RSS Feed for This Post

İslâm ve İslâmcılık: Necmettin Erbakan Peygamber midir?

Tarihe mal olmuş polemikler vardır: Victor Hugo’nun IIIcü Napolyon’u hicveden şiirleri, Emile Zola’nın Dreyfus’u savunmak için yazdığı « J’Accuse…! » bunlara güzel örneklerdir. Kullanılan dil ne kadar sert, ne kadar acımasız olursa olsun insanların birbirlerine yumruk yerine kelimelerle “vurması” elbette tercih edilir bir durumdur. Umulur ki polemik sırasında sıkılan yumruklar gevşer, sert ifadeler, siyahlar ve beyazlar yerlerini daha “gri” sözlere bırakır.

Peygamberimiz’in (SAV) bir hadisinde “Fikirlerin zıtlığı mü’minler için rahmettir” dediğini okuduğumda etkilenmiştim. Bu hadiste insanların, sadece mü’minler değil, belki de bütün insanların fikir alış-verişlerini zenginleştirerek şiddetin önüne geçebilecekleri müjdesini görmüştüm.

Gelin görün ki demokrasinin “tuzu, biberi” sayılabilecek polemikler artık insanlar için değil kendileri için varlar. Fikir çatışmalarının gitgide amigoluğa dönüştüğü, polemik için polemik yapılan bir çağda yaşıyoruz. İnsanlar her an her dakika bir seçim yapmaya itiliyorlar. Okuyup araştıracak, tartışıp anlayacak vakit yok. “Vatan satılıyor! İsrail uşağı bunlar! Her yere sızdılar! Batı taklitçileri!”

Bu koşullarda, bu sığ sularda polemik kelimesi aslına rücu ediyor ne yazık ki. Zira “polemik” Grekçe polêmikôs‘tan (πολεμικός) geliyor  savaş, çatışma demek. İnsanlar insanlıklarını (akıl ve vicdanlarını) bir elbise gibi çıkarıp çengele asıyorlar. Lider çengeline, “hoca efendi” çengeline, teslimiyet, biat, emir-komuta, führer, ideoloji… Her ne ise. Sonuç hep aynı. “Artık özgür olmaktan kurtuldum, düşünmeme gerek yok, liderim bana söyler”. Yumruklar konuşuyor insanların yerine. Sandalyeler havalarda uçuşuyor. Milletin vekilliğine talip olanlar kendilerini bile temsilden aciz.

O iftarda yumruklaşan ve küfürleşenler nasıl bakacaklar çocuklarının ve hanımlarının yüzlerine? Bir iftar yemeğinde bu kadar alçalabilenler nasıl “yükselecekler” yeniden insanlığa? Cahiliyye döneminde bile “haram ayları” varmış ve müşrikler savaşmazmış o aylarda.

Bir Ramazan günü hem de Kur’an okunurken, “ALLAH dostu” olduğu iddia edilen bir Necmettin Bey uğruna ALLAH’ın hoşnut olmadığı filler işleniyor. ALLAH dostu(?) Necmettin Bey ne kadar uzun bir zamandır bu hareketin başında. Böylesi bir utanç sahnesini mümkün kılan fikrî ve vicdanî zemin nasıl inşa oldu Saadet Partisi’nde? Sanki bir CHP kongresi! ALLAH dostu(?) Necmettin Bey’in seçmenlerine hesap vermesi gerekmez mi?

Necmettin Bey’i hata yapmaz ve yaptıklarından dolayı kimseye hesap vermez bir makama oturtmak meşru mudur?

Trackback URL

  1. 7 Yorum

  2. Yazan:beytullah emrah Tarih: Ağu 23, 2010 | Reply

    lise yıllarımda ben babama necmettin erbakan’a karşı tayyip erdoğan’ı savunurdum… sonra 28 şubat oldu. ben üniversiteyi okudum. eve döndüğümde artık babam erdoğan’ı savunuyordu, ben ise alayına isyanlardaydım, halen de öyle…

    bugün “milli görüş” hâlâ islamcı olarak tanımlanıyor, ben de islamcılığı bu topraklardaki sahici bir siyasal muhalefet üretecek tek alternatif görüyorum ama milli görüş’ün islamcılık olmadığını da…

    zaman geçiyor. saflar ayrışacak. ütopyalarını unutup liderlerini putlaştıranlarla, ütopyalarını putlaştırmadan müslümanca bir siyaseti mümkün kılacak olanlar da ayrışacak.

  3. Yazan:MY Tarih: Ağu 24, 2010 | Reply

    Selam Beytullah,

    Su an için MG/SP/AKP fazlasiyla militarist ve milliyetçi degiller mi sence?

  4. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Ağu 24, 2010 | Reply

    Bugün Ece Temelkuran da yazmış, çok doğru söylemiş; http://www.haberturk.com/yazarlar/544878-buraya-cop-doken-sunnetsiz-komunisttir
    AKP’nin gözü milliyetçi oylarda. Daha önce de aynı aptallığı yapmışlardı. Soy-sop tartışması özellikle çok ayıptı, ülkemde hala siyasetin seviyesinin yerlerde geziniyor olduğunu görmek çok üzücü.

  5. Yazan:Fatih Tarih: Ağu 24, 2010 | Reply

    Mehmet bey, öncelikle kıymetli yazınız için teşekkürler. Aslında bir yerde hislerimize de tercüman oldunuz. Esasen Milli Görüş’ün de diğer milliyetçi (Veya Milli) veya muhafazakar veya milliyetçi-muhafazakar çizgiler gibi doğrularının destekçisi olmak gerektiğini düşünüyorum. Şahsen bir gruba mensup olsak dahi, ki değilim, kutsal yolda bir adım bile atanlara kuru muhalif hatta düşman olunmasını yanlış buluyorum..

    Bu eleştiriyi de dostça yapıyorum. MAALESEF Milli Görüş çizgisi dar bir çerçeveye takılmış ve adeta Erbakan’ın Tek Adamcı yönetimiyle yoluna devam etmektedir. Tek parti diktartoryasını eleştirirken böyle bir adımın olması yanlış kanımca.. Mesela bir miting oluyor, zamanın yarıdan fazlasında Mücahit Erbakan sloganları.. Evet, belki efsanevi lider; ama ortada yeni bir başkan var. Sayın Erbakan’ın biraz da davayı düşünerek olumlu adımları Numan Bey’e yönlendirmesi gerekirken hala aynı katı mantık devrede!

    Öte yandan sayın Erbakan’da ‘Yalnız hak benim mesleğimdir!’ anlayışı gözleniyor maalesef.. Aslında ‘Mesleğim haktır, ancak yalnız hak benim mesleğim değildir!’ yaklaşımı olması gerekirdi.

    Bu anlayışın sonucunda ‘Rp’ye oy veremeyen patates dinine mensup oluyor, saadete oy vermeyen cehenneme bilet kesmiş gibi oluyor! Hatta Fatih Sultan Mehmed’i bile Saadet partili yapıp baş parmak işareti yaptırıyorlar maalesef!:..

    BenceNuman bey, Saadet için bir fırsat.. Ortada şayet davaya hizmet eden olgun kimseler varsa dava için Numan Bey’in önünü açarlar ve nefisleri için bölünmeye yol açmazlar.. Kanımca Numan Kurtulmuş Türkiye’de Menderes-Özal-Erdoğan ekolünün dördüncü, hatta Muhsin Yazıcıoğlu’nu da sayarsak 5.temsilcisi… Bence Numan Kurtulmuş çizgisi Türkiye’de Saadet’e açılan kapıdır. Ancak önüne gelen duvarı ısrarla aşmaya çalışanlar şartları zorlarsa çok şey kaybedecektir.. İlaveten bir iftar yemeğinde bu tür hareketler bir Müslüman’a, bir insana yakışmayacak cinsten! Saygılarımla.

  6. Yazan:beytullah emrah Tarih: Ağu 24, 2010 | Reply

    ak parti de, içinden geldiği milli görüş geleneği kadar milliyetçi. zaten ak parti’de aslında bu geleneğin mantıki ve biraz daha ileri versiyonu.

    milli görüş geleneği ne kadar milliyetçi bir dil kullandıysa da zihinsel planda ümmetçiliğin etkisi kendisini hissettiriyordu. hatta kürt sorununun da bu ümmet yokluğundan kaynaklandığı, ayrılıkçılığa yada kürtçülüğe izin verilmemesi gerektiği düşünülüyordu… milliyetçilik, söylemde varsa da reel siyasette yada tabanda doğrudan bir karşılık bulmuyordu. ama yine de ermenilik, alevilik, solculuk gibi durumlar karşısında egemen ideolojinin tesiri kendisini kuvvetli hissettiriyordu.

    ak parti de bu noktada milli görüş’le aynı çizgide. farklılıklar var tabi ama bu zihinsel değil sanırım. milli görüş bir nevi çevre partisiyken, ak parti merkezle bütünleşen bir parti. dolayısıyla entegrasyon süreci ilerledikçe, devlet bürokrasisindeki yeri genişlemeye devam ettikçe, ak parti’nin milliyetçi ve devletçi refleksleri de gelişiyor, kuvvetleniyor. muhtemelen milli görüş çizgisi hükümet olsaydı, aynı şeyi yaşardık.

    ama ak parti’de belki milli görüş’teki o “ümmetçi” arkaplan iyice silindi sanırım. tamamen türkiye merkezli bir egemenlik anlayışı hakim. osmanlıcılık daha ağır basıyor sanırım. imparatorluk hinterlandında, güçlü ve prestijli bir ulusal devlet tahayyülleri var. dolayısıyla da mevcut paradigmaya çok fazla itirazları yok ama belli noktalarda tabi yorum farklılıkları mevcut…

  7. Yazan:Yusuf Kuş Tarih: Eki 26, 2011 | Reply

    Bizim milletimizin kökünde isyan değil biat kültürü olduğu için sorgulamaz itaat ederiz. Çünkü biz eliz, ayağız, ama kafa değiliz. Bizde çünkü doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. Necmettin Erbakan, Lat, Menat, Marks, Amerika vs hep birer idol. Maske, etiket…Beyni işgal edilmiş yığınlar için sahte kahramanlar. Bir sahne tasavvur edin! Konuşan Necmettin Erbakan, mevzu Zalim ABD! Hoca diyor ki, onların uçak gemileri varmış ne olacak olsun, onların en gelişmiş füzeleri varmış ne olacak olsun, sen uzaktan oturur bunların kodlarını kırarsın, sonra onların attıkları füzeleri onların başına geçirirsin olur biter. Bu sözleri duyduktan sonra ben kendimi hakarete uğramış, hissettim. Beynime en hakaretamiz bir üslub ile tecüvüze yeltenen bu herzelere karşı insan nasıl savunmaz kendisini, aklını, vicdanını…Kaledir çünkü bazı isimler, etikettir. Zaten yapılmış mukavvadır.

  8. Yazan:Masanadahamata Tarih: May 3, 2015 | Reply

    Yeni bir kana yeni bir ruha nitekim yeni bir harekete ihtiyacımızın olduğu şu günlerde Milli Görüş Hareketinin içinde bulunduğu vahim vaziyet insanı her zamankinden daha fazla rahatsız etmekte.

    Milli Görüş geleneğiyle büyümüş bir nevcivan olarak samimane birkaç şeyi belirtmekte fayda görüyorum.

    Sayın Mehmet Yılmaz yazdıklarında hakikaten haklıdır. Bugün Milli Görüş camiası hiç bir yeni söylem üretmeyen, papağan gibi 50 senelik söylemleri tekrarlayıp duran, liderini ve önde gelenlerini ciddi manada kutsallaştıran ve bu sebeple de bizlere inanılmaz bir rahatsızlık veren bir hal almıştır. Nermin Erbakan adeta peygamber eşlerine nispet eder gibi haşa oluvermiş, mü’minlerin annesi konumuna oturtuluvermiştir. Erbakan Hoca’nın geçmişteki söylemleri kayıtsız şartsız kabul edilir olmuştur. Ve işin acı tarafı bu söylemlerin bazıları var ki akıl ve mantık izanından uzaktır. Dönemin atmosferi içerisinde belki ucuz hesaplar doğrultusunda söylenmiştir. Ve ayrıca biz bunları söyleyince de umumiyetle hocayı eleştirmek için ehliyete haiz olmadığımız söylenmiştir. Lakin iş diğerlerini eleştirmek olduğunda ver odunu anlayışıyla hareket ettiklerini maalesef müşahede etmekteyiz. Dün böyle idi bugün maalesef hâlen böyle. Camia içerisinde vücut bulmuş efsanevi düşmanlar itina ile muhafaza edilmeye devam ediliyor ve AGD bünyesinde gençlere bu efsanevi düşmanlar öğretiliyor. Somut bir karşılığı olmayan bu düşmanlar adeta bir afyon halini alıyor.

    Aslını söylemek gerekirse AGD ve MGV gibi yapıların artık olmaması gereken yapılar olduğunu da müşahede etmekteyiz. Bir siyasi parti var ve bu siyasi parti bu vakıfları dini müessese olarak addediyor, tüm cemaatlerimizde de görülen en doğru yol benim yolum gerisi hikayeden ibarettir anlayışı burada da karşımıza çıkıyor. Artık miadını doldurmuş bu tür hareketler tarihe gömülmeli, yeni dinamiklerle yeni hareketler ortaya çıkmalıdır. Selametle…

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin