RSS Feed for This Post

Paylaşım epostalarındaki geyikler

İnternet evimizin ve işimizin ayrılmaz bir parçası oldu. Bunun bir çok avantajı oldu şüphesiz. Artık bir aramayla istediğimiz bilgiye kısa sürede ulaşabiliyoruz. Bilgiye ulaşım hızının ve bilgi paylaşımının artmasının yanlış bilgilenmeyi önleyeceği ve insanlar arasında hoşgörü ve anlayışın artmasıyla sonuçlanacağı beklenirdi. Ama hiç de öyle olmadı. Arkadaşlarım ve akrabalarımdan birçok konuda epostalar alıyorum. “forvırdlıyorlar” bana (TDK’yı bu konuda göreve davet ediyorum!)… İçlerinde hayata dair çok güzel anektodlar var, Can Dündar sağolsun bu konuda epey malzeme sağlıyor. Güzel manzara resimleri, bebek fotoğrafları, stresli iş ortamında teneffüs ettiriyor beyinlerimizi. Ama bazı epostalar ise o kadar masum değil. Propoganda ve endoktrinasyon amaçlı bu nefret epostaları insanların dini, milli, Atatürki ve sair hassasiyetlerini ustalıkla kullanıyor. Bir ara milleti uyutup organlarını çaldıklarına dair epostalar vardı. Emniyet “bize intikal etmiş bir tane bile böyle bir vaka yok!” dese de inandırıcılığı o kadar fazlaydı ki insanlar inanmayı gerçeklere tercih etmeye devam ediyorlar. Seçim zamanı çarşaflı, burkalı kadınlar; sakallı, cübbeli adamlarla dolu sunumlar çok yaygındı. Korku hissi, seçim süresi boyunca ustalıkla kullanıldı. İran devrimiyle ilgili ilkokuldan beri alışık olduğumuz modern/gerici sınıflandırması odaklı sunumlar… Tayyip Erdoğan ve diğer AKP’lilerin eski halleri, söyledikleri… Atatürk- Erdoğan- Gül karşılaştırmaları… Erdoğan’ın, Gül’ün kripto-yahudilikleri… Amerikancılıkları… Ne kadar işe yaradı derseniz, sonuç ortada. Sadece, AKP’den nefret edenlerin, onların gördüklerini halkın göremediklerini, halkın ne kadar aptal olduğunu düşünmelerini pekiştirdi. Ben, bu epostaları Coca Cola ile ilgili spekülatif sunumlara benzetiyorum. Senelerden beri Coca Cola’nın gizli formülü hakkında spekülasyonlar sürekli pompalanır. İçki varmış, yok domuz kanı varmış, içinde fare kaynıyormuş, insan idrarı, dışkısı varmış, en son da rengini veren, Kanarya adalarında yetişen bir bakteri olduğunu iddia ediyorlar (sanki yoğurtta, ekmekte bakteri yok), köylüler bunları ezip renk çıkartıyorlarmış, dünyanın dört bir yanına gönderiyorlarmış, mış da mış… Peki neden hala insanlar kola içmeye devam ediyor? Bu epostaları okuyup Coca Cola içmeyi bırakanlar, içenlerin aptal olduğunu düşünüyor ciddi ciddi. İçenlerin sebebi ise basit: hararetimi alıyor!. Karşısında alternatifiniz elma hoşafı olunca, insanlara seçim şansı bırakmıyorsunuz tabi. Kimin aptal olduğu ise biraz muhakemeyle anlaşılır. 

Okumak ve araştırmak konusunda zaafı olan bir toplum olduğumuz için, okuduğumuz epostalara kolaylıkla inanabiliyoruz. Halbuki birkaç dakika araştırma yapsak, gerçeği ortaya çıkartabileceğiz.

Örneğin, bir dostum İstanbul Üniversitesinde Alman profesörü Naumann’ın itirafları diye bir eposta göndermiş. Adam, sözde öğrencilerine Avrupa’nın neden bizi sevmediğini itiraf etmişmiş. Bakın Avrupa bizi neden sevmezmiş:

1. Müslüman olduğunuz için sevmez ama faraza laik şöyle dursun, Hıristiyan olsanız da size düşman olarak bakmaya devam eder.

Avrupa derken? Hangi Avrupa? İngiltere mi, Finlandiya mı, İspanya mı, Arnavutluk mu? Peki ikinci soru: Biz neden onları sevmiyoruz? Hatta bırak onları; Arapları, İranlıları da, Suriyelileri de… Kimi seviyoruz ki biz? Sorun bizde olmasın sakın?
2. Sizler farkında değilsiniz ama, onlar şu gerçeğin farkındadırlar: Tarihten Türk çıkarılırsa Tarih kalmaz. Osmanlı arşivi tam olarak ortaya çıkarsa, bugünkü tarihlerin yeniden yazılması gerekir.

Osmanlı arşivi zaten ortada değil mi? Sorun arşivin ortada olmaması mı yoksa onları okuyacak adam bulunmaması mı? Peki bunu düşman güçleri mi yaptı? Yoksa kendi kendimize mi yaptık? Osmanlı arşivlerindekilerin yazılması dünya tarihine ne etki yapar bilemiyorum ama Osmanlı’yı ilkel bir geçmiş olarak gösteren resmi tarihi etkileyeceğini tahmin etmek güç değil. Bununla beraber dünyanın tek büyük imparatorluğu Osmanlı değildir, Habsburg, Rusya, İngiltere, Japonya da imparatorluk kurmuştur ve etkileri Osmanlı’nınkinden hiç az değildir… Tarih, tek bir imparatorluk üzerinden yazılmaz. Dünya bizim çevremizde dönüyor değil, bunu bir anlasak bir çok komplo paronayalarımızdan da kurtulmayı başarabileceğiz. 
3. Avrupanın pazarı idiniz. Şimdi Avrupayı Pazar yapmaya başladınız.

Hoca AKP’liydi herhalde… 
4. En az 400 yıl Avrupada sırtımızda ve ensemizde at koşturdunuz.

Adamın hiç izzet-I nefsi yok belli ki. İyi ki sırt ve ensede kalmış. Ama bu ifade fazla abartılı.Osmanlı, Alman hocanın memleketinde hiç at koşturmamış ki. Viyana’dan ötede hep başka atlar koşturup durmuş.Zaten ne işin var Avrupa’da. Yayılmacılık iyi bir şeymiş gibi…
5. Selçuklular Anadoluyu, Osmanlılar ise orta Avrupa ve Balkanları Haçlı ordusuna mezar ettiler.

Orta Avrupa’da Haçlılarla ne zaman çarpıştık ya, hatırlayamadım?
bu geyik eposta bu şekilde devam ediyor. Yani görüldüğü gibi biraz sorgulandığında, bunun ülkücü arkadaşlarımız tarafından uydurulmuş bir metin olduğunu, AB karşıtlığı sebebiyle yazıldığını, İstanbul Üniversitesinde hiçbir zaman Naumann diye bir hoca olmadığını, Numan diye Türk bir hoca olduğunu, onun da konuyla ilgisi olmadığını anlaşılıyor. (Naumann diye bir kaleci vardı galiba, arkadaşlar oradan esinlenmiş olabilir)

Bu epostaların hepsi ayrı birer yazı konusu olabilir. Siz, siz olun bunlara çok fazla itibar etmeyin. Yoksa ayrı bir yazı konusu olabilirsiniz.

Trackback URL

  1. 11 Yorum

  2. Yazan:Turgay ALTUN Tarih: Kas 29, 2008 | Reply

    Şimdi efendim İstanbul Üniversitesi’nde Neumann ya da Numan’ı bilmem ama Neumark diye bir hoca görev yapmıştır. Internetten yaptığım araştırmaya göre bu da 1933-53 yılları arasındadır. Numan ya da Neumann değil ama Neumark !!

    İkincisi, BJK’li Alman eski kalecini adı Aumann’dır, Raimond Aumann; Naumann da değil !!

    En önemli kısım şu; bu yazıyı yazmadan önce birazcık araştırma yapmış olsaydınız burada bu şekilde rezil duruma düşmezdiniz. Zira, Prof. Fritz Neumark Türkiye’de yapılmaya çalışılan idari reform hareketlerine, 1949 yılında yazmış olduğu bir raporla öncülük eden hocalardan birisidir.

    Internet kaynağı olarak;

    http://en.citizendium.org/wiki/Fritz_Neumark

    http://www.boyutpedia.com/Default~ID~1331~aID~50993~link~neumark,_fritz.html

    Kitap-makale olarak;

    YAYMAN, Hüseyin: Türkiye’nin İdari Reform Tarihi, Turhan Kitabevi, Ankara, 2008, s.120-135.

    AYKAÇ, Burhan – YAYMAN, Hüseyin – ÖZER, Mehmet Akif: “Türkiye’de İdari Reform Hareketlerinin Eleştirel Bir Tahlili”, GÜ İİBF Dergisi, 2003, C.5, S.2, s.162.

    Bu arada unutulmaması gereken şudur, ben Neumark’ın AB ile ilgili bu tür ifadeleri vardır ya da yokturu tartışmıyorum. Sadece bu adamın varlığından bahsediyorum. İsmi yanlış vs olabilir, ama bu tarz küçümseyici ve alaycı ifadelerden sakınmanız gerekir, zira sizinle de alay edecek birisi bulunur…

  3. Yazan:özlem Tarih: Kas 29, 2008 | Reply

    Alman profesörü bilmem ama ne alaka ise bir zamanlar girdiğim bir Elektrik Tesisleri dersinde İTÜ’nün Almanya’da eğitim görmüş güzide prof. larından biri bize 15-20 dakika boyunca Türkün Türkten başka dostu olmadığına ve bizi hep sırtımızdan nasil bıçakladıklarına dair uzun bir söylev çekmişti. Sonra hoca aşka gelip bağırmaya başladı Bulgaristan mı size dost bütün amfi cevaben Hayııır diye haykırdı. Yunanistan mı dost. Hayııır. Tek tek tüm komşuları saydı. En gür sesle amfi hayııır diye bağırırken ben muziplik olsun diye bir tanesinde eveeeet diyecek oldum. Anında iki üç kişi ayağa fırladı. Erkek olsam iyi bir dayak yiyecektim sanırım. Belki o Alman prof. ün de canı çekmiştir Almanım falan ama ben de insan evladıyım azıcıkta ben söylev çekeyim bu ülkede çok tutuyor bu işler deyip aşka gelivermiştir.:)) Böyle de bakinca hiç mantıksız gelmiyor doğrusu:))

  4. Yazan:Enver Gülşen Tarih: Kas 29, 2008 | Reply

    naumann ya da neumark diye bir hoca olup olmadığını bilmiyorum ama bu “forward” medeniyetinin ortaya koyduğu rezillikleri çok iyi bilen birisi olarak bazı örnekler vermek istiyorum.
    orhan pamuk hakkında o sıralarda çalıştığım türkiye’nin en büyük şirketlerinden birisinin argesinde ne tür emaillerin döndüğünü, orhan pamuk’un tek satırını okumamış insanların bu emailleri forward ederek orhan pamuk’un edebi “kabiliyetsizliğinden” tutun, soyunun nerelere dayandığına kadar her türlü bilgisiz ve vicdansız iftirayı atabildiklerini, üstelik bunları yapanların bu ülkenin en iyi üniversitelerinde okumuş, masterlı doktoralı insanlar olduğunu biliyorum. yine aynı şekilde hrant dink üzerine atılan linç emaillerinin hrant dink’in öldürülmesine nasıl zemin hazırladığını bire bir takip edebiliyorduk.
    üstelik bu email zincirlerini taşıyan insanlar, bu emaillerdeki çoğu şeyi okumuyorlardı bile. onlara göre bu emailleri forward etmek, bir vatan borcuydu. çünkü , onlar gibi bilinçli vatandaşlar harici herkes ya hıyanet ya da dalalet içindeydiler. bu insanlar ise bu hıyanet ve dalalaete karşı tek kurtuluş umuduydular. türkiye maalesef böyle bir okumuş etmiş popülasyonuna sahip. bir zamanlar tanıl bora birikim dergisinde yazdığı bir yazıda, “tahsilli cehaletin cinneti” demişti bu tür hallere. bu ülkenin en büyük problemi işte bu tahsilli cehaletin cinnetidir bana kalırsa. bu email zincirleri de aslında geyik olmaktan öte internet linci işlevi görür ve görüldüğünün aksine son derece tehlikelidir. hrantları öldürten, orhan pamukları yurt dışına çıkmaya zorlayan, hrant’ın ailesinin tehditlere maruz kalmasına yol açan işte bu cinnet dilidir. o yüzden bunlar geyik değil, tahsilli cehaletin vicdansızlığıdır bence.

  5. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Kas 29, 2008 | Reply

    Turgay bey,

    Değerli eleştiriniz için teşekkür ederim. Fakat bana gönderilen epostada “Bir Alman profesörün itiraflarından” söz edildiğine göre, bahsedilen kişinin Alman olmasının ve “itiraf” söz konusu olduğundan “içeriden” konuşmasının icab ettiği malum-u alinizdir. Halbuki biraz daha derin bir araştırma yaparsanız Fritz Neumark’ın Nazilerden kaçan bir yahudi olduğunu; dolayısıyla ortada bir “itiraf” söz konusu olamayacağına göre bahsedilen kişinin Neumark olamayacağını görebilirsiniz. Mesela Ermeni tehciriyle Fransa’ya yerleşmiş bir akademisyenin Türkiye hakkındaki sözleri “itiraf” olarak nitelendirilemez, öyle değil mi?
    İkinci olarak: Benim bahsettiğim Neumann’ın Fransa’da oynuyor olması lazım.
    Bir tek şunu anlamakta güçlük çekiyorum. Neden üslubum sizi rahatsız etti? Yukarıdaki yazının kişilerle değil, bir zihniyetle alay ettiğini düşünüyorum. Bu yazıya “rezil etmek” kastıyla cevap vermeniz herhalde bunu hazırlayan veya paylaşan birisi olduğunuzu düşündürüyor. “Rezil olduğumu” düşünmeniz de yazıyı ciddiye aldığınızı gösteriyor. Bu güzel bir şey. Umarım, bundan sonra okuduğunuz paylaşım epostalarını biraz daha sorgular gözle bakmanıza vesile olur bu yazı. Amacım bundan ibaret çünkü. “Rezil etmeniz” amacıyla da olsa diğer yazılarımı da okumanızı istirham ediyorum. Beni düzeltecek bir Molla Kasım bulmuş olmak sevindirici.
    Selamlar, sevgiler

  6. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Kas 29, 2008 | Reply

    Makaleyi okuyunca aklıma şu bir zamanlar bayağı moda olan “pazarlamacı dolandırıcılığı”geldi.Hani şu kapı kapı dolaşıp gözüne kestirebildiklerini kafalayıp ardından başına olmadık işler açan organize örgütlerden sözediyorum.Tuzağa bi yakalandın mıydı soluğu direk Adliye’de bulurdun.Sonrası malum,ayıkla pirincin taşını.

    Hoş,başına olmadık dertler açan eş dost hikayelerinden edindiğim tecrübeyle tedbiri elden bırakmazdım ya.Fakat nereye kadar?Evde hatunu,işyerinde çalışanları sıkı sıkı tembihlememe rağmen kaderde buna bulaşmak varmış.İşlettiğim marketin dertleri,hesapları,ödemeleriyle cebelleşirken,bir de baktım postadan bir icra kağıdı geldi.Bildik icra takibi işte.Falanca şirketten yaptığınız faturalı alışverişi sözleşmeye uygun ödeme taahüdünü gerçekleştiremediğinizden ötürü vs.vs.diye başlayan,icra takibi,avukatlık ücreti,mahkeme masrafları ve mal bedeli ile gecikmeden ötürü tahakkuk eden yasal faiziyle birlikte toplam şu miktarı,şu tarihe kadar yatırılması gibi bildik uyarıları sıralayan kağıdı tutuşturuverdi elime postacı.Neyin nesidir bilinmez.Onca hengamenin içinde bize denk gelen piyango bilmecesini çözmeye çalışıyoruz fakat nafile;ne böyle bir şirket var ortada ne de böyle bir alış veriş.Fakat basbayağı bizi tehdit eden ve öyle kolay kolay sıyrılamayacağımız bir belaya bulaştığımızın da farkındayız.Neyse yazıyı gönderen hukuk(!) bürosunu aramakla işe koyuldum.Aklım sıra okumuş,yol yordam görmüş insanlardan bana yol göstermelerini bekliyorum.Ne de olsa hukukçular,dertten anlar ve dinlerler diye düşünüyorum.Fakat ne gezer!Meğerse hukuk büromuz da şebekeye ortakmış.Bu kez başka kapılara gittim.O avukat senin,bu avukat benim, her yerden, başıma gelen komploya bir çözüm bulma arayışı içindeyim.Hiç bir çözüm yok.Bana önerdikleri tek şey paşa paşa talep edilen para miktarını yatırmam gerektiğiydi.Haklıydılar.Çünkü ülkemizde böyle bir dolandırma olayını gün yüzüne çıkaracak bir hak arayışı,yasal bir zemin yoktu.Yüzü astarından pahalı olacaktı ve muhtemelen kendimi boşu boşuna harap edecektim.Üstüne üstlük sonucu beyhude geçmesine karşılık fazladan bir sürü ödeme daha çıkacaktı.Her neyse.Peki ne yaptım dersiniz.Doğruca verilen adrese yani İzmir Adliyesi’e gittim ve suçlu olmadığım bir davanın(daha doğrusu ilgili olmadığım)mahkeme masrafı,icra takibi,avukatlık ücreti ve hiç almadığım bir malın bedeli ve yasal faiziyle beraber kuruşu kuruşuna sayarak ödedim ve üzerine bir çizgi çektim.Ha bu arada İzmir Adliyesi yeni yerine taşındığından,gitmem kereken ilgili kurumu da güç bela buldum ve arabamı uygunsuz yere parkettiğim için bir de park cezası yedim.

    Diyeceğim o ki,bırakınız benim uğradığım azizlik gibi sahte dolandırıcı şirketleri,anlı şanlı ve yasal şirketlerde bile bütün mevzuat adeta vatandaşın başına hazır örülecek birer çorap gibi işliyor.En dikkate alınması gereken noktalar hep sözleşmenin görünmeyen yerlerine konur,karınca duası gibi yazılarak vatandaşın yanılması ve dolayısıyla her halûkarda vatandaşın aleyhine işlenecek tuzaklar şeklinde düzenleniyor.Bütün bunların konumuzla ne ilgisi var demeyin.Çok ilgisi var.Zira o geyik mi,dedikodu mu adı her ne ise atılan epostalara hatırı sayılır bir itibar olmasaydı sanırım bu asalakların yapabileceği bir şey olmazdı.Ama her dedikoduyu,olmayacak asparagas haberi hiç sorgulamadan inanmaya hazır bir kitle olduğu sürece bu asalaklar da tehlike saçmaya ve toplum için tehdit oluşturmaya devam edeceklerdir.

  7. Yazan:Turgay ALTUN Tarih: Kas 30, 2008 | Reply

    cevaben;

    1. futbolu takip ederim, neumann/naumann adında bir kaleci bulup gösterin, ben de öğreneyim.

    2. fritz neumark bir almandır, yahudi olması onun ab karşıtı olduğunu göstermez, hitler den kaçtı diye de hitler ab’ci miydi yani (burda ab’den kastım tabi ki avrupa entegrasyonu, ab yeni bi oluşum tabi ki)

    3. uslubunuz rahatsız etti çünkü, beğenmiyorsanız silersiniz, bunları hazırlayan ve size forwardlayan birileri var ki hepimize geliyolar, insanlarla yok kaleci vs diye dalga geçmek bu tarz ortamlarda pek hoş olmuyor zira,

    4. Bunların hazırlanma ve paylaşılma aşamasında yokum, siliyorum ben de, onlara kalsa bor ve toryum madenleriyle türkiye şu anda em güçlü ekonomiye sahip ama istemiyorlar ve işleyemiyoruz biz bu madenleri 🙂

    5. demek istediğim, yazdıklarınızda haklısınız sadece, üslup biraz garibime gitti, o yüzden yorum yapma gereği hissetttim.

  8. Yazan:Cüneyd Tarih: Kas 30, 2008 | Reply

    Sunuda sormak gerekiyor:
    Bir tana alman hocanin demesiyle, türkiye nin AB üyeligi karalastirliyormu. Hayir bu alaman hoca AB Komisyon baskanimi? Cooper`de müstesarmi? AB nin akil damalar heyetindemi? Kim bu adam?
    Bu sacmaliklari inanalar AB hakkinda hic birsey bilmiyorlar, hele AB üyülik süreci nasil islediginden bir haberler. Ayrica Avrupa yi ve AB yi tekil ve homojen birsey olmadiklarini niye daha hala anlamiyorlar. Hayir sanki bütün Türkler ayni seyi düsünüyor. Eh niye Avrupalilar – ki bunun güneyi, iskandinavyalisi, kitalisi, ingilizi, vs var – hepsi ayni seyleri düsünsünler.

  9. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Kas 30, 2008 | Reply

    Turgay bey,

    1. Pes ! Rezil ettiniz beni, bir kalecinin ismini bile bilmiyorum. (Bu arada Carsten Naumann diye bir kaleci varmış 🙂
    2. Yahudiler sadece Almanya’da soykırıma uğramadılar, Fransızlar da, Polonyalılar da öldürdü, sürdü onları. İtalya zaten Hitler’in yavuklusuydu. Yahudiler, Avrupa’da yaşayamayacaklarını anladıkları için Uganda ve Kudüs gibi alternatifleri araştırıyorlardı. İngilizler neden onlara Avrupa’da bir yer göstermedi de, Uganda’yı adres gösterdi sanıyorsunuz. Kan uyuşmazlığı diyelim biz buna; bir celsede talak… Boşandıktan sonra kocasını çekiştiren kadına “itiraf etti” denir mi?
    3. İnsanlarla kaleci diye dalga geçmek kötü bir şey mi? Keşke biri bana vay Ekrem Senai, aynı Higuita gibisin dese, ona hakaret davası mı açacağım? Beğenmeyince silmek de bir yoldur ama ben sevdiğim insanların aldanmasını, birilerinin propogandasına alet olmasını istemiyorum. Kötü bir şey mi yapıyorum?
    4. Bor ve toryumu yeterince işleyemediğimiz doğru; ama maden mühendisi arkadaşlarım abartıldığı gibi her derde deva ve Türkiye’yi süper güç yapacak bir maden olmadığını söylüyorlar. Yalnız Türkiye’nin bazı konularda acele davrandığı kesin. Etibor’un satılmak istenmesi yanlış bir hamleydi bence. Her epostanın tamamen yanlış olduğunu iddia etmiyorum zaten. Yukarıdaki Naumann veya her neyse, hocanın söylediklerini iddia ettiği şeyler de tamamen yanlış değil. Ama önemli olan doğru kısımlarını yanlış kısımlarından ayırt edebilmek. Ne verilirse alan kayıt cihazları gibi olmamak gerekir; önce bir muhakeme süzgecinden geçmeli. Bunun için de şüphecilik (ki bilimin temelidir) ve araştırmacılık esas olmalı.
    5. Alaycı üslup, biraz çokbilmişlikten geldiği düşünüldüğü için itici olabilir. Ama her alaycılık kibirle bağlantılı olmayabilir. Aslında benim yaptığımla, sizin yaptığınız aynı. Özellikle AKP ile ilgili bana gelen epostalarda yoğun bir alaycılık var; ve bu kibirden ve aşağılamadan gelen bir alaycılık. Sizin bana yaptığınızı (rezil etme çabanızı), ben o eposta hazırlayıcılarına yapmayı istiyorum; çabamız aynı diyelim. Ama siz yanlış kurban seçtiniz; ben masumum.
    Selamlar, sevgiler

  10. Yazan:Turgay ALTUN Tarih: Ara 2, 2008 | Reply

    ekrem bey,

    benim kimseyi rezil etmek gibi bir amacım yok; rezil ettim/ederim/edeceğim gibi bir ifadede bulunmadım.

    ikincisi de öyle bir kaleci bilmiyorum, internette de yok, heralde sizin bildiğiniz bir fransa amatör takımında oynuyor, neyse mevzu bu değil.

    esenlikler..

  11. Yazan:blue Tarih: Şub 11, 2009 | Reply

    Bir başka emailden, ağzına sağlık yazan arkadaşın:

    internet Kullanicilarinin Dikkatine :

    1. Bir yere uye oldugunuz, bilmem kac tane e-posta
    gonderdiginiz icin fidan falan dikilmez!
    2. Bir yerlerde oy kullandiginiz icin Turkiye’de bir
    kanun teklifi yasalasmaz!
    3. Bir e-postayi 10-50 kisiye gonderirseniz dileginiz
    yerine gelmez! Dileginizin olmasi icin calismaniz gerekir (bazen bu
    kadar postayla tam tersi olur; o kadar Adam size beddua eder ki, ‘bu
    islerim niye sarpa sardi yahu?’ diye dusunur durursunuz).
    4. Bir e-postayi gonderdiginiz kisi sayisina gore
    Microsoft veya AOL gibi firmalar size para yardimi falan yapmaz! Nefes
    aldiginiz icin size para odeyen oldu mu simdiye kadar? Eee?
    5. Microsoft servetini falan dagitmiyor arkadaslar!
    Manyak mi bunlar?
    6. Lc waikiki satilmadi!
    7. Domino’s pizza domuz yagi/eti kullanmiyor! Ayrica
    meyveli yogurtlarda da domuz yagi igrenc olur!
    8. Gercekte yardim bekleyen yanmis bir cocuk yok.
    Varsa da ayni cocuk gecen sene zaten bir kez yanmisti!
    9. Hastanede kan bekleyen oyle bir vatandasimiz yok!
    (Valla ben de düştüm bu oyuna) Varsa bile kan e-posta ile
    istenemeyecek kadar acildir.
    10. Coca Cola’yi tersten okuyup ‘la kabe’
    gorebiliyorsaniz, barkodlardan yemek tarifi de okuyabilirsiniz.
    11. Dolari katlayinca pentagonun yanmis resmi
    oluyormus. Az daha katlayinca ikiz kulelerin yanmis sekli cikiyormus.
    Dolar, pentagon ve ikiz kulelerin insasindan cok daha once su andaki
    halini almis AMA, NE gam, degil MI? :)) Bir seyi yeterince
    sundurursen her seye benzer zaten!
    12. ‘ Bu e-postayi sana yollayana da yolla.
    Dostlugumuz pekissin!’ diyenlere sesleniyorum. Ayni e-postayi
    gondermeyin. Baska sey yollayin kardesim!
    13. Nike logosunda aslinda tersden okuyunca ne
    yazdığını ben göremedim.Gören varsa kıvırmadan, eğmeden, bükmeden
    göstersin.
    14. Turk polisi e-posta trafigini takip etmiyor!
    Ortada yeterince ‘trafik’ var zaten!
    15. Sinemada koltugumuzun altina aids virusu tasiyan
    igne yerlestiren psikopatlar varmis ya; iste onlar yok aslinda.. ocu o
    ocuuu…
    16. Biri sizi kafaya takmissa ondan bir zarar gorme
    riskiniz goreceli yuksektir. Fazladan telasa gerek yok; size birinin
    zarar verebilmesi icin Msn kullanmak gerekli degildir 🙂
    17. Msn parali olmuyor. Logo mogo maviyken yesile veya
    mora donmuyor. Bir yere tiklamaniz da gerekmiyor!
    18. Erkek milletini yeren, kiz milletini oven mailler
    erkeklerin icadidir.
    19. İsrailli bilim adamlarinin sivrisinek DNA’siyla
    oynayip super kan emici, on kat daha dayanikli hale getirdigi ve komsu
    ulkelerin Turkiye de dahil DNA haritasini cikartmakta kullanacagi
    casus sivrisinek olayi… Tabi mesajin sonlarindaki damarlamizdaki
    asil kani kirletmeye yonelik boyle bi girisimi Kemalist gencligin asla
    Kabul etmeyecegi vurgusu, karsilikli akil sagligi dilekleriyle
    vedalasmamiza yol acmistir.
    20. 1987’den beri dolasan e-posta diye bir sey yoktur.
    Zira o yillarda e-posta yoktu!
    21. Klavyemizdeki ‘w, h, k, g’ tuslari parali
    olmayacak. yormayin kendinizi!
    22. Petrol rezervlerimizin uzerine Amerika civa dokup
    kuyulari kapatmis. Arkadaslar, bu mesaji hababam gondereceginize bi
    kova kapip civalari bosaltin madem! Malum, civa sivi bir madendir.
    Tamam agir, AMA sivi!
    23. Rus hackerler Turk hackerlara savas falan acmadi.
    Acsa da ucu bize dokunmaz! Siz hacker misiniz?
    24. Sizi kimse telefonunuzu kontrol etmek icin arayip
    sizin kimlik bilgilerinize erismek icin kullanamaz. Faturasini falan
    da sizin hesabiniza boyle bir yontemle geciremez! Yapana da helal-i
    hos olsun derim, NE diycem?!
    25. Mars’ta uzayli falan yok, tas onlar tas! kalani da
    fotosop…
    26. Ona buna yonlendirdiginiz mesajlari takip
    edebilecek bir teknoloji yok; Buna gerek de yok!
    27. Gida maddelerinin icindeki katkilarin en
    tehlikelisi denen E330 ise bizzat limon tuzu (sitrik asit) be
    arkadasimmm! En fazla eksidir yani!!! Gerçekten zehir olan katkıların
    kodlarını öğrensen diyorum..
    28. Herhangi bir mesaji tiklayarak iletmek (forward
    etmek) eylem koymak degildir; size yanlis ogretmisler. Arada baska
    seyler de okumak, arastirmak lazim. Bi de o koltugun uzerindeki
    seyinizi arada bir oradan kaldirmak…
    29. Kentucky Fried’in tavuklari bizzat banvit’dir. O
    resimler ise sadece yolunmus tavuklardir! Bok atacaksak- ki atmalıyız-
    daha akıllı davranmalıyız.
    30. Sevgiyi gostermek icin mailden baska yollar da
    vardir; en azindan kicinizi kaldirip bi ziyaret, olmadi telefon
    edebilirsiniz.
    31. Kimse kimseye 10.000 tane beles tekerlekli
    sandalye vermemistir; Verse bile emaille dagitilmasina hacet yoktur.
    32. Falanca ankette İstanbul’u en baba sehir,
    Ataturk’u en buyuk lider olarak tiklama yarisina girmek, sizi ve bizi
    ancak komik yapar; biz haric herkes buna guler zira.
    33. Bilmem ne tantralarindan, yogi ozdeyislerinden
    hikmet forward edecegine, Atandan Dedenden nasihat almaya bak; onlarda
    neler var!
    34. Powerpoint programi, duz yaziyla da gayet guzel
    yazabileceginiz luzumsuz bilgileri biktirici ses ve hareket efektleri
    esliginde arka arkaya dizip milletin mesaj kutusunu sisirmeniz icin
    icat edilmemistir.
    35. Bor, Toryum, Nomibyum ve diger bir ton garip
    elementin tonlarcasinin uzerinde oturdugumuz dogru olsa bile, onlar
    yer altinda para etmiyor; siz mesaj gonderdikce de yerden
    cikarilmiyorlar. Bana degil, jeologlara falan gonderin, ne bileyim!
    36. Time dergisinin anketini onemsediginiz kadar
    ailenizi, esinizi, dostunuzu onemseseniz, kimsenin bir derdi kalmaz
    kanimca!
    37. Gonderdiginiz ‘dostluk’ mesajlarinin adres
    satirindaki 1500 dostunuzdan biri olmak bana kendimi hic bir sekilde
    ‘ozel’ hissettirmiyor, bu boyle biline!
    38. Gobekten ucurtma bin tane komplo teorisi
    gonderiyorsunuz, kaynak sorunca kusuyorsunuz! olmuyo ama boyle…
    39. Danone’ler cocugunuzu geri zekali yapmaz.. ama bu
    tip mesajlar hem sizi hem de cocugunuzu geri zekali yapabilir…
    40. Turkluk gibi seyler maille belli olmaz. Diyelim ki
    oluyo sizin o maili forwardladiginiz zaten biliyo sizi bosuna zaman
    kaybetmeyin. ..

  12. Yazan:Levent Cetin Tarih: Şub 11, 2009 | Reply

    Eline saglik Blue. Yine son sozu soylemissin 🙂

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin