RSS Feed for This Post

Kürt Olmak

Ceren Gökoğlu

Yolculukları  severim genel olarak…Bir yerden bir yere gitmenin verdiği o tutku kimi insanlarda bağımlılık yaratırmış ya ben de onlardan biriyim sanırım.Tüm o valiz hazırlama telaşı, kısa yolculuklara sıkıştırılmış keyifli sohbetler, yeni bir yerin izdüşümünün yarattığı hayaller…Bu duygularla İstanbul’dan Ankara’ya giden uçağımdaki yerimi aldım. İspanyolca konuşan geniş grubu görünce birinin yanıma oturması için başladım dua etmeye.Ve sonrasında yanıma oturuverdi Luic.   

Luic bir Fransız.Uzun yıllardır Madrid’de yaşıyor.Aslında bir veteriner, ama bu sıralar dünyanın farklı bölgelerine yaptığı av turlarıyla uğraşıyor.Uzun uzun konuştuk Luic’le İspanyolca başlayan sohbetimiz İngilizce’yle son buldu.Bask bölgesinden tutup Catalanlara Kürtlere PKK’ye, Türkiye’de kadın haklarına, yemekten aşka kadar 60 dakikaya birçok konu sıkıştırdık.Alıp verilen mail adresleriyle indik uçaktan.Valizlere doğru ilerlerken arkamdaki çift yanıma yaklaştı “Ne kadar güzel İngilizce konuşuyorsunuz!” dediler; ben de gülümseyerek teşekkür ettim ve okşanmış gururumla  devam ettim yoluma. 

Başladım valizimi beklemeye beni tebrik eden çift yanımdaki yerlerini aldılar, gülümseme hali devam etti.Sonra tanıdık bir sesle irkildim.Taziye evlerinden hatırladığım bir dildi bu, lavanta kokulu yataklarda dinlediğim masalların diliydi, ağıtların diliydi, düğünlerin diliydi…Annemin yasaklanan diliydi, babamın uğruna canını ortaya koyduğu dildi…Masumiyetimin diliydi, vahşiliğimin diliydi…Bu tanıdık sese tanıdık bir yüz eşlik etti…Beyaz tülbendi, dövmeli çenesiyle babanemdi işte karşımdaki, ananem ya da bembeyaz teniyle…Koştum “Çi bu xalte, beje hele çi bu?” dedim, sarıldı ellerime başından büyük acılar geçmiş insanlara has o hüzünle baktı gözlerime “Valizemin tüne keçke,24 ku dere li? ” dedi.”Were” dedim, valizini kaybetmişti Türkçe bilen kocasından çok bana güveniyordu anlaşılan ya da yabancı bir yerde tanıdık bir ses duymanın verdiği güvenle sarılmıştı elime.Valizini alacağı yere gittik, “bele xalte, 24 aha” dedim. Bırakmadı ellerimi küçük bir çocuk nasıl sarılırsa annesinin ellerine öyle, valizimi almam gerektiğini söyleyip ayrıldım yanından. Arkama baktığında arkamdan bakakalmış gözlerini gördüm, içim acıdı. 

 Yerime döndüğümde gülümseyen çiftin gözlerinin yerini nefret dolu bakışların aldığını gördüm.Az önce heyecanla yanıma yaklaşıp “ne güzel İngilizce konuşuyorsunuz” diyen kadın  için güzel Kürtçe konuşmam tebrik edilecek değil tam tersine nefretle tiksintiyle bana bakmasını gerektirecek bir durumdu zira. 

Sonra bir genç çocuk yaklaştı yavaşça yanıma “Tu kurmanci zani?” dedi; “Eri” diye cevap verdim ben de.Kürtçe konuşurken kısılan sesi Türkçe konuşmaya başlayınca birden yükseliverdi. Nereli olduğumu sordu bu sefer Türkçe ama, “Diyarbakırlıyım cevabına verdiği “Ben de’yi söylerken yine alçalıverdi sesi. 

Gene yakaladın dedim içimden, gene yakaladın beni gözyaşlarımın sebebi zalim Kürtlüğüm! Çözülememiş bir sorunun öbür adı kimliğim! 

          Nedir Kürt olmak biliyor musunuz, o teyzenin ellerimi bırakmamasıdır, arkamdan bakakalmasıdır.Nedir Kürt olmak biliyor musunuz uçakta tanıştığım bir Fransızın bana Kürtçe bir kelime öğretsene demesine rağmen yıllarca beraber yaşadığım dost olduğum, arkadaş olduğum insanların bana bugüne kadar hiç böyle bir soru sormamasıdır. Nedir Kürt olmak biliyor musunuz İngilizce’me hayran kalıp beni tebrik eden çiftin Kürtçe konuşmama hayran kalmak ne kelime bundan nefret etmesidir! Kürt olmak nedir biliyor musunuz o çocuğun Kürtçe konuşurken Diyarbakırlıyım derken bir suçlu gibi hissetmesidir!  

Nedir Kürt olmak biliyor musun avucunuzun ortasına çizilmiş keder dolu kaderle doğmaktır adı Kürt olmak olan…

Trackback URL

  1. 17 Yorum

  2. Yazan:Tutsak Tarih: Kas 4, 2009 | Reply

    İnsanlık ve saygınlık sen ancak onlar gibi düşünür ve onlar gibi konuşursan kıymet bulacaktır.Dilimi ve ırkımı seçme gibi bir şansım olmadı ki suçlu lanse ettiriliyorum ve ben kimliğimden hiçbir zaman utanç duymadım ki
    inkar edeyim.Bu ülkede hala yarım kalmış binlerce hayat var bu ülkede her yıl sayısını bilmediğimiz onlarca çocuk öldürülüyor cezaevlerinde işkenceye maruz kalıyor sırf kimliklerinden dolayı.Bilemiyorum ki adı zozan,berivan,velat,diyar,şivan oldukları içinmi en çok bu zulüm….!

  3. Yazan:Mert Kayhan Tarih: Kas 4, 2009 | Reply

    Nedir Kürt Olmak biliyormusunuz.

    Çok sevdiğiniz eşinizin doğum gününü kutlamak için tüm detay hazırlıkları yaptırtıp, en son iş olan çok sevdiği çikolata ve fıstıklı pastayı almaya pastaneye gittiğinizde. Pastanın üzerine,

    “Roj bûne te pîrozbe” “Ez ji te pîr xezdikim”

    Yazdıramadan, “Doğum günün kutlu olsun” “Seni çok seviyorum” yazılı hazır kurabiyelerden koydurup.

    içinde hazırlıkların yarım kalmışlığı için burukluk ve birgün en azından çocuğun için bu yazıyı yazdırabilmiş olarak eve döneceğin günlerin umudu taşımak arasında biyerlerde olmaktır.

  4. Yazan:özlem Tarih: Kas 4, 2009 | Reply

    Ah Ceren ah.
    Bir zamanlar nerede okumuştum hatırlamıyorum bir şiir vardı;
    Bizi görmeyi, duymayı,tanımayı öğreteceğiz size
    Öğreteceğiz rahatça kanımıza dokunmayı diyordu.
    Bir önceki yazında soruyordun neden aldılar babamı elimden daha yedi yaşında eli elimdeyken neden diye.
    birgün öğreneceğiz, bu duymama işitmeme halinden eminim çok pişman da olacağız. Ancak dua ediyorum Cahit Sıtkı’nın dedği gibi;
    o gün mahşer olmasın.

  5. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Kas 4, 2009 | Reply

    Yaşadığımız gerçekleri bir kez daha hatırlatan güzel(aslında çarpıcı,düşündürücü)bir anlatı olmuş.Öncelikle duygularını bizlerle paylaşan Ceren hanımın yüreğine,kalemine sağlık diyorum.

    Tabi yazıya konu gerçeklerimiz maalesef üzücü ve iç acıtıcı.Böyle durumlarda insan söyleyecek söz bulamıyor.Ve maalesef bu tür vakalar yaşamın her alanında karşımıza çıkabiliyor.

    Özlem hanımın yine bu gerçekleri nakış gibi işlediği güzel bir yazısı vardı.İlkokulda “kürtçe konuşma yasağını”nın hedefine ulaşması adına düzenlenen bir “kolluk görevi”anısıyla konuya iştirak etmiştim.Hani,sınıf başkanlığı,kitaplık kolu,sağlık kolu gibi kolluklar olur ya,(hâlâ okullarda uygulanıyor mu bilmiyorum)öğrenim gördüğüm köy okulunda “kürtçe konuşma kolu”da bir branş olarak görev dağılımı arasındaki yerini almıştı.Görev,malum kürtçe konuşan öğrencilerin öğretmene ispiyon edilmesiydi.Ve tabi ki bu suçu işleyenler hakketikleri cezalara çarptırılıyorlardı.Neyse konuyu dağıtmayayım,üçüncü sınıftan itibaren İzmir’e yerleştik.Bir nevi okuldaki kürtçe yasağı geride yani köyde kalmıştı.

    Ancak aradan geçen onca zamana karşın gördük ki okulda bize dayatılan mantık yaşamın her alanında bir gölge gibi bizi takip etmeye devam edecekti.Mesla her şeyin gayet yolunda gittiği bir dost sohbetinde “nerelisiniz”sorusuna “Mardinliyim”diye cevap verildiğinde ortamın birden buz kesilir olması gibi…Mardimliyim dedikten sonra sorgulayan bakışların üzerinize odaklanması,kendinizi birden suçlayıcı,yargılayıcı bir ortamda hissetmeniz.Ya dolmuşta,otobüste,vapurda fısıldayarak olsa bile kürtçe olduğu anlaşılan dilin konuşmasıyla size dönen yüzler,sorgulayıcı bakışlar…İşte “kürt olmak”böyle bir şey.

    Çok düşündüm bunu.Neydi bu ötekileştirici psikolojinin altında yatan neden?Her yanımız binbir çeşit dilde müzikle çınlarken bir problem yoktu da,bir kürtçe ezgi ne tür bir rahatsızlık verebilirdi ki.Verbileceği bir zarar mı olabilirdi ki bazı insanlar bu doğal hakkı kendilerine bir saldırı olarak algılıyordu.Nereden beslenmiş,hangi gerekçeye dayandırılmıştı bu tahammülsüzlük.

    Oysa din,dil,kimlik vb.aidiyetlerin geçmediği ortamlarda her şey gayet normal seyredebiliyordu.İnsanlar birbiriyle geçinebiliyor,konuşuyor,sohbet ediyor hatta arkadaşlık,dostluk kurabiliyor.Ta ki kimlikler ortaya çıkıp aralarına duvarlar örmeden her şey ama her şey insan denen varlığın tabiatına uygun sürebiliyor.

    Tabii bu sadece kürtler için geçerli bir durum değil.Aleviler daha mı az dışlanıyor?Hayır.Elbette onlar da sırf alevi oldukları için benzer duyguları yaşadılar,benzer baskıları hissettiler.Bir başörtülü kadını düşünün,bu tercihe tahammülü olmayan bir zihniyet tarafından eminim benden fazla bir toleransla karşılaşmamıştır.

    Diyeceğim o ki,yadırgayan da yadırganan da suçlu değil.Utanması gereken bizleri birer düşman gibi karşıkarşıya getiren zihniyettir.

  6. Yazan:kaniwarhan Tarih: Nis 7, 2010 | Reply

    sayına ceren gökoğlu, inanır mısınız sizn bu yazınızı okurken gözlerim doldu ama bütün bunları hemen hemen ben de yaşadım. ama asla ama asla kürt olmaktan ya da kürt kimliğimden utanmadım o yüzden nerde olursa olsun insanm demek gibi bir edayla KÜRT olduğumu söylüyorum ama bazen tabiri caizse kimi geri zekalılar kenidlerini ulaşılmaz ya da üstün görüp de bakmaları en nefret ettiğim şeydir. ama inanıyorumki bunlar da bir gün değişecek biz görürmüyüz görmezmiyiz ama olacaktır. bu yazınız için teşekkür ederim size.

  7. Yazan:Tayfun_Korkut Tarih: Nis 7, 2010 | Reply

    Sevgili arkadaslar,

    Kurtce’yi konusamamaniz, memleketlerinizi soylerken cekinmeniz oldukca uzucu bir durum.

    Buyudugum mahallede Kurt aileler vardi. O zamanlar bize Kurtce ogretirlerdi mahallede. Zevkle konusurduk, hosumuza giderdi farkli bir dili konusmak, birbirimize Turkce, Kurtce karsilikli sakalar yapardik. Ne olduysa buyudukce oldu. Ogretilmis dusmanliklar araya girdi.

    Tabi “insan” olmanin geregi karsi tarafi da anlamaya calismak gerekir. Bir dusunun, buyudukce surekli su sozleri duydugunuzu: “Kurtler yine mahallede falancayi bicakladi, filancayi oldurdu, polis yakaladi, polisi de tehdit ettiler, polis birakmak zorunda kaldi” “Kurtler cetelesip filanca mahalleyi ele gecirdi” “Kurtler bizim oglani dovmusler” “Abi egitimime katkida bulunmak, 3-5 kurus para biriktirmek icin yazin Antalya’da is ariyorum, butun mekanlarin sahipleri Kurt, kendi hemsehrilerine, Kurtlere is veriyorlar sadece” “Bizim oglan askerdeydi, PKK’lilar vurmus” “Duydun mu, Kurtler sey diyorlarmis: bizim icin Turk oldurmek tavuk oldurmekten daha kolay” “Doguda, guneydoguda bir tek imamlar vardi saygi duyduklari, sira imamlara da gelmis, oyle diyorlar” “Oglum Kurtlere hic bulasma, hepsinin belinde bicak, silah, sana bir sey deseler de gormezlikten, duymazliktan gel” “Ya haci, gecen ihaleye girecektim, bir tehdit telefonu geldi guneydogu aksanli birinden, ihaleye girersem soyle olur boyle olur falan dediler”…

    Bu ornekler boyle uzar gider. Yani Turkiye’nin geri kalan kisminda Kurt kelimesi pek “insanlik”, “vicdan” gibi kelimelerle beraber anilmiyor. Daha ziyade siddet, teror, tehdit le aniliyor. Yani insanlarin Diyarbakir’liyim dediginizde size mesafeli davranmalari en masum insan duygusu olan canini, malini korumak gudusuyle soyleniyor. Bunu bu sekilde algilayabilirsek daha dogru sonuclara variriz. Bu duruma terorle karsilik verildiginde on yargilar daha da derinlesiyor. Daha da derinlestikce Kurtlere karsi karnini daha cok SIKIYOR millet. En sonunda “en iyi mudafaa hucumdur” zihniyetiyle Ege, Akdeniz ve cesitli bolgelerde yasanan rovansist saldirilar gerceklesiyor.

    Evet, sistem, rejim, resmi ideoloji Kurtleri disladi, haklarini tanimadi, onlara eziyet etti. Okullarda, TV’larda, orda, burda hery yerde kendilerini asagi hissetmeleri icin her sey yapildi. Dolayisiyla Kurtlerin siddetle karisik tepki vermelerini dogal karsiliyorum. Ancak bu dogal karsilama, “gelin, canimizi, malimizi alin, butun isler, butun ihaleler sizin olsun” tarzi bir karsiligi beraberinde getirmeyecektir. Unutmayin ki, bu duzenden, bu sistemden belki Kurtler kadar olmasa da toplumun genis bir kesimi de siddetli tokatlar yedi. Yani Kurtler haricinde herkes cok mutlu falan degil bu ulkede. Ayni kadrolasma ve cetelesme durumu kemalist burjuvazide de vardi. Butun burokratik kilit gorevler bunlarin elindeydi. Bunun karsiliginda onlarla ayni nasyonal sosyalist cizgide ilerleyen PKK da derin devletle isbirligi icerisinde bir cok sektorde cetelesti. Derin devletle beraber uyusturucu, kadin kacirdilar. Bir kismi ulkuculerle ayni safta sagcilik, bir kismi solcularla beraber solculuk mucadelesi verdi.

    Icanadolu’da, Karadeniz’de vb. bir cok bolgede son derece fakir Turk oglu Turkler var. (Cok onemli degil irki, etnik kokeni, onemli olan insan olmasi) Inanin ki buyuk cogunlugu omrunde bir kez ucaga bile bin(e)memistir. Sizi Ingilizce konustugunuzda takdir edip, Kurtce konsutugunuzda yuzunu burusturan o cift ve onlar gibiler Icanadolu’dan, Karadeniz’den gelen insanlara da yuruyusleri, giyinisleri, siveleri, k’leri g gibi soylemeleri vb. durumlardan dolayi da ayni muameleyi yapiyorlar. Onlarin derdi Kurt dusmanligi, Turkculuk falan degil, batililasma saplantisi, dogu, oryantal kultur dusmanligi. Hatta Diyarbakir, Tunceli gibi sehirlerde pek dindar insan yasamamasindan dolayi bu sehirlere ornegin bir Kayseri’den cok ama cok daha sicak bakmaktadirlar. Her kim ki Arap kulturunden daha cok etkilenmistir, o kisi bunlarin gozunde tu-kakadir. Merak ediyorum, o havalimaninda yaniniza gelen bayan basortulu degil de makyajli, saclari yapili, basi acik, mini etekli, gogus dekolteli olsa ve Kurtce konussa ayni tepkiyi verecekler miydi? Sanmam. Yani durumunuz acikli, ama o kadar da acikli degil. Sapla samani ayirmamiz lazim. Meselelerin ardindaki gercek nedenleri DERIN dusunerek tespit etmemiz lazim. Eger bagimsiz bir Kurt devleti istiyorsaniz, cozumu yalnizca Kurtlerle; yok eger bu ulkede beraber yasama arzusundaysaniz, sizinle benzer sorunlari paylasan diger insalarla da bir amac etrafinda birlesmeniz hem mucadelenizde yalniz kalmamanizi, otekilesmemenizi, hem de irkci bir cizgiye yaklasmamanizi saglayacaktir.

    Bu noktada Ahmet Turk’un DTP kurulurken ve faaliyetteyken yaptigi yapici konusmalari cok takdir etmistim. “Biz belli bir etnik kokenin haklari icin degil, tum Turkiye’de demokratik bir toplum icin mucadele verecegiz, Karadeniz’de yaylalarda zor sartlar altinda yasayan, Icanadolu’da devlet burokrasisinin altinda ezilmis olan, yoksulluk sinirinin altinda, insanlik disi muamelelere maruz kalan her kimse onlarin yaninda olacagiz” Nitekim Ahmet Turk’un cizgisini de hep takdir etmistim. DTP’nin kapatilmasina asil sebep olan Kurt irkci fasistleri yerine bu kadar uzlasmaci, bu kadar insancil birisinin siyasi yasak almasi da cok manidardir. Bu isin arkasinda baska hesaplar vardir.

    Cozumu nedir bu meselelerin, federasyon? Kurdistan? AB uyeligi? Bilemiyorum ancak cok iyi bildigim bir sey var ki, teror ve siddetle meseleler birakin cozulmeyi, daha da derinlesiyor, zamanla kan davasina donusuyor. Ornegin bugun universitelerde sagcilarla solcular arasinda ideolojik tartismalar yerini “sizinkiler 197* bilmem kacta bizimkilerden filanca”yi oldurduler, onun olum yil donumu, yaptiklarinizi unutmayacagiz” tarzi karsilikli duygu somurulerine birakti. Bu kisiler ve takipcileri ideolojik tartismalar degil, kafatasi siyaseti yapiyorlar.

  8. Yazan:ramazan Tarih: Haz 3, 2010 | Reply

    kürt olmak türkiyede ezilmek demektir ve bunu yapanlarda cahil olan insanlar yapıyor hep kahve ağzıyla konuşuyorlar yazık bu insanlara bilmiyorum ne zaman düzelecek butür insanlar bunu ancak biz kürtler düzeltebiliriz bence bunuda eğitimle sevgiyle ve saygıyla öğreteceğiz durmayacağız ve hiç bir zaman kürtlüğümüzden vazgeçmeyeceğiz..

  9. Yazan:aslnyrkli Tarih: Haz 4, 2010 | Reply

    by tayfun a

    ne yaşadnız bilmiyorum ama yaşananlar kürtler için daha yakıcı bazı zengin kürtler özelde istediğini yapabilir bunu türklerde yapıyo he mde mislini üstelik bi kere işlerin kürtlere verilmesi tamamen kürtlerin daha az para almasından dolayı bu arada bu devlet tamamen türk kimliğini yüceltmek için calışıyo daha yeni mugla kürt oldukları için kızlar taciz edildi yapanları devlet korudu bunu yapanlar evlerine arabalrına türk bayrağı asıyo tepki aldıklarında olay türk bayrağına yapıldı demek için sonra olayın mağduru olanlarından bir kürt öğrenci polis kursunuyla sırtından vuruluyo bir devlet gorevlisi cıkıp eylem yapanla terörist aynıdır dio bilmiyorum türk olarak kürtlerden ne bekliyosun

  10. Yazan:b.F.a Tarih: Haz 5, 2010 | Reply

    Bu da benim hikayem;
    Babam Mardin’de öğretmenlik yaparken ikinci çocukları olarak dünayaya gelmişim.Ama Mardin’i hiç hatırlamıyorum. Bu yüzden ne zaman birisi ben kürdüm dese sanki kendime bir hemşehri bulmuş gibi sevinerek ‘aaaa öyle mi bende Mardin/Kocakuyu/Ömerli’de dünayaya gelmişim diyerek sanki oralara dair konuşacak çok şeyim varmış gibi atılırım ortaya.
    Batı’da yetişmiş ve Kürtlerle yakından fazla teması olmamış birisi olarak, ben Kürtlerin herzaman çok asil bir millet olduklarını düşünmüşümdür.
    Babam ve annemin orda yaşadıkları büyük bir yangından nasıl sağ kurtuldukları ve sonrasında kürt köylülerinin nasıl candan onlara yardım ettiklerini anlatana annem midir bu yargımda etkili olan bilemem. Ama emin olduğum birşey var ki Kürtler belki mazlum oldukları için belki kanlarında olan direniş duygularından dolayı saygıyı en fazla hakeden millettir belki de. Bu böyle biline. Hemşehrilere selamlar 🙂

  11. Yazan:Sahin AKDOLAN Tarih: Eki 6, 2010 | Reply

    Daha dune kadar kansiz bdp demiyor muydu:Pkk sorunu ayrı,kürt sorunu ayrı diye.Simdi de bdpli kansizlar pkk’nın kürt sorununun bir parçası olduğunu söylüyor. Bu nasıl bir çelişki, bu 180 derecelik dönüşün anlamı nedir.Daha düne kadar kürt sorunuyla pkk ayrı diyenler bugün pkk sorunuyla ayrı düşünülemez demeye başladı…Birde çıkmış bu serefsiz sakık kurtlar vadısı vs.den rahatsızlık duyduklarını söylüyorlar. Dönekliğin de bu kadarı…Neymiş bu diziler bütün kürtleri terörist gösteriyomuş! Ulan siz değilmisiniz pkkyı kürt sorunuyla eş tutan zevat?Gladyodan bahsediyorsunuz,pkknın içinde var diyor o halde neyine pkkyı savunuyorsunuz?Kendini kullandiran,masa olan kurtlerden nefret ediyorum var mi sozu olan? Ey ulkem uyan sacma salak islerle ugrasacagina ekmegine bak,isini gucune bak! Bu arada Mus Malazgirt dogumlu ana ve babadan yana kurdum bilinsin.

  12. Yazan:bsm Tarih: Eki 6, 2010 | Reply

    Sayın Şahin Akdolan,

    …kurtlerden nefret ediyorum var mi sozu olan?

    Nefretinizden kimsenin şüphe duyduğunu sanmıyorum.Yani deklere etmenize hiç gerek yoktu.

    “Var mı sözü olan?” şeklindeki meydan okuyuşa gelince.Estağfurullah,”ulan”lı hitapla başlayan ve “kansızlar”,”şerefsizler” gibi veciz ve entelektüel sözlerle devam eden nutkunuza cevap vermek haşa kimin haddine?

    Siz yine de benim “cüretime”aldırmayın.Nezaket dolu incelikli üslubunuza yetişmek zor ama şansımı zorlayacağım.

    Evet,her ne kadar anlamsız bir öfkenin verdiği ruh haliyle meseleyi hakaret içeren ifadelere dökmüş olsanız da yorumunuz bana göre yanıtlamaya değer.

    Öncelikle yorumunuzun sonuna eklediğiniz ikna amaçlı belirlemeden başlamak istiyorum.Muş Malazgirt doğumlu olduğunuzu ve hem anne hem de baba tarafıyla Kürt olduğunuzu belirtmişsiniz.Sözlerinize yansıyan abartılı tepkinin farkına kendiniz de varmış olacaksınız ki;”bakın,sandığınız gibi “ırkçı”bir refleksle yazdığım anlaşılmasın”mesajıyla sonlanmış yorumunuz.
    Bunu sorgulamayı doğru bulmuyorum.Açıklama gereği duyduğunuz aidiyet belirtme beyanınız doğru olabilir.Lakin yine de gerekmedikçe aidiyet belirtilmesini çok da doğru bulmuyorum.Zira bir fikrin içeriği önemlidir,hangi aidiyete yaslandığının fazla bir ehemmiyeti bulunmuyor.Fikir ya doğru olur ya da yanlış.Bunun Türk,Kürt,Arap…olmakla bir ilgisi yok.

    Ancak garip olan bir durum var.”Kandırılmış/kandırılmaya müsait Kürtler”derken,anladığım kadarıyla kandırılma potansiyeli haiz kesimleri kasdetmiş olmalısınız.Ve etnik kimliğinizi bizlerle paylaştığınızdan hareketle “ben bu Kürtler’den değilim”demeye getirmişsiniz.Yani kendi ikrarınızdan,kandırılamayacak,gaza gelmeyecek Kürtler de olabileceğini en azından kendinizden örnek vererek bir ikna zemini yoklamışsınız.Amenna.
    İyi de sevgili kardeşim,madem sizin gibi,doğru düşünebilecek,idrak kapasitesi gelişmiş Kürtler olabileceğini hesab ediyorsanız,acaba kandırılma eğiliminin Kürtlere has bir eğilim olabileceğinin ısrarlı vurgunun sebebi nedir?Öyle ya “kandırılmış Kürtler”den nefret ediyorum cümlesi pekala “kandırılmış insanlar”olabilirdi.Gerçi nefret çok da kabul edilebilir bir gerekçe değildir-ama “kandırılmış insanlardan” ötürü ülkece/toplumca çok şey kaybettiğimiz hasebiyle-tepkinizi doğrudan bir adiyete atfetmeden de dile getirmeniz mümkündü.

    İkincisi,sizin gibi “kandırılmış Kürtlerden olmayan”sütten çıkmış ak kaşık,şeref timsali insanlar olabileceğine göre neden ortaya konuşarak “şerefsiz”,”kansız”gibi hakaretvari ithamlarda bulunuyorsunuz?Demek ki ender de olsa kanlısı canlısı da olabiliyormuş.Size göre kansızı,şerefsizi var idiyse bu başlık altında aramanın mantığı nedir?Sizi bu denli öfke ve nefrete yönelten bu genellemeci tavır kime ve hangi söz ve davranışa mukabildir?

    BDP demişsiniz,PKK’yla Kürtlerin birbirinden ayrı tutulmasını gerektiğini ama bunda samimi olunmadığını ifade etmişsiniz.İyi de,yazıda bununla ilgili siyasi bir mülahaza,fikri bir tasarruf bulunmuyor.Hepimizin aşina olduğu bir ötekileştirme/dışlama/ayrımcılık üzerine bir anlatı var sadece.Ayrıca yorum bazında katılanların da kendi yaşanmışlıklarından kimi anılar yer alıyor.Yani bir PKK ya da BDP propagandası yok ortada.Fakat ne hikmetse sanki yazı ve yorumlarda bu yönde bir ajitasyon varmış gibi öfke nöbetine gark olmuşsunuz.

    Kısacası ülke insanımızın kimi ayrıştırıcı ideoloji ve telkinler sonucu oluşmuş bir tahammülsüzlük iklimine gönderme yapılmış.Yazının ana teması,aynı kaderi paylaşan ülke insanımızın ideoljilerle nasıl birbirine yabancılaştırıldığı,birbirine güvensiz bireyler haline getirildiği üzerine kurulu.Yani Alevi-sünni,laik-antilaik,başı açık-örtülü vb.kutuplaşmalardan aşina olduğumuz bir gerçeğe işaret edilmiştir.Burada da özelinde etnik farklılıklardan mütevellit bir hissiyata,moda tabirle bir “mahalle baskısı”na dikkat çekilmiş.Ha,bu gerçeklerin dile getirilişine katılırız,katılmayız ya da abartılı buluruz…varsa bunun üzerinde tartışılır ve fikir alış verişinde bulunulur…Karşı olunacaksa farklı anı ve yaşanmışlıklarla konuya farklı pencereler açılır.Ama siz ne hikmetse sanki başka bir gezegende yaşıyormuşçasına ortalığı şerefsiz,kansız gibi yakışıksız ithamlarla yaylım ateşine tutmuşsunuz.Ve bu kontrolsüz kininizi,güya niyet ve psikolojinizi gizlemeye çalışarak Kürt kimliği üerinden boca etmeyi seçmişsiniz.İşte bunun için başka bir gezegende yaşıyorsunuz diyorum.Yoksa dolmuşta,vapurda bir çift Kürtçe laf edildiğinde güvensiz bakışların devreye girdiğini az çok bilmeniz gerekirdi.

    Bilmemiyorum,bu çelişkili ve saptırıcı yaklaşımınızdan,gerçekten Muşlu,Malazgirtli ve Kürt iseniz sizin hiç köyünüzden dışarı adım atmışlığınızın olmaması ihtimali doğuyor.Ya da ortalıkta terör estiren,eline verilen silah ve yetkiyle insanların canına,malına,ırzına kasteden koruculara yakınlık bağınız olmalı.Zira kendisini Kürt diye tanıplayıp da kendisiyle ortak aidiyete sahip olanlara pervazızca saldıranlar genellikle bu mensubiyete dahil çıkar gruplarından çıkıyor. Malum,bu çıkar grupları,çıkarları gereği sahip oldukları kirli rant ve imtiyazlardan vazgeçmek istemezler.Bu nedenle de sahibinin sesi olmaya,kraldan daha kralcı olmaya can atarlar.Zira içinde yer aldıkları bu karanlık çıkar odaklarının sonlanmasını istezler.Böyle sıradan bir insani tepkiye bile ortalığı kirleterek sağa sola çamur atmayı vazife bilirler.
    Tenzih ederim siz onlardansınız demiyorum,buna hakkım da yok.Ancak,zembereğinden boşalmış kininiz ve konuyla ilgisi olmayan çarpıtmalarınız maalesef bu kuşkuları doğuruyor.

    Ancak şu da var:PKK denen lanetli örgüt yörede çok can yaktı.Savunma iddasında olduğu Kürtlere en az derin devletin verdiği acı ve travmaları yaşattı,kolay kolay onulmayacak tahribatlara neden oldu.Ayrıca Ergenekon ile organik bağı olduğuna dair basına-özellikleTaraf -somut kanıtlar yansıdı…Ve bunun dışında bölge insanına zulm ettiği,çoluk çocuk demeden katliamlar düzenlediği de bilinen bir gerçek.Dolayısıyla siz de PKK’nın mağduriyetine uğramış insanlardan olabilirsiniz.Fakat yine de bu,PKK taraftarlığı ve savunmasıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan böylesi bir yazıya bu tarz çirkince saldırma hakkı vermiyor size.Zira,bilenen gerçeklere ışık tutan,insanın temel hak ve özgürlüklerini önceleme amacıyla kaleme alınan bir yazıya ve bu persfektifle konuya dahil olan katılımcıları PKK’yla aynı kefeye koyup düzeysizce saldırma hakkını vermiyor.PKK’yı,BDP’yi yöntem ve icraatlarından ötürü eleştirmek ayrı,en insani talep ve duyguya PKK üzerinden Kürtlere düşmanca vurmak ayrıdır.Ha,bir Kürt olarak öz eleştiri yapma iddası içindeyseniz bunun yol ve yöntemi bu değildir.En azından ne yazılmış,ne söylenmiş,ne anlatılmak istenmiş…İnsan bir okur,yazının neresine itiraz ettiğini paylaşır.Ne var ki yazıyı okuduğunuzdan bile eminim değilim.Zira kaba,mesnetsiz salvolarınız “Kürt Olmak”başlığına takılıp kaldığınızı ve bundan çok rahatsız olduğunuza işaret ediyor.
    Son söz,
    İnsanlardan nefret etmedim ve etmiyorum.Ama ne yalan söyleyeyim sizin gibi cahil,dünyadan bihaber ama bir o kadar da yalaka karakterlere tanıklık ettikçe,inanın insanlık adına üzülüyorum.
    İşte sözüm budur.

  13. Yazan:Bahadır Tarih: Eki 6, 2010 | Reply

    Evet Türkiyede Kürt Olmak…İstanbulda Kürt Olmak…
    Seni gerçekten tebrik ediyorum.Harika Bir yazı olmuş.Çektiğimiz sıkıntının “sadece bir kısmının” yazıya geldiği an olarak nitelendirmek istiyorum bu yazıyı…
    Tek bir eleştirim olacak o kürtçe cümlelerin anlamlarınıda yazsaydın keşke yanına.Çünkü Herkez kürtçe bilmiyor…
    Saygılarımla..

  14. Yazan:bsm Tarih: Eki 6, 2010 | Reply

    Bahadır bey,

    İzninizle ben yardımcı olayım.

    “Çi bu xalte, beje hele çi bu?”

    N’oldu teyze,söyle bakalım neler oldu?

    “Valizemin tüne keçke,24 ku dere li? ”

    Valizim yok(kayıp anlamında)kızım,24 numara neresi?

    ”Were”
    Gel,-burada- “gel benimle”…yol göstermek,yardımcı olmak anlamında.

    “bele xalte, 24 aha”

    Evet teyze,24 aha burası.

    *********
    Genç çocukla olan diyalog:

    “Tu kurmanci zani?”

    Kürtçe biliyor musun?

    “Eri”

    Evet.

    “Eri”,yazı dilinde “erê” yazılır ve okunur.İ ile E ortası sese karşılık gelir.Kürtçe yazı dilinde geçerli olanı budur,ancak bazı bölge şivelerinde “ere”olarak da geçer.

  15. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 7, 2010 | Reply

    Doguda yasayan yerlesik Kurtlerle batiya goc etmis gocmen Kurtler ayni degil. Aynen Almanya’ya goc etmis Turklerle, Turkiye’de yasayan Turklerin ayni olmadigi gibi. Ya da Romanya’da yasayan Romanya’lilarla, Ispanya’ya goc etmis Romanya’lilarin ayni olmadigi gibi. Gocmen psikolojisi bu sanirim.

    Ornegin, Yuksekova’da dogmus, ailesi nesillerdir orada yasamis, kendisi orada buyumus Yuksekova’lilar oldukca misafirperver, “Istanbul’dan geldim, Ankara’dan geldim, Corum’luyum, Izmir’liyim, Kayseri’liyim” dediginiz zaman “ooo hosgeldiniz, sefalar getirdiniz, buyrun bir cayimizi icin” diyorlar. Her konuda disaridan gelenlere yardimci oluyorlar. Asker dahi olsa…

    Romanya’daki Romanya’lilar egitimli, kulturlu, gorguluyken, Ispanya’daki 1., 2. nesil Romanya’lilar hirsizlik, kadin ticareti, fuhus vb. bircok sucla ozdeslestiler. O kadar cok goc oldu ki, artik Avrupa’nin diger ulkeleri Ispanya’yi “cingene Ispanya” diye nitelemeye basladi. Ayni sekilde, Almanya’ya goc etmis Turklerin de imaji malesef cok bozuk. Agresif, ceteci, Alman toplumuna entegre olamamis olmakla suclaniyorlar ve malesef sevmeyenleri cok.

    Batiya goc etmis 1. ve 2. nesil Kurtlerde de bu sorun oldu. Malesef bu bati sehirlerimizde yerlesik olan insanlar bu durumdan cok muzdarip oldular zamaninda. Bu sehirlerde, -begenirsiniz begenmezsiniz- bir yerel kultur olusturulmustu. Kurtler bu kulture entegre olamadilar. Bu entegre olamamaktan kaynakli cesitli kulturel catismalar yasandi kisa zaman once. Kiz-erkek iliskilerine bakis acisindan, “namus” kavramina bakis acisindan kaynakli kulturel farkliliklar mesela.

    Ben de zamaninda yurtdisinda gocmen oldugum icin bu psikolojiyi anlayabiliyorum. Gocmen, bir an once gittigi yerde koseyi donmenin, ne pahasina olursa olsun zengin olmanin (get rich or die tryin’), para biriktirmenin, mal-mulk sahibi olmanin, cilginlar gibi eglenmenin pesindedir. Gittigi yerde mali-mulku olmadigi icin hayati kiraliktir. Esi-dostu-akrabasi geride oldugu icin kendini sahipsiz hisseder. O kalabaliklar uzerine uzerine geliyordur. Herkes dusmandir ona. En sonunda hayatin zorluklari, yalnizlik, buyuk sehrin problemleri canina tak eder, gider bogaza, haykirir “sen mi buyuksun, ben mi ey Istanbul!” Arabesk kultur olusur daha sonra. Ancak, bu ilk goc eden kisi ve cocuklari bu sehirde tutunabilmeyi basarirsa, 3. nesil rahat eder, orada egitimini aldigi icin tamamen o sehre entegre olur, artik o sehirli olur. Yani Yuksekova’li gocmen, 2-3 nesil sonra artik o sehirden biriyle evlenir, orali olur. Buna asimilasyon degil, olsa olsa entegrasyon denir. Ha eger birileri gelir de Yuksekova’da seni zorla Kurt kimliginden uzaklastirmaya calisir da, Turklestirmeye calisirsa buna asimilasyon denir ki bu da yapilmaya calisildi T.C. devleti tarafindan. Bu konuda Kurtler dillerini, kulturlerini koruma konusunda gosterdikleri direncte kesinlikle haklilar. Ama, Istanbul’a, Ankara’ya goc edip de, gittikleri sehirlere entegre olmak icin gayret gostermeyip de, o sehirlerde yasayan insanlarla catisiyorlarsa, her konuda reklam yapar gibi Kurt kimliklerini gostermeye calisiyorlarsa bu konuda haksizlar.

    Sonuc olarak, “tas yerinde agirdir”. Doguda, bahcesinin, tarlasinin, evinin, ailesinin basinda bir kisi elbette ki daha ilimli, hayata daha pozitif bakan bir kisi olacak; Istanbul’a namus davasi, 10 kardesten biri olup, maddi yetersizliklerten dolayi hayallerini gerceklestirememek, TV’larda gordugu piriltili hayatlara ozenip, kendine gubre kokusunda hayvancilikla ugrasmayi yakistiramamak, sehirliler gibi giyinip, yemek, icmek hevesi, buyuk sehrin cazibesi vb. cesitli sebeplerle kacmis, ancak sehir hayatinin disaridan gordugu gibi hep guzel olmadigini farkedince isyan etmis bir kisi olacak. Birinci kategoriye giren Kurtlerle kimsenin bir problemi yok. Ancak, 2. kategoriye giren Kurtlerle -dikkatinizi cekiyorum- Kurt olduklari icin degil, sorunlara yol actiklari icin bazi kesimlerin problemleri var. Malesef bazi cahiller de bu durumu “Kurtler boyle zaten” diye genelleyip irkcilik yapiyorlar. “Efendim, koyleri bosaltildi, goce zorlandi bu aileler” diyebilirsiniz. Ama bu benim sucum degil. Gariban polis memurunun da sucu degil. Zorla askere alinan ana kuzusunun da sucu degil. Suclular gun gectikce bir bir ortaya cikiyor.

    (Yine belirtmekte fayda var ki, PKK militanlarinin cogu bildigim kadariyla okumus, baska sehir gormus, yurtdisina cikmis kisiler. Yani gocmen psikolojisinden gelmis kisiler. Yanlissam lutfen duzeltin.)

  16. Yazan:Abdulkerim Bülbül Tarih: Eyl 13, 2011 | Reply

    Delinin biri bir gün bir kuyuya taş atmış. Kİm attı ulen bu taşı buraya demiş etraftakiler. kim attığı önemli ulen demiş içlerinden biri?. Evet,kürtse veya türkse verceğimiz tepki farklı olacak demiş bir başkası.

  17. Yazan:umut Tarih: Ağu 10, 2013 | Reply

    o kadar da mahsum degilsiniz…

  18. Yazan:beklenen Tarih: Ağu 12, 2013 | Reply

    yani artık sıkıntı getirdi kürtlerin her dem, her fırsatta olmadı yaratılan fırsatlarda mazlumlumluğunu gösterme çabaları. 2 kişinin yapmış olduğu bir tavrı bütüne mal etme. Ey kürtler nesiniz siz yahu? Bu memlekette mazlum kalmadıda sizmi ortay çıktınız mazlum olarak. Bunu ardına sığınarak yapmış olduğunuz terör ve her türlü insanlık dışı davranışı kendinizce onaylatma çabası. xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx

    Editörün Notu: Son derecede IRKçILIK ve sözel siddet ihtiva eden satirlar engellendi. “2 kişinin yapmış olduğu bir tavrı bütüne mal etme” diyerek önyargili insanlari suçlayan yorum yazarinin bir kaç saniye sonra Kürtlere karsi ayni seyi yapmasi ayrica dikkate deger.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin