RSS Feed for This Post

Ben Genelkurmay’ın adamı mıyım?

Mehmet Baransu yine mükemmel bir işe imza attı… Baransu’nun ulaştığı Genelkurmay’ın “İrticayla Mücadele Eylem Planı” Türk devlet zihniyetinin deşifre metni gibi…

Ergenekon denilen şeyin devletin içine sızmış çeteleri ifade etmediğini,bizzat çeteleşmiş bir devlet sistemini ifade ettiğini bu ülkenin özgürlükçü-demokratları yıllardır söylüyor… Ergenekon yapılanması çeteleşmiş devlet mantığının bugünlerdeki örgütleniş ismidir… Bu ülkede hep Albay Dursun Çiçekler oldu… Hep bu zihniyetler kendi yurttaşlarını “potansiyel tehdit” olarak gördüler… Türk genelkurmay zihniyeti, her zaman Sünni-dindarları, Alevileri, Kürtleri ve gayrımüslimleri ikinci sınıf yurttaş kategorisinde gördü… Öte yandan bu “ikinci sınıf yurttaşlar” takımı o kadar geniş bir kesimi oluşturuyordu ki, o sebeple bu kesimleri hep birbirine kırdırmak gerekliydi… Aksi halde toplumun çok küçük bir azınlığına dayanan bu devlet düzeni ayakta kalamazdı…

İşte o sebeple, Türk devlet sisteminin her zaman bir Türk derin yapılanmasına ihtiyacı vardı… O sebeple Ergenekon’u çökertmek o kadar kolay değil… Çünkü Türk derin yapılanması, Türk devletinin bir yeraltı örgütlenmesi… Türk devletini büyük bir havuz gibi düşünürsek, altıyla ve üstüyle bir bütün bu havuz… Havuzun “derin”indeki suları nasıl çekeceksiniz? O zaman üstteki suların da onlarla beraber akıp gitmesi gerekiyor, o durumda ne yapacaksınız? Zaten AK Parti Hükümeti’ni en çok düşündüren şey bu şu an… Zaten AKP içinde bir kısım adam da bu derin yapının varlığından çok rahatsız değil, o yapı içindeki adamlar değişsin istiyorlar, o kadar…

Bu “eylem planı” hadisesinden sonra tüm toplumsal kesimler bazı konularda uzlaşabilmeli artık… Kimi dindarlar “Her şeyi Alevi cuntası yaptırıyor, hep Alevi generaller var bu iş içinde” söylemini terk etmeli. Maalesef biraz eşelediğiniz zaman, hâlâ bu söyleme rastlarsınız kimi dindar kesimlerde… Oysa bu plan gösteriyor ki, her zaman olduğu gibi Türk derin yapılanması ilk istikrarsızlaştırma yöntemi olarak yine potansiyel bir Alevi-Sünni çatışmasına bel bağlıyor… Yine bir tertiple Alevi katliamını kotarabilseler, Gülen hareketi ile Alevi hareketlerini karşı karşıya getirebilseler, hedeflerine ulaşacaklar…

Şunu iyi bilmemiz lazım, bu ülkede Alevi, Kürt ve dindar kökenli insanlar kimliklerine ihanet ederek her yere gelebilirler… Bir Kürtseniz Abdurrahman Yalçınkaya gibi, bir Aleviyseniz Hurşit Tolon gibi, bir dindarsanız da Cemil Çiçek gibiyseniz bir sorun yoktur… “Yüce devlet”iniz için kendi içinden geldiğiniz kesimlerin haklarının gasp edilmesine evet diyecekseniz, o içinden geldiğiniz kesimin bir kaos ortamının yaratılması için kırdırılmasına eyvallahınız varsa Türk devlet sistemi için makbul adamsınız demektir… Öte yandan, bir dindarın kendi mağduriyetinden “Alevi Cuntası”nı, bir Alevinin kendi mağduriyetinden “Fethullahçı örgütlenme”yi sorumlu tutması tam da Türk derin yapılanmasının arzuladığı şeydir… Hele bir de hem dindarlar hem Aleviler kendi başlarına gelenlerden ötürü ABD’yi, İsrail’i falan sorumlu görüyorsa, derin yapılanma tam hedefine ulaşmış demektir… Bu ülkenin tüm mağdurlarına sistemin özündeki o İttihatçı zihniyeti gözardı ettirerek, birbirlerini ve “dış mihraklar”ı suçlamalarının sağlanması tam bir Ergenekon planı olarak yıllardır yürütülüyor… Bu eylem planı her yönüyle bu temel stratejiyi örnekliyor zaten…

Kurtlar Vadisi meselesi…

Bu eylem planında bir başka ilginç nokta da Kurtlar Vadisi projesiyle ilgili… Baransu’nun haberinden sonra gün içinde yarı-şaka, yarı-ciddi epey telefon aldım… “Genelkurmay, Kurtlar Vadisi’nin üstünün çizilmesini hedefliyormuş, bu konuyla en çok uğraşan sensin, sen Genelkurmay’ın adamı mısın?Seni Kurtlar’a karşı Genelkurmay mı yönlendirdi?” gibilerden msj gönderen çok oldu… Eylül 2007’den itibaren başlayan Kurtlar Vadisi Pusu döneminden Genelkurmay’ın hoşlanmadığını daha evvel de söyledim… Kurtlar Vadisi projesi 2003-06 yılları arasında tam olarak bu “askerî eylem planı”na uygun bir zihniyet yapısını içeriyordu… Kurtlar Vadisi Irak filmi de tam bu eylem zihniyetinin istediği şekilde geniş dindar kitleleri Amerikan-düşmanlığı ve Yahudi-düşmanlığı üzerinden ulusalcı projeye eklemleme amacı güdüyordu… Kurtlar Vadisi Pusu ise zihniyet itibariyle Emniyet istihbarat birimlerinin istediği şekilde ilerliyordu. Dizi 180 derece dönmüş ve başka bir hal almıştı. Dolayısıyla TSK, bu süreçten memnun değildi. Ben bunu haber7.com‘a verdiğim söyleşide de detaylarıyla belirttim… Diziye verilen o üç aylık arada, devlet içi istihbarat birimlerinin diziyi ele geçirmek için kapıştığı bilgileri, güvenilir yerlerden benim de kulağıma geliyordu. Sonrasında Abdullah Gül’ü de Ergenekoncu olarak gösteren garip bir ideolojik arkaplanla yeni dönem Kurtlar Vadisi Pusu başladı…

Bu eylem planları, bu operasyonel çabalar hayatımızda olmaya devam edecek… Bu planları deşifre edebilen gerçek bir medyanın hep var kalabilmesi ise bu toplumun iradesine bağlı…

Trackback URL

  1. 3 Yorum

  2. Yazan:Tarik Tarih: Haz 13, 2009 | Reply

    Kurtlar Vadisi meselesi…

    Ben kurtlar vadisi gibi gayri meşru ilişkilerin özendirildiği, faşist, şiddet içeren, her siyasi olay ve gelişmenin “komplocu” anlatılarla izah edildiği dizilerin varlığından rahatsızım.

    3-4 yıl önce bu mafyöz tipler, amerikan ajanlarını kovalarken de rahatsızdım, şimdi güya ergenekon ajanlarını kovalarken de..

    Dün kötü olan, KV şimdi bazılarının gözünde iyi mi oldu?

    Öyleyse aynı dilden konuşmuyoruz..

  3. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Haz 14, 2009 | Reply

    Sözkonusu dizinin adını telaffuz etmekten bile imtina edecek kadar itici buluyorum.Değişti mi,nasıl değişti,değiştiyse neler değişti/işareti nedir,bunu tam olarak bilmiyorum.Bilmiyorum,çünkü başlangıcında izlediğim bir kaç bölüm bende tiksinti yarattı ve bir daha da izlemedim.Bundan sonra da merak edip izleyeceğimi aklımdan bile geçirmiyorum.

    Belki böyle bir yargı peşin hükümlülük olarak düşünülebilir.Kabul ediyorum,insan,bir şeyin dışında kalmayı tercih edip ilgi duymuyorsa,bu ilgisiz kaldığı alan hakkında fikir beyan etmesi kısmen “ön yargı”lara girebilir.Ancak,başlangıcında yüceltilen bir olgunun(mafya-çete-devlet bağlantıları vs)birden gizli bir el değmişçesine rota değiştirmesi-ki buna dair tahmin ve görüşler sıklıkla basında işleniyor tıpkı bu yazıda görüldüğü gibi-bende iyimser duyguların oluşmasını sağlamaya yetmiyor maalesef.Açıkçası bu tuhaf dönüş pek içime sinmiyor.Zira,bu tür bir dönüşüm bana göre hayra yorulacak bir tutum barındırmıyor.Aksine tam da bu tür karanlık ve şaibeli ilişkiler ağının,ülkeyi kontrol ve denetim altında tutan derin yapılanmanın varlığını pekiştiriyor.Ve bu aynı zamanda bu derin yapının sürmesine yardımcı olan,bu zihniyete hizmet eden bir tablo çiziyor.Zira ortada toplumun yararına olmayan ve içerisinde topluma dair taleplerin kırıntısına rastlanmayan bir iktidar savaşı var.Bütün planlar buraya çıkıyor.Ki bu kavga zemini de oldukça kaypak ve kaygandır.Sanırım sözü edilen değişim tam da şemaya uygun taktiksel ve bir o kadar da karmaşık olmaktan öte bir şey ifade etmiyor.Zira,birileri dün farklı form ve renkler üzerinden halkı yönlendiriken,bugün başka bir yöntemden medet umuyor.Yine toplumun bilinci yönlendiriliyor,yine kafalar bulandırılıyor,ve evet yine beyinler zehirlenmeye çalışılıyor.

    Bu bağlamda Tarık beye içtenlikle katılıyorum.Üzerimizde oynanan oyunlara şu veya bu nedenle kapılıp rehavete düşmek,bu ülkede demokrasi talep eden insanların işi olmamalı…Evet,bu tarz bir bakış açısı demokrasi güçlerinin itibar edeceği bir dil değil ve olmamalı.

  4. Yazan:GERÇEK Tarih: Haz 5, 2010 | Reply

    kurtlar vadisinin büyük bir kürt alevi düşmanlığı yarattığı daha doğrusu yaratmaya çalıştığı aşikardır..Bunu görmek için diziyi izlemeye sıkı bir takipçisi olmaya gerek yok.Kurtlar vadisi ırak filmini tek izlemek yeter.Filmde abdülheyi tek iyi diğer bütün kürtleri düşman gösteriyor.Abdülheyi iyi göstermenin sebebi de yaptığı şerefsizliği örtme isteğidir.Öbür taraftan islam dışındakibütün milletleri düşman gösterip abdülhey meselesindeki gibi suçu yanlışı örtme gereği bile duymamış..Diziye gelince diziyi izleyenler llk bölümlerde nasıl bir ergenekon savunucusu olduğunu açıkça görüreler.aslan akbey karakteri silah alıp gömüyor bunu gerktiğinde çıkarıp düşmana karşı kullanacaz diyor.tıpkı ergenekonun yaptığı gibi zaten şimdi tvlerde gösteriliyor ergenekonunn gömdğü silahlar.kurtlar vadisi pusuda ise büyük bir dönüş söz konusu..bu sefer de ergenekon düşmanıymış gibi kendini gösterip iktidara yaranmaya çalışıyor..ama bunun sadece bir maske olduğunu da cumhurbaşkanını düşman göstererek ortaya çıkarıyor..bu adamlar sadece paraya taparlar.izlemesi için babalarını bile düşman gösterirler.onuniçindirki polat alemdar bölüm başına aldığı 60000 tlyi az bulup kanal deiştiriyor..

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin