RSS Feed for This Post

Üçüncü darbe haziranda mı?

Okan Kemal

“İlk aşk, ilk aşktır; ilk evlilik ilk evliliktir; hayal kırıklığı ise hayal kırıklığı”   
Maximillian Schell (İsviçreli Aktör)  

Referandum sonuçları, başta CHP ve MHP olmak üzere irili ufaklı tüm muhalefet üzerinde soğuk duş etkisi yarattı. Referandumdan bir hafta önce sanatçıların katıldığı bir programda esip gürleyen ve kendinden ve Hayırcılardan çok emin görülen Bedri Baykam’ın yüzü, Referandum akşamı kireç gibiydi. Herkes, gizleyemediği bir şok içindeydi. Bu sonucu, iktidar bile beklemiyordu. Oran, %55’in üzerine çıkmaz diyorduk; halk yine sürpriz yaptı; sonuç, bu ülkede sivil demokrasi isteyenleri ümitlendirdi; statükocuları ise fena üzdü. 

Referandum, aslında son yıllarda statükonun yaşadığı ikinci büyük darbe. İlk darbe 2007 Temmuz’unda AKP %47 oy aldığında gelmişti. Statüko, düzenlediği Cumhuriyet mitingleri, askerin verdiği elektronik muhtıra ve tüm ülkede yaşattığını sandığı fırtına ile AKP’yi al aşağı ederek kafasındaki CHP-MHP koalisyonunu kurduracaktı. Çok ümit veriyordu Yahoomap’ta milyonlarca insanın bir araya geldiği öne sürülen Cumhuriyet mitingleri. Statüko umutlanmıştı; ülkeyi ABD’ye AB’ye peşkeş çeken; gerici-liboş tayfası gidiyordu ve yerine ulusalcı-vatansever bir iktidar geliyordu. Cumhuriyet Gazetesi’nin başlattığı “Tehlikenin farkında mısınız?” uyarıları sonuç vermişe benziyordu. Yüzleri gülüyordu statükonun. Ta ki 27 Temmuz akşamı sonuçlar açıklanana kadar. 2002’de %34 oyla iktidar olan AKP, bir anda oylarını %47’ye çıkarmıştı. Statüko, şaşkınlığını halkın çoğunun akılsız ve geri zekâlı olduğu şeklinde bir savunma mekanizmasıyla gizlemeye çalıştı. Kendi kafasındaki ulusalcı koalisyon kurmayan halk geri zekâlı oluyordu. Oysaki seçimden önce, ulusalcılara göre halkımız uyanmıştı; aydınlanmıştı ve AKP’ye yol verecekti. Statüko, büyük bir şok geçirdi.

 2009 Yerel Seçimleri statükoyu bir nebze ümitlendirdi. AKP, ödünç aldığı oyların hakkını vermeyince, %39’a geriledi. Statüko, orta ve uzun vadede bu gidişatın devam edeceği serabına kapıldı; bir de öteden beri sevilmeyen Baykal (sanki CHP’nin düşük oy almasının tek sebebi Baykalmış gibi), milletvekili yaptığı sekreteriyle mercimeği fırına verirken; CHP liderliğine, bulduğu dosyalarla yedi düveli dize getiren Gandi Kemal getirilince, statükonun ümitleri vites artırdı. 12 Eylül Referandumu, Kılıçdaroğlu gazıyla AKP’ye ve Tayyip Erdoğan’a darbe indirmek ve “Recep Bey’in burnunu sürtmek ya da ayağını kaydırmak” için bulunmaz fırsattı. Az farkla da olsa Hayır çıkarsa, muhalefet, iktidarı seçime zorlayacak ve statükonun rüyalarını süsleyen CHP-MHP koalisyonu için düğmeye basılmış olacaktı. 27 Mayıs’tan bu yana devam eden asker-yargı bürokrasisinin Yargıtay’daki bazı temsilcileri, CHP-MHP koalisyonunun nurlu yolunu açmak için Öcalan’ı kullanma gibi bir yöntemi düşünecek kadar düştüler. Kemal Bey, yurdu karış karış dolaştı. CHP’nin yoluna giren ve seçmeniyle zıtlaşan Devlet Bey, bir iki cılız mitingle yetindi. CHP’de anlaşılan Kemal Bey dışında kimse de pek bir çaba göstermedi. Ancak sonuçta CHP’yi Kemal Bey bile kurtaramadı. Statükonun akademisyenleri, hukukçuları, sanatçıları vb.  televizyonlarda fink attı. Hayır denmesi yönünde halk ikna edilmeye çalışıldı. Statüko 2007’den sonra bir kez daha ümitlendi. Bu fırsat bir daha ele geçmezdi. Anayasa değişikliğinin içeriği de çok önemli değildi. Önemli olan Recep Bey’e ve AKP’sine ders vermekti. Ama statüko 2007’den sonra bir kez daha duvara tosladı. Ancak, bu darbeyi statükoya AKP seçmeninden ziyade, sivil demokrasi isteyen insanlar indirdi. Zira, sadece AKP seçmeni Evet demiş olsa, sonuç büyük ihtimalle hayır olur; o vakit hakikaten Recep Bey’in burnu sürtülmüş olurdu. Ancak, burada unutulmaması gereken, AKP dışı seçmenin Evet’i Recep Bey’e verilmiş bir Evet değil; AKP’den bir iktidar olarak bundan sonra yeni bir Anayasa olmak üzere çok şey bekleyenlerin Evet’i.

 Türkiye, bundan sonra seçim sathı mahalline giriyor. Seçimin Mayıs ya da Haziran’da yapılması büyük ihtimal. Muhalefetin %42’yi paylaşamadığı bir ortamda; %58’in bundan sonra ne şekilde hareket edeceği merak konusu. Bu oylardan %40’ının AKP seçmeni oyu olduğunu düşünürsek; geriye kalan %18’in ne şekilde dağılacağı merak konusu. Bu %18 içinde SP’nin, BBP’nin, MHP’nin, STK’ların ve diğer siyasi hareketleri destekleyen ya da desteklemeyen demokrat insanların oyu var. %42 ise, CHP’nin Gandi Kemal ile pek bir sıçrama yapamadığını; MHP’nin baraja doğru gittiğini gösteriyor. Yani, Statükocular sevinmesin; CHP-MHP koalisyonu başka bahara kalacak gibi. AKP, bundan sonraki süreçte %18’lik havuzdan oy alma gayreti içinde olacak. Sözünü tutmalı ve daha fazla demokrasi için ciddi girişimlerde bulunmalı. Bu şekilde hareket ederse, 2011 Haziran’ında, belki bu grup içinden %3-5 daha oy alarak, 2007’dekine benzer bir sonuç yaratabilir. Perşembenin gelişi Çarşambadan belli gibi. Çok büyük bir siyasi ya da ekonomik değişiklik olmazsa, 2011’de de AKP tek başına iktidar görünüyor. Bu sonuç, aynı zamanda büyük bir sorumluluğu omuzlarına yükleyecek ve Tayyip Erdoğan sonrası 2015’te ayakta kalıp kalamamasını belirleyecek AKP’nin. Türkiye, 2011’de, 2002 ile 2007 karması bir sonuca doğru gidiyor. MHP, bu gidişle barajı aşamayıp, %8’lik kemik oyuna dönerse, 2002’de olduğu gibi iki partili (AKP-CHP) ve 2007’de olduğu gibi 20-25 kişilik bağımsızlar (sonradan BDP) şeklinde bir sonuç, kimseyi şaşırtmamalıdır. AKP, 2011’de böyle bir sonuç çıkarsa neredeyse Anayasayı değiştirecek bir çoğunluğa bile kavuşabilir. Bak, statüko şimdiden uyarıyorum; yeniden ayağı yere basmayan; havada uçuşan ümitlere kapılmayın; düzenlediğiniz mitingler ve kampanyalarınızın halkın genelinde bir yankı uyandırdığı gibi bir seraba kapılmayın; politikalarınızı ve aklınızı bugünden tezi yok değiştirin; bu kafayla bir yere varamayacağınızı görmeniz için bir darbe daha yemeyi beklemeyin. Aynı saflıkla hareket ettiğiniz sürece, 2007’de ve Referandum’da ne olduysa 2011’de de o olur. Uzun lafın kısası; benden söylemesi: 2011’de üçüncü bir şoka hazır olun…

Trackback URL

  1. 3 Yorum

  2. Yazan:ali duman Tarih: Eyl 16, 2010 | Reply

    bu statüko akıllanmaz, kafasını kuma gömmüş devekuşu misali bildiğini okur.

    yalan üzerinden ürettikleri siyaset nedeniyle kendilerini kandırdıklarının farkında bile değiller, halkı o yalanlara inandırdıklarını sanıyorlar, sadece kendilerini kandırmış oluyorlar.

    aslında onların halkı anlamak gibi bir dertleri yok, onların en büyük derdi dün olduğu gibi bugünde yarında halkın kendi istedikleri gibi düşünmesini saağlamak, 80 yıldır tek yaptıkları da buydu, bunca toplum mühendisliği, zihin bulandırmalar, darbeler, katliamlar, faili meçhuller bunun için yapıldı, hiç bir şey illelebet kalıcı değil ve herşeyin bir sonu var, kötülüklerin de.

  3. Yazan:Mustafa Akbaş Tarih: Eyl 16, 2010 | Reply

    Daha cok cagdaslik icin yapilan Referanduma karsi ret oyu verenlerin sayisi 16 Milyona yakin bir rakam. Bu rakam hic az sayilmaz ve hic göz ardi edilmemesi lazim. Demek 16 Milyon darbe yanlisi ve gerici insanlar aramizda mevcut. Bence cok korcunc bir rakam. Hükümet derhal özel bir egitim programi uygulayip bu insanlari topluma kazandirmasi lazim.

  4. Yazan:Umit Erdal Tarih: Eyl 16, 2010 | Reply

    @Mustafa Akbaş:

    Demek 16 Milyon darbe yanlisi ve gerici insanlar aramizda mevcut.

    Bir insanın “hayır” oyu vermesinin altında bir sürü farklı gerekçeler olabilir. İnsanları hemen yaftalayıp ötekileştirmeyelim. CHP bu yüzden seçimlerde hep kaybediyor. Eğer biz bu yönden CHP’lileşirsek, biz de gelecekteki seçimlerde hep kaybedenlerden oluruz.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin