RSS Feed for This Post

Devlet epriyince

“… taşranın dindarlıkla ve muhafazakârlıkla özdeşleştirilerek yıllar boyunca ‘şeytanlaştırılması’ nedeniyle, kendilerine ‘modern’ diyen laiklerin de bu tehlike karşısında devletin yanında durması beklenirdi. Bu analiz sol tahlilleri yadsımıyor, hatta onları pekiştiriyor. …”

Devlet epriyince – Etyen Mahçupyan / TARAF

Anadolu’nun her yöresi bu toprak parçasına ait dillerin farklı lehçelerini ve melez hallerini taşır. Ancak daha da ilginci her yörenin kendine has kelimeleridir… Benim ailemin de Ankaralı geçmişinden bizlere yansıyan, geçmişte anneannemden duyduğum ve başkasından da duymadığım birçok kelime var. Bunlardan biri eprimek fiili… Bir kumaşın fazla kullanılmaktan ötürü giderek lif lif çözülmesi ve dokusunu yitirerek şeffaflaşmasını ifade ediyor. Ergenekon’la birlikte bu kelimenin devletin niteliği ve işlevi konusunda epeyce anlamlı olduğunu, bugüne kadar süregelen analiz çerçevesinin ise artık işe yaramayabileceğini düşünmeye başladım.

Bu ülkede özgürlükçü muhalefet her zaman devletle yüzleşilmesi anlamına geldi. Toplumla mesafesini koruyan bu ‘ceberut’ yapı, bütün olumsuzlukların da kaynağı gibiydi, çünkü adaletsizlikten beslenen her kişi ya da kurum devletin bu benzersiz gücünü kullanmak, onun ardına sığınmak kolaycılığına kaçıyordu. Öte yandan ideolojik konulara girildiğinde devletin bizatihi ‘kötücül’ bir aktör olarak sahneye çıktığına tanık olunuyordu. Nitekim Kürtlerin ve gayrımüslimlerin Cumhuriyet dönemi boyunca yaşadıkları, devletin neredeyse bağımsız bir kişilik olarak resmedilmesine yol açtı. Bu değerlendirme solculuğu hem anlamlı hem de işlevsel kıldı. Devletle ve devletçi zihniyetle mücadele, özgürlük ve eşitliğin yerleşmesi, toplumun resmî vesayetten kurtulması açısından elzemdi… Solcu aydınlar devletin hiçbir kesimin yanında olmadığına, sürekli olarak bir kesimi diğerine karşı kullandığına dikkat çektiler. Osmanlı geleneğinin de uzantısı olarak Türkiye’de devlet kendi etrafında ‘sınıf’ yaratma kapasitesine sahip bir sistematik yapılanmaydı. Oysa bu yaklaşım evrensel sol bakışı pek de yansıtmıyordu… Çünkü işin kuramına bakılırsa, devletin bir sınıfı temsil etmesi, onun ‘ajanı’ olması beklenirdi. Ve yine işin aslına bakılırsa, toplum dışı bir devlet tahayyülü aslında sağcıların analiz dağarcığının parçasıydı. Ama tarihsel arka plan Türkiye’nin Batı’dan farklı olduğunu söylüyordu ve böylece solcular devlet analizinde sağın zihinsel çerçevesini devraldılar. Öte yandan bu yaklaşım son derece mantıklıydı da… Çünkü ortada devletin temsil ettiği bir sınıf gerçekten de gözükmüyordu. Burjuvazi bizzat devlet tarafından yaratılmıştı, işçiler ve köylüler ise siyaseti etkilemekten veya devlet imkânlarına paydaş olmaktan çok uzaktılar.

Ancak zaman ülkeyi, Cumhuriyet’in ideolojik olarak gözardı etmeye çalıştığı bir konuma getirdi. Çok partili dönemi ilk başlarda zaptetmek mümkün olmuş olsa da, son yıllarda küreselleşmenin ve AB üyelik sürecinin ima ettiği ‘dünya ile entegrasyon’ dinamiği, Türkiye’nin ‘siyaset dışı’ bırakılan taşrasını iktidara getirmekle kalmadı… artık bunun ‘normal koşullarda’ geri dönüşü olmayan bir durum olduğunu biliyoruz.

Ergenekon örgütlenmesi bu tarihsel dönemecin idrak edilmesinin sonucudur. Kendisini devletin ‘ülkesi ve milletiyle birlikte’ sahibi olduğuna inandırmış olan ordu mensuplarının böyle bir girişimin başını çekmelerinde şaşırtıcı bir durum yok. Gereksinilen toplumsal desteğin ise zaten devletten iktisadi ve kültürel olarak beslenmiş olan laik kesimden alınması da akla uygun. Nitekim taşranın dindarlıkla ve muhafazakârlıkla özdeşleştirilerek yıllar boyunca ‘şeytanlaştırılması’ nedeniyle, kendilerine ‘modern’ diyen laiklerin de bu tehlike karşısında devletin yanında durması beklenirdi. Bu analiz sol tahlilleri yadsımıyor, hatta onları pekiştiriyor. Gelinen noktada tehlike dindarlar olunca, devletin de ‘bu kez’ laikleri kullandığı söylenmiş oluyor…

Ama acaba gerçekten de öyle mi? Yoksa Cumhuriyet dönemi laik kesimi gerçek bir ‘sınıf’ haline mi getirdi? Akademik kadrolardan işadamlarına, filantropistlerinden sanatçılarına karşımızda -ama bizi de içine alan- bir sınıfsal dayanışma mı var? Acaba devlet toplumdan kopuk, kendi kimliğinin siyasetini yapan ve herkesi ona alet eden hegemonik niteliğini yitirdi, epriyip yüzeyselleşti mi?

Ergenekon davasının ortaya çıkardığı belgeler, konuşmalar ve düzenlenen eylemler, ortada şaşırtıcı bir düzeysizliğin de olduğunu gösteriyor. Öyle ki örneğin bir yüzyıl öncesinin devlet erkânı bu duruma baksa muhtemelen ne denli ‘gerilediğimizi’ vurgulardı. Söz konusu düzeysizliği ise aslında tanımamız gerekir… Çünkü bu bizlerin, çevremizin, yani laik kesimin ‘bir bölümünün’ düzeysizliği. Laikliği bireyselleştirmeyi beceremeyen, laiklikten bir kimlik yaratarak kendilerini ‘çağdaş’ sanan cemaatdaşlarımızın düzeysizliği. Ergenekon şunu söylüyor: Bu hukuk dışı, faşizan girişimin asıl aktörü devlet değil, laiklik etrafında kümelenmiş bir sosyo-kültürel sınıftır. Yapılmak istenen, bir sosyo-kültürel sınıfın diğerleri aleyhine alan genişletmesi, devlet üzerinden iktisadi ve siyasi rant hegemonyası kurmasıdır.

Bugün devlet eprimiş, içi dışı görünür hale gelmiş durumda. Her tarafı tel tel atıyor. Ve bizler bu devletin, bütün heybetine karşın, bir perde olduğunu görüyoruz. Bu bağlamda ‘derin devlet’ epriyen ve şeffaflaşan devletin sütre gerisine çekilmesinden ibarettir. Ama bu tahkimat var olan düzeysizliği azaltmıyor, çünkü sonuçta laik kimliğin ideolojik derinliği -Ankaralı diliyle- anca bu kadar…

… Bu makale ilginizi çektiyse…

Türk Solu 

Kendini « sol » olarak tarif eden hareketler hiç olmadıkları kadar zayıf ve bölünmüş bir tablo çiziyorlar bugün.  Türk Solu Dergisi’nin ırkçı söylemlerinden CHP’nin darbe çağrılarına uzanan bir kafa karışıklığı hakim. Muhalefet boşluğunun müzmin bir hastalığa dönüştüğü şu dönemde Türk solu bu boşluğa talip olabilir mi? Daha önce Dikkat Kitap kategorisinde yayınladığımız Pozitivizm Eleştirisi gibi bu kitap da Türkiye’deki sola tarafsız bakan bir çalışma. İyimser görüşler kadar geçmişe dönük ağır eleştiriler de var. İlginize sunduğumuz 82 sayfalık bu kitap Türkiye’deki “sol” grupların sorgulamalarına, projelerine ışık tutmak amacıyla derlenmiş makalelerden oluşuyor. Kitabı buradan indirebilir ve paylaşabilirsiniz. Kitapta ele alınan başlıca konular: Solda özgürlükçü hareketler, 68 Kuşağı, Devrimci sol, Kemalizm, ulusalcı sol akımlar, Sol ve İslâm, Cumhuriyet Gazetesi.

Trackback URL

  1. 3 Yorum

  2. Yazan:snowqueen Tarih: May 28, 2009 | Reply

    Bugün devlette “içi dışı görünür”olan ne merak ettim.
    Nasıl erimiş devlet?
    “içi dışı görünür olan”derken, “Ergenekon”un derin devletinin ifşa edilmesinden bahsediyor oysa bütün, yekpare bir “devlet” tanımı yapıyor.
    8 senedir iktidarda, devlet kurumlarında AKP var, oysa yaratılmak istenen Antik Yunanlıların Titanlarla savaşı gibi, adeta “mitolojik” bir dev, hep bildik “manipülatif” söylemler.

    Milli Eğitim Bakanlığının, Savunma Bakanlığının,Adalet Bakanlığnın, Başbakanlığın içinde olduğu devlet nasıl erimiş, “içi dışı görünür hale”gelmiş, yazarın duru görü yeteneği mi var nedir?

  3. Yazan:Ali Yürekli Tarih: May 28, 2009 | Reply

    8 senedir iktidarda, devlet kurumlarında AKP var, oysa yaratılmak istenen Antik Yunanlıların Titanlarla savaşı gibi, adeta “mitolojik” bir dev, hep bildik “manipülatif” söylemler.

    AKP 8 senedir iktidarda değil, 8 senedir yönetimde bunlar birbirinden çok farklı iki özelliktir. AKP iktidar olmaya yani devlet olmaya çalışan bir yönetimdir. Bunu dış politikada epey yapmış olsada iç politikada daha kat edilecek çok yol çıkılacak çok yokuş var. Bu ülke 4 darbe(titan) gördü bu bir realitedir. Yoksa bunlar olmadı da birileri haberimiz olmadan “manipülatif” söylemler geliştirdi bizde bizde inandık mı? Bu mitolojik değil gerçeğin ta kendisidir. Ergenekon piton yılanı ile yüzleşmenin zamanı geldi geçiyor.

  4. Yazan:Ali Yürekli Tarih: May 28, 2009 | Reply

    Laikçilerin bir iç yüzü bir de dış yüzü var. İç yüzleri tam bir şeytan ayinlerindeki gurup gibiler dışarı çıkınca da normal insan yüzü takıyorlar. İsmet İnönünün bir sözü bu zihniyeti iyi gösteriyor. Bu halkta sizin düşmanınız. Ama aynı ismet inönü halkın yüzüne gülebiliyor. Kendi içlerinde faşistliğin doruklarında, dışarda ise çağdaş görünümlü tavırlar sergileyen bir zümre. Derin devletin halk puropagandasını yapan gerekirse kullanılmaktan çekinmiyen halkı şeytanlaştıran darbelerin, cuntaların çekirdeği. Lakin kendi içlerinde çok kemikleşmiş ve güçlü olmalarına rağmen artık 21. yüzyıl bunları kaldıramaz bizde. Artık laikçilerin kölesi ve hizmetçisi olmak istemiyoruz. Vergilerimizin çarçur edilmesini istemiyoruz. Bu toprakları kurtaranlar sizler değilsiniz. Bu toprakları hep beraber kurtardık ve geliri eşit pay edeceğiz yok hepsini ben alacam ve sizede köleliği ve hizmetçiliği layık görüyorum dersen alırsın ama neyi onu zaman gösterecek. İttihatçılar hep eprimişti ittihatçılarda değişen bir şey yok değişen muhafazakar dindarlardır. Biz eprimiş gömleğimizi attık 21. yüzyıl normalarına uygun gömlek giydik. İttihatçılar hâlâ bıraktığımız yerde.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin