RSS Feed for This Post

Zamanın bir yerinde öğrenciydim

Neslihan Akbulut

“…şaka bir yana benim hayatım da okuldan nasıl kaçarım değil, okula nasıl girerim formüllerini aramakla geçti…”

Zamanın bir yerlerinde öğrenciydim… Çok net hatırlamıyorum ‘yalnızca öğrenci’ olduğum zamanları ve sadece bir not düşmek için geçen zamana hafızamı çok gerilere götürmem gerekiyor. Neden bilmiyorum ama genellikle “ve yasak başladı” diye bitiyor güzel hikayelerimiz. Bir başlangıç ancak bu kadar çok bitişleri barındırabilirdi herhalde bünyesinde.

Anlamsız olaylar zinciri okuldan başları örtülü öğretmenlerimizi uğurlamak ile başladığında ‘yalnızca öğrenci’ olmanın da son günlerini yaşıyorduk. Ve şimdi görüyorum ki bu uzun yıllar bir şeyi çok iyi öğretti; yalnızca öğrenci, yalnızca memur, yalnızca anne, yalnızca kadın olamayacağımız hayatlar yaşıyorduk. Ve yasak bizlere öğrencilik yıllarında ulaştığında birden bire soluklaşan heyecanlarımızla uyandık pek çoğumuz yasaklı sabahlara. Yasakçılara göre konuşmamıza gerek bile yoktu, bütün art niyetlerimizi taşıyordu başımızdaki örtümüz, suç kanıtlarımızla ele geçmiştik işte.

Lise son sınıf olmanın bütün heyecanlarını bir kenara bırakıp “daha nasıl olabilir”i düşünmeye başladığımda bunun hayatımın en çetrefilli sorusu olduğunun farkında değildim elbette. Daha beş yaşımdan beri hayatımın iki renginden biri olan okul ile arama mesafe konmaya çalışılması geçmişe ve geleceğe dair bütün inşalarımı yıkıvermişti sanki. Her şeyin yeni başladığı düşünülen bir yaşta “her şey bitti” diyerek veda ettiğim okuluma ancak altı yıl sonra uğrayabilmiştim. Öyle kırıklarla ayrılmıştım ki altı yılımı geçirdiğim okulumdan, işte bu kırıklar kesmişti her defasında önümü ve hiç yolum düşmesin oraya diye epey çabalamıştım.

Altı yıl sonra ilk derin kırıkların merkezi okuluma bir vesileyle yolumun düşmesini sağladığımda ancak hazırdım o günlerle yüzleşmeye. Altı yıl sonra yine bir bitiş öncesini yaşıyordum. Bu defa üniversite sıralarını bırakacaktım ama yine bir sürü kırık biriktirmiştim ardımda. Öğrencilikten vazgeçememiştim bu uzun yıllarda ama hiçbir zaman ‘yalnızca öğrenci’ de olamamıştım. Sadece varoluşum bile sorunların başında geliyordu ve üzeri örtülmesi, rötuşlanması gereken bir yamuk durumu imliyordum olduğum yerde. Veda etmeyip terk ettiğim okulları arkeolojik bir gözle ziyaret ediyorum zaman zaman. Çünkü bütün anıları yıllar öncesine, çok eski dönemlere iterek ancak katlanabiliyorum.

Yaşanılan ayrıntıların, zamanların, mekanların farklılığına rağmen kalabalık bir kitleyle öyle benzer bir hikayeyi paylaşıyordum ki ne zaman oturup geçmişe dair bir şeyler yazmaya çalışsam yasağın bir adım evvelini hatırlamaya çabalıyordum. Sonra süreç içinde gelişiyordu hikayem ve hep tek bir cümleyle bitiveriyordu; “ve yasak başladı”… Başlangıçların en bitişlisi hayatımı başında bir yerlerde ikiye bölüvermişti. Bir çok zihinde mahkemem sürmüştü ama kimse görmek istemiyordu bu ikiliği. Çünkü ne zaman “ve yasak başladı” ile biten bir yazıyı katletsem, ne zaman içime garip bir bıkkınlık çökse, ya da ne zaman ‘hatırlamıyorum geçmişi’ deyiversem usulca hep bir art niyet aranır olmuştu ardında.

Artniyetlerimle ve kırıklıklarımla kucakladığım okul yılları biterken geriye bakmanın derin anlamsızlığını yaşamak yerine geleceğin boşluğuna dönüyorum yüzümü. Yıllardır tek tek her gün olduğu gibi yine aynı ruh halini taşıyorum: bir adım kaldı. Sanki bir adım sonra bitiverecek bütün anlamsızlıklar. Sanki hayat kesintiye uğradığı yerden devam edecek… Ama olmuyor işte. Başörtüsü sayesinde işaretlenmiş kadınlar için hiçbirşey kaldığı yerden devam etmiyor. Peki ya diğerleri? Onlar için bir değişiklik olmayacak yine. Birileri çekip gidecek, hayat aynen devam edecek. Bütün o hengame içinde tek bir şey eksik olacak: kimsenin farketmediği tek bir ayrıntı…

… Bu makale ilginizi çektiyse…

 Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor.

Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 5 Yorum

  2. Yazan:özlem Tarih: Kas 16, 2009 | Reply

    Asagidaki 28 subat gunleri ile ilgili resimlere baktikca huzunleniyorum biraz. O gunlerde ben de eylemlere katilir destek verirdim. Sonra eylemlerin iyice sertlesmeye basladigi zamanlarda babam rahatsizlandi. Annem ile ilgilenmek, babam ile ilgilenmek vs. derken o cok cetrefilli donemlerde eylemlere katilamadim destek veremedim. Dogrusunu isterseniz bir donem hayattan koptum. Sonra sular durulmustu. Yillar sonra donup o gunleri yasiyan bazi kizlar ile konustugum zaman cok sasiriyorum. Mesela polisin eylemlerde o kadar siddet kullandigini ben bile bilmiyordum. O gunlerde lise ogrencisi olan tanidigim bir hanim eylemlerden her tarafimiz morluklar icinde donerdik; coplanmaktan. cok dayak yedik diyor. İnsanin inanasi gelmiyor. Daha 15-16 yasindaki bu kizlar ne yapmis ne istemis. sadece o gune kadar devam edebildikleri okula yine ayni sekilde devam edebilmek.
    Neslihan’in dedigi gibi her halde bir kusagin insanlari icin cok manidar bir sozcuktur bu: “sonra yasak basladi”

  3. Yazan:tuba.. Tarih: Kas 17, 2009 | Reply

    Hala yasak devam ediyor..Hiç birşey yokmuş gibi devam ediyoruz hayata.Allah ım bu ne büyük ızdırap.Hergün daha fazla ah ediyorum bu yasağı koyan ve devam ettirenlere.Bazen nefretim öyle doruklara ulaşıyor ki kendime şaşıyorum,bana ne yaptılar diyorum nasıl böyle oldum!!
    Bunu o kadar basit gören insanlar var ki onlar için ağzımdan çıkacak tek harf bulamıyorum.Bu yasak anlamsızlaştırıyor bizi inançlarımızı sorgulayacaklarımı düşüncelerimi karmakarışık ediyor diyorum ve hayır anlamamak için inatla direniyor..anlamıyorum anlayamıyorum onları..Kesinlikle aynı yöne bakmak bi yana aynı havayı solumuyoruz. İki dünya arasında sıkışmış gibiyiz vazgeçebileceğimiz bir seçeneğimiz bile yok!!
    Bazen düşünüyorum ki (sabır sabır bi yere kadar!!) Ya ne uğraşıyorsun yaptıkları bu mudur,daha beterini yap onlara!!Bu hak onlarda varsa sende de var,acıma Allah yarattı deme,elinde ne varsa kullan; zaten düşünebilen varlıklar olsaydılar şu gün şu durumda olmazdı hiç birşey.
    Nefret ediyorum hepsinden kocamaaaan bir nefret ve gene beddua ediyorum Allah ım acılar içinde ölsünler dirilsinler daha beter bi acı çeksinler ölsünler ve gene dirilsinler ve gene yeniden hep aynı ölüş ve diriliş ama acıları daha da büyüyerek büyüyerek büyüyerek!!!!

    Kim ne derse desin umrumda değil ve diliyorum ki kullanmayanlar var olan akıllarının farkına varıp düşünebilme yetilerini keşfedebilirler ve artık doğru bir şekilde hayata geçirirler!!!

    Tek şey hissediyorum yıllardır içim eziliyor..başka tanımı yok bunun..

  4. Yazan:nedret Tarih: Kas 17, 2009 | Reply

    İsmet ÖZEL’in dediklerini kimse düşünmek istemiyor. Delidir ne varsa yeridir diye bakıyor. Oysa bu bakış bence en aklıselim bakıştır. Diyordu ki asıl yanlış başörtüsü eylemi yapmaktır, diyordu. Bırakın onların okullarını ve modernizmin okumayan adam olmaz martavallarını. Yani köklüce temelden bir karşı duruş. Klas duruş. Eyleme bir dönem ben de katıldım sonra bıkkınlık, usanç ya da ümitsizlik yavaş yavaş yaptıklarımızın anlamsızlığına inanmaya başladık ve sonra bitti ve yenildik bence. Eylemleri bırakarak değil bu bizim beynimizde sürdüğü için yenildik. Bazen kendimizi bu ümitsizlik ve usanç sebebiyle günahkar hissettik. Sonra bazen iş hayatında başörtülüleri gördükçe bazen onları anlamsız bulduk. Bunlar için mi eylem yaptık dedik. Aslında eylem din için değildi modernizme eklemlenebilmek herkes gibi olabilmek içindi. Yani biz dini bir simgeyi hayatımızı kolaytırmaya alet ediyorduk aslında. Her zaman dediğim gibi din zannettiklerimiz çoğu zaman bir siyasetten ibarettir. Yenikliğimiz hala sürüyor. Hala okuyamadık diyenler var ve içi kin dolanlar. Bu yazıyı yazan da ayni islamcı politikanın içinde birisidir o yüzden sinirlenmenize gerek yok ben de sizdenim.

  5. Yazan:tuba.. Tarih: Kas 18, 2009 | Reply

    Benim hissettiklerimi hisseden ve yaşadıklarımı yaşayan biri sizin (nedret) yazdığınız gibi bir yazı yazabilir mi!!?
    Evet nefretim dağlardan büyük sıramı bekliyorum sadece..Okulum biti çalışıyorum ve hala bu sıkıntıyı yaşıyorum..
    Ama asla bi yenilgiyi kabullenemem aslaa!!
    Yenilen ve kaybeden asla ben değilim biz olmayacağız..Gün gelir devran döner ve biz sabretmeyi çok iyi biliyoruz..
    Bu yasakların bize çok iyi bir getirisi de oldu itiraf etmeliyim ki müslümanım demenin ne olduğunu öğretti bana..Rabbimin bana ne kadar değer verdiğini anlattı..
    İsmet Özel kimdir yaa!!Bana lütfen hiç bir sorun yaşamayan ve bol kesen atan erkeklerin laflarını söylemeyin.İsmet özel ne yaşamış!!??
    İsmet özel ve onun gibiler 13 yaşlarındayken bir öğretmenden giydiği kıyafetten dolayı azar yedi mi sınıfında rezil edildi mi acaba lisede kanla alındı bu memleket diye tehdit edildi mi üniversitede senin olduğun okula çocuğumu göndermem diyen bi hocası oldumu ve daha bi çok şey.. Bu konu sonunda hep duygusala bi şekilde bağlanıyor; amaaann artık duygusallığa yer yok bunu da öğrendik !! :))

    Yaw bırakalım artık başkalarının cümlelerini yok mudur kendi cümleniz..
    Haydi bir cümlede sen kur,senin olsun baştan sona..

  6. Yazan:nedret Tarih: Kas 20, 2009 | Reply

    “Benim hissettiklerimi hisseden ve yaşadıklarımı yaşayan biri sizin yazdığınız gibi bir yazı yazabilir mi” cümlesi bana şunu hatırlattı. Ermeniler ya da Kürtlerle ilgili insan hakları meselelerinden bahsettiğimde bazı arkadaşlar hemen “senin oğlunu öldürselerdi o zaman böyle düşünmezdin” benzeri sözler söylerler. Sizinki de aynen böyle. Türkiyede insanların zihinleri öyle karışık ki bazen en ufak en temel bir ilkeyi bile insanlar anlamaktan acizler. Bu kafa karışıklığının sebepleri çok uzun tabi. Bu cümleyi analiz edelim. 1-İlla bir konu hakkında söz söyleyebilmem için başıma gelmesi mi gerekir? 2-Başıma gelen bir durumda illa ona karşıt mı düşünmem gerekir? yani keşke insanlar düşüncelere karşı yeni bir fikir söyleyebilseler de böyle kaçamak yollara sapılmasa. Çünkü bu kafa karışıklığını destekleyen hareketler. Elbette ki benim düşüncem hakikat değil. Sosyal bilimler adı üzerinde yorum bilimdir. Ama elbette ki bir metodu olmalı düşüncelerin. Ben mesela hep şöyle düşünürüm insan haklarını eğer bir kişi ya da grup sadece kendisi için istiyorsa onun davası kendi içindir. Niye başörtülüleri F tipi ya da ermeniler ya da kürtler meselelerinde göremiyoruz. Çıt çıkmıyor. Çünkü Türkiyede herkesin amacı kendi grubunu korumak ne zaman ki gerçekten insan haklarını isteriz o zaman başörtü sorunu biter.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin