudur misal. Bırakın festivali, şehrin içinde alkol satan bir yer kolay kolay bulamazsınız. Elbette Kayseri’de hiç bir zaman bir kıyı şehri gibi alkol tüketiminden bahsedilelemez ama geçmiş yıllarda bu ölçüde tabu değilmiş anlatıldığına göre. İzmir CHP için neyse, Kayseri’de AKP için önemli yerlerden biri ve ben muhafazakarlaşmanın daha da arttığını ve artık olmazsa olmazlaştığıını görüyorum. Neticede AKP belediyeleriyle iş yapıyor akrabalar, bir anda Zaman gazetesi okunmaya başlandı falan:) Peki insanlar mutlu mu? Hayır. Zaten kasvetli bir yerdi, şimdi zengin ama kasvetli bir yer. İnanılmaz bir toplumsal baskı mekanizması var, doktorlar peynir ekmek gibi anti-depresan yazıyor. Gidince ruhum daralıyor resmen. Benim de aklıma Çikolata filmini getiriyor her zaman. Geçen bayramlardan birinde o kadar sıkıldık ki kendimizi Erciyes’e zor attık, güzel bir masa, mezeler, rakı, insan gibi muhabbet bir oh dedik valla:)) İçki bahane, önemli olan o katı ortamdan çıkmak, gevşemek.

    Başka itiraflar yapmak gerekirse, ben İstanbul’da baba tarafında hiç böyle şeyler yaşamadım. Bunu sadece yemek adetleri ile ilgili sosyolojik bir kıyaslama yapmak (tezimi de yemek sahneleri hakkında yazıyorum zaten:)) için yazıyorum, küçümsemek için değil. Deniz kıyısı insanları oldukları için belki, Her zaman aile toplantılarında, bayramda seyranda, sofrada rakı, bira şarap bulunurdu ve küçüklerin ve kadınların rahatça konuşabildiği daha demokratik bir ortam vardı. Daha mı az dindarlar? Kayseri’de evlerde bir tane kitap bulamazsınız ama büyükbabamın sadece bir odası tasavvufi kitaplara ayrılmıştı ve çok inançlıydı. Bunun daha fazla ya da daha çok parayla bir ilgisi yok, büyükbabam memurdu neticede. Külüstür Volkswagen’le Avrupa’yı dolaşmışlar, campinglerde konaklamışlar ama üç kuruş parasıyla yediği geyik etini ve içtiği güzel şarapları anlata anlata bitiremezdi. Kırk yılda bir içki içerdi ama damak zevkine sahipti.
    Kayseri’dekilerde para bol ama dört duvar arasıdan kafalarını çıkaramıyorlar.

  34. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eyl 29, 2010 | Reply

    Osmanlı’da denge muzip Bektaşilerle kurulurmuş. Mizah, hoşgörü için gerekli bir şey, şimdi öyle adamlar kalmadı.
    Meşhur fıkradır sultan Bektaşi dergahını ziyaret etmiş. Dergahın etrafı üzüm bağı. “Bektaşi baba, ne yapıyorsun bunca üzümü?” deyince “canlarla birlikte yiyoruz” demiş derviş baba. “Yemekle üzüm biter mi, şu mahzendeki fıçılar nedir?” diye sorunca “valla biz üzümün suyunu sıkıyoruz, gerisini Allah’a emanet ediyoruz” demiş.
    Bir toplumda muhafazakarlar da olacak, geniş meşrepliler de… Önemli olan birlikte yaşamanın yollarını aramak. Rakınızı içmek için neden Erciyes’e çıkmak zorunda olasınız ki. Ama zannetmiyorum ki bu derece baskı olsun. Çok Kayserili arkadaşım var, şeker gibi adamlar.

  35. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eyl 29, 2010 | Reply

    Kamer hanım,

    Özlettiniz kendinizi, hoşgeldiniz. Gençler ölür, alkolik olur, uyuşturucu bağımlısı olur bunlar önemsiz detaylar. Kızımın ilkokulunda uyuşturucu çetesi var, öğretmenler de işin içinde. Bir erkek çocuğa tecavüz edildi. Okul çevresinde uyuşturucu satan dükkanlar biliniyor ama bir şey yapılmıyor. Bira içmek çok doğal bir şey oldu zaten. Biz okul çıkışı kola alıp içerdik, şimdi çocuklar bira alıp içiyor.
    Ama bunlar detay şeyler. Gençlerimiz namaz, başörtüsü gibi gerici şeylerden uzak dursun, laik olsunlar yeter ki.

  36. Yazan:Atılım Ateş Tarih: Eyl 29, 2010 | Reply

    Ekrem Bey,

    İnsanlar tek tek iyiler de bir araya geldiklerinde bir acaip oluyorlar.

    Buna “Elalem ne der” sendromu diyelim mi? Bir toplumun içine girdiğinizde o topluma ait bireyler üstü bir hukuka tabi oluyorsunuz. Sessiz bir anlaşma ile, geçmişten gelen ortak yaşanmışlıklar ve adetler kanalıyla o topluluk içerisinde belirlenmiş bir aidiyet ve hiyerarşi kriteri oluşuyor sanıyorum. Bu kriter kimi topluluklar içinde Ak Parti’ye en iyi çakma performansı, kimi topluluklar içinde en çok içme performansı, kimi topluluklar içinde takvada en ileri görünme.

    Bir bireyi o topluluktan dışarı çıkarıp yeni bir topluluğa kattığınızda ise o birey farklı tepkiler verebiliyor. Mesela tamamen içine kapanabiliyor. Ya da kendi geldiği topluluğun değerlerine uygun insanları arayıp buluyor. Bazen de yeni geldiği topluluğun alışkanlıklarını eski alışkanlıklarla sentezleyip yeni bir şey ortaya koyabiliyor.

    Bu nedenle tek tek bireylerin şeker gibi olması, bir araya geldiklerinde ne olacağını garanti etmeyebilir sanıyorum.

    Selamlar,

    Atılım Ateş

  37. Yazan:spaten oktoberfest Tarih: Eyl 29, 2010 | Reply

    sq,

    ben bu deniz kenarı insanı meselesini hiç anlamam. Bizim dedeler trabzon merkezdendir mesela. ama rize kökenli deniz kenarı ahbaplar son derece muhafazakardır. rizeye doğru değişir. artvinde tekrar kırılır. batıda giresunda da taassup azdır. trabzon ve izmirin osmanlı döneminde önemli liman şehirleri olduğunu biliriz. kozmopolit bir kültür oluşturuyor olabilir bu. belki karadeniz ve ege sahilleri için “geç islamlaşma” denen mesele etken olmuştur. lazlarda mesela taasup pek gözlemlenmez. anneannem artvinli dindar bir insandır. yaşlandıkça olan birşey değil. kendimi bildim bileli vakit namazlarını kaçırmaz. cumaları kuran okur. ama başını da örtmez mesela. birkaç yıl öncesine kadar rakı da içerdi dedemle. bunlar istanbula taşınınca yaşanılan değişimler değil. keman öğrenmiş küçükken. yakın zaman öncesine kadar bayramlarda likör ikram edilirdi misafirlere. ermeni, vs kökenlerle ilgili kurcaladığınızda da en azından 1800lere kadar hiçbirşey bulamıyorsunuz. (gerisi zaten rivayet)lazcadan birkaç kelime kalmış aklında. arada konuşurlar annemlerle. balkanlar mesela, arnavutlarda da “geç islamlaşma” gibi bir etken mi var acaba? bektaşilik çok enteresan bir tarikat. balkan kökenli müslümanları çok etkilemiş. balkanlarda da likör meselesi olduğunu duymuştum. trabzon nere balkanlar nere. dini bayramı likörle kutlamak ilginç ama:) ben bugünün seküler tarzının osmanlı zamanından beri süre gelen bir “müslüman” yaşam tarzının devamı olduğunu düşünüyorum. kemalizm, cumhuriyet, laiklik falan filan daha ortada yokken..

    ekrem,

    R. Çamuroğlu’nda bektaşilikle ilgili çok ilginç tespitler var. (son yeniçeri)

  38. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eyl 29, 2010 | Reply

    Bu ara Alevilik ve Bektaşilik üzerine yoğunlaşıyorum, anlamak istiyorum. Kaynak için teşekkürler.

  39. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eyl 29, 2010 | Reply

    Atılım bey,

    Haklısınız. Çözüm de kendiliğinden ortaya çıkıyor: Homojenleşmenin önüne geçilmesi. Bu nasıl olacak kafa patlatmak lazım.

  40. Yazan:ali yardım Tarih: Eyl 29, 2010 | Reply

    bu adamlar içkiyi bir sembol olarak görürler, geçen seçimi kazanınca aklı sıra gövde gösterisi yapıyor. bunlar dünyanın en acınası adamlarıdır. içki içebilirsin bu beni ilgilendirmez ama küçük çocuklar gibi “sen içemiyom ben içiyom alsana festivalini bile yaptırıyom” demek chp lilere mahsus bir avuntu şeklidir bırakın avunsunlar. başlığın leit-motiv indeki Türklüğü kemalislere indirgeyen garip anlayışı gözden kaçırmadım. Türk kültüründen akalıngillerin haberi olsa, içki içse dahi bunu aşikar olarak yapmazlardı. içkinin siyasal bir şölen haline gelmesini eleştiren yazarın, neden böyle bir Türkofobik başlık attığını anlamakta zorlanıyorum

  41. Yazan:sq Tarih: Eyl 29, 2010 | Reply

    spaten oktoberfest

    Yazdıklarınız çok tanıdık, Karadenizliymişiz neticede:) Batı ama, neyse. Belki de “geç islamlaşma” önemli bir etkendir, neticede Doğu Karadeniz, Bizans’ın en son düşen topraklarından.
    Birşeylerin Osmanlı zamanından beri süregeldiğine katılıyorum, bir gecede değişim gerçekleşmiş olamaz. Muhtemelen Osmanlı zamanında da müslümanlar arasında içkiyle sınırlamasak bile, daha farklı yaşam tarzı ayrımları vardı.

  42. Yazan:Kamer Tarih: Eyl 29, 2010 | Reply

    Selamlar Ekrem Bey,

    Evet, ben de özlemişim doğrusu. Memleketin son dönemdeki haline dayanamayıp tüm medya ve iletişim kanallarıyla irtibatımı kesmiştim. Doğrusu siyaset ve medyada, toplum içinde gördüklerim ve yaşadıklarım midemi harekete geçirmeye yetmiş ve beni kabuğuma çekmişti. Gerçi şimdi de bir şey değişmiş değil ancak insan yine de duramıyor. İçine herşeyi dert etmek derdi düşünce bir kere kolay kolay el etek çekemiyor mevzulardan.

    Bu arada onca zaman geçti, mecrada konular dışında özde bir değişme olmamış bunu fark ettim.

    Yazdıklarınız kanımı dondurmaya yetti. Bizim zamanımızda okulda bırakın içmeyi sigara ile yakalanmak şimdinin uyuşturucusu ile yakalanmakla eş değerdi… Algılar, tepkiler ve olayları değerlendirme şekilleri kısa zamanda nasıl da bu kadar değişmiş. Bunu şimdi ile geçmişi kıyaslayınca daha net algılıyor insan. Olmaması gereken şeyler normalleşirken normal olan bizler anormalleşiyoruz. Şaşmamak elde değil. Konu ile direk alakası yok yazdıklarımın ama diğer yorumcu dostların aradan geçen onca zamanın hatrına bana anlayış göstereceklerini ümid ediyorum.

    Hepinize selamlar ve hoş buldum dostlar.

  43. Yazan:Ahmet Demir Tarih: Eyl 30, 2010 | Reply

    Valla olay biraz insanların eğitiminde bitiyor. Batıda da adam içkisini içiyor. Barına girip şarkısını söylüyor. Ama etrafına zarar vermiyor, veremiyor. Tepesine biniyorlar anında.

    Veya Amsterdam’a gidip bilimum uyuşturucuyu hüpletip kafayı buluyor. Kimseye zararı olmuyor, kendi halinde takılıyor.

    Türkiye’de adam içince sarhoş araba kullanmakta mahsur görmüyor. Çünkü yakalayınca öttürmüyorlar. Hapse atıp 6 ay misafir etmiyorlar. Arabasına ehliyetine el koymuyorlar (muhtemelen).

    Uyuşturucu alan çekilip köşesine sızıp kalmıyor. Gidip yoldan geçen ana kıza tecavüz edip öldürüyor. Zaten içeri girmek de bayram adama. 5-6 senede de çıkar gider.

    Dolayısıyla bizim gibi cahil insan dolu ülkeye içki, uyuşturucu lüks. Önce adamı eğiteceksin, kafasını öküzlükten kurtaracaksın. Ondan sonra bırakıcan içen içsin, çeken çeksin. Ama şu ülkenin şu insanı için delinin eline dolu silah vermek gibi birşey.

  44. Yazan:suat ozkan Tarih: Eki 1, 2010 | Reply

    Atatürk madem ayyaş bir zampara idide, cüce padişah efendiniz Samsun’da Pontusluları korumakla görevlendirdiğinde Dost ve Müttefikiniz İNGİLİZ ve FRANSIZlara gönderin kardeşim en güzel kızlarınızdan 5-10 tane yanında en güzel içkilerinizden 50-100 kasada SAMSUN limanında güneşe nazır içelim, kızlarla gönül eğlendirelim demedi de ANADOLU’nun tozlu topraklı yoksul bağrında beş parasız ne aradı.
    İŞTE O NE ARADIYSA BİZLERDE ONUN SEVDALILARIYIZ.
    O sarhoşluğundan değil ÇOCUKLUĞUNDA CİĞERLERİNİ ÜŞÜTMENİN ve SAVAŞLARDA YEDİĞİ SOĞUĞUN CİĞERLERİNE VERDİĞİ ZARARDAN SİROZ GEÇİRDİ. TEDAVİSİ İHMAL EDİLMİŞSE NE GAM. Onun FİKİRLERİ ve ÜLKÜSÜ ASLA ÖLMEYECEK.
    BÖYLE BİLİNE

  45. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eki 1, 2010 | Reply

    suat bey,

    Soğukta üşütülen ciğere akciğer denir, siroz bir karaciğer hastalığıdır. Atatürk’ün içmesi konusunda İsmet İnönü’yle arasını açan “devlet, içki sofrasından idare edilmez” sözüdür. Atatürk’ün çapkınlığı da yadırganacak bir şey değil. Yakışıklı adam, peşinde dolanan kadın çok. Hatta Zsa Zsa Gabor’un bile gönül ilişkisi olmuş. Bakın siz şu sitede güzel bir derleme var, bunları okuyun bakalım Atatürk’ü ne kadar tanıyormuşsunuz?
    http://entellektuel.s4.bizhat.com/entellektuel-post-1066.html

  46. Yazan:Mustafa Akbaş Tarih: Eki 1, 2010 | Reply

    Cok yazik olmus. Selanikli Ulu önder bozuk tekel rakilarina ve küflü leblebilere kurban gitmis.O devirde Akaydin yasamis olsaydi Atasina alman birasi ve aci turp servis ederdi:-)

  47. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 1, 2010 | Reply

    Antalya belediye başkanının geldiğinden beri tek gözle görülür icraatı bir meydana yapılmış, altın kaplamalı, spotlarla bezenmiş, belediye bütçecinden 125000 euro (yanlış bilmiyorsam)masrafla yapılmış dev bir Atatürk heykeli ve arkasında kocaman bir taş, yanında kadınları, cocuklar falan… Artık Antalyalılar bu heykele bakarak altyapı sorunlarını da, tamamlanmayan havalimanı 2. terminalini de, ve şehrin bilumum reel sorunlarını da unuturlar.

  48. Yazan:Yıldız Demir Tarih: Eki 1, 2010 | Reply

    KÜLTÜRLÜ İNSAN İÇMESİNİ DE BİLİR…EĞLENMESİNİDE..KİMSEYE ZARAR VERMEDEN NEŞELİ VE HUZURLU BİR ŞEKİLDE EĞLENİR..HAPİSHANELERE BİR BAKIN BAKALIM, YADA YANLIŞ ŞEYLER YAPIP FERYAT EDENLERE, KAÇI OKUMUŞ KÜLTÜRLÜ İNSANLAR. NE İÇKİ İÇMESİNİ BİLİRLER NE EĞLENMESİNİ. DÜĞÜN YA DA KUTLAMA YAPACAĞIZ DİYE BİRBİRLERİNİ VURURLAR TABANCAYLA..SONRADA BÖYLE MAHALLE DULU GİBİ DEDİKODU PEŞİNE DÜŞERLER. BAŞKALARINI AŞAĞILAMAYA ÇALIŞIRLAR. ÇOK YAZIK.. ÖNCE İNSAN OLMALI..NE DENMİŞ BİZE.. ÖNCE OKUU…O ZAMAN HİÇBİRŞEY ŞER OLAMAZ..ALLAH ZEKAYI MANTIĞI BİZE BOŞUNA VERMEMİŞ.

  49. Yazan:ibrahim kap Tarih: Eki 2, 2010 | Reply

    Ben içkide içiyorum arada sarhoşda olurum kime ne?Benle birlikte tanrıya hesap vermek isteyen varsa o başka tabi şimdiden söylesin ben yerimizi ayırtırım.

    Kanunlar çerçevesinde isteyenin istediği gibi davranabildiği sisteme demokratik sistem diyoruz ATAMIZ sağolsun.İsteyenler iranda rahat edebilirler bu arada o çok sevdiğiniz araplardan iranlılardan kıbrısta çok var o kadar peygamber boşuna inmemiş onlara emin olun!!!

  50. Yazan:Ahmet Tarih: Eki 19, 2010 | Reply

    Yahu hem kendi yaşam tarzına karışılmamasını istiyorsun, kendi yaşam tarzın eleştirilince küplere biniyorsun, hem de milletin yaşam tarzına “yok bira yok günah” diye karşı çıkıyorsun. Şimdi biz sizin gibi insanlara nasıl güvenelim ki? kendi kendinize oynuyorsunuz.

  51. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 19, 2010 | Reply

    @ İbrahim Kap,

    Ben içkide içiyorum arada sarhoşda olurum kime ne?Benle birlikte tanrıya hesap vermek isteyen varsa o başka tabi şimdiden söylesin ben yerimizi ayırtırım.

    Kanunlar çerçevesinde isteyenin istediği gibi davranabildiği sisteme demokratik sistem diyoruz ATAMIZ sağolsun.

    Geçenlerde burada insanların zorla askere götürülmesini hararetle savunuyordunuz. Hayrola, bir anda çarkedip özgürlüklerden, demokrasiden dem vurmuşsunuz? Hem askerlikte alkol de yasak. Buna ne diyeceksiniz peki? 6 ay nasıl dayanacaksınız alkol almadan? Anlayamadım ben, insanların tek tip olduğu bir ülke mi istiyorsunuz, yoksa isteyenin zikir çekebildiği, isteyenin alkol alabildiği, isteyenin eşcinselliğini açıklayabildiği bir ülke mi? Bir karar verin bence artık.

  52. Yazan:emre Tarih: Kas 27, 2010 | Reply

    ben bir müslümanım namazımı kılarım ve ayrıyeten kemalistim şimdi diceksiniz hem kemalist hem muhafazakar olunurmu dalgamı geçion sen dersiniz siz ben de diyorum ki siz takmışsınız bi kulağa koca deveyi görmüosunuz yok alkol içiomuş çapkınmış yahu kardeşim sizene beraber mi gitceniz cehenneme siz sonucu neden görmek istemiosunuz ATATÜRK sonuçta dümene geçip örgütleyip zekice hamleler yapıp düşmandan kurtardımı kurtardı.kemalizmi anlamanız için 1923-1938 deki ekonomi politikasına bakmak lazım dış politikaya özellikle bakmak lazım bu sarhoş dediğiniz adam ölene dek avrupa ve amerikayla tek anlaşma yapmamış doğuya yönelmiş düşmanın nerde olduğunu görmüş.ben atatürkçü görünüpde ülkeye takoz olanlardan deilim gerçek atatürkçüyüm ve bu durum benim dinimin gereklerini yerime getirmemde hiç bi sakıncası yok sizde böle düşünün atatürkü ve kemalizmi anlamak için lütfen araştırın

  53. Yazan:logic Tarih: Kas 27, 2010 | Reply

    ben bir müslümanım namazımı kılarım ve ayrıyeten kemalistim

    bir insan hem Kemalist hem Müslüman olamaz. Mümkün değil. Dini iyi bilmiyorsunuz demek ki, okulda ne öğretildiyse onu biliyorsunuz. Kısaca kandırılmışsınız. Bence biraz okuyun.

  54. Yazan:sevim Tarih: Kas 27, 2010 | Reply

    geçiosunuz,görmüorsunuz,istemiosunuz,içiomuş,böle…

    hadi noktalamaydı,imlaydı geçtim.peki çet geyiklerinde kullanılan dili buraya taşımanın manası ne?görmeyen,bilmeyen de değişmemesi gereken matah bir racon zannedecek.hani iyiki etitör değilim yoksa vallahi bu estetik yoksunu,zevksiz geyikleri hayatta yayınlamazdım.
    hani zevksizliği bir yana içeriği bir şeye benzese gam yemeyeceğim fakat fikir diye dökülen inciler bir başka facia.ya hu arapça ezanı yasaklayan kimler acaba?şapka kanuna muhalefet etti diye asılan kadını yargılayan-daha doğrusu yargısız infazla-istiklal mahkemelerinde insan astıran zihniyet nereden geldi?dış güçlerin,iç mihrakların işidir diyemeyeceğimize göre uzaydan falan gelmediler herhalde:)
    hadi tarih,günahlarıyla,sevaplarıyla geçmişte kaldı.peki günümüzde üniversitelere başörtüsüyle girilmesini rejim tehlikesi sayan garebet zihniyetin temsilcileri kimlerdir?laiklik elden gidiyor diye halkın ve toplumun içine din korkusu yayan felaket telları sizce hangi ideolojinin uzantılarıdır?
    söyler misiniz çok bilmiş arkadaş,bu gerici zihniyetin,yobaz laikliğin savunucuları kendilerini kemalist diye tanımlayanlar değil de kimlerdir acaba?ve söyler misiniz bütün bunlar din düşmanlığı değildir de nedir?
    yani öyle çet geyiği edebiyatıyla ahkam kesmek kolay.hele logic’in söylediği gibi kafanızı gömdüğünüz yerden çıkarıp biraz araştırın!araştırın da ondan sonra çıkıp insanların cahillikle itham edin.saplandığınız kör idolojilerle burnunuzun ucunu göremeyecek hale gelmişsiniz bir de kalkmış alimlere oynayarak sağa sola fetva veriyorsunuz.hadi ordan derler adama!mantilite bu olduktan sonra “gerçek Atatürkçü”diye ortalıkta gezinseniz ne yazar?

  55. Yazan:sq Tarih: Kas 28, 2010 | Reply

    …bir insan hem kemalist hem müslüman olamaz..

    Bir insan, en temel insan hakları gereği, “dinin inancının ne olduğunu söylüyorsa” o ÖYLEDİR. Kimsenin bunun aksine bir söz söylemeye ya da çıkarımda bulunmaya yetkisi yoktur. Olsaydı zaten bugün ona peygamber diyor olurduk.

  56. Yazan:logic Tarih: Kas 28, 2010 | Reply

    Bir insan, en temel insan hakları gereği, “dinin inancının ne olduğunu söylüyorsa” o ÖYLEDİR. Kimsenin bunun aksine bir söz söylemeye ya da çıkarımda bulunmaya yetkisi yoktur. Olsaydı zaten bugün ona peygamber diyor olurduk.

    yok artık, yazdıklarımdan bunu mu çıkardınız ? bir insan hem Hıristiyan hem Müslüman olabilir mi? Mümkün mü böyle bir şey ? Aynısı işte.

  57. Yazan:ali yardım Tarih: Kas 28, 2010 | Reply

    kelime-i tevhid getiren adama müslüman diyoruz. bir insanın müslüman ve kemalist olabilmesi mümkün. ama bu sentezde hem müslümanlığından hem de kemalizminden tavizler vermesi gerektiği de kesin. 19. yüzyılın kaba pozitivizmine yaslanan bir ideoloji ile İslamiyet;ikisi de dönüşüme uğramaksızın yan yana gelemez. kemalizmden yalnızca Mustafa Kemal’i sevmek anlaşılıyorsa, o başka. o zaman ona “kemalperverlik” demek daha doğru

  58. Yazan:sq Tarih: Kas 28, 2010 | Reply

    Bir başkası da çıkıp kendi fikrince ” bir insan hem özgür düşünen bir birey” hem de “dindar” olamaz derse ne diyeceksiniz peki?

    Kimse kendini din otoritesi yerine oturtmasın ve bir tarafından element uydurmasın. Kişi, DİNİ İNANCI, MİLLİYETİ, CİNSEL YÖNELİMİ vb. için ne BEYAN ediyorsa O’dur.

  59. Yazan:logic Tarih: Kas 28, 2010 | Reply

    Bir başkası da çıkıp kendi fikrince ” bir insan hem özgür düşünen bir birey” hem de “dindar” olamaz derse ne diyeceksiniz peki?

    tartışalım bunu da. ama der, der.

    Kimse kendini din otoritesi yerine oturtmasın ve bir tarafından element uydurmasın. Kişi, DİNİ İNANCI, MİLLİYETİ, CİNSEL YÖNELİMİ vb. için ne BEYAN ediyorsa O’dur.

    herkes kendini nasıl tanımlamak isterse tanımlar, bunda bir sorun yok. ama bu o tanımlamanın doğru hadi daha yumuşak bir ifadeyle söyleyelim, tutarlı olduğu anlamına gelmez! sözlerimdeki kasıt bu: tutarlılık.

    yoksa kimin Müslüman sayılıp, sayılamayacağına ne ben, ne ulema karar verebilir. sözlerimde bunu kastetmediğimi verdiğim Hıristiyan-Müslüman örneğinden sonra anlamış olmalıydınız. nasıl ki bu son derece tutarsız bir iddia ise Kemalist-Müslüman da aynı derecede tutarsız bir iddia.

  60. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Kas 28, 2010 | Reply

    logic’e tamamen katılıyorum;bir insan hem kemalist hem müslüman olamaz.Bu bir saptama,”kendini din otoritesi yerine koymak”la bir ilgisi yok bunun.

    Ayrıca,bir insanın hem özgür düşünen bir birey hem de dindar olabilmesinin,işaret edilen paradoksla eşleştiğini düşünmüyorum.Belki şöyle bir örnek daha açıklayıcı olabilir:Kendisini Kürt olarak tanımlayan-etnik kimliğini özgürce yaşayamadığının bilincinde olan bir Kürtten sözediyorum-hem “Kürt” hem de “Türk Milliyetçisi” olabiliyorsa,SQ’nın itirazı kabul edilebilir.
    Dolayısıyla,kemalistlikle müslümanlığın yanyana getirilerek bağdaştırılması pratikte pek mümkün görünmüyor.Ha,zevahiri kurtarmak adına “ben hem kemalist hem müslümanım” diyebilir kişi.Bunun önünde bir engel ve mani de bulunmuyor.Ne var ki böylesi bir yönelimde özgür olmak-ki bana göre de birey kendini tanımlamada özgür olmalı- varolan çelişkiyi ortadan kaldırmıyor.
    Bu bağlamda,birisi çıkıp ben hem paganım,hem ateist,hem de müslüman…Bence sorun yok,birey her ne olmak istiyorsa,yani beyanı neyse O’dur.Lakin,ben hem sosyalist hem de kapitalistim demek nasıl bir şeyse bence tartıştığımız sentez de oraya çıkar.
    Ali bey aslında olaya gayet güzel açıklık getirmiş.Müslüman olup da Atatürk’e hayranlık duyan yığınla insan var.Ve kanımca Atatürk’ü sevmekle insanlar dinden çıkmaz.Ancak kemalizmi ideoloji haline getiren bildik zihniyetin müslümanlıkla bağdaşırlığı oldukça tartışmalıdır.Zira Sevim hanımın da ifade ettiği gibi her türlü dini inancın ve bu inancın gerektirdiği yaşam biçimini kısıtlayan/yasaklayan zorbaların başında kendini kemalist diye tanımlayanlar geliyor.Peki”bu nasıl perhiz nasıl lahana turşusu”demezler mi?
    Ben derim şahsen.Kendimi hiçir otorite yerine de koymuyorum ayrıca.Velhasıl “kemalist müslüman”arkadaşımız seçiminde özgürdür.Ama ben de bu çelişkiye işaret etmekte özgür olmalıyım.Dolayısıyla konuyu bağlamından koparıp “özgürlük savunuculuğuna”soyunmayı doğrusu çok anlamlı bulmuyorum.Her türlü özgürlüğün önünde takoz olmayı marifet sayan kemalist zihniyet dururken,insan haklarının farklı anlamlara çekilerek “öküzün altında buzağı aranması”gerçekten çok ilginç.

  61. Yazan:sq Tarih: Kas 29, 2010 | Reply

    Aziz Bey kusura bakmayın da bir insanın “hem kemalist-hem müslüman olamayacağı” yargısı eninde sonunda Kemalizmden beter bir faşizme çıkar. Bunun her türlü özgürlüğü takoz olarak gören zihniyetlerden daha sevimli bir tarafı yok üstelik son derece indirgemecei.

    İdeolojileri KURUM olarak eleştirmek başka bir şey, kişilerin DİNİ İNANCININ NE OLUP OLMADIĞINA karar vermek farklı birşey. Kurumları eleştirirsiniz, kemalizmin totaliterleğini eleştirdiğiniz gibi, dinin de kurumlaşmasını eleştirirsiniz ama bireysel inançlar o kimselerin kendisini bağlar ve kimse bunun hakkında karar veremez.

    Hem “kemalist hem müslüman olamama” çok ciddi bir söylem ve açıkca “halkı kin ve düşmanlığa tahrik”ten başka işe yaramaz. Şu halde bir insan “hem sosyalist hem müslüman da olamaz”, “hem kapitalist hem müslüman da olamaz”, sonu var mı bunun!!!
    Açıkcası kimin dinden çıkıp kimin dinden çıkmadığının tartışılmasını, Kürtlerin Türklüğünün tartışılması kadar abes buluyorum.

  62. Yazan:logic Tarih: Kas 29, 2010 | Reply

    Açıkcası kimin dinden çıkıp kimin dinden çıkmadığının tartışılmasını

    kişilerin DİNİ İNANCININ NE OLUP OLMADIĞINA karar vermek farklı birşey.

    @sq

    neden anlayamadığınızı anlamakta güçlük çekiyorum. kimse kimseyi dinden çıkmakla suçlamıyor burada. kimse kimsenin dini inancının ne olup olmadığına karar da vermiyor
    üstelik. bir yanlışa işaret etmekten başka bir iş yapmıyoruz. Biri çıkıp “Muhammed, Allah’tır” dese mesela, bunu “o kişiyi bağlar” deyip, doğru/yanlış şeklinde eleştirilmesine karşı mı duracaksınız ?

    eh bu kadar sert bir örnekten sonra da hala anlamazsanız sizin için yapacak başka bir şeyim yok.

  63. Yazan:MY Tarih: Kas 29, 2010 | Reply

    Kemalizm ile Islam’in temel ilkeleri çatisir. Kemalist Müslüman olmasi imkânsiz bir seydir. Ya biri ya öteki. Mecburî bir seçim bu.

    Meslegi sanat ile ilgili olan degerli okurumuz Çirkin Cumhuriyet ve Mânâ’sız Maneviyat isimli makalemizi dikkatle okursa ne demek istedigimizi bizden bile daha iyi anlayacaktir, zira büyük zâtlarin buyurdugu gibi: “dinleyen anlatandan ârif olsa gerektir.”

  64. Yazan:sq Tarih: Kas 30, 2010 | Reply

    Sayın MY,
    “ya biri ya öteki” tam da katı modernizmin ve o hep eleştirdiğiniz Kemalizmin en sevdiği argümanı ve ne kadar iyi niyetli olsanız da siz de aynı tongaya düşüyorsunuz.

    Burada mesela, Kemalizmin islam’la çatışıp çatışmamasının ötesinde, yargıda bulunabilme yetisine geliyor.
    Sosyalizm de ilkesel olarak islam’la çatışır ve biri de çıkıp bir kimsenin hem müslüman hem sosyalist olamayacağını söyleyebilir ve bunun için onlarca haklı argüman ortaya atabilir. iyi hoş da, burada yargı mercii kim?

    Bunlar çok tehlikeli söylemler zira kurumları eleştirmekten öte gene o hep eleştirdiğiniz bireysel hak ve özgürlükleri ihlal ediyor. Gene tekrar etmek istiyorum, kişiler dini inançları, hüviyetleri ve cinsel kimlikleri hakkında ne beyan ediyorlarsa o’durlar. Bunun aması yok.
    Dün Kürtlere “sen aslında Kürt değil Türk’sün” diyenlere kızıyorsunuz fakat kendiniz “sen aslında müslüman değilsin” deme yargısını kendinizde görüyorsunuz. Bir yanlış başka bir yanlışı haklı çıkarmaz.
    Kaldı ki bu yanlışları eleştirmek değil düpedüz dini tekelleştirmek ve üzgünüm ama bunun sonu yok, bir sonraki aşamasında o mezhepten olanlar aslında müslüman değile kadar da gider.

  65. Yazan:MY Tarih: Kas 30, 2010 | Reply

    “üzgünüm ama bunun sonu yok, bir sonraki aşamasında o mezhepten olanlar aslında müslüman değile kadar da gider.” (SQ)

    Belki de haklisiniz, mezhep diyelim, Kemalizm mezhebi? kulaga hos geliyor 🙂

    hatirlarsaniz eskiden söyle bir giris yapmistik, okuyun, kendiniz karar verin, bu türlü Islam olabilir mi?:

    Dinler arası diyalog : İslâm ve Atatürkçülük

    ilk yazi ve yorumlar
    islam ve ataturkçuluk

  66. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Kas 30, 2010 | Reply

    Şebnem hanım,

    bir insanın “hem kemalist-hem müslüman olamayacağı” yargısı eninde sonunda Kemalizmden beter bir faşizme çıkar.

    Eğer ifade etmek istediğiniz”faşizm sadece eylemde değil,düşüncede de başlar”demekse katılırım size.Faşizm elbete sadece kaba ırkçılık,şiddet ve baskı uygulamak değildir;ötekileştirci/dışlayıcı bir dil de pekala faşizme çıkabilir.Dolayısıyla eleştiri ile “sınır ihlalilinin” nerede başladığı ve nerede bittiği oldukça hassas bir noktada yeralıyor.
    Bu bağlamda benim ve diğer bazı katılımcıların “hem kemalist hem müslüman olunamaz”belirlemesi; ayrımcılık ve ötekileştirme amaçlı değil,bir tutarsızlığa işarettir.Ancak tüm çabalarımıza rağmen siz bunu faşizan bir tutumla eşdeğer görmekte ısrarlı görünüyorsunuz.Bir kaç uç örnekle açıklamaya çalıştım,sanırım ikna olmadınız.Sorun değil,bu tür ithamlara alışığım.Yalnız-faşizm ithamına dair-bir sorum olacak.
    Tartıştığımız herhangi bir konu üzerinde sözgelimi “hem idealist hem materyalist-ikisi birden-olunmaz”gibi bir argüman ortaya atsaydım,sizce bu yargıda bulunmam beni faşizme mi çıkarırdı?
    Cevabınız hayırsa,yukarda verdiğim örnekten farklı olmayan diğer bir belirleme/yargı neden faşizmle özdeşleşsin.

    Bunun her türlü özgürlüğü takoz olarak gören zihniyetlerden daha sevimli bir tarafı yok üstelik son derece indirgemecei.

    Size sevimli gelmediğinin farkındayım.Lakin özgürlükleri kısıtlaycı bir müdahale yok ortada,sadece bir tesbit var.Ha,tesbit size göre indirgemeci olabilir,katılmayabilirsiniz de.Mesela dürüst olmak gerekirse sizin düşünce ve yargılarınızın çoğu da bana pek sevimli gelmez ama ifade ettiğinizde de dünyanın sonu gelmiyor…Hatta üzerinde düşünür ve bana çok sevimli gelmemesine karşın hak vererek doğru bulduklarım da çıkıyor.Siz ise beğenmediğiniz fikirleri faşistlikle suçlama kolayına kaçıyorsunz.

    İdeolojileri KURUM olarak eleştirmek başka bir şey, kişilerin DİNİ İNANCININ NE OLUP OLMADIĞINA karar vermek farklı birşey. Kurumları eleştirirsiniz, kemalizmin totaliterleğini eleştirdiğiniz gibi, dinin de kurumlaşmasını eleştirirsiniz ama bireysel inançlar o kimselerin kendisini bağlar ve kimse bunun hakkında karar veremez.

    Burada size katılmıyorum.Solcuları,komünistleri,liberalleri eleştirebiliyorsak dindar geçinip de dini emellerine alet edenleri,dini suistimal edenleri de pekala eleştirme hakkımız vardır.Zaten kurumları eleştirirken,kurumları değil kurumları yöneten insanları eleştiririz.

    Ancak,anladığım kadarıyla eleştiri bireyin inancıyla ilgili olduğunda özel bir hassasiyet gösteriyorsunuz.Ve bu eleştiriyi “onların adına karar verme”olarak nitelendiriyorsunuz.Oysa ne ben,ne de benimle benzer görüşte olan diğer katılımcılar;başkası adına karar vermiş değiller,ortada eleştiri var sadece.
    Dolayısıyla,insanların dini inancıyla ilgili eleştiri ve tesbitleri bir “afaroz mekanizması”şeklinde algılıyorsunuz.Oysa iddia ettiğiniz gibi,kimse kimseyi dinden çıkmakla suçlamış değildir.
    ***********
    Son olarak,bu tür beyanların “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiğini”belirtmişsiniz.Bu tesbitiniz bana insanları düşüncelerinden ötürü yargılayan savcıları anımsattı biraz:)

    Bilemiyorum,bir tek okurun dahi incinmemesi için aşırı hassasiyet sarfeder,kışkırtıcı sözlerden sakınmaya gayret ederim ama galiba ifade edilmek istenenden farklı negatif etkiler yaratabiliyor sözler bazen.

  67. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Kas 30, 2010 | Reply

    Hani Amerikalılar diyor ya “müslümanlar terörist değildir, ama nedense bu günlerde tüm teröristler müslüman” diye. Kemalist müslüman da olabilir ama genelde gördüğüm kadarıyla Kemalist olanlar din ile takıntılı…
    Tabi günümüz Kemalizmi epey bir törpülenmiş hali. Orjinal şekli ise “din terakkiye manidir” ekolünden geliyor.

  68. Yazan:sq Tarih: Kas 30, 2010 | Reply

    Aziz Bey,

    Kemalizm, İslam’la örtüşmez, ona zarar verir, yanlıştır derseniz evet bu eleştiridir.
    Ama “kemalist müslüman olamaz” bir eleştiri değil, bir insanın ne olup ne ol-madığına dair verilen bir YARGI’dır. Benzetecekseniz bunu cumhuriyet savcılarına benzetin.

    Dini suistimal edenleri eleştirirken “onlar aslında müslüman değil” yargısı da aynı şekilde haddini aşan bir yargıdır. Karşınızdaki insanın dinine, ırkına, cinsiyetine karar vermek(ki bu karar vermek oluyor) -kabul etmeseniz de- ve ne kadar iyi niyetli yapılsa da faşizancadır.

  69. Yazan:logic Tarih: Kas 30, 2010 | Reply

    Ama “kemalist müslüman olamaz” bir eleştiri değil, bir insanın ne olup ne ol-madığına dair verilen bir YARGI’dır

    YANLIŞ. ne olup olmadığına değil; ne olunup olunamayacağına dair bir yargıdır. biri yine de çıkıp ben Kemalist-Müslümanım derse kendi bilir. bundan dolayı kimseyi suçlayacak değiliz. tutarsızlığını ifşa ederiz sadece. şu anda da yapılan bu.

    Soruma yanıt veremediniz bu arada. Bir insan hem Hıristiyan hem Müslüman olabilir mi? Ya da hem Yahudi hem Hıristiyan hem Müslüman mesela ?

  70. Yazan:ali yardım Tarih: Kas 30, 2010 | Reply

    şebnem hanımın aslında yapması gerekli olan şey, “hem kemalist hem müslüman olunur” yargısını temellendirmesiydi. insanlar kendilerini keyiflerince tanımlayabilirler, kimi insanlar da o tanımların tutarsız olduğunu “gerekçelendirme” yoluyla anlatabilirler. o zaman size düşen aynı şekilde gerekçelendirme yoluyla, “hem kemalist hem müslüman” olunur tezini anlatmaktı. ama siz bunun yerine bir faşizm lakırdısı ortaya attınız ki, Türkiye’de bütün fikir tartışmalarının “faşizm” sihirli sözcüğü ile nasıl minder dışına taşındığının somut örneğini gördük. kemalizm ile müslümanlığın uzlaşmazlığını öne süren kişilerin, Türkiye’de hem teorik hem pratik olarak örnekleyebileceği bir sürü hadise var. bu ülkede namaz kıldığından ötürü, kemalistler tarafından ordudan atılmış YAŞzedeleri düşünmek yeterli.
    benim düşünceme göre Müslüman-kemalist olunabilir, tabi her ikisinden de bir ölçüde taviz vererek. Türkçe ibadeti destekleyen biri-eğer imanı varsa- kemalistçe bir müslümandır mesela. buna İslam literatüründe ehl-i bidat denir. kimseyi tekfir etme hakkımız yok, ama “bidat’a bidat demek” gerekir. aklıma Ömer hayyam’a ait olduğu söylenen bir beyit geldi, bu mevzuda
    “bir elimizde kadeh bir elimizde Kuran
    ne tam kafiriz ne tam müselman”
    kemalist-müslüman nasıl olunabilir sorusunun, gerekçeli izahını merakla bekliyorum

  71. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Ara 2, 2010 | Reply

    Kemalizm, İslam’la örtüşmez, ona zarar verir, yanlıştır…

    Evet,benim de söylediğim budur.

    Dolayısıyla da kendisini müslüman olarak tanımlayan birinin,inanmış olduğu dine/inanca zarar veren,bu inancı özgürce yaşamasına faşizanca engel olan bir ideolojiye-“Kemalistim”diyecek düzeyde-sempati duyması/sahiplenmesi bir kafa karışıklığına işaret eder.Şayet kafa karışıklığıdan öte gönüllü bir bağdaştırma yapılıyorsa bu da en alasından bir iç çelişki,bir tutarsızlık yaşandığı anlamına gelir.

    Ha,birey bu bariz çelişkiye rağmen kendince bir sentez oluşturabilir ve bunun önünde bir engel olmamalıdır derseniz sonuna kadar katılırım size.Elbette hiç kimse bir başkası adına”şu olmayacaksın bu olacaksın” deme hak ve yetkisine sahip değildir.Ancak böylesi bir tutarsızlığa”ikisi bir arada olmuyor/birbiyle bağdaşmıyor”şeklinde öngürüde bulunmak;başkası adına “karar verici”olmak değil,bir eleştiridir-ya da en azından eleştiriye açık olmalıdır.

    Daha önce de belirttim,sanırım itiraz noktanız,eleştirinin dini inanca yöneltilmiş olması.Oysa dini inanç da ideoloji ve siyasi tutum kadar eleştiriye açık olmalıdır.Filancanın solculuğu/sosyalistliği ya da demokratlığı tartışmalıdır babında eleştiri yapılabiliyorsa,dini inanca yaslanan tutarsızlıklar neden eleştirilmesin?

    Şöyle düşünün,biri çıkıp teoride islamı rehber alarak/islami söylemlere dayanarak kapitalizmi meşrulaştırma çabasına girmiş olsun…”Kendi inancıdır”denip dokunulmaz mı kılınmalı?Peki böyle bir ilkesizliğe ve/veya tutarsızlığa işaret etmek o insanın dinden çıktığını iddia etmek mi olur?

    Her neyse,bu örneklerin sonu gelmez,elli tane örnek verdim hiç birine yanıt vermediniz.Haklı çıkma adına biraz ısrarcı davrandığınızı düşünüyorum.

    Ama “kemalist müslüman olamaz” bir eleştiri değil, bir insanın ne olup ne ol-madığına dair verilen bir YARGI’dır. Benzetecekseniz bunu cumhuriyet savcılarına benzetin.

    Evet bir yargıdır.Benim yargılarıma “faşizancadır”demek de bir yargıdır ona bakarsanız.Ayrıca “kemalist müslüman olmaz”demedim;”hem kemalist hem müslüman olunmaz”dedim.Bu da,”hem hırıstiyan hem müslüman olunmaz”demek gibi bir şey.Kesin ve ciddi bir iddia derseniz orası doğru.İddiayı yumuşatacak daha makul bir belirleme olabilirdi kuşkusuz.Ancak ifade ettiklerimin anladığınız manada olmadığını belirtecek alternatif bir tümce bulamadım.

    Dini suistimal edenleri eleştirirken “onlar aslında müslüman değil” yargısı da aynı şekilde haddini aşan bir yargıdır.

    Kimseye “müslüman değildir”demedim.Beni söylemediğim sözlerden sorumlu tutmanızı tartışma etiğiyle bağdaştıramıyorum.”Müslümanlıkla bağdaşmaz”ile “müslüman değildir”demek farklı şeylerdir.Ben ilkini söylerken siz beni diğerini söylemekten sorumlu tutuyorsunuz.

    Karşınızdaki insanın dinine, ırkına, cinsiyetine karar vermek(ki bu karar vermek oluyor) -kabul etmeseniz de- ve ne kadar iyi niyetli yapılsa da faşizancadır.

    Irk,cinsiyet vb aidiyetler ile inanç temelli aidiyetler birbirinden farklıdır.Irk ve cinsiyet bireyin tercihiyle oluşmaz,bireyin bunu seçmek gibi bir şansı yoktur.Din ise insanların özgür iradeleriyle karar verebileceği ve gerekirse değiştirebileceği bir aidiyet şeklidir yani bireyin seçim ve tercihlerine bağlı olan bir şeydir.Dolayısıyla bireyin tercihine bağlı olan felsefi düşünce,ideoloji ve inanç eleştirilebilir.Tabi ki dini inanç da kişinin tassarufundadır ve müdahale edilmemeli ancak bu eleştirilemez anlamına gelmiyor.
    Irk ve cinsiyet meselesine gelince;
    Konumuzla bir ilgisinin olduğunu düşünmüyorum.Ama hazır dinden mevzu açılmışken,savunduğunuz argümana destek olsun diye ırk ve cinsiyet gibi aidiyetleri araya serpiştirme ihtiyacı duyuyorsanız o başka tabii:)

  72. Yazan:durhat Tarih: Ara 2, 2010 | Reply

    Türkiye’de bütün fikir tartışmalarının “faşizm” sihirli sözcüğü ile nasıl minder dışına taşındığının somut örneğini gördük.(Ali Yardım)

    Çok doğru.Karşı argüman getirilemeyince nedense “faşizm”sözcüğü maymuncuk vasifesi görüyor bu ülkede.Aykırı fikirlerler karşısında müşkülata düşüldü müydü ucuzundan bir faşizm yaftasıyla sustur karşındakini!Bir ara demokratlara,az biraz vicdanının sesini dinleyenlere “entel”,”dantel”gibi sıfatlar takılarak güya küçük düşürme yoluna gidilirdi.Şimdilerde ise kestirmeden”faşist”demek moda oldu anlayacağınız.İşin ilginç yanı ise,faşizm polemiğiyle zeytinyağı gibi üste çıkan bu zevatın faşizmin alasını yapanlara hiç dokunmaması.

    kemalizm ile müslümanlığın uzlaşmazlığını öne süren kişilerin, Türkiye’de hem teorik hem pratik olarak örnekleyebileceği bir sürü hadise var.

    Yukarda bir çok yorumda bu örneklerden ziydesiyle var ancak maalesef Kemalizmin gönüllü savunma avukatlarının pek ilgisini çekmiyor bu.Zira bu takımın ilgi alanı her koşulda Kemalizme toz kondurmamak!

    Kısacası,bu ülkede namaz kıldığından ötürü, kemalistler tarafından ordudan atılmış YAŞzedelerin oluşu pek ilgi alanlarına girmiyor bazılarının.

    Eee,n’parsınız özgürlük ve adalet anlayışı ideolojik taraftarlığa endekslenirse olacağı budur.Böylelerinin,namaz kıldı diye ordudan atılanlara dair ağızlarını bıçak açmaz ama Kemalistlerin tutarsılığından sözedildi mi insan hakları savunucusu kesiliverirler.

    kemalist-müslüman nasıl olunabilir sorusunun, gerekçeli izahını merakla bekliyorum

    Bence vaktinizi ziyan etmeyin.Daha çoook beklersiniz gibime geliyor:))

  73. Yazan:Zeynep Karaduman Tarih: Şub 26, 2012 | Reply

    Gerçekten çok düşündürücü(!), çok etkileyici(!), çok eğitici(!) bir yazı, yazarını canı gönülden tebrik ediyorum. Ama keşke harcadığım vakti siteden geri isteme şansım olsaydı netekim boşa harcamış oldum da:(((

  74. Yazan:Raif Yalçin Tarih: Eyl 27, 2017 | Reply

    Siroz sadece alkol kullanımı sonucu ortaya çıkmaz,daha başka birçok etken sirozu tetikleyebilir.
    Sevmeyebilirsiniz ama saygı gösterin.

  1. 1 Trackback(s)

  2. Eyl 29, 2010: Twitter Trackbacks for Türk’üm! Doğruyum! Sarhoşum! : Derin Düşünce [derindusunce.org] on Topsy.com

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin