RSS Feed for This Post

HAARETZ: İsrail gangster diplomasisi yürütüyor

  Zvi Bar’el (HAARETZ)

Şimdi Türklere de kim olduğumuzu gösterdik işte! Zira biz Holokost ve Golstone raporuna maruz kalmış Siyonist onuruna sahip bir ülkeyiz, nasıl bizimle ilgili film yaparlar? Türkiye Başbakanı Recep Tayip Erdoğan, bizi kınamanın öyle kolay olduğunu sanıyorsa aldanıyor, ona ve dünyanın bütün ülkelerine hadlerini bildireceğiz.  
 
Başka bir seçenek yok çünkü, onlar ancak kaba güçten anlıyor. İngiltere İsrail mallarını boykot mu edecekmiş? Britanya elçisini çağırır, onu çivili sedire oturturuz. Birleşik Devletler yerleşimleri sorun mu ediyor? Amerikan elçisinin başına boş tabancayı dayar tetiği çekeriz, yanlış anlaşılmasın, sadece korkutmak için… Biz cani değiliz. Sadece korkutmaya çalışıyoruz, çünkü, çok iyi bilindiği gibi korku saygı yaratır. İnanmıyorsanız Mafya Babasına sorun.  
 
Bir iş yapıyoruz, düzgün yapalım bari. Zira, yöneticilerimiz kendilerine daha fazla saygı duyulması için yüksek, rahatsız sandalyelerde ayaklarını sarkıtarak otururken komik duruma düşüyorlar. En azından profesyonel bir aşağılama odası ayarlayıp , asansör ayakkabılı veya bar sandalyeli gerçek efendiye bakan bir düşük sandalye ısmarlayıp, her bir ülke için de yırtık bayrak ayarlanabilirdi (çünkü kim bilir belki yarın İsviçre veya İrlanda elçisini de aşağılamak zorunda kalabiliriz). Son dakikada yalapşap yapılmaz ki bu işler. Düzgün aydınlatma gangster diplomasisi için önemli bir unsurdur mesela ve kesinlikle bir amatör işi değildir. Dış işleri bakan yardımcımız sağolsun bize ancak ikinci sınıf bir aşağılama imkanı yarattı, olmadı!  

Olayın diğer bir yanı da onur ve ahlak konusu. Dış İşleri sözcüsünün parlak ifadeleri şöyle: “Başbakan Erdoğan’ın ifadesi anti-semitik Türk televizyon programına ilave olarak geliyor… İsrail devleti kendi vatandaşlarını Hamas ve Hizbullah’ın füze saldırılarından koruma hakkına sahiptir ve Türkiye İsrail devletine ve İsrail Savunma Güçlerine ahlak öğretecek en son ülkedir.” Bu suçlama üç yargı içeriyor: Erdoğan Türk televizyonlarıyla işbirliği yapıyor, ve böylece İsrail güvenliğini yıpratıyor, ve özellikle Avrupa veya Amerika Birleşik Devletlerinin arkasında sırasını beklemesi gerekmesine rağmen öne atılıyor ve ahlak dersi veriyor.  
 
Bahsedilen televizyon dizisinin, ilk bölümünde ABD’ye saldırılıyordu, yapımı 2003’e kadar gidiyor ve 2006’da film haline getiriliyor. Projenin ticari başarısından sonra devamının çekilmesine karar veriliyor. Bu sefer Mafya, Mossad, çocuk kaçırılması ve Türk kahramanlığının karışımı konular işleniyor. Dizi, Star TV tarafından gösteriliyor, ki sahibi Erdoğan’ın muhalifi Aydın Doğan. Dolayısıyla Erdoğan, kendisine yönelik ilk suçlamadan beraat ediyor.  
 
Diğer iki suçlama ise daha önemli. Türkiye aslında İsrail güvenliğini destekliyor. Türkiye, yurt içinde ve Irak’ta PKK ile mücadele etmek için İsrail’den insansız uçaklar satın alıyor. İsrail teknolojisini kullanarak, Türkiye PKK’yı nasıl bombalayacağını öğreniyor ve bu saldırılarda siviller de ölüyor. Türkiye Irak’ta, İsrail’in Gazze’de yaptığını yapıyor. Asıl soru şu olmalı… Hangisi daha ahlaklı? Silahın nerede kullanılacağını bile bile satan mı, yoksa onu kullanan mı?  
 
Eğer İsrail ahlaklı davranmak isteseydi, kendi teknolojisinin sivillere karşı kullanılmamasını talep edebilirdi. Belki bu pazarlıkta 200 milyon dolar kaybetmelerine sebep olurdu ama ancak o zaman Türkiye’nin diğerlerini suçlamak için son ülke olacağını söyleme hakkı doğardı. Gerçekten bugünkü Türkiye ziyaretinde Savunma Bakanı Ehud Barak’ın Türkiye’den buna benzer bir talepte bulunacağını düşünen var mı?  
 
İsrail ahlaklı bir şekilde davranmak isteseydi, Türkiye muhalefetine rağmen Ermeni soykırımını tanırdı, ama bu konuda ahlaki bir duruşa sahip olmanın pahalı bir şey olduğunu düşünüp korktu. İsrail ahlaklı bir şekilde davranmak isteseydi, Gazze’de 1.5 milyon insanın kuşatmasını çok uzun süre önce- Erdoğan’ın hatırı için değil, İsrail kendisi için kaldırırdı.  
 
Dolayısıyla konu ahlak konusu değil, daha çok Türkiye’nin ahlak öğretmekteki kaçıncı sırada olduğu konusu. Ortada iki dost ülke bulunduğu için, ve hiçbirisi haklı olmadığı için, neden bu haklılığı kendinden menkul yarışmada Türkiye sıranın sonuna itilsin ki?

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin